Hezeyan

Hezeyan kişinin gerçeği test etme yeteneğinin bozuk olduğu yani kişinin bir nevi doğru ile yanlışı ayırt edemediğini gösterir. Psikiyatrist eşliğinde ilaç tedavisi uygulanabilir.

Hezeyan Nedir?

Hezeyan, ruh ve sinir hastalıklarının en önemli belirtilerinden biridir. Hezeyan kelimesi dilimize Arapçadan girmiş ve dilimizde sıkça kullanılmaktadır. Türk Dil Kurumu’na göre hezeyanın kelime anlamı; saçmalama, sayıklama, sabuklama gibi anlamlarına gelmektedir.

Hezeyan anlamı genel anlamda gerçeklikle alakası olmayan ve yanlış olduğu herkesçe düşünülen bilgilere inanmak olarak tariflenmektedir. Her toplumun günlük hayatında yaşadığı coğrafi bölgede, geçmişten bugüne biriktirdiği kültürde, inandığı dininde ve aile yapısında aşırı inanışlar ve hatta yanlış inanışlar bulunmaktadır. Bu aşırı ve yanlış inanışlar belirli bir noktaya kadar kabul edilebilmektedir. Ancak hezeyan; diğer insanların bu doğrultuda düşünüp düşünmediğine bakılmaksızın inatla sürdürülen, aklın ve bilimin tamamen tersi olduğunun açık kanıtlarla gösterilmesine rağmen asla değiştirilemeyen yanlış inançlardır. Ayrıca hastanın bu inançları yaşadığı bölge ve bölgenin kültürel özelliklerine uymadığından diğer o bölgede yaşayan insanlar tarafından kabul görmez. Bu hastalıklı durum zihinsel ya da nörolojik olarak organizmanın yapısının bozulduğu durumlarda ortaya çıkabilmesi mümkün olsa da direk bir hastalıkla ilişkilendirilmesi mümkün değildir. Çünkü hezeyanın zihinsel ya da fiziksel birçok hastalıklı kötü durumda ortaya çıkmaktadır.

Hezeyan bozukluğu genelde 40 yaş sonrası yani geç başlangıçlı bir hastalık olarak gözükmektedir. Kişide devam eden hezeyanların mevcut olması; kişinin gerçeği test etme yeteneğinin bozuk olduğu yani kişinin bir nevi doğru ile yanlışı ayırt edemediğini gösterir.

Hezeyan Tipleri Nelerdir?

Hezeyan tipleri hezeyanlı bozukluğu olan hastanın ifade ettiği düşüncenin; absürt olup olmamasına göre ve düşüncenin farklı yönlerden değerlendirilmesine göre tiplendirilir. Buna göre hezeyan tipleri;

  • Bizar Hezeyan: Akla mantığa uymayan, absürt ya da olması ihtimaller dahilinde olmayan hezeyanlara bizar hezeyan denir. Bu tür hezeyanlara örnek olarak; 
  • Hastanın uzaylılar tarafından alıkoyulup, kalbine çip takılması sonucu gönlünün ferman dinlememesi,
  • Hastanın kafasına zorla başkası tarafından düşünceler yerleştirildiğine inanması,
  • Her gece hastanın göğe yükseldiğini iddia etmesi örnek verilebilir.
  • Non – Bizar Hezeyan: Bu tür hezeyanlara sahip hastalarda hastaların ifade ettikleri şeyler gerçek hayatta görülebilecek cinsten olgulardır. Ancak bunların gerçeklik payı şüphelidir, bunlar hastanın düşüncesi ya da duruma takıntısıdır. Bu tür hezeyanlara örnek olarak;
  • Hastanın tüm ülkelerin istihbarat teşkilatlarının kendisini aradığına inanması,
  • Hastanın geçmişte tüm dünyada etkisini gösteren bir hastalığın insanlar farkına varmadan tüm insanlara bulaştırıldığı ve dünyada ezelden beri yaşanan tüm ölümlerin ana sebebinin bu olduğunu söylemesi,
  • Hastanın kendisinin çok üst düzey bilgilere sahip olduğu için birilerinin onu zehirleyerek öldürmek istediğini düşünmesi
  • Hastanın eşinin ya da partnerinin kendini bir başkasıyla aldattığını düşünmesi gibi imkansız olmayan fakat belli temele dayanmayan asılsız şeyler iddia etmesi örnek olarak verilebilir.
  • Sistematize Hezeyan: Sistematize hezeyanın temelinde tek bir konu ya da olay üzerinde birleşen yanlış inanç veya inanç durumları mevcuttur. Bu sistematize hezeyanlı hastalarda hastalığının sürecinde yalnız tek ve değişmeyen bir konu üzerine hezeyanlar mevcuttur. Bu sistematize hezeyanlı bozukluğu olan hastalar kendi hezeyanına yalnız inanmakla kalmaz eş, dost ve akrabası gibi yakınında kimler varsa onları da bu inandıkları hezeyanlara ikna etmeye çalışır. Hatta bunun içinden kendince deliller bulabilir ya da yaratabilir.
  • Nihilistik (inkâr) Hezeyanı: Bu hezeyan türünde hasta da bir şeylerin olmadığı yönünde bir inkar durumu mevcuttur. Nihilistik hezeyana örnek olarak;
  • Hastanın benim beynim çürümüş demesi,
  • Hastanın rahat nefes almasına rağmen benim akciğerlerim yok diye iddia etmesi,
  • Hastanın kendinin öldüğünü, yok olduğunu söylemesi gibi örnekler verilebilir.
  • Somatik Hezeyan: Somatik tip hezeyanlarda ise hasta kendi vücudu ile ilgili fiziksel bir kusuru ya da genel bir hastalığa sahip olduğuna dair yanlış inançlarla karakterize bir durumun bulunduğu bir hezeyan türüdür. Bu hastalarda aşırı bir kaygı bozukluğu ve buna ek olarak herhangi bir durum oluşma ihtimaline karşı sürekli tetikte olma durumu vardır. Bu hezeyan türü genellikle kadın ve erkeklerde eşit şekilde görülür. Bu hastalar genellikle ilk olarak dahiliye, dermatoloji ve benzeri bölümlere giderler ama sonradan buradaki hekimler tarafından psikiyatriye yönlendirilirler. Somatik Hezeyana örnek olarak; 
  • Hastanın tamamen sağlam olmasına rağmen vücudunda ölümcül bir enfeksiyon olduğunu iddia etmesi,
  • Hastanın vajina ve penis (Üreme organı), anüs (sindirim sistemi sonunda yer alan yenilen besin artıklarının vücut dışına çıkarıldığı organ) ve deri gibi organlardan salınan salgıların herkes tarafından duyulduğunu düşünmesi ve bunun tedirginliğini yaşaması,
  • Hastanın derimin içinde böcekler yürüyor demesi ve bunu ısrarla dillendirmesi gibi durumlar bu hezeyan türüne örnek verilebilir.
  • Persekütuar (düşmanlık tipi) Hezeyan: Şu ana kadar bahsettiğim ve bahsedeceğim hezeyanlar içinde persekütuar hezeyan en yaygın olarak gözlenmektedir. Persekütuar hezeyana sahip hastalar genellikle başka insanlar tarafından zarar göreceğini düşünürler. Ayrıca insanların; kendine iftira attığını, kendini takip ettiğini, kendini zehirleyeceklerini, gizlice uyuşturucu tarzı zararlı alışkanlıklara alıştıracağını düşünürler. Bu nedenlerden dolayıdır ki bu persekütuar hezeyanlı hastalarda seçici dikkat belirgin düzeyde diğer hezeyanlı durumlara göre artmıştır. Bu hastalar genelde kendilerine zarar vereceklerini düşündükleri kişileri adli makamlara şikayet ederler. Bu persekütuar hezeyanlı hastalar birbirinden çok farklı ruh hallerinde olabilirler ama çoğunlukla öfkeli ve kızgındırlar hatta sıklıkla gücenmiş ve üzülmüş de olabilirler. Dikkat edilmesi gereken bir diğer nokta da şiddete meyilli olmalarıdır. Bu persekütuar hezeyanlara örnek olarak;
  • Hastanın yaptığı bir şeyi inkâr edip düşmanlarının bunu uydurduğunu kendine iftira attıklarını söylemesi,
  • Hastanın hezeyanları yüzünden sebepsiz kapı komşusundan korkması ve polise, karşı komşularının örgüt üyesi olduğunu ve kendisine zarar vereceğini söyleyerek şikayet etmesi,
  • Hastanın sokakta tanımadığı bir insana bağırıp çağırmaya başlayıp, kavga yoluna başvurmasının sebebi sorulduğunda sokaktaki insanın kendine zarar vereceğini düşünmesi ve hatta kendi savunmak için saldırdığını söylemesi gibi durumlar bu hezeyana örnek olarak verilebilir.
  • Grandiyöz Hezeyan: Grandiyöz hezeyana sahip hastalar diğer insanların ulaşamayacağı birçok insan da olmayan özelliklerinin kendilerinde var olduğunu düşünürler ve hatta bunu ısrarla dile getirirler. Bu hastalar kendilerini güçlü, kuvvetli, ulaşılmayacak düzeyde zengin görürler. Ayrıca bu hastalar yerine göre kendilerini din alanında, politikada iyi siyasetçi olarak hatta bilimsel alanda bile erişilmez düzeyde görebilirler. Bilinmesi gereken bir diğer husus ise bu hezeyanların tek başına görülmeyip diğer hezeyanlarla bir arada gözlenmesidir. Bu grandiyöz hezeyanlara örnek olarak;
  • Hastanın gayet cılız olmasına rağmen kendini Muhammed Ali gibi dünya şampiyonu bir boksör sanması,
  • Beş kuruş parası olmayan, ekmek alacak para bulamayan hastanın kendinin çok zengin olduğunu söylemesi ve yaşam şeklinin sebebinin ise düşmanlarına karşı bir kamuflaj olduğunu iddia etmesi bu hezeyan türene verilebilecek güzel örneklerdendir.
  • Referans (Üstüne Alınma) Hezeyanı: Referans hezeyanına sahip hastalar bir nevi kendilerini dünyanın merkezi gibi görürler ve sanki bir nevi tüm her şey kendi etraflarında dönmektedir. Yani hasta çevresinde ne olup bitiyorsa hepsini kendi üzerine alınır. Referans hezeyana örnek olarak;
  • Market çalışanının telefonla konuştuğu sırada gülümserken hastayla göz göze gelmesi sonucu hastanın bunu market çalışanı bana çok aşık tarzında düşünüp yorumlaması gibi durumlar örnek verilebilir.
  • Kıskançlık Hezeyanı: Kıskançlık hezeyanı ne yazık ki sıklıkla eşler ve partnerler arasında gördüğümüz bir hezeyan çeşididir. Bu hezeyanda çiftler kendilerine olan özgüven eksikliği ve tabi ki sahip oldukları hastalık sebebiyle partnerlerinin kendilerini aldattığını ve de başka biriyle birlikte olduğunu söylemesidir. Tabi ki de bu durum normalde görülebilecek bir durumdur. Ancak bu hezeyana sahip insanlar en ufak bir şeyden bile kuşkulanır bu kuşkular akıl almaz şekilde gerçek dışı olmaktadır. Bu hezeyanlı insanlar için genelde çevreleri sadece kıskanç biri beni seviyor tarzı düşüncelere sahip olabilir ancak evlilik içi şiddetin en önemli sebeplerinden birinin kıskançlık hezeyanı olduğu görülmüştür. Ve hatta bu hezeyanlı insanlar bir tık daha ileriye gidip kıskançlıktan partnerlerini öldürebilir. Tabi ki tüm bunlarla beraber kıskançlık hezeyanını partner sadakatsizliği gibi dar bir konuya sıkıştırmak da doğru değildir. Bu hezeyan arkadaşlar arasında da olabilir. Kıskançlık hezeyanına örnek vermek gerekirse;
  • Hastanın geceleri eşini uyandırıp rüyanda neden gülümsüyorsun, kimi görüyorsun tarzı sorular sorması.
  • Hastanın karısı kapıyı geç açtığı için içeride biri olduğunu düşünüp evi köşe bucak araması.
  • Hastanın partnerinin başka birini sevdiğini düşünmesi veya şüphe etmesi üzerine partnerini denemek için sürekli yanından ayırmaması ve sürekli cinsel ilişki isteği içinde bulunması gibi örnekler verilebilir.
  • Erotomani (Aşk) Hezeyanı: Aşk hezeyanına sahip bir insan sürekli kendisinden daha yüksek statüte birinin ya da tanımadığı bir ünlünün kendisine âşık olduğunu inanması ve bunu söylemesi durumudur. Bu aşk hezeyanlı hastalar bir şarkıcını veya bir yazarın kendisine âşık olduğunu ve bunu kendisine çeşitli yöntemlerle iletmeye çalıştığını düşünürler. Radyoda dinlediği bir konuşmayı, televizyonda ki bir programı, gazete ve dergilerde çıkan haberleri ya da billboardlarda çıkan reklamları bile buna yorarlar. Erotomani hezeyanına örnek olarak;
  • Hastanın ünlü bir şarkıcının şarkısında geçen bir kelime ile adı arasında bir bağlantı kurması ve bun durumu şarkıcının kendisine âşık olduğuna yorması,
  • Ünlü bir şairin kitabında yazdığı sözleri kendi için söylendiğini ve şairin onu kendine çağırdığını düşünen hasta bu hezeyana verebilecek birer örnek teşkil etmektedir. 

Hezeyanın Belirtileri Nelerdir?

Hezeyanın belirtileri; hezeyanın türüne göre farklılık göstermektedir. Buna ek olarak belirtilerin hangi şiddette olacağı ya da hezeyan tipine göre görülen belirtilerden hangisinin veya hangilerinin olacağı kişiden kişiye de değişebilen bir husustur. Buna göre hezeyan belirtileri;

  • Absürt Konuşma – Davranış: Hezeyanlı hastalarda sık görülen belirtilerin belki de en başında absürt konuşma gelir. Absürt kelime anlamı olarak ilginç, sıra dışı, alakasız, saçma anlamlarına gelmektedir. Hezeyanlı hastalarında genelde davranışlarında ve konuşmalarında absürtlüklerde bulunur.
  • Takıntı: Hezeyanlı hastalarda bir diğer belirti ise takıntılı olma halidir. Hastalar genelde belli bir konuya, davranışa ya da söze takılı kalıp bunun üzerinden kendilerine ve çevrelerine sorun çıkartırlar.
  • Abartı Hali: Hezeyanlı hastalarda bir diğer belirti ise abartılı hal ve hareketlerdir. Hastalar en ufak durumu, düşünceyi ya da davranışı aşırı bir şekilde abartarak olayı çok büyütür ve olayı içinden çıkılmaz bir hale sokar.

Aslında hezeyanın kendisi de bir nevi belirtidir. Ancak hezeyana ek olarak görülen bazı belirtiler vardır. Hezeyana ek olan belirtiler;

  • Duygulanımda Azalma: Hezeyanlara sahip olan insanlarda donuklaşma ya da üzerine yorum yapılan ve konuşulan konulara duyulan ilgisizlik, duygusal olarak bir değişimin olmadığını ifade eden bir yüz ifadesi, jest ve mimiklerde azalmalar belirti gözlenebilir. Yani özetleyecek olursak bu insanlar çevrelerindeki kişilere ve günlük yaşanan olaylara ilgi duymazlar. Ailesinin ve sevdiklerinin üzüntü ve mutluluklarına ilgi göstermezler.
  • Uygunsuz Duygulanım: Hezeyanlara sahip insanlarda görülen bir diğer durumdur. Duygusal tepkilerin hastanın içinde bulunduğu anı tam yansıtmamasıdır. Hezeyanlı hastalarda en sık görülen biçimleri üzüntülü ve ağlamaklı bir ortamda kişinin tebessüm etmesi ya da gülünç bir yüz ifadesi takınması gibi durumlardır. 

Hezeyanın Nedenleri (Risk Faktörleri) Nelerdir?

Hezeyanla ilgili yapılan çalışmalar neticesinde hekimler henüz bu hastalığa sebep olan nedeni ve önlenmesinin mümkün olup olmadığını henüz tam bilmemektedirler. Ama bununla birlikte genetik, biyokimyasal bozukluklar ve çevresel etmenler nedeniyle hezeyanlı birey gelişimi kuvvetle muhtemeldir. Ayrıca bununla birlikte yapılan çalışmalarda; ileri yaşlı olanlar, duyu kusurlu hastalar, aile öyküsü gibi etmenler sık görülen risk faktörleri arasında saptanmıştır. Hezeyana neden olabilecek diğer sık nedenler ise şöyle sıralanmaktadır;

  • Genetik yatkınlık
  • İlaçlar (Beyini etkileyen nörolojik hastalıklar için verilen ilaçlar)
  • İleri yaş 
  • Erkeklerde cinsiyet (Hezeyanlar erkeklerde kadınlara oranla daha fazla görülmektedir)
  • Hassas kişilik (İkili ilişkilerde karşı tarafa oranla daha hassas olma gibi kişilik özellikleri)
  • Göç öyküsü (Yakın dönemde ülkesinden ayrılma ya da göç etme)
  • Boşanma öyküsü
  • Uyuşturucu (Madde bağımlılığı gibi zararlı alışkanlıklar)
  • Din (Dini inanışı sebebiyle evlenip yuva kuramayanlarda)

Hezeyanın Teşhisi Nasıldır?

Hezeyanın teşhisi çoğunlukla hastanın muayene edilmesi sonrası konulur. Hezeyan bir psikiyatrik rahatsızlık olduğu için diğer hastalıklardan farklı olarak fizik muayenesi kısıtlıdır. Genelde hekimin anamnez alması ve psikometrik testler sonucu hezeyanın varlığı teşhis edilir. Hasta çoğunlukla hezeyanları sonucu oluşan şu durumlar için gittiği başka hekimlerin sevk etmesi durumunda psikiyatriye gelir;

  • Beynim çürüyor diye nöroloji doktoruna ya da beyin ve sinir cerrahisi doktoruna gitmesi sonucu buradaki hekimlerin herhangi bir hastalığa rastlamaması sonucu psikiyatriye yönlendirmesi,
  • Nefes almakta sıkıntı çekmesi ve akciğerlerinin hasta olduğunu düşünmesi sonucu gittiği göğüs hastalıkları doktorunun sıkıntı teşkil edecek bir durum bulamaması durumunda,
  • Hastanın derisinin içinde böcek var diye deri ve zührevi hastalıklar doktoruna gitmesi sonucu hekimin herhangi bir hastalık durumuyla karşılaşmaması sonucu 

gibi benzeri birçok örnekler neticesinde hekimlerin sevk etmesiyle hastalar ruh ve sinir hastalıkları hekimine gelir. Tanının konulabilmesi için hekimin hastayı bir ay süre ile takip etmesi gerekmektedir. Ruh ve sinir hastalıkları hekimi değerlendirmelerinin sonucunda tanıyı koyar. Ancak bazı durumlarda ayırıcı tanı açısından diğer psikiyatrik hastalık türlerini elemek için bazı yöntemlere başvurur. Bu yöntemler:

  • Anamnez: Anamnez hastaların şikayetlerini dile getirmesi, sıkıntılarını anlatması ve uzman hekimin sorularıyla hastanın tam sıkıntısını anlayıp tedaviye yön vermek için kullandığı bir tanı yöntemidir.  Hekim birçok psikiyatrik rahatsızlıkta hezeyanlara rastlanıldığı için birçok hastalıkla ayırıcı tanıya gitmek durumunda kalır. Ayırıcı tanı yapması gereken durumlar;
  • Hezeyanlı hastanın belirtileri şizofreninin A tanı kriterlerini hiçbir şekilde karşılamaması gerekmektedir.
  • Hezeyanın etkileri ya da sonuçları dışında tutulmak suretiyle hastanın yaşamı belirgin olarak zarar görmemiş ve davranışlar belirgin veya herkes tarafından yadırganacak kadar olağan durumlara aykırı olmalıdır.
  • Hastada görülen hezeyanların herhangi bir maddenin veya hastalığın sonucundan bağımsız olmalı ya da başka psikiyatrik bozukluklarla açıklanamamalıdır.
  • Fizik Muayene: Psikiyatrik hastalıklarda hekim fizik muayene olarak çoğunlukla inspeksiyonu (hastayı gözlerle izlemleme) kullanır. Hekimin fizik muayene de dikkat ettiği hususlar şunlardır;
  • Hastanın sıkıntılarını anlatırken yaptığı jest ve mimikler, yaptığı beden hareketleri ve ses tonunun düzeyi,
  • Kendine herhangi bir şekilde zarar vermiş mi diye bilekler gibi kol ve bacaklarına,
  • Herhangi uyuşturucu zararlı madde kullanmış mı diye gözlerinin rengine, kolunun iç yüzünde enjektör (iğne) izine, burun kökünde herhangi bir tahribat durumuna ve ağız – dudak birleşim çizgisine bakabilmektedir.
  • Laboratuvar Tetkikleri: Laboratuvar tetkiklerinde ise hastadan kan alınır. Laboratuvarda hastanın kan hücresi değerleri, protein ve kan şekeri seviyesinin yanı sıra, böbrek fonksiyon göstergeleri, mineral düzeyleri, enfeksiyon varlığı veya yokluğu ve hatta kanda yasaklı maddeler var mı değerlendirilir ve son olarak kanın periferik yayması yapılır.
  • Psikometrik Test: Psikometrik testler çoktan seçmeli anketlerdir. Bu testler hastanın kişiliği ve hastaya ait dikkat durumu, hafıza seviyesi, problem çözme yeteneği, sözel ya da mekâna ait tutumları değerlendirir.

Hezeyanın Tedavisi

Hezeyanlara sahip hastalar çok nadiren uzman yardımı arayışına girmektedirler. Başka branşlarda görev yapan hekimlerin ya da mahkemeler gibi idari makamların sevki sonucu psikiyatri polikliniğine başvururlar. Hasta hekim arasında güvenilir bir iletişim kurulursa hastanın tedavisi çok uyumlu seyreder. Hastayla ilgilenilirken hastaya güven aşılanmalı, hezeyanları onaylanmış gibi yapılmamalı ya da hezeyanları ile alakalı herhangi bir tartışmaya girilmemelidir. Eğer doktorun kanaatine göre hezeyanlı hastanın şiddete eğiliminin var olduğu acil durumlarda hekim tarafından hastaneye yatırılması çok önemlidir. Hezeyanlı hastalarda ilaç tedavisi kısıtlıdır ve kesin etki ortaya konmuş bir ilaç tedavisi de yoktur. İlaç tedavisi kısmi yararlıdır.  

Hezeyan Tedavi Edilmezse Ne Gibi Komplikasyonlara Yol Açar?

Hezeyanlı hastalar eğer tedavi edilmezse hezeyanın ağırlığına göre komplikasyonlar gelişebilir. Bu komplikasyonlar zararsız olabileceği gibi zararlı da olabilir.

Eğer hezeyanlı hasta şiddete meyilliyse çevresindeki insanlara zarar verebilir ya da hasta çevresindeki insanlara takıntıları sebebiyle sorun çıkarabilir ve onları da psikolojik olarak etkileyebilirler.

Hezeyanlı hastalar insan ilişkilerine karşı güvensizlik yaşarlar. Bunun sebebi yetişmiş oldukları aile ve çevresinin düşmanca tavırlarıdır. Ailede anne genelde kontrolcü olmaya çalışırken babaları ise hastaya soğuk davranır. Bu hezeyanlı hastalar kendilerine rahatsızlık veren duyguları inkar yoluna giderek, kendi acılarından olabildiğince kaçarlar. İşte tüm bu durumlar eğer hasta tedavi olmazsa ilerleyerek devam eder ve hem hastanın hem de ailesinin hayatında sorunlar hiçbir şekilde gerilemez. 

Hezeyana Ne İyi Gelir? Ne İyi Gelmez?

Hezeyanlı hastalara en iyi gelecek yöntem bir uzman psikiyatrist hekim tarafından destek alması ve hatta hekim gerekli görürse ilaç tedavisine başvurmasıdır. Bunun dışında hezeyanlı hastalarda kesin bir çalışmanın sonucu olmamakla birlikte şunların da iyi geldiği görülmüş;

  • Kıskançlık hezeyanına sahip bir hasta sevgilisinden veya eşinden ayrıldığı zaman hezeyanlarının gerilediği hatta kaybolduğu tüm hastalarda olmamakla birlikte bazı hastalarda gözlenmiş.

Hezeyanlı hasta mutlaka ya ilaç tedavisi ya da psikoterapi almalıdır. Eğer uzman hekimin önerilerini yerine getirmemekte ısrarcı olursa durumu kötüye gidebilir. Bunların sonucunda aile içi şiddet boy gösterebilir ve ailede huzur ortamı ortadan kalkar.

Hezeyan da Kullanılan İlaçlar

Hezeyanlı hastalarda uzman hekim detaylı muayene ve testleri tamamlayıp teşhisi koyduktan sonra ilaç tedavisine başlamaya karar verebilir. Bu durumlarda uzman hekim genelde gerekli gördüğü zaman hastaya antipsikotik ilaç başlamaktadır. Ama unutulmaması gereken en önemli husus bu ilaçlar her zaman hastayı iyileştirmeyebilir yani tedaviye yanıtsız vakalarda yok değildir. Bunlar neticesinde hastalara sık verilen antipsikotik ilaçlar şunlardır;

  • Risperidone: Hezeyanlı hastalarda kullanılan bir atipik antipsikotik ilaçtır. Oral (ağız yoluyla) alınabileceği gibi intramuskuler (kas içine) de uygulanabilen formları mevcuttur. Eğer uzun etkili olsun isteniyorsa intramuskuler tercih edilmesi en mantıklı seçenektir. Bu ilaçları kullanan hastaların tedaviye yanıtı yüksektir. Fakat yan etkileri de çok fazladır. İntihar riski, kan şeker seviyesinin artması, kalıcı hareket bozukluğu gibi ağır yan etkiler; kabızlık, uyku hali, baş dönmesi, kilo artışı gibi hafif yan etkiler de yapabileceği için dikkatli olarak sadece hekimin tavsiye ettiği dozlarda kullanılmalıdır.
  • Aripipirazol: Hezeyanlı hastalarda kullanılan bir diğer atipik antipsikotik ilaçtır. Eğer hezeyanları bulunan hasta tik gibi sürekli ve anlamsız hareketler yapıyorsa aripipirazol verilmesi doğru bir karar olur. Etki gücü de diğer antipsikotiklere oranla daha iyidir. Ancak yan etkileri de yok değildir. Hastanın ağırlığında artış ve hastanın hareketlerinde bozukluk oluşturma gibi yan etkileri mevcuttur.
  • Paliperidone: Hezeyanlı hastalarda kullanılan bir atipik antipsikotik ilaçtır. . Bu ilaçları kullanan hastaların tedaviye yanıtı yüksektir. Fakat yan etkileri de çok fazladır. Baş ağrısı, uyku hali, taşikardi (kalp çarpıntısı), cinsel işlev bozuklukları fazla görülen yan etkilerinden bazılarıdır.

Hezeyan Geçer mi? Hezeyan İlerleyen Dönemde Kötüleşir Mi?

Hezeyanlı hastaların çoğu kendilerinin hasta olduğunun farkında değillerdir. Bu sebepten dolayı bu hastalar hayatlarına böyle devam edebilmektedir.

Eğer hezeyanlı hasta kendi durumundan rahatsız bir düşünce yapısı ve doktor ile uyumlu bir şekilde ekip çalışması içinde ise uzman hekim tarafından verilen antipsikotiklerden ve psikoterapiden fayda görmesi mümkündür. Ve bu hastalar uzun süren tedavi sonucunda iyileşebilir, bazıları ise kısmı iyileşebilir.

Eğer hezeyanlı hastalar bunun farkına varmazsa ya da farkına vardığı halde umursamayıp tedavi olmak istemezse ilerleyen dönemde durumu kötüleşebilir. Hezeyanlı hastaların geçmiş yaşantısı ve geleceği incelendiğinde bu bozukluğa sahip hastaların küçük bir kısmının hayatlarının ilerleyen evrelerinde şizofreniye yakalandığı görülmektedir.

Gebelikte Hezeyan

Gebe kalma durumunda bazı insanlarda hezeyanların oluştuğu görülmüştür. Normalde geç yaşlarda çıkan bu hezeyanlar gebelikte ortaya çıktığında gebenin hem kendi sağlığını hem de bebeğinin sağlığını riske atmaktadır. Bu durumlara örnek olarak;

  • Hezeyanın belirtilerinden biri olan azalmış duygulanımı hamilelerde rastlayabiliriz. Hamile bir kadında eğer hezeyanlar oluşmaya başladıysa annelik duyguları normalde ağır basması gerekirken sanki hamile değilmiş gibi davranabilir. Yani bir nevi hamile olduğunu anlamamaktadır ya da farkında değildir. Tabi bu durum ciddi sorunlara neden olabilir. Anne adayı karnının büyümesini bir tümör ya da kanser hastalığına bağlayabilmektedir ve bu duruma kendine şiddet uygulayarak (karnını yumruklama, tabureye düşme, karnına sıcak uygulama yapma) bu şişlikten kurtulmanın yollarını aramaktadır.
  • Hezeyanlı anne hamile olmasını anlamaması dışında bir de nihilistik dediğimiz bir inkar durumu da söz konusu olabilir. Bu durumda hastaya çeşitli sıkıntılar çıkarır. Bu durumdaki hamileler her ay gitmesi gereken kontrolü isteyerek kaçırabilir ve gerekli öz – hamilelik bakımlarını yaptırmayabilir. Tüm bunlar sonucunda hezeyanlı hamile kadınlar uygunsuz alanlarda çocuklarını doğurmak zorunda kalabilir. Ve hatta doğumun başlangıç belirtileri (annenin suyunun gelmesi) görülmesine karşı hezeyanları sebebiyle bu durumu inkar edip hamile olmadığını söyleyen anne adayları da yok değildir.

Hezeyanda Hangi Doktora Gidilir?

Hezeyan ile esas olarak ilgilenen, hastalığa tanı koyan ve tedavi eden esas bölüm psikiyatri (ruh sağlığı ve hastalıkları) bölümüdür. Yukarıdaki belirtiler eğer mevcutsa hasta psikiyatri uzmanı hekime şikayetleri ile başvurur. Uzman hekim hastanın şikayetlerini dikkatlice dinler. Hekim şikayetler üzerine fizik muayeneyi yapar ve gerekli tetkikleri ister. Sonuç olarak da hastalığın tanısını koyar.

Hezeyan kişinin gerçeklikle alakası olmayan ve yanlış olduğu herkesçe düşünülen bilgilere inanmasıdır. Bu durumdaki bir kişi kendisinin hasta olduğunu fark etmeyeceği için mutlaka yakın çevresi kişinin yaşadığı bu duygulardaki abartılı, absürt durumu ve takıntılı ruh halini ya da duygulanımdaki azalmayı ve uygunsuz duygulanımı fark eder etmez derhal hastayı uzman hekime yönlendirilmelidir.

Hezeyanlı hastalar daha önce de ifade edildiği gibi çoğunlukla bunun farkına varmazlar. Ama bazı durumlarda bu hastalar ikili ilişkiler neticesinde kendine bir sonuç çıkararak hasta olduğunun farkına varıp hekime görünme gereksinimi duyabilir. Hasta kendinde şu durumların farkına varabiliyorsa bir hekime görünmesinde yarar vardır;

  • Çevresindekileri şaşırtacak biçimde bazı olayları veya durumları abartabiliyor ya da inkâr edebiliyorsa,
  • Sevgilisiyle veya partneriyle aşırı kıskançlık ve şüphe duyulması gibi konular nedeniyle sorun yaşıyorsa, 
  • Hiç tanımadığı insanlardan korkuyor ve kaçıyorsa, hatta ve hatta hiç tanımadığı insanlarla kendini yaşam mücadelesi içinde buluyorsa.
Makaleyi faydalı buldun mu?
7
0
Makeleyi Paylaşın