Wiskott Aldrich Sendromu

Wiskott aldrich sendromu, bebeklerde görülen genetik geçişli bağışıklık sistemi hastalığı olup enfeksiyon önlemek adına farklı tedavi yöntemleri kullanılmaktadır

Wiskott-Aldrich Sendromu Nedir?

Wiskott-Aldrich sendromu, genetik geçişli bir bağışıklık sistemi hastalığıdır. Çoğunlukla oğlan çocuklarında ortaya çıkan hastalık 1 milyonda 10 civarında görülmektedir. Doğumdan kısa bir süre sonra belirti vermeye başladığı için daha büyük çocuklar ve erişkinlerde tanı almaz. 

Bağışıklık sistemi ya da diğer adıyla immün sistem, vücudu virüs, bakteri, mantar gibi çeşitli mikroorganizmalardan ve içeride gelişebilecek her türlü olumsuz organizasyondan (kötü huylu kitleler gibi) korumakla görevli hücreler ve dokular topluluğudur. 

Sistemde görevi birbirinden çok farklı pek çok hücre görev yapar. Bu hücrelerin ortak adı akyuvar (beyaz kan hücresi) olup, nötrofil, eozinofil, bazofil, monosit ve lenfositleri kapsar. En fonksiyonel ve özelleşmiş olanlar ise lenfositlerdir.

Lenfositler, kemik iliği veya timusta olgunlaşarak kana verilen hücreler olup, B ve T lenfositler olarak iki çeşittirT lenfositler, tüm bağışıklık sistemine kaptanlık eder, savunma maddeleri salgılar (sitokin) ve bazı türleri doğrudan mikropları öldürme görevi üstlenir, hasarlandıkları zaman daha çok virüs ve mantarların sebep olduğu enfeksiyonlar artar. 

B lenfositleri ise, doğrudan hücrelere saldırmaz fakat sitokin adı verilen maddeler salgılayarak hücreleri haraplar ve vücutta bağışıklık yanıtı (ateş, ağrı, kızarıklık gibi) ortaya çıkarır, eksik çalışmaları durumunda bakteriyel enfeksiyonların sıklığı artar.

Wiskott-Aldrich sendromunda B lenfositleri de T lenfositleri de doğru çalışmaz, dolayısıyla çocuklar pek çok enfeksiyona yatkınlık gösterir

Lenfosit hasarına ek olarak bu çocuklarda, kan pulcukları (trombosit) da doğru çalışmaz, organizasyonu bozuktur sonuç olarak kanamaya eğilim olur. Ufak travmalarla bile cilt altı kanamalar ortaya çıkabilir.

Wiskott-Aldrich sendromunun bilinen tek tedavisi kök hücre naklidir. Gen terapileri gelecek için umut vaad etmektedir fakat günümüzde kök hücre nakli yapılmadığı takdirde yalnızca komplikasyonları önlemeye ve yaşam kalitesini artırmaya yönelik tedaviler uygulanabilir.

Wiskott-Aldrich Sendromu Belirtileri Nelerdir?

Wiskott-Aldrich sendromu belirtilerini vermeye yaşamın ilk 1 ayı içinde başlar. Anneden gelen koruyucu antikorlar bebeği tüm enfeksiyonlardan korumak için yeterli değildir. Sık rastlanan belirtiler ise şunlardır:

  • Egzama benzeri yaygın cilt lezyonları
  • Cilt altında noktasal kanamalar, morluklar
  • Sebepsiz ani başlayan burun, dişeti hatta beyin kanamaları
  • Kanlı veya kansız ishal
  • Geçirilen enfeksiyona bağlı olarak huzursuzluk, iştahsızlık, ateş, ağrı

Wiskott-Aldrich sendromunun en önemli özelliği ise enfeksiyonlara yatkınlık yaratmasıdır. Vücudun her yerinde ısrarcı, zor iyileşen, sıklıkla yineleyen enfeksiyonlara yol açar. 

Sıklıkla şu enfeksiyonlar görülür:

Ayrıca, neredeyse tüm ciddi bağışıklık sistemi hastalıklarında olduğu gibi Wiskott-Aldrich sendromu da vücudu sistemik olarak etkileyen hastalıklara zemin hazırlar. 

Özellikle otoimmün (vücudun yanlışlıkla kendi dokularına saldırması ile oluşan hastalıklar) hastalıkların sıklığı artmıştır.

Bu hastalıklardan en çok görülenler de şunlardır:

Wiskott-Aldrich Sendromu Nedenleri Nelerdir?

Wiskott-Aldrich sendromunun nedeni ilişkili gendeki bir bozukluktur. WASP adı verilen ve X kromozomunda yerleşen bu gen, kan pulcuklarının (trombosit) ve lenfositlerin doğru çalışmasından sorumludur. 

Gendeki bozukluğun (mutasyonun) çapına bağlı olarak hastalığın ciddiyeti artıp azalabilir. Örneğin, yine WASP genindeki daha hafif bir mutasyon sonucu X’e bağlı trombositopeni adlı belirtileri daha hafif bir Wiskott-Aldrich sendromu alt tipi ortaya çıkabilir.

Geçirilen bir hastalık, doğumda yaşanan bir olumsuzluk, beslenme, kullanılan ilaçlar veya herhangi bir çevresel faktörün Wiskott-Aldrich sendromuna sebep olması mümkün değildir.

Wiskott-Aldrich Sendromu Teşhisi

Wiskott-Aldrich sendromu genelde ailenin belirtilerden şüphelenip hekime başvurması ile teşhis edilmez. 

Çocukta sık sık geçirilen enfeksiyonlar, sebepsiz oluşan cilt altı kanamalar ve 1-2 aylıkken başlayan egzama hekimlerde kuşku uyandırır. Bunun için bebeğin tıbbi geçmişi dinlenir ve muayenede belirtiler gözle görülür. 

Hekim bağışıklık sistemi yetersizliklerinden şüphelendiği takdirde şu testleri isteyecektir:

  • Kan tahlili: Bebekten alınan kanda kan pulcuklarının, beyaz ve kırmızı kan hücrelerinin sayısı belirlenir. Ayrıca lenfositlerin ürettiği immünglobulin adlı maddelerin düzeyi ölçülür. Bunların düşük çıkması tanıyı destekler.
  • Periferik yayma (kan yayması): Alınan kandan 1 damla lam üzerine damlatılıp yayılarak mikroskop altında doğrudan hekim tarafından incelenir. Hücrelerdeki yapısal bozukluklar, değişimler saptanmaya çalışılır.
  • Kemik iliği biyopsisi: Trombositlerin ciddi düşüklüğü lösemi ve lenfomalarda da sıklıkla rastlanan bir belirtidir. Çocuklarda da en sık rastlanan kanser türü kan kanserleridir. Dolayısıyla ayırıcı tanıyı yapmak için kemik iliği biyopsisi istenebilir.
  • Genetik testler: WASP geni mutasyonu genetik olarak saptanabilir. Kesin tanı koydurucudur. Fakat tedaviye başlamak için şart değildir.

Wiskott-Aldrich Sendromu Tedavisi

Wiskott-Aldrich sendromunun tedavisi genel olarak enfeksiyonları önlemek ve rahatsızlık veren belirtileri ortadan kaldırmak esasına dayanır. 

Kür yani kesin tedavi sağlayan kök hücre nakline kadar semptomatik tedavi uygulanır.

  • Enfeksiyonlardan korunma, kanamanın önlenmesi ve genel önlemler: Bebeğe gereken hijyenin sağlanması, koruyucu amaçla antibiyotik gibi ilaçlar verildiyse düzenli kullanılması ve aşılanmayı içeren bu önlemlere mutlaka dikkat edilmesi gerekir. Bu bebeklerde ortaya çıkan enfeksiyonlar inatçı ve nadir mikroplardan kaynaklı olabilir, yaşamsal tehdit oluşturabilir. Dolayısıyla en iyisi baştan doğru korunmayı sağlamaktır. Aşılanma, bağışıklık sistemi bozuk bireylerde rutin uygulanamamaktadır çünkü canlı virüs ve bakteri içeren aşılar bu bireylerde korunma yerine enfeksiyon oluşmasına sebep olabilir. Kızamık, kızamıkçık, kabakulak, su çiçeği, oral polio ve verem aşıları canlı mikroorganizma içerir. Güvenle uygulanabilecek ve uygulanması kesinlikle önerilenler ise; meningokok, pnömokok, hemophilus influenza (Hib), boğmaca, inaktive polio, hepatit A ve B, difteri, tetanoz ve grip (influenza) aşılarıdır. Kanamanın engellenmesi için ise; her türlü travma oluşumuna karşı dikkatli olunmalı, yarışmalı ve ağır sporlardan uzak durmalı, bisiklet sürmek gibi travma riski olan eylemler esnasında kask-dizlik gibi koruyucu materyaller kullanılmalıdır.
  • İmmünglobulin tedavisi: İmmünglobulinler, B lenfositlerin ürettiği savunma proteinleridir. Bu bebeklerde B lenfositleri doğru çalışmadığı için enfeksiyonları aşmak için zaman zaman damardan hazır immunglobulin (IVIG) almaları gerekebilir.
  • Kanama tedavisi: Wiskott-Aldrich sendromu olan çocuklarda pıhtılaşma hücreleri eksik olduğu için kanamalar uzun sürer ve ciddi seyredebilir. Ciddi kan kaybı, kafa içi kanama gibi tablolar oluşursa damar yolundan hazır trombosit verilebilir. Sürekli, ciddi seyreden ve trombosit verilmesine (transfüzyon) dirençli trombosit eksikliğinde dalağın alınması (splenektomi) söz konusu olabilir.
  • Anemi tedavisi: Sıklıkla oluşan kanamalar neticesinde çocuklarda kansızlık başlayabilir. Bu açıdan demir eksikliği tedavisi ya da anemi çok derinse, hayati tehdit oluşturuyorsa veya herhangi bir ameliyata girilmesi gerekiyorsa kan transfüzyonu (damardan kan verilmesi) gerekebilir.
  • Kemik iliği transplantasyonu (kök hücre nakli): Bir ameliyat prosedürü içinde uygulanmasa da kemik iliği nakli bir organ naklidir. Bu açıdan diğer organ nakilleri gibi genellikle hastalara tam kür yani kalıcı iyileşme vadeder. Kök hücreler, henüz özelleşmemiş ve neredeyse her tür hücreye dönüşebilen oldukça fonksiyonel hücrelerdir. Kemik iliği ve göbek kordonu başta olmak üzere vücutta belirli yerlerde yerleşirler. Kemik iliği transplantasyonu için bağışıklık sistemi ve kök hücreleri sağlıklı bir vericiye ihtiyaç vardır. Bu bireyin dokularının alıcı bireyle uyuşması da şarttır. Dolayısıyla, en iyi vericiler kardeşler ya da birinci derece akrabalardır (anne-baba). Verici bireyden genelde kalça (leğen) veya iman tahtası kemiğinden kolaylıkla alınan hücreler, alıcı bireyin kan dolaşımına verilir. Bu hücreler yeni vücutta ret reaksiyonuna sebep olmazlar ve kabul edilirlerse en baştan sağlıklı çalışan bir bağışıklık sistemi yaratırlar. Bunu da, öncelikle beyaz kan hücreleri olmak üzere bireye gerekli tüm hücre tiplerine kaynaklık ederek yaparlar. Kök hücre naklinin başarılı olması için, %100 veya oldukça yakın düzeyde doku uyumu sağlanmış bir bireyin verici olması, alıcı çocuğun genel sağlık durumunun iyi olması, alıcı yaşının 5’ten küçük olması istenir. Bunlar tamamen sağlanmasa da düşük ihtimalle de olsa nakil başarılı olabilir. Fakat ideal değerler bu şekildedir.

Wiskott-Aldrich Sendromu İlaçları

Wiskott-Aldrich sendromunda yalnızca ilaçla tedavi söz konusu değildir fakat ilaçlar seyrin iyileştirilmesi, belirtilerin giderilmesi gibi pek çok amaçla gerektiği durumda reçete edilebilir. 

En sık kullanılan ilaçlar şunlardır:

  • Steroid içeren krem-losyonlar: Özellikle egzama şikayeti yoğun olan hastalarda yangı dindirici (antiinflamatuvar) özellik taşıyan steroid kremler kullanılabilir. Kaşıntıyı ve kızarıklığı azaltırlar.
  • Cilt nemlendiricileri: yine egzama şikayeti için düzenli kullanılmaları gerekebilir.
  • Antibiyotik, antifungal veya antiviral ilaçlar: Antibiyotikler bakteriler; antifungaller mantarlar; antiviraller ise virüsler için kullanılan ilaçlardır. Aktif enfeksiyon varlığında kullanılabilecekleri gibi bazen riskli durumlarda hastalık ortaya çıkmadan profilaktik (önleyici) olarak da kullanılmaları gerekebilir. Mutlaka düzenli, aynı saatlerde, uygun dozda ve önerilen sürede kesintisiz kullanılmaları gerekir.
  • Steroidler: Bağışıklık sistemi sorunları olan bireylerde hayati tehdit oluşturan acil alerjik reaksiyonlar gelişebilir. Özellikle kan transfüzyonları sonrasında oluşan tablolara damardan steroid verilerek müdahale edilmesi gerekebilir. Steroidler, vücuttaki enfeksiyon cevabını baskılar ve geçici olarak yatışmasını sağlar.

Wiskott-Aldrich Sendromu Tedavi Edilmezse

Wiskott-Aldrich sendromu tedavi edilmezse, oldukça küçük bir yaşta ölümle sonuçlanır. 

Tekrarlayan enfeksiyonlara karşı mutlaka önlem alınmalı ve tedavi edilmelidir.

Çünkü çocukların bağışıklık sistemi gerekli savaşı verememektedir.

Ayrıca sendrom, pek çok kronik hastalığa zemin hazırlar, bunların da tabloya eklenmesi ile hayat kalitesi ciddi düşer ve ek sorunlar oluşur. 

Hiçbir tedavi alınmaması durumunda lösemi ve lenfoma gelişimi ile de hayatın sonlanması olasıdır.

Wiskott-Aldrich Sendromuna Ne İyi Gelir?

Wiskott-Aldrich sendromu genetik bir hastalıktır ve evde uygulanabilecek herhangi bir tedavi yöntemi ile iyileştirilmesi mümkün değildir. 

Yine de hastanın yaşam kalitesinin artması ve hastalığın nispeten selim seyretmesi için şu önerilerde bulunulabilir:

  • Bebeğin enfeksiyonlardan sıkı bir şekilde korunması gerekir. Bebekle sık fiziksel temastan kaçınılmalı, gerektiği durumda ise mutlaka eller yıkanmalıdır.
  • Eve gelen veya dışarıda bebekle temas eden misafir ve aile yakınları mesafe ve el yıkama kurallarından muaf tutulmamalı onlar da çok dikkat etmelidir.
  • Özellikle hasta görünümlüçocuk ve yetişkinler bebekten uzak tutulmalıdır.
  • Bebekte en ufak bir enfeksiyon belirtisi görüldüğünde (ateş, huzursuzluk, iştahsızlık, ağlama gibi) mutlaka vakit kaybetmeden hekime başvurulmalıdır.
  • Aşılanma bu çocuklar için hayati önem taşır. Önerilen aşı zamanlarını kesinlikle geçirmeden düzenli aşılama yapılması şarttır. (canlı aşılar hekim tarafından önerilmeyecektir, mutlaka aşılanma için sağlık kuruluşuna başvurulduğunda bebeğin hastalığı konusunda yetkililer bilgilendirilmelidir.)
  • Önerilen ve planlanan tedaviler aksatılmamalı, hekim kontrolleri vaktinde yapılmalıdır.

Wiskott-Aldrich Sendromuna Ne İyi Gelmez?

Wiskott-Aldrich sendromuna iyi gelmeyecek, enfeksiyonları arttıracak ve hastalık seyrini negatif etkileyecek durumlar şöyle sıralanabilir:

  • Bebeğin kirli, tozlu veya yapay havalandırmalı ortamlarda bulundurulması
  • Kreş, yuva gibi kalabalık yerlerde bakım verilmesi
  • İnsanların ellerini yıkamadan ve hijyen koşullarına dikkat etmeden bebeği öpmesi, sevmesi
  • Bebeğin bulunduğu ortamda sigara içilmesi
  • Hekimin yazdığı antibiyotik, antifungal gibi ilaçların düzenli kullanılmaması
  • Aşı karşıtlığı veya aşıları düzensiz, rastgele uygulatma, canlı aşıların uygulanması
  • Kesin tedavi alınmaması
     

Wiskott-Aldrich Sendromu için Hangi Doktora Gidilmeli?

Wiskott-Aldrich sendromu bebeklik döneminde tanı alan bir hastalıktır dolayısıyla, Pediatri (çocuk hastalıkları) bölümünün ilgi alanına girer. 

Oldukça nadir görülen ve yaşam boyu takip gerektiren bir hastalık olduğu için ailelerin bir Çocuk İmmünolojisi uzmanına başvurmaları gerekebilir. 

Bu pediatri bölümünün bir yan dalıdır, genellikle üniversite hastanelerinde veya özel hastanelerde bulunan bir bölümdür.    

Eğer bebekte çok sık (bazen haftada bir bile olabilir) enfeksiyon gelişiyorsa, bebek genellikle huzursuz, hasta durumda ise, sık sık burun, diş eti gibi bölgelerde kanamalar, ciltte kendiliğinden oluşan morluk ve çürükler mevcutsa vakit kaybetmeden bir uzmana başvurmak gerekir.

Makaleyi faydalı buldun mu?
6
0
Makeleyi Paylaşın