Akciğer Hastalıkları

Akciğer hastalıkları, akciğer ve solunum sisteminde gelişebilen herhangi bir hastalığı ifade etme amacıyla kullanılmaktadır. Medikal tedavi, cerrahi ve radyoterapi gibi tedavi seçenekleri vardır.

Akciğer Hastalıkları (Göğüs Hastalıkları) Nedir?

Akciğer insan gibi nefes alan (hava solumak) omurgalı canlılardaki temel solunum sistemi organlarından biridir. İnsan soluk aldığı zaman ağzından ya da burnundan giren hava tıp literatüründe trakea olarak adlandırılan soluk borusu yardımıyla boru yapılarını geçtikten sonra alveollere ulaşır. Alveoller akciğerlerde bulunan ve vücudumuzdaki kirli kanın temiz hava sayesinde temizlenmesini sağlayan asıl yapı birimi olarak ifade edilebilir.

Akciğer hastalıkları ise akciğer ve solunum sisteminde gelişebilen herhangi bir hastalığı ifade etme amacıyla kullanılmaktadır. Akciğer hastalıkları ile göğüs (akciğer) hastalıkları bölümü ilgilenmektedir ve akciğer ve solunum sistemi yapılarında gelişen herhangi bir patolojik durumun teşhis ve tedavisini gerçekleştirmektedir.

Akciğer hastalıkları ile ilgili en önemli nokta sigara kullanımıdır. Tüm hastalık durumlarında ve kanser tiplerinde olduğu gibi akciğer hastalıklarının gelişiminde sigara kullanımın yeri oldukça fazladır ve bu inkar edilemeyecek bir gerçektir.

Akciğer Hastalıkları Tipleri (Çeşitleri) Nelerdir? 

Akciğer hastalıkları bazı durumlarda semptom vermez iken bazı durumlarda da hastalığı bulunan kişilerin yaşam kalitesini olumsuz yönde etkileyerek kişilerin gündelik yaşamdaki aktivite performanslarını düşürmekte ve bu durum kişilerde rahatsızlık durumunun ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Tüm bu durumlara neden olabilecek akciğer hastalıkları çeşitleri bulunmaktadır;

  • Akciğer EmbolisiAkciğer embolisi sıklıkla kişilerde gözlenen hastalık durumları neticesinde hastaların kanlarının pıhtılaşması sonucu oluşan yapının dolaşım sistemindeki damarlar yardımıyla kalbe taşınması ve oradan da akciğerlere gönderilmesi sonucu oluşan bir hastalıktır. Oluşan kandaki pıhtı genellikle alt ekstremite olarak adlandırılan bacaklardan atmakta ve bu hastalığa ise tıp literatüründe derin ven trombozu (DVT) adı verilmektedir.
  • Akciğer Kanseri: Akciğer kanseri tanım olarak her insanda olduğu gibi normal bir akciğer yapısında bulunan dokuların içindeki hücre yapıların normalden daha fazla yani kontrol dışı çoğalması sonucu gelişen bir durumdur. Akciğerlerdeki dokularda bulunan hücre yapıların kontrolsüz bir şekilde çoğalması sonucu akciğerlerde tümör adı verilen kitlesel yapılar oluşmaktadır. Bu kitle öncelikle burada büyüyerek tüm akciğer yapısını sarabildiği gibi aynı zamanda farklı vücut organ yapılarına da yayılım gösterebilmektedir.
  • Alerjik Akciğer Hastalıkları: İnsanlarda alerjik reaksiyonların oluşmasından en çok etkilenen organlardan bir de akciğerlerdir. Kişilerde ortaya çıkabilen alerjik durumlar solunum sistemi ve akciğerlerde hastalık durumlarına neden olarak astım, eosinofilik akciğer hastalıkları ve hipersensitive pnömonisi gibi alerjik akciğer hastalığı durumlarına sebebiyet verebilmektedir.
  • Astım: Astım hastalığı solunum yollarının tıkanması sonucu kişilerde nefes almayı zorlaştıran bir hastalık tipidir. Astım hastalığında solunum yollarındaki kas yapıları duman, parfüm, toz, alerjenler, egzersiz ve duygu durum değişikliklerine bağlı olarak solunum yollarını daraltarak hastaların nefes almasını zorlaştırmaktadır.
  • Eozinofilik Akciğer Hastalıkları: Eosinofilik akciğer hastalığında hastaların solunum yollarında ya da akciğer dokusunda bulunan bir kan hücresi olan eozinofillerin sayısı artmaktadır.
  • Hipersensitive Pnönonisi: Bazı kişiler bazı alerjik durumlara duyarlanmış bulunurken bazılarında ise bu durumlar bir probleme yol açmamaktadır. Duyarlanmış hastalarda vücudun maruz kaldığı çeşitli alerjenler neticesinde hastaların solunum sisteminde immünolojik durumların gelişimine hipersensitive pnömonisi denmektedir.
  • Kronik Öksürük: Hastalarda sık bir şekilde karşılaşılan kronik öksürük öksürmenin 8 hafta ya da daha uzun sürmesi olarak tanımlanabilmektedir. Kişilerde bulunan akciğerleri ve solunum sistemini etkileyip tahribata uğratan birçok hastalık kronik öksürüğün altta yatan sebebini oluşturabilmektedir.
  • Obstrüktif Akciğer Hastalıkları: Obstüriktif akciğer hastalıkları insanda bulunan akciğer   organının yapısında yer alan trakea (soluk borusu), büyük bronş ve bronsiyol yapıları olarak bilinen boru sisteminde herhangi bir alanda hava akımına direnç gelişmesi durumunda ortaya çıkan hastalıklar bütünüdür. Obstüriktif akciğer hastalıkları içinde astım, bronşektazi ve KOAH sayılmaktadır. Obstüriktif ve restiriktif akciğer hastalıkları farkları birbirine karışabilen ve dikkat edilmesi önemli noktalardandır.
  • Astım: Astım hastalığı solunum yollarının tıkanması sonucu kişilerde nefes almayı zorlaştıran bir hastalık tipidir. Astım hastalığında solunum yollarındaki kas yapıları duman, parfüm, toz, alerjenler, egzersiz ve duygu durum değişikliklerine bağlı olarak solunum yollarını daraltarak hastaların nefes almasını zorlaştırmaktadır.
  • Bronşektazi: Hastalarda gözlenen solunum yollarında bulunan bronşların genişlemesi durumuna bronşektazi adı verilmektedir. Bronş genişlemesi durumu doğuştan olabilen bir durum olabileceği gibi sonradan da gelişebilmektedir.
  • Kronik Obstüriktif Akciğer Hastalığı (KOAH): Akciğer hastalıkları koah olarak kısaltılan ve kronik Obstüriktif akciğer hastalığı olarak bilinen hastalığa sahip hastalarda solunum ile havanın alınabilmesi ancak kirlenmiş havanın dışarı atımında problem yaşanması durumu olarak özetlenebilir.
  • Restiriktif Akciğer Hastalıkları: Restriktif akciğer hastalığında hastalarda efor sonucunda artış gösteren bir solunum güçlüğü, solunumda meydana gelen kısıtlılık hali ve akciğer kapasitesinde kısıtlanma gibi durumlar gözlenmektedir.
  • Akciğerlerde Plörezi: Akciğerlerin dışında zar tabakası bulunmaktadır. Akciğerlerde bulunan bu zar yapıları arasında sıvı birikmesi durumunda kişilerde plörezi gelişmekte bu hastalık halk arasında akciğerimde sıvı birikmesi olarak bilinmektedir.
  • Pnömotoraks: Halk arasında akciğerlerin sönmesi olarak bilinen pnömotoraks kavramı akciğerlerde meydana gelen patolojik durum sonucunda akciğerlerin çökmesi ve küçülürek büzülmesi durumunu ifade etmek için kullanılmaktadır.
  • Pnömoni (Zatürre): Pnömoni hastalığı daha yaygın bir şekilde zatürre olarak bilinmektedir. Bu hastalık tipinde akciğerlerde bulunan alveol dediğimiz have kesiciği yapılarına iltihaplı sıvılar birikmektedir. Virüs, bakteri ya da daha nadir olarak da mantar enfeksiyonları kaynaklı sebeiyle oluşan bu durum oldukça ciddi bir hal alabilmektedir.
  • Sarkoidoz: Sarkoidoz sadece akciğerlerde hastalığa neden olan bir hastalık durumu değildir. Ancak sarkoidoz hastalığı en başta akciğer olmak üzere insan vücudunda yer alan birçok organı etkileyebilen bir hastalık halidir. Bu hastalık sıklıkla rutin tetkiklerde çekilebilen akciğer grafileri sonucu tesadüfi olarak tespit edilebilmektedir. Sarkoidoz hastalığına neyin sebebiyet verdiği henüz bulunabilmiş değildir.

Akciğer Hastalıklarına Eşlik Eden Belirtiler (Semptomlar) Nelerdir?

İnsan soluk aldığı zaman ağzından ya da burnundan giren hava soluk borusu yardımıyla boru yapılarını geçtikten sonra alveollere ulaşır. Alveoller akciğerlerde bulunan ve vücudumuzdaki kirli kanın temiz hava sayesinde temizlenmesini sağlayan asıl yapı birimdir. Akciğer hastalıklarında bu solunum yolu yapılarında ya da solunum işlevinin gerçekleşmesinde problemler ortaya çıkabilmektedir. Ortaya çıkan bu hastalık durumları birçok belirti verebilmektedir. Bu belirtiler şu şekilde sıralanabilir;

  • Öksürük
  • Göğüs Ağrısı
  • Nefes Darlığı
  • Ses kısıklığı
  • Yutma güçlüğü
  • İştahsızlık ve buna bağlı kilo kaybı
  • Parmaklarda Çomaklaşma denilen tırnak kökünde meydana gelen yassılaşma durumu
  • Depresyon
  • Akciğer hastalıkları belirtileri halsizlik olarak da gözlenebilmektedir.
  • Sıkça tekrar edebilen enfeksiyon durumları
  • Göz bebeklerinde küçülme ve göz kapağında düşme gözlenmesi
  • Balgam çıkarma
  • Kan tükürme
  • Ayaklarda şişme ve ödem
  • Solunum esnasında hırıltılı ses çıkması
  • Ortaya çıkan yakınmaların tekrarlaması ve nöbetler halinde yakınmaların olması
  • Günün belli saatlerine has yakınmaların olması
  • Yakınmaların kendiliğinden ya da yakınmaların ilaç kullanımı sonucunda yok olması
  • Ortaya çıkan yakınmaların mevsimsel olarak gözlenebilmesi
  • Ağız, göz, eller ve ayakların uç kısımları ya da tırnak çevresinde oksijensiz kalma sonucunda gözlenen morluklar (siyanoz)
  • Göğüste sıkışma hissi
  • Bacakların ön kısmında eritema nodozum adı verilen parlak kırmızı renkli şiş alanlar
  • Lenf bezleri ve dalakta meydana gelen büyüme
  • Görmenin etkilenmesi, gözde yaşarma ve ışığa karşı hassasiyet

Akciğer Hastalıklar Nedenleri (Risk Faktörleri) Nelerdir?

 Akciğer hastalıklarında bu solunum yolu yapılarında ya da solunum işlevinin gerçekleşmesinde problemler ortaya çıkabilmektedir. Ortaya çıkan bu hastalık durumları birçok neden bağlı olarak gelişebilir.

  • Pıhtı Oluşumu: Derin ven trombozu ya da başka sebeplere bağlı olarak hastalarda pıhtı oluşması sonucunda oluşan pıhtı kalbin kanı pompalaması ile akciğerlere ulaşarak akciğerlerde emboli oluşması gibi sebep olarak akciğer hastalıklarına neden olmaktadır.
  • Uzun Süre Yatak İstirahati: Uzun süre yatak istirahati akciğer hastalıklarına yol açabilecek nedenler arasında yer almaktadır.
  • Tütün ve Tütün Ürünleri Kullanımı: Sigara, puro ve benzeri tütün ve tütün ürünleri kullanımı birçok hastalıkta olduğu gibi akciğer hastalıklarının da oluşumunda başrolde yer almaktadır.
  • Obezite ve Aşırı Kilolu Olma: Aşırı kilolu olma ya da obezite hali insan vücudunun sistemik yapısını etkileyerek akciğerlerde hastalık gelişmesine yol açabilmektedir.
  • Doğum kontrol hapları ve Östrojen Desteği Alımı: Akciğer hastalıklarının oluşumuna neden olabilecek nedenler arasında kadınlarda doğum kontrol hapı kullanımı ya da östrojen desteği alma da bulunmaktadır. Kişilerin almakta olduğu doğum kontrol hapları ya da alınan östrojen desteği akciğerlerde emboli oluşumuna neden olabilmektedir.
  • Gebelik: Gebelik döneminde gözlenen hormonal değişimler ve vücut kütlesinde artış olması akciğer hastalıklarının gelişiminde risk faktörüdür.
  • Hava Kirliliği ve Toksik Gaz Maruziyeti: Kişilerin maruz kaldığı hava kirliliği ya da toksik gaz maruziyeti akciğer kanseri oluşmasına neden olabilen durumlardır.
  • Genetik Yatkınlık: Yapılan çalışmalar neticesinde bazı akciğer hastalıklarının oluşumunda genetik yatkınlığın bulunduğu ve bu genetik yatkınlığın genetik akciğer hastalıklarının gelişimine neden olduğu belirlenmiştir.
  • Kemoterapi ve Radyoterapi Tedavisi: Birçok hastalık durumlarında hastalara uygulanabilen tedavi yöntemlerinden olan kemoterapi ve radyoterapi hastalarda akciğer hastalıklarının gelişimine neden olabilmektedir.
  • Riskli Çalışma Alanları: Plastik ve boya sanayinde çalışmak, madenlerde çalışmak, tekstil sanayinde çalışmak, kaynak ve tersane gibi iş alanlarında çalışmak, cam ve seramik işçiliği gibi durumlar akciğer kanseri nedenleri arasında yer almaktadır.
  • Gelişen Alerjik Durumlar: Anne, baba ya da akrabada astım öyküsünün bulunması veya bebeklik çağında gelişen alerjik durumlar kişilerde astım oluşumunu tetikleyerek akciğer hastalıklarının oluşmasına neden olabilmektedir.
  • Kronik Hastalık Halleri: Kişilerde ortaya çıkabilen akciğer hastalığının bir diğer önemli tetikleyicisi kronik hastalık halleridir. Hastalarda gözlenen reflü hastalığı, kalp hastalıkları ve benzeri hastalıklar akciğer hastalıklarına neden olabilmektedir.
  • Kaburga Kırıkları: Herhangi bir travmatik duruma bağlı olarak kişilerde meydana gelen kaburga kırıkları akciğerlerde plöreziye neden olarak akciğer hastalıklarının ortaya çıkabilmesine neden olabilmektedir.
  • Viral ya da Bakteriyel Enfeksiyonlar: Viral ya da Bakteriyel enfeksiyonlar tüm vücutta birçok komplikasyona yol açabildiği gibi akciğerlerde de enfeksiyonlara neden olarak akciğer hastalıklarının gelişimine neden olabilmektedir.
  • Otoimmün Hastalıklar: Otoimmün hastalıklar akciğer hastalıklarının oluşmasına neden olabilecek bir başka neden olarak ifade edilebilir.
  • Mekanik Ventilasyon Kullanımı: Solunum yetmezliği gelişen hastalarda kullanılan mekanik ventilasyonlar akciğer hastalıklarının oluşmasına neden olabilecek bir başka neden olarak ifade edilebilir.

Akciğer Hastalıkları Teşhisi

Göğüs hastalıkları bölümü kişilerin akciğer yapılarında ve solunum sisteminde meydana gelebilen astım, kronik obstrüktif akciğer hastalığı, akciğer embolisi, alerjik hastalıklar, akciğer kanseri, zatüre, tüberküloz, kronik öksürük ve benzeri birçok hastalığın teşhis ve tedavisini yapmaktadır. Hekim teşhis amacıyla şu yöntemlere başvurda bulunabilmektedir ;

  • Anamnez: Anamnez hastanın şikayetlerini dile getirmesi durumudur. Semptomların olup olmadığını dinleyip not ederek teşhis yöntemlerin ilk basamağını gerçekleştirmektedir. Ayrıca hekim hastanın aile öyküsünü, akraba evliliği mevcudiyetini ve ailede devamlı hastalık olup olamadığı gibi durumları da anamneze eklenir. Ardından hekim fizik muayeneye geçer.
  • Fizik Muayene: Fizik muayenede hastanın ateşi, solunum sayısı, nabzı, tansiyonu, kanındaki oksijen saturasyonu (doygunluğu) değerleri not edilir. Ardından hekim hastanın boyu ve kilosu da ölçülerek not edilir. Bunun dışında hekim hastanın ;
  • Genel duruma bakar ve ekstremite (el – ayak) muayenesi ile şişlik ve hassasiyet durumunu inceler,
  • Herhangi bir cilt döküntüsü ya da başka cilt bulgusu olup olmadığını, ödemini
  • Detaylı baş – boyun muayenesini yapar,
  • Batın (karın) muayenesi ile karaciğer ve dalakta büyüme var mı bakar, 
  • Lenf düğümlerinde herhangi bir büyüme olup olmadığını inceler,
  • Akciğer seslerini ve solunumu dinler,
  • Kalp seslerini dinledikten sonra laboratuvar tetkiklerine geçer.
  • Laboratuvar Tetkikleri: Laboratuvar tetkiklerinde ise hastadan kan, idrar, kemik iliği kültürleri alınır ve beyin – omurilik sıvısı incelemesi yapılır. Laboratuvarda hastanın kan hücresi değerleri, protein ve kan şekeri seviyesinin yanı sıra, böbrek fonksiyon göstergeleri, mineral düzeyleri, enfeksiyon varlığına dair antikor mevcudiyeti ya da yokluğu değerlendirilir. Yapılan diğer kültür testleri ile hastalık sebebi belirlenmeye çabalanır.
  • Radyolojik Görüntüleme: Radyolojik görüntüleme yöntemlerinde hekimler hastalarda gözlenen hastalık durumunun tanı ve tedavisinin yapılabilmesi için radyasyon, yüksek frekanslı ses dalgaları, manyetik alan ya da çeşitli görüntüleme aletlerini kullanarak hastalığı tespit etmeye çalışmaktadır. Hekim radyolojik görüntülemede ;
  • Manyetik Rezonans Görüntüleme (MR): Bu yöntem, manyetik alan kullanarak görüntünün oluşturulduğu bir görüntüleme yöntemidir. Fizik muayene ve Laboratuvar sonuçlarıyla tam anlaşılamayan durumlarda veya ek bir hastalık varlığını mevcudiyetini saptamak ve ayırıcı tanı yapmak için kullanılabilir. Bu görüntüleme yöntemiyle akciğer ve diğer dokulardaki herhangi bir apse oluşumunun teşhisi konulabilir.
  • Bilgisayarlı Tomografi (BT): Akciğer hastalıklarının gelişmesi sonucu küçük boyutlu nodül görünümü bilgisayarlı tomografi yardımıyla tespit edilebilmektedir. Bilgisayarlı tomografi kullanılarak radyolojik bir tetkikle akciğer hastalıkları taraması da yapılabilmektedir. Bu taramalarda akciğer hastalıklarının boyutlarında ve sayılarında bir artış görünmezse nodüller büyük ihtimalle iyi huyludur.
  • Pozitron Emisyon Taraması (PET): akciğer hastalıklarının teşhisi sonrasında nedenin anlaşılmasında kullanılabilen bir diğer tanı yöntemi pozitron emisyon taraması denilen PET yöntemidir. Akciğer hastalıklarının nedenleri ve karakteristik özellikleri gibi durumlara bakarak kötü huylu durumların belirlenmesinde yardımcı olmaktadır.
  • Ultrasonografi (USG): Ultrasonografi ses dalgaları kullanılarak görüntünün oluşturulduğu bir görüntüleme yöntemidir. 
  • Postero Anterior Akciğer Grafisi (PA AC Grafisi): Postero anterior akciğer grafisi (PA AC Grafisi) insanlardaki göğüs boşluğunun değerlendirilmesi ve görüntülenmesi amacıyla en sık kullanılan yöntemlerden biridir. Hastaların göğsü önden cihaz kasketine yaslanarak yaklaşık olarak 180 cm uzaklıktan x ışınları yansıtılmaktadır. Postero anterior akciğer grafisi (PA AC Grafisi) ile akciğer hastalıklarının teşhisini yapmak kolaylaşmaktadır.
  • Bronkoskopi: Bronkoskopi ağızdan sokulan kameralı bir cihaz yardımıyla gırtlak bölgesinden sonra yer alan solunum sistemi organlarının yapılarının ve akciğer dokusunun incelenmesi amacıyla akciğer hastalıklarının teşhis ve tedavisinde kullanılan bir alettir. Bronkoskopi bir tür endoskopi yöntemidir. Hastalarda yapılan bronkoskopide iki tane asıl amaç bulunmaktadır. Bunlardan ilki tanısal amaçlı kullanılan bronkoskopi iken diğeri ise tedavi amacıyla yapılan bronkoskopidir. Akciğer hastalıklarının teşhisinde bronkoskopi kullanılabilmektedir.
  • Biyopsi: Yapılan diğer tanı tetkikleri sonucunda akciğer hastalığına sebep olan asıl sebep teşhis edilemediyse hekimler şüpheye düşüp buralardan biyopsi isteyebilirler. Biyopsi aracılığı ile alınan küçük doku örnekleri değerlendirilerek nodülün ya da akciğer dokusunun kötü ya da iyi huylu olup olmadığı araştırılır.   Bu yüzden biyopsi akciğer hastalıklarında sık kullanılan tanı yöntemlerinden biridir.
  • Solunum Fonksiyon Testleri: Solunum fonksiyon testleri halk arasında akciğer fonksiyon testi olarak bilinen hastalardaki akciğerlerin çalışmasında herhangi bir performans düşüklüğünü ölçebilen bir testtir. Solunum fonksiyon testiyle akciğerin çeşitli fonksiyonel çalışmalarının yeterli olup olmadığı test edilerek eğer hastalarda bir hastalığın gözlenmesi ihtimalinde erkenden tanı koymayı sağlamaktadır.

Akciğer Hastalıkları Tedavisi

 Akciğer Hastalığının tanısı konulduktan sonra uygulanabilecek tedavi yöntemleri şu şekilde sıralanabilir ;

  • Medikal Tedavisi: ilaç tedavisi akciğer hastalıklarında sık başvurulan tedavi yöntemlerinden biridir. Antikoagülan tedavi, antibiyoterapi sistemik, steroidler, bronkodilatör ilaçlar akciğer hastalıkları tedavisinde genel olarak tercih edilebilmektedir. 
  • Cerrahi Tedavi : Hastalarda ortaya çıkan akciğer kanseri, akciğer plerözi gibi bazı akciğer hastalıkları cerrahi tedavi gereksinimi yaratabilmektedir.
  • Radyoterapi : Akciğer hastalığı gelişmiş hastalarda eğer hekimler hastaları cerrahi müdahile için uygun görmez ise ya da cerrahi tedaviyi gereksiz görürüse bazı durumlarda hastalara radyoterapi uygulanabilmektedir. 
  • Kemoterapi : Kemoterapi terimi kanserlerin yoğun ve insan vücudu için yorucu olabilecek bir şekilde ilaçla tam tedavisinin gerçekleşmesi amacıyla yapılan bir tedavi yöntemidir. Özellikle akciğer kanseri olmak üzere akciğer hastalıkları tedavisinde kemoterapi seçeneğine başvuruda buluna bilinmektedir.

Tüm bu ana tedavi yöntemlerine ek olarak hastaların sigara ya da alkol gibi vücutta kansere neden olabilecek maddelerden uzak durması, havanın temiz olduğu bölgelerde ve kaliteli bir şekilde yaşaması hekimlerin hastalara öneri olarak sunduğu kronik akciğer hastalıkları nedenleri ve korunma yolları olarak ifade edilebilir. 

Hekimler tıptan uzak bir yaklaşım olan akciğer hastalıkları için şifalı bitkiler gibi üzerinde yeterli çalışma yapılmamış ve iyi gelebileceği sadece söylemde kalan akciğer hastalıkları bitkisel tedavi yöntemleri önerilmemektedir. Bu sebeple akciğer hastalıklarına iyi gelen bitkiler şeklindeki söylemlerden uzak durulmalı ve hekim tavsiyesi olmadan kullanılmamalıdır. 

Medikal Tedavisi, Cerrahi Tedavi, Radyoterapi, Kemoterapi, sigara ya da alkol gibi maddelerden uzak durması, havanın temiz olduğu bölgelerde yaşama, kaliteli bir şekilde yaşaması

Akciğer Hastalıkları Tedavi Edilmezse Ne Gibi Komplikasyonlara Yol Açar ?

İnsanlarda ortaya çıkabilen birçok akciğer hastalığı tipi bulunmaktadır. Bu tespit edilebilen akciğer hastalıklarına da neden olabilen birçok faktör tespit edilmiştir. Eğer akciğer hastalıklarında gerekli uygun görülen tedavi yapılmaz ise hastalar için mortal (ölümcül) olabilecek komplikasyonların ortaya çıkması işten bile değildir.

İnsanın yaşaması için nefes almasına gerekmektedir. Alınan nefesteki oksijenin vücutta bulunan kana aktarıldığı nokta olan akciğerlerde ya da solunum yollarında sorunlar olması durumunda hastalarda kandaki oksijen satürasyonları (değerleri) düşme eğilimi içine girecektir. Kanda seyreden oksijen düzeylerindeki azalma sonucunda insandaki hücreler yeterince oksijen olmadığı için kendilerine yetecek düzeyde enerji üretememekte ve bunun sonucunda hücre ölümü gerçekleşebilmektedir. Vücuttaki hücrelerin ölümünün başlaması sonucu hastalarda semptomlar oluşmaktadır. Eğer bu semptomlara gereken önem verilmez ve tedavi edilmez ise hastalar için kaçınılmaz son ölümdür.

Akciğer Hastalıkları Ameliyatı

Akciğerler insanda göğüs kafesi içinde bulunan ve alt kısmında nefes alırken akciğerlerin hava ile dolmasına yardımcı olan bir kas yapısı olarak diyaframı bulunduran, ayrıca ön kısmında da kaburga kemikleri ile korunan bir çift organ yapısıdır. Akciğer ameliyatları kapalı ve açık olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Buna göre akciğer ameliyatları ;

  • Endoskopik Kapalı Akciğer Ameliyatı (ETS): Endoskopik kapalı akciğer ameliyatlarında hekimler endoskopik kameralar yardımıyla göğüs ön tarafından kaburgalar arasına 1 cm lik birkaç tane kesi atarak bu ameliyatı gerçekleştirmektedir. Öncelikle kesi yerlerinde kameralar vücut üçine gönderilmekte sonrasında ise kesi bölgelerinden özel cerrahi ameliyatlar ile cerrahi operasyon işlemi gerçekleştirilmektedir.
  • Torakoskopi Ameliyatı: Torakoskopi ameliyatı akciğer hastalıklarında hastalara uygulanabilen bir başka kapalı ameliyat tipidir. Eğer hastalar açık cerrahi ameliyatları kaldıramayacak seviyede ise torakoskopi ameliyatı tercih edilebilir. Bu ameliyatta torakoskopi adı verilen özel bir cihaz kullanılmaktadır.
  • Açık Akciğer Ameliyatları: Açık akciğer ameliyatlarında hastaların göğsüne büyük bir kesi yapılarak akciğer hastalığının tedavisi için girişim amaçlanmaktadır. Bu ameliyatta açılan keşiden direk olarak akciğerler gözlenebilmektedir. Ancak kesinin büyüklüğü sebebiyle bu ameliyatlardan sonra enfeksiyon, alt ekstremitede (bacaklar) ve akciğerde pıhtılaşma gibi komplikasyonların diğer cerrahi girişimlere oranla daha sık gözlenmesi kuvvetle muhtemeldir.

Gebelikte Akciğer Hastalıkları

Hamilelik döneminde tüm solunum yolları ve organ yapılarında bazı değişiklikler gözlenebilmektedir. Anne adaylarında boğaz ve burunda ödem gözlenmesi, burnunda kanama ve tıkanıklık olması, solunum yollarında sıvı artışına bağlı olarak balgam birikimi, bebeğin anne karnında büyümesine bağlı olarak karın içi basıncında artış meydana gelmesi sonucu akciğerlere dolan hava hacminin azalması ve sık nefes alma gereksinimin ortaya çıkması gibi bazı durumlar ortaya çıkabilmektedir.

Hamile kadınlarda bu gibi akciğer hastalıklarının oluşması ve semptom vermesi durumunda kadın doğum ve hastalıkları bölümü ile göğüs hastalıkları bölümü birbiri ile koordineli bir şekilde hastalığın tanısını koyarak tedavisini üstlenmektedir. Yapılan tedavi seçeneklerinde hekim diğer yetişkinlerde uygulanabilen tedavi yöntemlerinden en uygun olanını anne adayı için seçecektir.

Bebek ve Çocuklarda Akciğer Hastalığı

Bebek ve çocuklarda da aynı diğer yetişkinlerde olduğu gibi semptomlar vererek gelişen akciğer hastalıkları oluşabilmektedir. Bebek ve çocuklarda akciğer hastalığı geliştiği takdirde hastalığın teşhis ve tedavisini çocuk göğüs hastalıkları bölümü üstlenmektedir.

Çocuk ve göğüs hastalıkları uzmanı nedeni doğumsal akciğer hastalıkları anomalileri olabileceği gibi sonradan da ortaya çıkabilen akciğer hastalıkları durumunda hastalara yetişkinlerde olduğu gibi tedavi seçeneklerinden en uygun tedavi seçeneğini tedavi dozlarını da ayarlamak suretiyle bebek ve çocuklar için uygulayabilmektedir.

Akciğer Hastalıklarında Hangi Doktora Gidilir?

Akciğer hastalıkları ise akciğer ve solunum sisteminde gelişebilen herhangi bir hastalığı ifade etme amacıyla kullanılmaktadır. Akciğer hastalıkları ile göğüs (akciğer) hastalıkları bölümü ilgilenmektedir. Göğüs hastalıklarını uzmanı hekim akciğer ve solunum sistemi yapılarında gelişen herhangi bir patolojik durumun teşhis ve tedavisini gerçekleştirmektedir. Göğüs hastalıkları uzmanı hekim görüntüleme yöntemlerine sıkça başvuruda bulunması gerektiği için radyoloji bölümüyle içli dışlı çalışabilmektedir.

Hastalarda öksürük, göğüs ağrısı, nefes darlığı, ses kısıklığı, yutma güçlüğü, iştahsızlık, kilo kaybı, Vücudun geneline yayılan ağrı, balgam çıkarma, Kan tükürme, ödem, solunum esnasında hırıltılı ses çıkması, göğüste sıkışma hissi ve ağız, göz, eller ya da ayakların uç kısımları ya da tırnak çevresinde oksijensiz kalma sonucunda gözlenen morluklar (siyanoz) gelişmesi halinde mutlaka göğüs hastalıkları uzmanı hekime başvuruda bulunulması gerekmektedir.

Makaleyi faydalı buldun mu?
1
0
Makeleyi Paylaşın