Unipolar Depresyon

Unipolar depresyon, kişinin depresyon sürecinin sürekli tekrarlaması olup, genellikle ilaç kullanımı ile tedavi edilmektedir.

Unipolar Depresyon Nedir?

Depresyon kelimesi Latince’ de “depresus” yani bastırmak, çekmek anlamına gelse de genel olarak tıbben karşılığı kişinin ruhsal anlamdaki çöküklüğü ifade eder.

Kişinin bu ruhsal durumu hayatına hayattan zevk alamama, kendine güvenin gitgide azalması, haftalarca veya aylarca süren isteksizlik hali olarak yansır.

Gerek dünya genelinde gerekse ülkemizde en sık görülen psikiyatrik hastalık depresyon olarak tanımlanmıştır. Depresyon başlığı altında bir çok hastalık grupları şeklinde sınıflandırılabilir.

Bunlar başlangıç zamanına, şiddetine, depresyonun gidişatına, eşlik eden başka bir hastalığın olup olmamasına göre farklı isimler almaktadır.

Unipolar (tek kutuplu) depresyon dediğimiz kavram aslında bipolar (iki kutuplu) depresyon dediğimiz kavramdan ayırmak için kullandığımız genel bir tabirdir. Unipolar depresyonda kişinin depresyon süreci tekrarlayan ataklar şeklindedir.

Bu ataklar tek bir atak şeklinde olabileceği gibi yineleyen ataklar şeklinde de olabilir. Tek atakla giden tipte atak süresi 2 yıldan daha fazla olabilir.

Depresyon geçiren çoğu hastada klinik seyir iyi olsa da, 3 hastadan birinde yaşam boyunca yinelemeler görülür. Kişi depresyon sürecini atlattıktan sonra genel olarak normal duygulanım durumuna geri döner. Bipolar depresyonda ise depresyon dönemini takiben mani (taşkınlık) dönemleri görülür.

Bu noktada klinik seyir açısından ve verilecek tedavi açısından hastanın bipolar depresyon ve unipolar depresyon ayrımının iyi yapılması gerekmektedir. Unipolar depresyona baktığımızda birçok alt başlık grubunda toplayabiliriz.

Bunlar;

  • Major depresyon: Bu hastalık grupları arasında o kadar sık görülür ki çoğunlukla unipolar depresyon ifadesi yerine majör depresyon ifadesini kullanırız. Bir kişiye majör depresyon diyebilmemiz için depresyon belirtilerinden (iştah ve kilo değişiklikleri, uyku ve aktivite değişiklikleri, suçluluk duyguları, düşünme ve karar verme güçlükleri, yineleyen ölüm ve intihar düşünceleri) en az dördünü taşıyor olmalıdır. Yaşam boyu görülme sıklığı ise ortalama olarak %5-17 arasında değişmektedir.
  • Distimik bozuklukMajör depresyon kriterlerini tam olarak taşımayan ancak belirtilerin majör depresyona göre uzun sürdüğü daha doğrusu kronikleştiği bir türdür. Kroniklik ölçütü bu hastalık için “en az 2 yıldır hastalığın devam ediyor olması ve bu sürede en fazla 2 aylık sürekli iyi kalabilme hali” olarak tanımlanmıştır. Hastalara belirtilerin başlangıç zamanı sorulduğunda “çocukluğumdan beridir” ifadesi duyulur. Yaşam boyu görülme sıklığı ortalama %3-6 arasında değişmektedir.
  • Yas durumları: Önemli biri veya sevilen yakın birinin kaybıyla da çökkünlük olarak ifade ettiğimiz bu dönem yaşanır. Ancak yas durumunda kişinin kendisine olan saygısında herhangi bir azalma durumu gözlenmez. Yas süreci genel olarak 2-6 ay arasında tamamlanır. Fakat bu süreç uzarsa ve kişinin kendisine olan saygısını yitirmesi gibi bir durum olursa o zaman ruhsal çökkünlükten bahsedebiliriz. %5 oranında da olsa yas sürecinin ardından ruhsal çökkünlük görülebilir.
  • Postşizofrenik (şizofreni sonrası): Bazen şizofreni başlangıcında da ruhsal çökkünlük benzeri durumlar görülebilse de iyi bir takip ve gözlemle bu hastalara daha sonra şizofreni tanısı konmaktadır. Ancak şizofreni seyrinde de ağır bir psikozun ardından da çökkünlük ve çökkünlük benzeri durumlar görülebilir.
  • Psödodemans (yalancı bunama): Bazı nörolojik hastalıklar depresyona neden olabilirler. Yaşlılarda görülen Alzheimer hastalığı da depresyonla karışabilir. Bu yüzden psödodemans olarak adlandırılmıştır. Depresyondaki unutkanlık, birincil bellek bozukluğu olmayıp, dikkat ve motivasyon eksikliği beraberinde gelişen bir durumdur ve genelde sabahları belirgin olduğu bilinmektedir.

Unipolar Depresyon Belirtileri Nelerdir?

  • Sıkıntı hissi, bunaltı (anksiyete): Anksiyete kavramı her ne kadar da depresyon başlığı altında değerlendirilmese de klinik olarak oldukça fazla rastlanılan bir belirtidir. Sürekli bir gerginlik, aşırı sinirlilik, engellenmeye karşı aşırı tahammülsüzlük eşlik edebilir. Fiziksel olarak anksiyeteye sıklıkla çarpıntı, terleme, karın ağrısı, baş ağrısı ve baş dönmesi de eşlik edebilir.
  • Duygusal Tepkisizlik (Affektif anestezi): Ağır depresyonda olan bazı hastalar normalde aşırı tepki verecekleri çok üzücü bir olaya karşı tepki veremez hale gelebilirler.
  • İlgi ve zevk kaybı (anhedoni): Eskiden önemsediği şeyleri artık önemsememe, hobilerle uğraşmama ve sosyal aktivitelerden kaçınma, cinsel ilgide azalma olabilir.
  • Bilişsel bozukluklar: Erken dönemde dikkati odaklama sorunu, bellek ve bilgi işleme süreci gibi işlevlerde bozukluklar ortaya çıkabilmektedir.
  • Düşünce akışı ve süreci: Düşünce akışındaki yavaşama nedeniyle sorulara yanıt vermeme ya da yanıt vermede zorluk olabilir.
  • Suçluluk ve kendini değersiz görme: Depresyon hastalarında oldukça sık görülen bir durumdur. Hatta öyle ki yarısından fazla sayıdaki kişide görülür. Bu kişiler sürekli olarak suçluluk duyduğu anı düşünürler ve bazen kendisini cezalandırmak için de intihara teşebbüs edebilirler.
  • Olumsuz düşünceler-umutsuzluk: Hastalar genellikle çevreyi, kendisini ve geleceği olumsuz olarak görürler ve hastalar kendi bilişsel çarpıtmalarıyla bu düşüncelerini de desteklerler.
  • Hipokondriyak uğraşı ve ağrılar: Özellikle yaşlı hastalar sürekli olan bir ağrı şikayetiyle gelebilirler. Bu durumda altta yatan depresyon hastalığı atlanabilir.
  • İntihar düşünceleri: Depresif hastaların %75’inde pasif olarak ölüm düşünceleri olur ve ortalama hastaların 3’te biri intihar girişiminde bulunur.
  • Cinsel istek kaybı: Depresyon başlangıç belirtisidir ve tedaviden sonra da en geç düzelen belirtidir.
  • Kilo kaybı veya aşırı kilo alımı (anoreksiya veya blumia): Zorla yemek yeme veya belirli bir yiyeceğe karşı ilginin artması, yiyeceklerden tat alamama ve açlık hissetmeme gibi durumlar görülebilir.
  • İnsomnia: Geceleri zor uykuya dalma, uykudan uyanma, sabahları normalden erken uyanma.
  • HipersomniaGeceleri uykuların uzaması, gündüz de aşırı uykululuk halidir.

Unipolar Depresyon Nedenleri Nelerdir?

Neden depresyona yakalanılır sorusu biyolojik anlamda tam olarak aydınlatılamamıştır ancak bununla ilgili çok farklı teoriler mevcuttur.

Bu biyolojik teoriler şunlardır;

  • Nörokimyasal: Depresyonun nedenleri arasında en çok üstünde durulan nedenlerden biridir. NörepinefrinDopamin ve Serotonin denilen mutluluk hormonlarının azalmasına bağlı olarak bu hastalık ortaya çıkmaktadır.
  • Hormonal Değişiklikler: Vücudumuzdaki birçok hormonun salgılanmasını kontrol eden beynin hipotalamus ve hipofiz denilen kısımlarında herhangi bir bozukluk sonucu bu yolların fazla aktive olması ve sonucunda da bazı hormonlarının vücuttaki anormal miktarlarına bağlı olarak depresyon belirtilerinin görülmesi durumudur. Bu hormonlar başta stres hormonu olarak adlandırdığımız kortizol artışı; tiroid (TSH), büyüme hormonu (GH), kadın menstruasyon siklusunda önemli rol oynayan FSH ve LH, erkeklerde de testosteron dediğimiz hormonun azalması olabilir.
  • Genetik: Birinci derecede akrabalarında Unipolar depresyon hikayesi olan kişilerde de bu hastalığı görmemiz 2-3 kat artmaktadır.
  • Beyindeki yapısal değişiklikler ve uyku bozukluklar da bu biyolojik teoriler arasındadır.

Biyolojik nedenlerin yanı sıra birçok psikososyal durumlar da bunu tetiklemektedir.

Bunlar;

  • Yaşam olayları ve çevresel etkenler: Yaşam olaylarının bireyde stres yaratmasıyla birlikte bazı nörolojik yolakların duyarlılaştığı ileri sürülmüştür.
  • Hastalık öncesi kişilik: Kesin bir kişilik tanımı olmamakla birlikte histriyonik, obsesif-kompulsif kişilik özellikleri olanlarda daha fazla görüldüğü düşünülmektedir.

Unipolar Depresyon Teşhisi

Unipolar depresyonda teşhis hasta ile yapılan görüşmeler ile konmaktadır. Yapılan görüşmelerde, hastanın kliniğine (durumuna) göre uluslararası bir kritere dökülerek sistematikleştirilen ve adı da DSM 5 tanı kriterleri olan kriterlerle konmaktadır.

Bu tanı kriterleri;

Aşağıdaki kriterlerden en az 5 tanesinin en az 15 gün süreyle, gün boyu bulunması (İlk 2 kriter mutlaka olmak zorundadır.)

  1. Depresif duygudurum
  2. Anhedoni yani ilgi istek azalması.
  3. İştahın azalması ya da artması
  4. Uyku azalması ya da artması
  5. Psikomotor yavaşlama ya da ajitasyon
  6. Enerji azalması, yorgunluk
  7. Suçluluk, değersizlik hissi
  8. Konsantrasyon güçlüğü
  9. İntihar düşüncesi

Hastanın günlük yaşamını etkileyen işlev kaybı vardır.

Yukarıdaki semptomlar herhangi bir madde kullanımına veya genel tıbbi duruma bağlı olmamalıdır.

Başka ruhsal hastalıkla açıklanamaz olmalıdır.

Hiçbir zaman manik veya hipomanik atak olmamalıdır.

Unipolar Depresyon Tedavisi

Unipolar Depresyon tedavisinde birçok tedavi şekli vardır. Ancak bu tedavi şekline süresine hekim karar verir.

Bu tedavi yöntemleri şunlardır;

  • İlaç tedavisiHastanın klinik durumunun şiddetine göre ilaç başlanabilir, ertelenebilir veya süresi ve dozu ayarlanabilir. İlaç tedavisinin etkisinin ortaya çıkması için 3-4 hafta beklenmelidir. İlaçlar bütün şikayetler bitene kadar kullanılmalı ve relapsı (tekrarlamayı) engellemek için de 6 ay daha kullanılmalıdır. Bütün bunlar doktor gözetiminde olmalıdır.
  • İlaçsız tedavi: İlaçsız tedavi psikoterapi veya Elektro Konvulzif Tedavi (EKT) dediğimiz elektro şok tedavisi şeklinde olabilir.

EKT tedavisi aşağıdaki durumlarda daha çok tercih edilmektedir.

Bu durumlar;

  • Hastanın intihar düşünceleri artmışsa,
  • Hasta yemek yememe, konuşmama gibi negatif bir durum içinde ise,
  • İlaç tedavisinin ciddi yan etkileri veya gebelik gibi ilacın kullanılamadığı durumlarda,
  • Yeterli sürede ve dozda ilaç tedavisine rağmen uygun cevap alınamadıysa yapılabilir.

Unipolar Depresyon Tedavi Edilmezse

Depresyon tedavi edilmezse şikayetler ilerleyebilir.

Kişi sorumluluklarını yerine getiremeyebilir, toplumdan kendisini daha da izole etmeye çalışabilir, aile içi çatışmalar, iş ve okul hayatında zorlanmalar, alkol ve maddeye yönelimin artması, iştah ile ilgili problemler derinleşmeye başlayabilir.

Bu şikayetlerin de derinleşmesiyle intihar düşünceleri zaman geçtikçe daha da baskın hale gelebilir ve ne yazık ki hastanın ölümü ile sonuçlanabilir.

Unipolar Depresyona Ne İyi Gelir?

Her şeyden önce hastayı depresyona iten olaydan, faktörden veya kişiden uzaklaştırmak tedavinin etkinliği açısından iyi olacaktır.

  • Kişinin yalnız kalıp daha fazla kendi durumunu düşünmemesi adına çeşitli aktivitelere yönlenmesi iyi olacaktır. Bunlar resim yapmak, dans etmek, enstrüman çalmayı öğrenmek veya yazı yazmak olabilir.
  • Yaşam tarzı değişikliği yapılabilir. Bu noktada spor kişinin kendisini fiziken ve ruhen iyi hissetmesine sebep olarak çok ciddi pozitif etkileri vardır. Kişi aynı zamanda yeni bir ortama girip yeni arkadaşlıklar da edinebilir.
  • İyi bir sosyal destek de çok önemlidir. Hasta yakınlarına hastanın ruhsal durumu hakkında bilgi verilmeli ve bu durumun sık görülen ruhsal bir rahatsızlık olduğu anlatılmalıdır. Hastanın iyileşeceği ama bunun zaman alacağı da söylenmelidir.

Unipolar Depresyona Ne İyi Gelmez?

Bu süreç içinde hastadan hem bu ruhsal rahatsızlığının gereği hem de ilaçların yan etkileri nedeniyle iş, gezme, konuk ağırlamak, cinsel ilişki, herkesi hoşnut etmeye çalışmak gibi beklentilere girilmemelidir.

Aksi takdirde hasta işleri yapmaya zorlandıkça ve yapamayınca kendisini daha yetersiz ve değersiz hissedip suçluluk duygusu artabilir. Bu da çökkünlük durumunun daha da ilerlemesine neden olabilir.

Hastanın intihar düşünceleri hafife alınmamalıdır. Kişinin intihardan bahsediyor olması intihara kalkışmayacağı veya bunu dikkat çekmek için yaptığı anlamına gelmemelidir.

Unipolar Depresyon İlaçları

Yaklaşık 50 yılı aşkın süreden beridir ruhsal çökkünlüklerin tedavisinde etkili ilaçlar kullanılmaktadır ve yeni yeni ilaçlar da piyasaya sürülmektedir.

Halen günümüzde reçete edilen depresyon ilaçları etki etme mekanizmaları, diğer ilaçlarla olan etkileşimleri, yan etkileri açısından farklılık göstermekle birlikte etkinlikleri ve etki hızı bakımından birbirinden çok da farklı değildir.

Dolayısıyla antidepresan ilaç seçiminde ilaç etkileşimleri ve yan etkiler dikkate alınmalıdır.

Antidepresan ilaçların ilk 10-15 kullanım zamanlarında hastaları tedirgin edici yan etkileri ortaya çıkabilir.

Ancak antidepresanların esas etkinliğinin ortaya çıkma süreci 3-4 haftayı bulmaktadır.

Etki mekanizmalarına göre Türkiye’de bulunan antidepresan ilaçları şu şekilde sıralayabiliriz:

  • Trisiklik antidepresanlar: (Seçici olmayan Noradrenalin ve Serotonin geri alımını önleyiciler) AmitriptilinİmipraminKlomipraminBunlar hastanede yatan daha ağır vakalar için yüksek etkinlik güçleri nedeniyle tercih edilirler.
  • Seçici Serotonin Geri Alımını Önleyiciler(SSRI): EssitalopramFluoksetinFluvoksaminParoksetinSertralinSitalopramAyaktan tedavi edilecek hastalarda ilk seçenek ilaç grubudur. Yan etkileri diğer antidepresanlara oranla daha azdır. Genelde tek doz kullanılırlar. İntihar riski olan hastalarda güvenle kullanılabilirler çünkü intihar amacıyla alındıklarında ölümcül duruma yol açma ihtimalleri oldukça düşüktür.
  • Serotonin ve Noradrenalin Geri Alım Önleyicileri (SNRI): VenlafaksinMilnacipranTrisiklik antidepresanlarla benzer etkilere sahiptir, ancak yan etkileri daha azdır.
  • Noradrenerjik ve Seçici Serotonerjik Geri Alım Önleyicileri: MianserinMirtazapin
  • Noradrenalin Geri Alım Önleyicileri: MaprotilinReboksetin
  • Serotonin Modülatörleri (Düzenleyicileri): TianeptinTrazodon
  • Dopamin ve Noradrenalin Geri Alım Önleyicileri (NGDI): BuprapionBazı tedaviye dirençli depresyon hastalarında diğer ilaçlara ek olarak verilebilir.
  • Geriye Dönüşlü Monoamin Oksidaz Önleyicileri (MAO): Moklobemid

Hastanın uzun süreli tedavisi için uykusuzluğunun ve bulantısının giderilmesi gerekebilir. Bunaltı, uykusuzluk, ve tedirgin hareketlilik (ajitasyon) dediğimiz yerinde duramama, ellerini ovuşturma, parmaklarıyla oynama gibi şikayetler varsa yatıştırıcı olarak Benzodiyazepin kullanılabilir.

Lityum ise genelde tekrarlayan Majör Depresif Bozukluk hastalarına verilir.

Gebelikte Unipolar Depresyon

Eskiden gebeliğin ruhsal hastalıklar için koruyucu bir faktör olduğu düşünülse de son yıllarda bu düşünce eskisi kadar savunulmamaktadır.

Yapılan araştırmalara göre gebe olan ve gebe olmayan kadınların Unipolar Depresyon olma sıklığı hemen hemen aynıdır.

İştah değişikliği ve uykusuzluk gebeliğin normal seyrinde de görülebileceği için bazı gebelerde hayattan zevk alamama ve depresif duygu durum gözden kaçabilmektedir.

Genç yaşta çocuk sahibi olma, tek başına yaşama, çok sayıda çocuk sahibi olma, yetersiz sosyal destek görmek, evlilikte uyumsuzluk, istenmeyen gebelik ve yakın zamanda olumsuz hayat olayları yaşamak gebelikte depresyon riskini artıran etkenler arasında gösterilmektedir.

Postpartum (doğum sonrası) unipolar depresyon: Doğumdan sonraki ilk 4 hafta içinde başlar. 6 aydan 2 yıla kadar uzayabilir. Yeni doğum yapmış kadınların, mutlu olmaları gerektiğine inandıkları bu dönemde depresif durumlarımdan ötürü kendilerini suçlamalar olabilir.

Bu durum da doğum sonrası depresyon belirtilerini gizlemelerine ve bunun sonucunda da depresyonun gözden kaçmasına neden olabilir.

Çocuklarda Unipolar Depresyon

Çocuklarda depresyon hastalığı farklı yaşlara göre farklı belirti vermektedir. 3-6 yaş arasında, içe dönük, ağlak, etkinliklere katılmayan, hevessiz, aşırı sinirli olabilirken; Okul çağındaki çocuklarda tartışmacı, kavgacı, sürekli öfke krizi yaşayan, akranlarıyla ilişki kurmakta zorlanan çocuklar olabilirler.

Ergenlikte ise daha çok suçluluk duyguları hisseden, umutsuzluk ve değersizlik hissine kapılan çocuklardır.

Araştırmalara göre 18 yaşından önce kişilerin %20’sinin klinik olarak belirgin bir depresyon atağı yaşadığını göstermektedir.

Bebeklikte Unipolar Depresyon

Bebeklik döneminde başlangıçta konuşma özelliğinin hiç olmaması veya ilerleyen dönemde yetersiz kalmasından çocukla yeterince iletişim kurulamaz.

Ayrıca çocuğun duygusal anlamda dışavurumu oldukça kısıtlıdır.

Dolayısıyla çocuğun yaşının küçük olmasının getirisiyle daha çok uyku ve yeme problemleri, cilt belirtileri (egzama) gibi belirtiler ön planda olur.

Bir görüşe göre de özellikle annesinden ayrılmak zorunda kalan bebeklerde anaklitik depresyon dediğimiz tablo ortaya çıkar ki bu tablodaki bebekler bitkin, durgun, donuk bakışlı ve çevreye kayıtsız bir tutum sergilerler.

Bu çocuklar yaşlarına uygun gelişim gösteremezler. Yaşıtlarının çevreyi keşif ve merak ettikleri bu dönemde kendileri bu davranışları göstermezler. Tablonun daha da ilerlemesi durumunda çocuğun psikomotor gelişimi yavaşlayabilir.

Yaşlılıkta Unipolar Depresyon

Yaşlılık dönemi bireyin fiziksel görünüm, güç kaybı, zamanla dışarıya bağımlı hale gelmesi ve yaşlılığın getirdiği bir takım hastalıklarla birlikte bu durumlar depresyona yatkınlık için bir zemin oluşturmaktadır.

Yaşlılarda depresyon tanısı depresyon belirtisi genelde ya yaşlılığa ya da yaşlılıkla ilgili diğer hastalıklara bağlandıkları için gecikmektedir.

Yaşlılıkta depresyon açısından bazı riskler vardır bunlar; kadın olmak, dul veya bekar olmak, gelir ve eğitim düzeyinin düşük olması, önemli kayıplar yaşanması, kronik bir hastalığın bulunması sayılabilir.

Unipolar Depresyon için Hangi Doktora Gidilir?

Zaman zaman herkes yaşadığı olaylar karşısında insani olarak bazı tepkiler verebilir ve doğal süreçte zaman geçtikçe üzüntü veren, ruhsal çökkünlük yaratan o olaya karşı ilk karşılaşıldığı gibi tepki verilmeyebilir.

Unipolar depresyon denilen durumda da kişi artık bu durumla kendisi mücadele edemeyecek bir duruma gelir.

Bu sebeple kişinin uzman bir kişi tarafından değerlendirilmesi gerekir. Bu uzman kişiler Psikiyatristler ve Psikologlardır.

Makaleyi faydalı buldun mu?
65
5
Makeleyi Paylaşın