Nefrotik Sendrom
Hastanın böbreklerinin gerektiği gibi görevini yerine getirememesi sonucu ortaya çıkan Nefrotik Sendromu'nun tedavisi için ilaç ve cerrahi yöntemlere başvurulur.
Nefrotik Sendrom Nedir?
Sendrom, kişinin vücut işlevlerindeki bir bozulmanın kişide birden çok sistemi etkileyerek çok çeşitli bulgular vermesiyle ortaya çıkan klinik durumdur. Nefrotik sendrom, kişinin böbrek işlevlerindeki aksaklıklara bağlı olarak ortaya çıkan bir klinik tablodur. Nefrotik sendrom durumunda kişide proteinüri (kandaki proteinin idrara çıkması), lipidüri (kandaki yağların ve yağ taşıyan moleküllerin idrara çıkması), yaygın ödem, hiperlipidemi (kanda yağ moleküllerini taşıyan yapıların artması) ve hipoalbüminemi (albümin proteininin kanda sağlıklı düzeyin altında bulunması) bulguları görülmektedir. Sendromlar tanımlanırken belirti ve bulguların ortaya çıkış mekanizmasına göre değil, klinik bulgulara bağlı olarak tanımlanmaktadır. Nefrotik sendrom pek çok farklı hastalığa bağlı olarak ortaya çıkabilen bir kliniktir.
Nefrotik Sendrom Belirtileri Nelerdir?
Nefrotik sendromu olan kişilerin vücutlarında ödem birikebilmektedir. Ödem genellikle göz çevresinde ve bacakların ön yüzünde görülmektedir. Şişliğin üzerine parmakla baskı uygulandığı zaman şişlik yumuşak hissedilir ve parmak çekildiğinde bölgede gode olarak adlandırılan çukurlar kalır. Şişliklerde biriken sıvıya bağlı olarak kilo artışı görülür. Hastalarda iştahsızlık, halsizlik görülebilir. Pıhtılaşmayı engelleyen faktörlerin kandaki diğer proteinlerle birlikte kaybına bağlı olarak özellikle toplardamarlarda pıhtı oluşumu (venöz tromboz) riski artar. Antikorların kaybına bağlı olarak bağışıklık sistemi zayıflar. Böbrekler işlevlerinin tamamını veya bir kısmını kaybedebilir, kan süzülüp fazla sıvılar idrarla atılamaz, kan basıncı artar. Nefrotik sendromlu kişilerde yapılacak tetkiklerde aşağıdaki durumlar saptanabilir:
- Günde 3.5 gramın üzerinde proteinin idrarla atılımı (masif proteinüri)
- Kanda D vitamini azalması
- Kanda proteinlerin eksikliği (hipoproteinemi)
- Kanda yağ moleküllerinin artışı (hiperlipidemi)
Bu belirti ve bulgular sadece nefrotik sendroma özgül olmayıp farklı sebeplere bağlı olarak da görülebilmektedir. Biri veya bir kaçı yaşandığında aile hekimliklerine başvurularak sebebin ne olabileceğini doktorunuzla beraber gözden geçirmeniz, buna göre polikliniklere yönlendirilerek ileri tetkikler olmanız ve tedaviler almanız gerekebilmektedir.
Nefrotik Sendrom Nedenleri Nelerdir?
Nefrotik sendroma sebep olan hastalık bazen birincil olarak böbrekte ortaya çıkar, bazen de multisistemik (farklı doku/organ/sistemleri aynı anda etkileyen) bir hastalık böbreği etkilemektedir. Nefrotik sendroma sebep olan birincil böbrek hastalıkları minimal değişiklik hastalığı, fokal segmental glomeruloskleroz, mezengial proliferatif glomerülonefrit, membranöz nefropati, membranoproliferatif glomerülonefrittir. Nefrotik sendromun sebebi genellikle önceki cümlede belirtilen birincil böbrek hastalıklarıdır. Daha az olarak Sistemik Lupus Eritematozus, Goodpasteur sendromu, Sjögren sendromu, çeşitli kanserler gibi pek çok farklı multisistemik hastalığa bağlı olarak da nefrotik sendrom görülebilmektedir.
Çeşitli hastalıkların klinik seyrinde ortaya çıkmasının yanı sıra, farklı durumlara bağlı olarak da nefrotik sendrom tablosu görülebilir. Özellikle; altın, cıva zehirlenmelerinde ya da non steroid (steroid dışındaki) antienflamatuar ilaçların (örneğin ibuprofen) kullanımının yan etkilerine bağlı olarak nefrotik sendrom tablosu ortaya çıkabilmektedir.
Birincil Böbrek Hastalıkları
Minimal Değişiklik Hastalığı
Çocuklarda görülen nefrotik sendromların %75’inden, erişkinlerde görülenlerin %20’sinden sorumludur. Hastalardan alınan böbrek biyopsilerinde ışık mikroskopisinde değişiklik görülememektedir, ancak daha ayrıntılı görüntü almaya izin veren elektron mikroskopisi ile incelendiğinde, yapılardaki bozulmalar görüntülenebilir. En sık iki ila altı yaş arası çocuklarda görülür. Hastaların %25-40’ında hastalık kendiliğinden iyileşir. Steroid ilaçlarla tedaviye, özellikle çocuklarda olumlu yanıt verir. Hastalığın çocuklardaki seyri, erişkinlerdeki seyrinden daha iyidir. Erkeklerde kadınlardan daha sık görülmektedir.
Mezengial Proliferatif Glomerulonefrit
Glomerulonefrit, böbreklerin işlevsel yapı birimi olan nefronlarında ve nefronların cevresindeki glomerul dokusunda meydana gelen iltihaplanmayı tarif eden bir terimdir. Mezengial proliferatif glomerulonefrit, bir patoloji tanısıdır, farklı nefrotik sendrom sebepleri mezengial proliferatif glomerulonefrite sebep olabilmektedir, bazen de mezengial proliferatif glomerulonefritlerin altında bir sebep bulunamaz. Erkeklerde kadınlara göre daha sık gözlenmektedir. Hastaların yaklaşık %30’unda hipertansiyon görülür. Patolojik incelemede böbreğin glomerullerinde (kılcal kan damarları ve nefronun başlangıcı arasındaki mesafede bulunan damar, hücresel ve hücre dışı elemanlar. Damar dışındaki dokular mezengium olarak adlandırılmaktadır.) mezengium dokusunda hücre artışı saptanır. Mezengial dokuda hücre artışının başlamasının ardından, böbrek işlevi uzun bir süre korunabilir. Ancak nefrotik sendrom tablosu ortaya çıktıktan sonra, fokal segmental glomeruloskleroz ve son dönem böbrek yetmezliği gelişme riski yüksektir.
Fokal Segmental Glomeruloskleroz
Fokal segmental glomeruloskleroz durumunda hastaların 2/3’ünden fazlasında nefrotik sendrom gelişirken, diğerlerinde yalnızca idrar alışkanlıkları ve özelliklerinde değişimler görülür. Erkeklerde kadınlardan daha sık rastlanır. Erişkinlerdeki nefrotik sendromların %10’u fokal segmental glomeruloskleroza bağlıdır.
Böbreğin kanlanmasını sağlayan kılcal damarlara glomerul kılcalları denilmektedir. Böbreklerin en küçük işlevsel yapı birimi nefrondur. Fokal segmental glomerulosklerozda nefronların bazıları (fokal) ve her bir nefronun belli bir alt parçası (segmental) katılaşır (skleroz), böylece yapısını ve işlevini kaybeder. Böbreğin işlevsel yapı birimi olan nefronlardaki bu haraplanmalar, nefronların kanı süzmesini engeller. Fokal segmental glomeruloskleroz, kanın süzülmesini bozarak kronik böbrek yetmezliğine sebep olabilmektedir.
Fokal segmental glomeruloskleroz, çeşitli hastalıklara bağlı olarak gelişebildiği gibi altında başka bir sebep bulunamadan da ortaya çıkabilmektedir. Eroin kullanımı, idrar yollarında oluşan tıkanıklıklar, diyabetes mellitus (şeker hastalığı); fokal segmental glomeruloskleroz gelişimine sebep olabilmektedir. Yaşlanma da fokal segmental glomeruloskleroz gelişiminde etkili olabilir. Fokal segmental glomerulosklerozun, minimal değişiklik hastalığının ilerlemiş hali olduğunu düşünen araştırmacılar bulunmaktadır.
Fokal segmental glomerulosklerozda görülen nefrotik sendrom genellikle steroide dirençlidir. Fokal segmental glomeruloskleroz tedavisinde rituksimab isimli antikorun etkili olduğu görülmüştür.
Membranöz Nefropati
Erişkinde görülen nefrotik sendromun en sık sebebidir. Erkeklerde kadınlardan daha sık görülmektedir, özellikle 40-50 yaş arasındaki nefrotik sendromların sık görülen bir sebebidir. %25 oranında başka sebeplere bağlı gelişebileceği gibi (ikincil membranöz nefropati), %75 oranında da kendiliğinden gelişmektedir. İkincil membranöz nefropati, %90 oranında ilaçlara bağlı olarak gelişirken, ülkemizde ilaçlardan sonra en sık, sistemik lupus eritematozusa ve hepatit B enfeksiyonuna bağlı olarak görülür.
Membranöz nefropatili hastaların %25-30’unda böbrek yetmezliği görülmektedir. Hastaların %80’inden fazlasında nefrotik sendrom kliniği görülmektedir, nadiren hipertansiyon da gelişebilir. Membranöz nefropatide görülen en önemli iki komplikasyon, böbrek toplardamarında tromboz ve hızlı ilerleyen glomerulonefrit tablosudur.
Membranoproliferatif Glomerulonefrit
Membranoproliferatif ismi, glomerullerde, mezengial hücreleri çevreleyen bir zarın kalınlaştığını ifade etmektedir. Membranoprolifretif glomerülonefrit, daha çok gençlerde görülmektedir. Olguların çoğu kendiliğinden gelişmekteyken, bir kısmı ikincil sebeplere bağlı olarak gelişebilir. Membranoproliferatif glomerülonefrit, nefrotik sendromların %10’undan sorumluyken; membranoproliferatif glomerülonefrit hastalarının %50’sinde nefrotik sendrom gelişmektedir. Hastaların 1/3’ünde hipertansiyon görülür. Hastaların çoğunda on beş yıl içerisinde son dönem böbrek yetmezliği gelişir.
IgA Nefropatisi (Berger Hastalığı)
Tüm birincil glomerülonefritler arasında %20-40 oranında görülmektedir. Genç erkeklerde daha sıktır. IgA nefropatiaini diğer böbrek hastalıkların ayırmada kullanılan en önemli özelliği, üst solunum yolu enfeksiyonlarından hemen sonra görülmesidir. İdrarda kan görülmesi (hematüri) önemli bir bulgusudur. İdrarda yüksek miktarda kan görülmesi ataklar halindedir, genellikle iki ila altı gün sürer. İdrarda az miktarda kan, hastalarda sürekli görülmektedir. Hastaların %20-50’sinde hipertansiyon (yüksek kan basıncı) görülebilmektedir. Berger Hastalığı genellikle iyi seyirlidir. Olguların %30-50’sinde, yirmi beş yıl içerisinde böbrek yetmezliği gelişmektedir. %15-20 olguda ise hastalık çok hızlı seyirlidir ve altı ay içerisinde diyaliz ihtiyacı doğar.
Kronik Glomerulonefrit
Kronik glomerulonefrit, diğer glomeruler hastalıklardan ayrı bir hastalığa işaret etmez. Birincil glomeruler hastalıkların hepsinin son dönem kliniğini ifade eden bir tanımlamadır. Son dönem böbrek yetmezliklerinin önemli bir bölümünden kronik glomerulonefrit sorumludur. Kronik glomerulonefritin son dönem böbrek yetmezliği oluşturmasına kadar geçen süre kırk yılı bulabilir.
Poststreptokoksik Akut Glomerulonefrit
Bazı streptokok suşlarıyla (bakterilerin sınıflandırılmasında, Streptokok cinsi bakteriler içerisindeki alt gruplar) enfekte olan bireylerde, üst solunum yolu ve deri enfeksiyonlarından bir ila iki hafta sonra ödem, hipertansiyon ve idrarda kan görülmesi gibi bulgular ortaya çıkar. IgA nefropatisinden, bulguların iki ila altı gün değil beş gün ila altı hafta sonra ortaya çıkmasıyla ayrılır. Ancak eğer hastada kronikleşmiş bir glomerulonefrit varsa, belirti ve bulgular enfeksiyondan hemen sonra görülebilir. Hastaların %60-70’inde hipertansiyon görülmektedir.
Hastalıkta görülen klinik bulgular çok çeşitlilik göstermektedir. Streptokok enfeksiyonu geçirmiş kişilerin kanında antistreptolysin-O (ASO) antikoru bulunur, bu sebeple kliniğinden şüphelenilen hastalarda ASO testi yapılarak sebebin streptokok enfeksiyonu olup olmadığı araştırılabilmektedir. Önemli olan, ASO antikoru bulunan her hastadaki glomerulonefritin streptokok enfeksiyonuna bağlı olmayabileceğinin bilinmesidir. Çocuklarda iyi seyirlidir, ancak erişkinlerde kronik böbrek yetersizliğiyle sonuçlanma ihtimali yüksektir. Hastalığın üç temel ve ciddi komplikasyonu vardır: akut böbrek yetersizliği, akut akciğer ödemi ve hipertansif ensefalopati. (yüksek kan basıncına bağlı olarak gelişen beyin hasarı)
Hızlı İlerleyen Glomerulonefrit
Hastalığın klinik gidişine göre yapılmış bir tanımlamadır. Hızlı ilerleyen glomerulonefritler farklı sebeplerle ortaya çıkabilmektedir. Haftalar ya da bir kaç ay içerisinde böbrek yetmezliği gelişir. Laboratuvar incelemesinde glomerullerin %50’sinden fazlasında yarım ay şeklinde kalınlaşmalar görülür. Bu yarım ay hastalığın ilk dönemlerinde hücresel yapılardan oluşmaktayken (hücresel yarım ay) bir süre sonra hücrelerin yerini bağ dokusu (fibröz doku) alır (fibröz yarım ay) ve glomeruller özelliklerini kaybederek katılaşır.
Hızlı ilerleyen glomeruonefritlerin laboratuvar tetkikleri yapıldığında idrarda her zaman protein saptanmaktadır. Bazen protein atılımı günde üç buçuk gramın üzerine çıkar (masif proteinüri). Sıklıkla kırmızı kan hücreleri (alyuvarlar/eritrositler) de idrara çıkmaktadır. Goodpasteur sendromu, bağışıklık sisteminin gereksiz yanıtına bağlı olarak ortaya çıkan, akciğer kanamasıyla birlikte hızlı ilerleyen glomerulonefrit tablosu oluşturan bir durumdur.
İkincil Böbrek Hastalıkları
Bazı hastalıklar böbrek dışındaki bir organda başlayıp böbreği de etkileyerek nefrotik sendroma sebep olmaktadır. Sistemik Lupus Eritematozus, böbreklerde bağışıklık sistemi faktörlerinin depolanmasına bağlı olarak böbrek işlevlerinin bozulmasına sebep olur. Goodpasteur sendromunda, kanda bulunan antiglomerul bazal membran antikoru, böbreklerde glomerul bazal membranı, akciğerlerde alveol bazal membranı ile etkileşmektedir. Bu etkileşim sebebiyle akciğer ve böbreklerde işlev kaybı görülmektedir. Bunlar dışında daha pek çok multisistemik hastalık böbrekleri etkileyerek nefrotik sendrom tablosu gelişmesine sebep olabilmektedir.
Nefrotik Sendrom Teşhisi
Nefrotik sendrom farklı hastalık ve durumlara bağlı olabileceği için, nefrotik sendrom tablosuyla gelen hastada sebebin ortaya çıkarılması ve klinik bulguların kesinleştirilmesi için çeşitli testler uygulanmaktadır.
İdrar Testi: İdrarda protein atılımı, nefrotik sendromun olmazsa olmaz bir bulgusudur. İdrara ne kadar protein çıktığı ve idrara çıkan proteinlerin hangileri olduğunu bilmek, hastalığın sebebini bulmakta ve seyrini tahmin etmekte önemli bir yere sahiptir.
Kan Testi: İdrara çıkan proteinlerin kandaki oranı azalmaktadır. Yapılan kan testlerinde belirli proteinlerin oranında azalmalar saptanması, nefrotik sendromdan şüphelenilmesinde işe yarayabilmektedir. Ancak proteinin kanda düşük bulunması, her zaman böbreklerden çok miktarda atıldığı anlamına gelmemektedir.
Bazen böbreklerden çok miktarda atılan bir protein vücutta daha fazla üretilerek kanda normal seviyelerde kalmaktayken bazen proteinin üretiminden kaynaklanan sorunlarla atılım fazlalığı yokken kan protein seviyeleri düşebilir. Kreatinin (bir protein yıkım ürünü) ve üre azotunun kanda artması, böbreklerin işlevini kaybettiğini göstererek hastalığın saptanmasında yardımcı olabilir. Kandaki yağ taşıyan moleküllerin oranının artması yine nefrotik sendromda görülebilen bir olgu olduğu için tanıya yardımcı olabilir.
Böbrek Biyopsisi: Minimal değişiklik hastalığı, fokal segmental glomeruloskleroz gibi tanılar patolojik tanılardır. Bu hastalıklar, kişinin böbreğindeki hasarın durumuna göre tanımlanmıştır. Patolojik tanı konan hastalıklardan şüphelenildiğinde tanının kesinleşmesi için iğne ile böbreklerden alınan doku örnekleri patoloji laboratuarlarında incelenmekte ve izlenen dokuların yapılarına göre tanılara varılmakta veya tanılar dışlanmaktadır.
Nefrotik Sendrom Tedavisi
Nefrotik sendrom farklı sebeplere bağlı olarak gelişebileceği için tedaviler de klinik bulguların altında yatan sebebe göre değişiklik göstermektedir. Bulgular bazen çeşitli zehirlenmeler veya yan etkiler sonucu ortaya çıkabilmektedir. Bu gibi durumlar tespit edildiğinde soruna yol açan maddelerin kullanımının kesilmesi gerekmektedir.
Çeşitli ilaçların tedavide yeri bulunmaktadır. İlaçlar sebebi ortadan kaldırmaya yönelik olabileceği gibi klinik tablonun hafiflemesi amacıyla da kullanılabilmektedir. Kan basıncının yükseldiği hastalarda kan basıncının kontrolü için antihipertansifler, yağ taşıyan moleküllerin kanda artışı için kolestrol düşürücü ilaçlar, damar için pıhtılaşmanın artışının önüne geçmek için pıhtılaşmayı azaltan ilaçlar (antikoagülan) ve eğer hastalık kişinin bağışıklık sisteminin yanlış etkileşimine bağlıysa, böbreklerde oluşmuş enflamasyonun (yangı, iltihap) giderilmesi için bağışıklık sistemini baskılayan antienflamatuar ilaçlar tedavide kullanılmaktadır.
Hızlı ilerleyen glomerulonefritlerde, hastaların böbreklerinde işlev kayıpları görülebilir. Bu durumlarda hastalara böbrek nakli yapılması ihtiyacı doğmaktadır. Membranoproliferatif glomerulonefritlerde sıklıkla böbrekte bağışıklık sistemi faktörlerinin böbrek işlevlerini bozacak şekilde depolandığı görülmektedir. Bağışıklık sistemi faktörlerindeki bu durum çözülmedikçe hastaya nakledilen bütün böbrekler bir noktada iflas edebilir. İkincil sebebe bağlı glomerulonefritlerde nefrotik sendrom sebebinin tedavi edilmesi kişiye nakledilen böbreğin uzun süre işlev görmesinde büyük önem taşımaktadır.
Nefrotik Sendrom Tedavi Edilmezse?
Nefrotik sendrom pek çok farklı sebebe bağlı olarak ortaya çıkabilmekte ve altında yatan sebebe göre farklı derecelerde hasarlarla seyredebilmektedir. Minimal değişiklik hastalığında hasta kendi kendine iyileşebilmekteyken hızlı ilerleyen glomerulonefritlerde erken teşhis ve müdahale, ilerleyen dönemlerde nakiller gerekebilmektedir. Nefrotik sendromlu hastalarda görülen pıhtılaşma artışı ve kan kolesterol değerlerindeki yükselmeler farklı sağlık sorunlarına yol açabilmektedir. Nefrotik sendrom tablosu görülen kişilerde nefrotik sendromun altında yatan hastalığın tedavisi ve nefrotik sendroma bağlı gelişebilecek komplikasyonların önlenmesi kişinin hayat kalitesinin korunmasında büyük önem taşımaktadır.
Nefrotik Sendroma Ne İyi Gelir?
Nefrotik sendromda karşılaşılan bazı sorunlar kişinin yaşam alışkanlıklarındaki değişimlerle azaltılabilmektedir. Ödem sebebiyle sıkıntı yaşayan hastaların doktorun önerdiği tedaviyi uygulamasının yanı sıra tuzlu besinler tüketmekten kaçınması ödemin hafiflemesinde önemli rol oynayabilir. Hayvansal proteinlerin yüksek miktarda tüketilmesi durumunda hayvansal proteinlerle beraber alınan yağlar kan kolesterolünü yükseltebileceği için hayvansal besinlerin alımı kısıtlanmalı, protein ihtiyacı bitkisel proteinlerle karşılanmalıdır. Hastanın kan basıncının artışına sebep olacak başka bir hastalığı varsa hastalığının takip edildiği bölümde kontrole gidip son teşhisinden bahsetmeli ve verilen ilaçları uygun şekilde kullanmaya özen göstermelidir.
Bağışıklık sistemini baskılayıcı ilaç alan hastalar bunun başka hastalık durumlarında kendilerini savunmasız bırakabileceğinin bilincinde olmalı ve farklı hastalıklarla karşılaştıklarında doktora mutlaka önceki tanılarından ve uyguladıkları tedaviden bahsetmelidir.
Nefrotik Sendroma Ne İyi Gelmez?
Nefrotik sendrom kliniğinin oluşmasında rol oynayan etken bulunup uygun şekilde tedavi edilmelidir. Belirti ve bulguları dikkate alarak doktora hastalığın erken dönemlerinde başvurmak önem taşımaktadır. Tedaviye uyumsuzluk, yapılması gerekli olan böbrek biyopsisinden kaçınma gibi davranışlar sağlığınızı olumsuz etkileyebilir. Tuzlu gıdaların, hayvansal proteinlerin fazla miktarda alımı nefrotik sendrom tablosunu derinleştirebilir.
Çeşitli ilaçlar çok düşük oranlarla da olsa beklenmeyen etkiler göstererek nefrotik sendroma sebep olabilmektedir, özellikle non steroid antielnflamatuarlar doktor tavsiyesi olmadan kullanılmaması gereken riskli bir ilaç grubudur.
Nefrotik Sendrom İlaçları
Glukokortikoid ve adrenokortikotropik hormon (ACTH) içeren ilaçlar en etkili ilaçlar olarak kabul edilir. Glukokortikoid ve ACTH, böbrek üstü bezlerimizden salgılanan hormonlardır. Glukokortikoidler, steroid yapıda ilaçlardır, ACTH içeren ilaçlar ise kişinin böbrek üstü bezlerinden glukokortikoid salınımını artırmaktadır. Steroid ilaçlar özellikle minimal değişiklik hastalığının tedavisinde çok etkili olmaktadır.
Bağışıklık sisteminin aşırı etkinliğine bağlı gelişen nefrotik sendrom tablolarını önlemede siklosporin ve siklofosfamid içeren immunsupresif (bağışıklık sistemini baskılayıcı) ilaçların etkili olduğu görülmüştür.
Güçlü diüretikler ödemi azaltarak nefrotik sendrom tablosunun düzelmesinde önemli rol oynamaktadır. Furosemid, spironolakton ve thiazid grubu diüretikler nefrotik sendroma bağlı ödemin azaltılmasında özellikle etkili olmaktadır.
Nefrotik sendrom kişinin kan kolesterol düzeyini önemli ölçüde yükseltebilmektedir. Kan kolesterol düzeyi yüksekliği çeşitli kalp hastalıklarının gelişmesinde önemli bir yere sahiptir. Nefrotik sendrom hastalarının kan kolesterol düzeylerinin takibi ve normal sınırlara indirilmesi tedavide önem taşımaktadır. Özellikle statin grubu ilaçlar, kan kolesterolünün normal düzeylerde tutulmasında önemli rol oynamaktadır.
Çocuklarda Nefrotik Sendrom
Çocuklarda en sık rastlanan glomeruler sıkıntı nefrotik sendromdur. Çocuklarda görülen nefrotik sendromunun en sık sebebi minimal değişiklik hastalığı, ikinci sıradaki en sık sebebi de fokal segmental glomerulosklerozdur.
Nefrotik sendroma sebep olan hastalıkların klinikleri çocuklarda genellikle erişkinlere göre daha hafif seyretmektedir.
Nefrotik Sendrom için Hangi Doktora Gidilir?
Nefrotik sendrom belirtileri görüldüğünde kişi öncelikle aile hekimine başvurmalıdır. Bacaklarda ve göz çevresinde ödem, halsizlik gibi şikayetler dikkate alınmalıdır. Böbrek yetmezliğinin tespiti ve kontrolü için dahiliye polikliniklerine başvurulabilir. Böbrek yetmezliğinin ilerlemesi durumunda kişi nefroloji polikliniklerinde takip edilir. Gerekli görüldüğü hallerde kişiye diyaliz yapılması veya böbrek nakli kararı nefroloji polikliniklerinde verilir. Ancak nefrotik sendrom başka hastalıklardan da kaynaklanabileceği için hastalığın sebebine ve gidişatına bağlı olarak hastanın takibi farklı polikliniklerde yapılabilmektedir.
Nefrotik sendrom ile İlgili Sıkça Sorulan Sorular
İdrarda Protein Bulunmasının Belirtileri Nelerdir?
Böbrekteki bir protein kaçağı sebebiyle protein barındıran idrar, köpüklüdür. Kişi idrarını yaparken yanma ve ağrı hissedebilmektedir. Kandaki proteinin eksilmesiyle kanın sıvı kısmı dokular arasına normalden daha çok çıkmaktadır, bu sebeple böbreğinde proteinleri süzülemeyen hastalarda ödem görülmektedir.
Nefrotik Sendrom En Çok Hangi Sebepten Görülmektedir?
Nefrotik sendromun en sık sebebi birincil böbrek hastalıklarıdır. Farklı yaşlarda görülen nefrotik sendrom tablolarında sebepler çok çeşitlilik göstermektedir. Erişkinlerde görülen nefrotik sendromun en sık sebebi membranöz nefropatidir.. Çocuklarda görülen nefrotik sendromun en sık sebebi minimal değişiklik hastalığıdır. Ancak son yıllarda çocuklarda fokal segmental glomeruloskleroz (FSGS) oranı artmaktadır, yakın bir dönemde çocuklarda görülen nefrotik sendromun birincil sebebinin FSGS olması beklenmektedir.
Nefrotik Sendromda Tam İyileşme Mümkün Müdür?
Nefrotik sendromun sebebi, hastalığın ilerleyişindeki en önemli etkendir. Minimal değişiklik hastalığının görüldüğü olgularda tedavi edilmese bile hastaların %25-40’ında kendiliğinden iyileşme görülmektedir. Bunun dışındaki hastaların çoğunluğu steroid tedavisiyle iyileşmektedirler. Membranöz nefropati hastalarının %25-30’unda, membranoproliferatif glomerulonefrit hastalarının ise yarısından fazlasında yirmi yıl içerisinde son dönem böbrek yetmezliği görülür.
Nefrotik Sendromlu Bir Hastada Böbrek Yetmezliği Gelişmesi İhtimali Nedir?
Farklı sebeplere bağlı görülen nefrotik sendrom tablolarının ilerleyişi farklı olmaktadır. Membranoproliferatif glomerulonefrit hastalarının yaklaşık yarısı, membranöz nefropatili hastaların %25-30’u, son dönem böbrek yetmezliğine ilerler. Minimal değişiklik hastalarında akut böbrek yetersizliği görülebilir. FSGS’ye bağlı nefrotik sendrom görülenlerde hastalık genellikle beş ila on yıl içerisinde son dönem böbrek yetmezliğine ilerler. Günde on ila on dört gramın üzerinde proteinürisi olan FSGS hastalarının ise iki ila üç yıl içerisinde son dönem böbrek yetmezliğine girmesi beklenir.