Atriyal Fibrilasyon

Atriyal fibrilasyon, kalbin kanı düzensiz şekilde pompalaması sonucu oluşan ritim bozukluğu olup tedavisinde; kalp hızını normal tutmak, kan pıhtısını önleme yöntemleri uygulanır.

Atriyal Fibrilasyon Nedir?

Atriyal fibrilasyon, düzensiz ve sık bir şekilde kalbin kan pompalaması ile sonuçlanan ve inme (stroke) ya da kalp yetmezliği gibi önemli komplikasyonları olan kalp ritim bozukluğudur.

Atriyal fibrilasyon süresince kalbin iki üst odacığı (sağ ve sol atriyum) kanı düzensiz bir şekilde kalbin alt odacıklarına (sol ve sağ ventrikül) pompalar. Böylece birbiri ile senkronize çalışan kalp alt ve üst odacığı arasında koordinasyon bozukluğu oluşur.

Atriyal fibrilasyon atakları gelişip kendiliğinden kaybolabilir iken bazen de acil tedavi gerektiren bir hale gelebilir.

Düzensiz çalışan kalbin üst odacıklarında oluşacak bir kan pıhtısı majör risk oluşturabilir. Bu kan pıhtısı koparak kan dolaşımıyla beyne geçerek inme (stroke) riskini artırır.

Atriyal flutter: Atriyal fibrilasyona benzer özellikleri olan diğer bir aritmi şekildir. Flutter ataklarında hastalar atriyal fibrilasyon hastalarına nazaran çok daha hızlı kalp atışlarına sahiptirler. Teşhis ve tedavi basamakları atriyal fibrilasyon ile benzerlik gösterir.

Atriyal Fibrilasyon Belirtileri Nelerdir?

Atriyal fibrilasyon ile yaşayan insanların bazen hiçbir şikayeti olmadan ve habersiz bir şekilde yaşayabilir. Yaklaşık atriyal fibrilasyon hastalarının %90 şikayetsiz olarak ataklar yaşarlar. Genellikle ilerde yapılacak bir sağlık muayenesi neticesinde ortaya çıkan bir rahatsızlık seyri çizebilir. Kalp hızı düzensiz ve bazen de çok hızlı olabilir. Kalp atım sayısı dakikada 100 (normal atım sayısı dakikada 60 ile 100 arasında) ve üstü olabilir.

Ama genel olarak hastaların yaşadığı şikayetler şunlar:

  • Rahatsız edici tarzda düzensiz kalp atımları ile birlikte hastalar göğsünde ağrı ve baskı hisseder. Özellikle çarpıntı bu kişilerde en önemli şikayetlerin başında gelir.
  • Düzensiz ve hızlı kalp atışları oksijen ile zengin kanın dokulara ve organlara ulaşmasını engelleyerek hastaların halsiz ve yorgun hissetmesine sebebiyet verir.
  • Egzersiz kapasitesinde düşüş ise düzensiz ve hızlı kan pompalayan kalp tempo altında daha fazla ritim bozukluğunda kan pompalama yaparken kan basıncı düşer ve bunun sonucu hasta baygınlık yaşayarak egzersizi istemsiz sonlandırır.
  • Organlara, özellikle de beyne gelen kan akışındaki herhangi bir değişim ciddi bazen geri dönüşümü olmayan sonuçlar ortaya koyar. Hastalar beyne gelen kan miktarındaki azalmayı bayılma, sersemlik ya da baş dönmesi yaşayarak tecrübe ederler.
  • Atriyal fibrilasyon sürecindeki kan akımındaki düzensizlik özellikle kalp ve akciğer arasındaki kan alışverişini etkileyerek akciğerlerde kan birikmesine yol açar. Sıvı biriken akciğer düzenli çalışamadığından ötürü hastalar nefes darlığı ve halsizlik yaşayabilirler. Aynı zamanda dolaşımı bozulan kan ayak, diz ya da eklemlerde birikerek ödem oluşturabilir.
  • Kalp kasları oksijenden zengin kan akımı ile vücuda gereken kanı sevk ederken atriyal fibrilasyon hastalığında bu döngü bozularak kalp kaslarına gelen kan ciddi azalmalara uğrayabilir. Bunun neticesinde hastalar göğüs ağrısı ya da göğüs sıkışması yaşayabilirler.

Atriyal Fibrilasyon Sınıflandırılması Nasıldır?

Paroksismal AF: Genellikle şikayetler dakikalar içinde azalırken bazen 48 saate kadar sürebilir.

Persistan AF: Yedi günden uzun süren veya ilaç ya da kardiyoversiyon (elektro şok ile tedavi) ile sonlanan ataktır.

Uzun Süre Persistant AF: 12 aydan uzun süren uzun AF

Kalıcı AF (Permanent): Hastaların AF teşhisi altında ritim düzenlemeden ziyade oluşacak komplikasyonların ilaçlar ile önlenmeye çalışıldığı Af'dir.

Lone (Yalnız) Af: 60 yaş altı ve hipertansiyon ya da diğer kalp hastalıklarından şikayeti olmayan kişilerde görülür. Alt iki sınıflaması ise şöyledir:

  • İlk atak: Hastanın şikayeti olabilir ya da şikayeti olmadan kendiliğinden sonlanan atak.
  • Tekrarlayan ataklar: 2 ve üstü atak sayısı yanında 30 saniyeden uzun süren atakları olan AF

Atriyal Fibriasyon Nedenleri Nelerdir?

Atriyal fibrilasyonun asıl sebebi bilinmese de lakin belli bir yaş ve hasta grubunu etkilemektedir. Özellikle kalp hastalığı ve yüksek tansiyon hastaları risk altındadır. Kalp kasına hasar veren  aşağıdaki risk faktörleri atriyal fibrilasyon riskini yükseltir.

  • Hipertansiyon; atriyum içinde basıncı artırarak atriyumun elektriksel hem de yapısal modellemesini bozarak Atriyal fibrilasyon riskini artırır.
  • Kalp krizi geçiren kişilerin kalp kaslarında hasar ve de atriyum genişlemesi yaşanacağından sağlıklı bir elektriksel uyarı mekanizması olmayacaktır. Böylelikle atriyal fibrilasyon atakları sık görülecektir.
  • Koroner kalp hastalıkları sonucunda kalbi besleyen koroner arterler daralma yaşayarak kalp dokusunda iskemi (dokulara düşük kan akımı) meydana gelir ve  kalp kasının elektriksel dengesini bozarak Atriyal fibrilasyon geliştirir.
  • Kalp kapak hastalıkları olan kişilerde özellikle mitral kapak darlığı olan hastalarda sol atriumdan sol ventriküle geçen kan miktarı azalacağı için atriyum içinde kan miktarı artar ve burada yüksek basınç oluşur. Oluşan bu yüksek başına neticesinde atriyal fibrilasyon görülür.
  • Tiroid bezi hastalıkları yaşayan hipertiroidili (tiroid bezinin aşırı çalışması) kişilerde yüksek tiroid hormonları direk kalp üzerinde etkisi neticesinde kalp atışları hızlanır ve düzensizleşir.
  • Kronik akciğer hastalıkları özellikle KOAH (Kronik obstrüktif akciğer hastalığı) tanısı almış hastalar.
  • Perikardit (Kalp zarında aniden oluşan iltihaplanma) atriumu tahriş ederek atriyal fibrilasyon riskini artırdığı bilinmektedir.
  • Geçirilmiş kalp ameliyatları özellikle baypas (Bypass) operasyonu geçiren hastalarda ameliyat sonrası ilk iki gün atriyal fibrilasyon görülebilir.
  • Viral enfeksiyonlar kalp kası tutulumu yaparak özellikle atriyum üzerinde gerçekleştirdikleri iltihaplanma atriyal fibrilasyon riskini yükseltmektedir.
  • Hasta sinüs sendromu aritmi için kullanılan genel bir terim olmasının yanında Atriyal fibrilasyon yapan özellikle yaşlı insanlarda görülen bir hastalık.

Bazen yukarıdaki risk faktörlerinden bağımsız hatta spor ile meşgul kişilerde de atriyal fibrilasyon görülebilmektedir. Alta yatan risk faktörleri olmadan gelişen atriyal fibrilasyona lone (yalnız) atriyal fibrilasyon denir.

Atriyal Fibrilasyon Teşhisi

Hastalığın belirtileri ya da hastanın şikayetleri doğrultusunda yapılan fiziksel muayene ile Atriyal fibrilasyon teşhisi yapılabilmektedir. Ritim bozukluğu sebebi ile hastaneye yatışların 1/3’ünü atriyal fibrilasyon oluşturur.

Eğer doktor gerekli görür ise aşağıdaki testlerden bir ya da birkaçına başvurabilir:

  • Elektrokardiyogram (EKG): Bu test kalbin elektriksel bir anlık görünümünü verir. EKG atriyal fibrilasyon teşhisinde yapılacak ilk testtir. Anlık kalp hızını ve ritmini gösterdiğinden her zaman atriyal fibrilasyon tanısı koymada yardımcı olmayabilir.
  • Holter monitörü: Küçük bir kayıt cihazı, genellikle 24 ile 48 saat süresi boyunca hastanın göğüs derisi üstünde taşınır. Hasta günlük normal hayat akışına kaldığı yerden devam eder. Böylelikle kalbin elektriksel uyarıları sürekli olarak monitöre kaydedilir. Daha sonra doktor bu kayıtları inceleyerek teşhisini koyar.
  • Event recorder (Olay Kaydedici): Holter cihazına benzer özellikte ve daha küçük yapıda olan bu alet şikayetleri daha seyrek olan hastalar için daha uygun ve mobil bir alettir. Hasta bu aleti sorunsuz bir şekilde bir ay kadar üzerinde taşıyabilir. Hasta özellikle bayılma, halsizlik ya da hızlı kalp atışında manuel olarak da aletin kayıt yapmasını sağlayabilir.
  • Transtelefonik monitör: Bu da event recorder mönitörizasyonuna benzer fakat hasta kayıtları anlık olarak cep telefonu üzerinden doktoru ile paylaşabilir. Hastanın düğmeye basması ile 40 saniyelik süreç hafızaya alınır ve akıllı telefon ile doktor ya da hastane ile paylaşılır.
  • Stres ekokardiyografi testi: Egzersiz yardımıyla ya da kalp atışını hızlandıran ilaçlarla yapılan bir görüntüleme yöntemidir. Koşu bandı ya da bisiklet egzersiz testi ile egzersizin her anı EKG cihazı ile kaydedilmektedir. Egzersiz testini yapamayan hastalar (bacak damar hastası ya da çeşitli kemik rahatsızlığı olanlar) dobutamin gibi kalp atışını artıran ilaçlar damar yolu ile hastalara verilerek stres ekokardiyografi yapılmaktadır.
  • Kan testleri: Bu testler tiroid hastalıklarını ya da diğer hastalıkların atriyal fibrilasyon riskini ekarte etmek için başvurulabilir.
  • Akciğer grafisi: Atriyal fibrilasyon tanısında direk yardımcı olmasa da komplikasyonları gösterebilir özellikle akciğerde toplanan sıvıyı.

Atriyal Fibrilasyon Tedavisi

Hastalığın tedavisi hastalığın süresine, hastanın şikayetlerine ve de hastalığın altında yatan risk faktörlerine bağlı uygulanır.

Genel olarak tedavi ile hedeflenen:

  • Normal kalp ritmini (Sinüs ritim) yakalamak
  • Kalp hızını normal sınırlarına çekmek (60-100 atım/dk)
  • Kan pıhtısını önleyerek inme (stroke) riskini en aza indirmek

Atriyal fibrilasyon tedavisinde kullanılan prosedürler (yöntemler)

  • Farmakolojik (ilaçlar)
  • Farmakolojik dışı tedavi yaklaşımları
    1. Atriyal kalp pili (pacemaker)
    2. Endokardiyal kateter ablasyonu
    3. Cerrahi yöntemler

Genel strateji hastanın şikayetleri ile ivme kazanır. Bazı hastalar ilaç yardımı ile bazı hastalar için cerrahi prosedürler ile sağlıklı kalp ritimlerine kavuşabilir.

İlaçlar: Sinüs ritminin sağlanması genellikle ritim düzenleyici ilaçlar (Antiaritmik ilaçlar) ile sağlanmaktadır. Bu ilaçlar ile sinüs ritmi korunması  ve devam etmesi hedeflenir. Hastalar bu ilaçları hastane ortamında doktor kontrolünde alarak takip ve hedef ilaç kararı bu şekilde işler.

Tedavide kalp hızını yavaşlatmak için hız kontrol ilaçları ve antikoagülan veya antiplatelet (kan pıhtılaşmasını önleyen ilaçlar) hastaya verilebilir.

Kardiyoversiyon: İlaçlar kalp ritmini istenilen normal seviyeye getiremediği anlarda kardiyoversiyon elektriksel olarak  kalp ritmini sıfırlayarak  yeniden normal seviyelere çeker. Etkisi kalıcı olmayan bu yöntem sonrasında hasta ilaç kullanımına devam eder.

Kateter ablasyonu: İlaç tedavisini tolere edemeyen hastalara ya da ilaç etkisinin sınırlı kaldığı vakalarda uygulanmaktadır. Bu işlem kasık ya da bazen de boyunda yer kan damarlar içerisinde yerleştirilen kateter (uzun esnek bir tüp) ile atriyum içine ilerleyerek Atriyal fibrilasyon yapan dokuları yakarak ya da dondurarak işlem sonlandırılır.

Maze (Labirent) prosedürü: Bu bir cerrahi müdahale eşliğinde atriyumda küçük kesiler yapılır ve bu kesiler kısa sürede skar (yara) halini alarak aritmiye neden olan anormal elektrik sinyallerini engeller.

Atriyal Fibrilasyon Tedavi Edilmezse

Atriyal fibrilasyon kontrol altına tutulmaz ise ölüm ile sonuçlanan vakalar gelişebilir. Kontrolsüz ritim bozukluğu kalp kasına zarar vererek hastanın kalp krizi geçirme riskini artırır. Ayrıca oluşacak kan pıhtısı kalpten beyne geçerek inme (stroke) gelişir ve ölüm ile sonuçlanabilir.

Atriyal Fibrilasyona Ne İyi Gelir?

Risk altındaki kişiler hayat tarzlarını aşağıdaki maddelere göre yeniden revize ederek kalp sağlığını daha iyi bir düzeye getirebilir.

  • Sigara içmemek
  • Düzenli egzersiz
  • İdeal kilo kontrolü
  • Tansiyon ve kolesterol takibi
  • Alkol tüketmemek
  • Taze meyve, sebze
  • Düşük tuz ve katı yağ diyeti

Atriyal Fibrilasyona Ne İyi Gelmez?

Öncelikle alta yatan bir risk faktörleri; stres, yüksek tansiyon ya da obezite bunlar kontrol altında tutulmalı. Medikal tedavi var ise aksatılmamalı ya da verilen diyet harfiyen uygulanmalı. Özellikle fazla tuzlu, yağlı yiyeceklerden uzak durulmalıdır.

Genel olarak şu şekildedir;

  • Fazla alkol
  • Yüksek kilolu ve obezite ile teşhis almış kişiler
  • Çok miktarda kafeinli içecekler (kahve ya da enerji içecekleri)
  • Yasal olmayan uyarı etkisi fazla olan ilaç ve madde kullanımı
  • Sigara

Atriyal Fibrilasyon İlaçları

Primer (esas) tedavisi doktor kontrolünde alınan ilaç tedavisidir. Bu düzenli ilaç kullanımı ile kontrol altına alınan aritmik kalp atımları ileride oluşturabilecek kan pıhtı riskini azaltarak mortaliteyi (ölüm oranını) düşürür.

Genel olarak verilebilecek ilaç grupları şu şekildedir;

  • Beta blokerler (Metoprolol, Propranolol): Beta blokerler en etkili hız kırıcı ilaç grubu olarak kabul edilir.
  • Kalsiyum kanal blokerler (Verapamil, diltiazem): Egzersiz ve istirahat kalp hızını azaltır ve egzersiz kapasitesini artırır. Akut kalp yetmezliği olan hastalarda kullanılmaz.
  • Antiaritmik ilaçlar (Amiodaron, Klinidin): Atriyal fibrilasyon tekrar ataklarını engellemek için kullanılır.
  • Antikoagülan ilaçlar (Varfarin, Aspirin): Atriyal fibrilasyonda inme önemli morbidite (hastalığa yakalanan ve tanı alan hasta sayısı) nedenidir. Bu komplikasyonu engellemede en etkili tedavi antikoagülan ilaçlardır. Atriyal fibrilasyonun cerrahi tedavisi sonrasında da antikoagülan ilaç tedavisi uygulanmaktadır.

Atriyal Fibrilasyon Ameliyatı

İlaç tedavisi ile kontrol altına alınamayan atriyal fibrilasyon atakları ya da kan pıhtısı gelişerek inme öyküsü olan hastalarda ve başarısız kateter ablasyonu girişimi ile sonuçlanan durumlarda cerrahi müdahale yapılabilir.

Kalp Pili (Pacemaker): Kalp pili uygun kalp hızını sağlamak için kalp kasına düşük elektriksel uyarılar veren bir cihazdır. Özellikle bradikardisi (düşük kalp hızı) olan Atriyal fibrilasyonlu hastalara yerleştirilir. Bu piller ileri derece hassasiyet göstererek gerektiğinde devreye otomatik girerler. Böylece hastanın kalp yavaşlaması ile gelen bayılma, fenalık ya da baş dönmesi gibi şikayetleri ortadan kalkarak hastanın yaşam kalitesini yükseltir. Genelde 30-60 dakika süren bir işlemdir. Hastanede yatış süresi 1 ya da 2 gün sürebilir.

Maze Prosedürü: Sağ ve sol atriyum üzerinde birçok kesi yapılarak skar (yara) dokusu elde edilerek aritmi yaratan elektriksel akımın durdurulması hedeflenir. Prosedür sonrası normal ritim sağlanma olasılığı %75 ve %95 arasındadır. Başarı oranı yüksek olmasına rağmen uygulanışı yaygınlık kazanmamıştır. Özellikle operasyon sürecinde ya da operasyon sonrası komplikasyonları şunlardır;

  • Kanama
  • Enfeksiyon
  • Kan pıhtısı oluşumu
  • Böbrek yetmezliği

Sol Atriyal Apendiks Kapama: Apendiks kısmı atriumda bulunan küçük kulak şeklinde yapıdan öte gelir. Bu kısım Atriyal fibrilasyonlu hastalarda kan pıhtısı yapan bir bölgedir ve  bu cerrahi müdahale ile çıkarılıp stepler adı verilen cihaz ile kapatılır.

Gebelikte Atriyal Fibrilasyon

Gebelik süresince atriyal fibrilasyon daha da kötüleşebilir. Özellikle gebelik döneminde kan hacmi %50 oranında artığından kalp daha fazla efor harcamaktadır. Bunun sonucunda kalp atım hızı %25 oranında artar. Ayrıca kalp rahatsızlığı olan hamile kişilerde bu değişim daha sert ve riskli olmaktadır. Bu yüzden hamile kişiler doktorları kontrolünde kan sulandırıcı ilaçlar (antitrombotik) kullanabilirler.

Çocuklarda Atriyal Fibrilasyon

Çocuklarda Atriyal fibrilasyon çok nadir görülmektedir. Çocuklar atakları yetişkinler gibi tanımlayamadıkları için aşağıdaki herhangi bir belirtide doktora başvurulmalıdır.

  • Hafif bir egzersiz boyunca görülen zayıflık ya da halsizlik
  • Göğüste ağrı ya da baskı
  • Nefes darlığı
  • Baş dönmesi ya da bayılma

Atriyal Fibrilasyon için Hangi Doktora Gidilir?

Atriyal fibrilasyonun genel teşhis ve tedavisi kardiyolog gözlemi altında Kardiyoloji bölümünde yapılır.

Eğer baygınlık, göğüs ağrısı ya da uyuşukluk özellikle his ya da görme kaybı gibi inme belirtilerinde derhal 112 Acil Servis aranmalıdır. Geç müdahale ölüm riskini yükseltmektedir.

Makaleyi faydalı buldun mu?
0
0
Makeleyi Paylaşın