Şizotipal Kişilik Bozukluğu

Şizotipal kişilik bozukluğu; kişide düşünce bozukluğu, çoğu zaman sıra dışı inançlar ile kendini belli eden zihinsel bir bozukluk olup psikoterapi yöntemi ile tedavi edilmektedir.

Şizotipal Kişilik Bozukluğu Nedir?

Kişilik bozuklukları genel olarak tanımlanması gerekirse bireyin benliğine sirayet etmiş ve günlük yaşamını, fonksiyonelliğini, sosyal ilişkilerini ve daha pek çok işlevini negatif etkileyen psikiyatrik durumlardır.

Kişilik bozuklukları psikiyatrik tanı kılavuzunda (DSM), A, B ve C tipi olmak üzere 3 grupta incelenir.

A tipi, şizoid, şizotipal ve paranoid; B tipi, antisosyal, histriyonik, narsistik, borderline; C tipi ise, obsesif, depresif, çekingen, pasif agresif kişilik bozukluklarından oluşur. Şizotipal kişilik bozukluğu, kelime yapısı ve içerik bakımından kısmen benzese de şizofreniden ayrı incelenen bir durumdur, şizofreninin bir alt tipi olarak kabul edilmez.

Şizotipal kişilik bozukluğu, problemi yaşayan bireylerin garip, eksantrik, tuhaf gibi kelimelerle tanımlanabileceği bir kişilik bozukluğu alt tipidir. Şizotipaller özellikle insani ilişkiler kurma konusunda oldukça başarısızdır.

İnsanların tepkilerini, isteklerini, ruh hallerini, niyetlerini genellikle yanlış anlar ve değerlendirirler dolayısıyla da etrafları ile güven ilişkisi kuramazlar.

Ayrıca, bu güvensizlik içinde sergiledikleri eylemler insanları ürkütebilir.

Tüm bunların sonucu olarak etraflarında genellikle pek insan bulunmaz ve hayatlarını yalnız veya geçici ilişkilerle idame ettirirler.

Şizotipaller, etraflarındaki kişilerin düşüncelerini okuyabilme, doğadan veya kendileri ile doğrudan alakası olmayan günlük olaylardan mesajlar alabilme gibi yetenekleri olduğuna inanabilir.

Çeşitli batıl inançlar geliştirebilir, büyücülük gibi gerçek dışı uğraşlara sahip olabilir ve her türlü doğaüstü fenomene yüksek ilgi duyabilir.

Konuşmaları karmaşık, gizemli, kapalı veya anlam bütünlüğü eksik şekilde olabilir. Fakat bu tip konuşma şizofreni gibi psikozlarda görülen laf salatası veya fikir uçuşması şeklinde gerçekleşmez.

Karşılarındaki tam olarak ne kastettiklerini anlayamayabilir fakat anlamsız kelimeleri arka arkaya sıraladığını düşünmez.

Şizotipal kişilik bozukluğu diğer kişilik bozuklukları gibi genellikle geç ergenlik ve erken yetişkinlik döneminde tanı alır, çocuklukta oldukça nadirdir.

Kişilik bozuklukları bireyin en temel özelliği olan benliği ile alakalı olduğu için genelde bu bireyler ‘bende bir sorun var’ düşüncesi ile ruh sağlığı profesyonellerine yardım için başvurmaz. Dolayısıyla toplumdaki yaygınlığı tam olarak bilinmemekte, yaklaşık %1 civarında olduğu tahmin edilmektedir.

Kişilik bozuklukları tam olarak tedavi edilebilir problemler olmayıp, doğru ruhsal yaklaşım ve psikoterapi ile yönetilebilir, bireye verdiği zararlar azaltılabilir durumlardır.

Şizotipal Kişilik Bozukluğu ve Şizofreni

Şizofreni, bireylerin gerçeklerle bağının koptuğu hastalıkların genel adı olan psikozlar grubunun en sık görülen hastalığıdır. Şizofreninin tipik özellikleri, hezeyanlar ve halüsinasyonlardır.

Bireyler var olmayan sesleri duyar, gerçekle alakası olmayan şeylere inanır ve bu fikirlerini değiştiremezler.

Belirtiler zaman zaman aşırı artar; bireyler etraflarına zarar verebilir, kaygı uyandıracak eylemlerde bulunabilir, gerçek olmayan birileriyle konuşabilir, öfke veya ağlama nöbetleri geçirebilir ve daha pek çok davranış sergileyebilir. Bu durumlara psikotik atak adı verilir.

Şizotipal kişilik bozukluğu yaşayan bireyler de zaman zaman kısa ve hafif psikotik ataklar yaşayabilirler.

Doğaüstü inançlarına uygun görüntüler görebilir, sesler duyabilirler fakat bunları gerçek olarak nitelemezler.

En fazla spiritüel bir deneyim olarak görürler ama diğer insanların görmediğini, bunların somut gerçekler olduğunu farkındadırlar. Şizofrenide bu farkındalık kaybolur.

Şizotipal kişilik bozukluğu zaman zaman şizofreninin belirtilerinin henüz tam oturmadığı başlangıç evresi ile karışabilir.

Bu durumların ayrımını yapmak oldukça zordur ve profesyonellik gerektirir.

Tedavide zaman zaman şizofreni ilaçları şizotipal kişilik bozukluğu için de kullanılabilir fakat genelde kişilik bozukluğunda ilaç kullanımı geçici ve dönemseldir, şizofrenide ise hayat boyu düzenli bir ya da birkaç ilaç kullanılması gerekir.

Şizotipal Kişilik Bozukluğu Belirtileri Nelerdir?

Şizotipal kişilik bozukluğunun kendine özgü ve tanınmasını kolaylaştıran pek çok ilginç belirtisi vardır.

En sık görülenler şunlardır:

  • Etraftaki kişilerle yakın ve sağlıklı ilişkiler kuramama, yakın arkadaş edinememe
  • Kişilerin niyetlerini, davranışlarını yanlış ve negatif algılama, kendini çoğunlukla güvensiz hissetme, paranoyak düşüncelere sıklıkla kapılma
  • Duygulanımda düzleşme, üzülme, sevinme gibi tepkilerde donukluk
  • Batıl inançlara sıkı bağlılık gösterme
  • Kendisiyle alakası olmayan, toplumsal hatta küresel olayları kendi düşünce, istek veya eylemlerine bağlama ya da bunları kendisine mesaj olarak yorumlama
  • Zihin okuma, telepati, medyumluk gibi doğaüstü güçleri olduğuna inanma
  • Değişik, uyumsuz, toplumda sık görülmeyen şekilde giyinme
  • Gizemli, enteresan ve kuşku uyandıran konuşma stili

Şizotipal Kişilik Bozukluğu Nedenleri Nelerdir?

Kişiliğin oluşumu genetik, çevresel, sosyal pek çok etkenin bir araya gelmesi ile olur. Kişiliği oluşturan tek bir faktör olmadığı gibi kişilik bozukluklarının da tek ya da belirli bir sebebi yoktur.

Bireylerin çocuk yaştan itibaren ailesi, sosyal çevresi, genetik yapısı, travmaları gibi faktörlerin şizotipal kişilik bozukluğuna neden olabileceği düşünülmektedir.

Şizotipal Kişilik Bozukluğu Teşhisi

Şizotipal kişilik bozukluğu genelde bireylerin kendisinin hekime başvurması ile teşhis edilmez. Yakınlarının ‘tuhaf’ davranışlar sergileyen bireyi hekime yönlendirmesi gerekir.

Teşhis için hekim öncelikle kişiyle birebir psikiyatrik görüşme yapacaktır. Ardından kişinin yakınları, özellikle de ailesini dinleyecek, onların söyledikleri de tanıda önemli bir yer tutacaktır.

Psikiyatrik hastalıkların teşhisi organik hastalıklar gibi kan tahlili, idrar tahlili, görüntüleme gibi yardımcı tekniklerle konamadığı için bu hastalıklara özel bir standart oluşturulmuştur.

Bu standardı sağlamak amacı ile uluslararası geçerliliği olan tanı kılavuzları kullanılır. Ülkemizde en sık başvurulan DSM-5 (Ruhsal Bozuklukların Tanısal ve İstatistiksel El Kitabı-5) olup, buradaki kriterler ve hekimin klinik deneyimi sonucu şizotipal kişilik bozukluğu teşhisi konmaktadır.

Ayrıca özel bir şizotipal kişilik bozukluğu testi mevcut değildir.

Şizotipal kişilik bozukluğu DSM-5 kriterleri şunlardır:

  • Referans sanrılarına sahip olma (seçilmiş kişi, medyum, uhrevi görevi olan biri olduğuna inanma veya çeşitli olayları kendisine mesaj olarak algılama)
  • Kişinin içinde yaşadığı toplum ve genel inançlar ile uyumsuz tuhaf inanış ve davranışlar (büyücülükle uğraşma, kahinlik iddiası, ergenler ve çocuklarda garip fanteziler ya da uğraşlar gibi)
  • Normal olmayan idrak ve düşünceler
  • Aşırı komplike, karışık, gizemli, metaforik konuşmalar
  • Aşırı şüphecilik ve paranoid düşünceler
  • Uygunsuz ya da donuk, yetersiz duygulanım
  • Tuhaf, eksantrik giyinme ve davranışlar sergileme
  • Birinci derece aile bireyleri hariç kimseyle yakınlık, arkadaşlık ve güven bağı kuramama
  • Şüphecilik ve güvensizliğin getirdiği, zamanla aşılamayan paranoyak düşünceler nedeniyle sosyal ortamlarda aşırı kaygılı ve tedirgin olmak

Bu belirtilerden en az 5 tanesine ek olarak,

Kişinin mevcut belirtileri daha iyi açıklayacak şizofreni veya psikotik atakların eşlik ettiği bipolar bozukluk gibi bir psikotik duruma ya da otizm gibi nörogelişimsel bir probleme sahip olmaması gerekir.

Şizotipal Kişilik Bozukluğu Tedavisi

Şizotipal kişilik bozukluğu henüz kesin tedavisi bulunamamış bir problemdir. Fakat uygun yöntemlerle bireylerin yaşam kalitesi, ruhsal durumu, ek problemleri ve sosyal konumları iyileştirilebilir. Çözülebilen değil fakat yönetilebilen bir durumdur.

Tedavide ana unsur psikoterapidir. Psikoterapi, terapist ve danışanın sorunları çözmeye yönelik bilimsel veriler ışığında iletişim kurmasıdır. Sohbet etmek veya dertleşmek değildir.

Danışanın ruhsal dünyası, sorunları, fark ettikleri veya etmedikleri, travmaları gibi pek çok durum psikoterapinin konusu ve çalışma alanıdır. Kişilik bozukluğu sahibi bireylerde olumlu yeni davranış kalıpları geliştirmek için bilişsel-davranışçı terapi en sık tercih edilen psikoterapi yöntemidir.

İlaç tedavisi de gerekli bazı durumlarda psikoterapiye eklenebilir. Fakat tedavide esas rolü oynamaz. Herhangi bir kişilik bozukluğu yalnızca ilaçla düzeltilemez. Genellikle kısa aralıklarla veya ihtiyaç duyuldukça dönemsel olarak başvurulan bir yöntemdir.

Şizotipal Kişilik Bozukluğu İlaçları

Şizotipal kişilik bozukluğunda ilaçla tedavinin yeri sınırlıdır. Esas tedavi psikoterapidir.

İlaç tedavisi terapiye yardımcı olmak, kişinin sosyal hayatını iyileştirmek, ek ruhsal sorunları varsa bunların çözülmesi, uyku-iştah gibi yaşamsal fonksiyonların düzeltilmesi gibi amaçlarla uygulanabilir.

Genel olarak antipsikotik ilaçlar ve antidepresanlar en sık başvurulan ilaç gruplarıdır.

Yan etkileri oldukça dikkat gerektiren ve kullanımları düzen gerektiren bu ilaçlar kesinlikle hekim kontrolünde, yeterli doz ve sürede kullanılmalıdır.

Şizotipal Kişilik Bozukluğu Tedavi Edilmezse

Hali hazırda toplumda pek çok şizotipal kişilik bozukluğu yaşayan, bunu farkında olmayan ve doğal olarak tedavi de almayan birey bulunmaktadır.

Acil müdahale gerektiren ve ölümcül sorunlara yol açacak bir sağlık problemi değildir. Fakat kişilerin hayat kalitesini ciddi oranda düşürmektedir.

Tedavi edilmezse, birey hayatı boyunca ihtiyacı olan sosyal çevre ve yakınlıktan mahrum kalacaktır. İş hayatı ve akademik başarı da negatif etkilenir.

Bunun yanı sıra, dışlanma, hor görülme gibi duygusal olarak örseleyici deneyimler yaşaması olasıdır. Tüm kişilik bozuklukları gibi zaman içinde alkol-madde kullanımı, anksiyete bozukluğu gibi ek ruhsal sorunların tabloya eklenmesi de mümkündür.

Dolayısıyla kişinin tedavi alması hayat kalitesini yükseltecek, kendisinin ve yakınlarının hayatını kolaylaştıracaktır.

Şizotipal Kişilik Bozukluğuna Ne İyi Gelir?

Şizotipal kişilik bozukluğu yaşayan bireylerin kendini iyi hissetmesi ve problemi daha kolay yönetebilmesi için şu önerilerde bulunulabilir:

  • Aile ve yakın çevre ile sağlam, destekleyici ve pozitif bir ilişki içinde olunması bireye mutlaka olumlu yansıyacaktır.
  • Düzenli bir yaşam stili edinmek faydalı olabilir. Yeterli ve düzenli uyku, beslenme, egzersiz rutini kurmak önerilir.
  • İlaçlar mutlaka düzenli ve önerilen dozda kullanılmalı, istismar edilmemeli.
  • Psikoterapi, hekim kontrolü gibi randevulara sadık kalınmalı ve düzenli gidilmeli.
  • Akademik hayat veya iş hayatında başarı ve doyum hissi bireyleri pozitif etkiler.
  • Kişilik bozukluğuna eşlik eden organik ya da ruhsal hastalıkların çözüme kavuşturulması gerekir.
  • Hekimle ve psikoterapist ile profesyonel sınırları aşmayan fakat güvene dayalı sağlam bir ilişki kurulması tedavinin devamlılığı açısından önemli olabilir.

Şizotipal Kişilik Bozukluğuna Ne İyi Gelmez?

Şizotipal kişilik bozukluğuna iyi gelmeyecek faktörler şu şekilde sıralanabilir:

  • Bireyin yakınları özellikle de ailesi tarafından garipsenmesi, düzeltilmeye çalışılması, dışlanması ve her türlü negatif davranışa maruz bırakılması
  • Çözülmemiş ve etkileri hala devam eden travmaların bireyin yaşantısında yer tutması
  • Bireyle tartışılması, ikna edilmeye çalışılması, bireyin söz vermek gibi davranışlara zorlanması
  • Düzensiz yaşam tarzı
  • Alkol ve madde kullanımı
  • İlaçların istismar edilmesi veya düzenli kullanılmaması

Gebelikte Şizotipal Kişilik Bozukluğu

Şizotipal kişilik bozukluğu ruhsal bir sorun olduğu için gebeliğe engel olan veya doğrudan anne ve çocuk sağlığını tehdit eden bir yapıda değildir.

Şizotipal bireylerin de gebeliği toplumun geri kalanı ile aynı seyreder fakat sosyal yaşamları, insani ilişkileri ve fonksiyonellikleri eksik olabilir.

Bu durumda bireyler gebelik ve ardından anneliğin getirdiği sorumlulukları layıkıyla yerine getiremeyebilir.

Gebe kalmadan önce mutlaka terapist ve psikiyatri hekimi ile konu değerlendirilmelidir.

Tedavisinde olumlu adımlar atan, ilerleme kaydeden ve sorunlarını nispeten aşabilen bireyler gebeliğe uygun olabilir.

Çocuklarda Şizotipal Kişilik Bozukluğu

Çocuklarda şizotipal kişilik bozukluğu genelde tanı alacak düzeyde ortaya çıkmaz. Fakat kişilik birey ana rahmine düştüğü andan itibaren ilmek ilmek örülen bir kavramdır.

Bu sebepten erken yetişkinlik döneminde şizotipal kişilik bozukluğu geliştirecek bireylerin çocukluklarında bunun sinyallerini vermesi mümkündür.

Çocukların yetişkinlere tuhaf ya da acayip gelen her davranışı bir patolojiye yani hastalık durumuna işaret etmez. Çocuklar yapıları gereği hayal dünyası zengin, fantezi kurabilen (basit bir evcilik oyunu bile aslında bir fantezi sayılır) ve yetişkinlerden farklı konulara ilgi duyan bireylerdir.

Bir patoloji söz konusu ise bu da travmatik bir yaşantı sonrasında oluşan doğal bir süreç, çocuklarda nadir de olsa görülebilen psikotik hastalıklar ya da otizm, Asperger sendromu gibi gelişimsel bir problem olabilir.

Bunların dışında çocuklukta belirli kişilik bozuklukları da belirti veriyor olabilir.

Bunların bazıları şunlardır:

  • Aşırı tuhaf, doğaüstü fanteziler kurma ve bu fantezilere takılı kalma, bir kenara bırakmakta zorlanma
  • Değişik batıl inançlar, tekrarlayan takıntılı davranışlar
  • Okul başarısında düşüş, konsantrasyon bozukluğu
  • Arkadaş edinmekte çok zorlanma, topluluk içinde kendini güvensiz hissetme ve topluluğa girmekten kaçınma
  • Sosyal hayattaki değişik özellikler dolayısıyla diğer çocukların zorbalıklarına maruz kalma

Şizotipal Kişilik Bozukluğu için Hangi Doktora Gidilir?

Şizotipal kişilik bozukluğu ilgi alanı bakımından Ruh ve Sinir Hastalıkları (Psikiyatri) bölümünün ilgilendiği bir sorundur. Tanı konduktan sonra gerekli görülürse ilaç tedavisini de psikiyatri yürütecektir.

Bunun yanı sıra psikoterapi pek çok vakada olumlu gidişata yardımcı olabilmektedir dolayısıyla hekim hastayı alanına hakim bir klinik psikoloğa da yönlendirebilir.

Kişilik bozuklukları genellikle kendi kendilerine bir yardım arayışı ile hekime başvurmazlar.

Yakınlarındaki insanların bilinçli olması, eğer ilk tanı döneminde ise ailenin bireydeki değişiklikleri gözlemesi ve yumuşak bir şekilde hekime yönlendirmesi gerekir.

Şizotipal kişilik bozukluğu çok ağır değilse, psikotik bir durum mevcut değilse, bireyin sosyokültürel düzeyi uygunsa hekime başvurması daha kolay ve olasıdır.

Makaleyi faydalı buldun mu?
1
0
Makeleyi Paylaşın

Şizotipal kişilik bozukluğu ile İlgili Sıkça Sorulan Sorular

Şizotipal Kişilik Bozukluğu Olan Bireylere Nasıl Davranılmalıdır?

Şizotipal kişilik bozukluğu olan bireylere özellikle ailenin ve yakın çevrenin yaklaşımı sorunun yönetilmesinde çok önemlidir. Yakınlara önerilen davranışlar şunlardır:

  • Kesinlikle yargılayıcı, eleştirici, küçümseyici tavır gösterilmemelidir.
  • Zorlayıcı, tartışmacı olunmamalı ve kesinlikle şiddet gösterilmemelidir.
  • Hekime başvurulması gerekiyorsa bireyle sakin ve yumuşak bir konuşma yapılmalı, ‘sen delisin, tuhafsın, anormalsin’ gibi yaftalamalardan uzak durulmalıdır.
  • Aile içinde güven verici, şefkatli ve destekleyici bir ortam oluşturulmalıdır.
  • Bireyin ilaçlarını doğru ve zamanında kullandığı özellikle tedavinin başlarında gözlemlenmeli, gerekiyorsa bu konuda yardımcı olunmalıdır. Sorun devam ederse hekimle iletişime geçilmelidir.
  • Bireyin uygun hobiler ve akademik uğraşlar seçmesine yardımcı olunmalı, başarıları mutlaka desteklenmelidir.
Dr. Çisem Timur

Şizotipal Kişilik Bozukluğu Ölümcül Müdür?

Şizotipal kişilik bozukluğu veya herhangi bir kişilik bozukluğu doğrudan ölümcül değildir. Bu sorunlar bireyin yaşam kalitesini bozabilir, hayatını önemli ölçüde etkileyebilir fakat ölüme yol açmaz. 

Şizotipal kişilik bozukluğunun yol açabileceği birtakım durumlar ise ölümcül seyredebilir. Bunların en önemlileri alkol-madde kullanımı ve intihar girişimleridir. Kişilik bozukluğu yaşayan bireyler toplumla ilişkilerinde bozulma ve sorunlar nedeniyle depresyon, kaygı bozukluğu gibi sorunları da sık yaşamaktadır. 

Dr. Çisem Timur

Şizotipal Kişilik Bozukluğu İle Şizofreninin Farkı Nedir?

Şizofreni, bireylerin gerçeği değerlendirme yetisinin ciddi oranda bozulduğu psikozlar grubunda incelenen bir psikiyatrik hastalıktır. Şizotipal kişilik bozukluğu ise, bireyin gerçeklerden kopmadığı fakat tuhaf davranış ve inançlarının olduğu bir durumdur.

Şizotipal kişilik bozukluğunda da bireyler halüsinasyon ve sanrılara kapılabilirler fakat bu ataklar genellikle geçici ve daha az gürültülüdür. Şizotipal kişilik bozukluğunun şizofreniye dönüşme olasılığı oldukça düşüktür fakat bazen şizofreninin başlangıç evresinde bireyler yanlışlıkla şizotipal kişilik bozukluğu tanısı alabilir. 

Dr. Çisem Timur