Primer Biliyer Siroz

Primer biliyer siroz, karaciğerdeki safra kanallarının yıkımıyla giden kronik bir hastalık olup belirtilere ve hastalığın durumuna göre farklı yöntemler uygulanmaktadır.

Primer Biliyer Siroz (PBS) Nedir? 

Karaciğerde üretilen safranın; sindirimin kolaylaştırması, bazı vitaminlerin emilimi ve atık maddelerin vücuttan uzaklaştırılması gibi vücutta birçok rolü bulunmaktadır.

Karaciğerde üretilen safra karaciğerde bulunan safra kanalları ile karaciğerden uzaklaştırılarak safra kesesi ve bağırsaklara verilir.

Primer biliyer siroz, veya yeni adıyla primer biliyer kolanjit, karaciğerdeki safra kanallarının yıkımıyla giden kronik bir hastalıktır. Karaciğerden uzaklaştırılamayan safra burada birikerek karaciğerde bir hasara neden olur.

Bu kronik hasar belli bir zamandan sonra karaciğerde kalıcı hasara ve yetmezlik bulgularına neden olur ve sonunda siroz gelişir.

Primer Biliyer Sirozun Belirtileri Nelerdir?

Primer biliyer siroz hastalığının belirtileri çok ayırt edici değildir. Bu nedenle bu hastalığın tanısın konması zaman almaktadır. 

Hastalığın ilk zamanlarında diğer birçok hastalıkta da görülebilen yorgunluk ve halsizlik en sık izlenen belirtilerdir. Bunların yanında ciltte kaşıntı ve ağız-göz kuruluğu da hastalığın ilk evrelerinde ortaya çıkabilmektedir.

Hastalık ilerleyip karaciğerdeki hasar arttıkça hastalığın geç belirtileri ortaya çıkmaya başlar. 

Bu geç belirtiler hastanın genel durumuna, hastalığın gidişatına ve hastada var olan diğer hastalıklara bağlı olarak değişebilmektedir.

Hastalığın ileri evrelerinde birçok farklı belirti izlenebilmektedir:

  • Karın ağrısı (özellikle sağ üst tarafta)
  • Dalakta büyüme
  • Ayaklarda ve bileklerde şişme (ödeme bağlı olarak)
  • Ksantoma (özellikle göz çevresinde ve vücudun kıvrım yerlerinde izlenen yağ birikintileri)
  • Cilt ve gözde sarılık
  • Ten renginde koyulaşma (Pigmentasyon artışına bağlı olarak)
  • Kemiklerde kırılmaya yatkınlık (Kemik erimesine bağlı olarak)
  • Kilo kaybı
  • Kas ve eklem ağrıları

Hastalığın geç dönem belirtileri ortaya çıkmaya başladıktan sonra genellikle vücuttaki hasar tam olarak geri döndürülemez. Bu nedenle hastalığın tedavisi için erken teşhis çok büyük bir önem taşımaktadır.

Sebebi anlaşılamayan yorgunluk, vücutta kaşıntı ve ağız kuruluğu gibi belirtilerin özellikle uzun bir zaman devam etmesi durumunda mutlaka bir doktor başvurusunda bulunulmalıdır.

Primer Biliyer Sirozun Nedenleri Nelerdir? 

Primer Biliyer Siroz, karaciğerdeki safra kanallarının yıkımıyla giden otoimmün bir hastalıktır. Otoimmun hastalıklar, vücudun bağışıklık sisteminin kendi hücrelerini yabancı olarak tanıyıp onlara saldırmasıyla gelişen hastalıklardır. 

Bu hastalıkta da bağışıklık sistemi karaciğerdeki safra kanallarına karşı aktifleşir ve yavaş yavaş bu safra kanalları yıkıma uğrayarak fonksiyonlarını kaybeder.

Hastalığın kesin olarak neden ortaya çıktığı bilinmemektedir. Hastalığın gelişmesinde hem genetik hem de çevresel faktörlerin etkili olabileceği düşünülmektedir. 

Hastalık anne-babalardan çocuklarına direkt olarak aktarılmamakla birlikte ailede birinde görülmesi durumunda diğer bireylerde de görülme sıklığı arttığı bilinmektedir. 

Özellikle tek yumurta ikizlerinde bu hastalığın daha sıklıkla her iki bireyde de izlenmesi genetik faktörlerin bu hastalığın gelişmesindeki önemini göstermektedir. 

Bu nedenle genetik altyapının hastalığın gelişmesinde önemli olduğu düşünülmektedir. 

Genetik altyapının dışında hastalığın gelişmesinde çeşitli yabancı maddelerin de etkili olabileceğinden şüphelenilmektedir. 

Sigara, çeşitli kimyasallar ve enfeksiyonların bağışıklık sistemini etkileyip bağışıklık sistemi elemanlarının karaciğerdeki safra kanallarına karşı da aktifleşmesine sebep olabileceği düşünülmektedir.

Diğer birçok otoimmun hastalıkta olduğu gibi bu hastalıkta da hastada genellikle birden fazla otoimmun hastalık bulunmaktadır. 

Primer biliyer siroz ile birliktelik gösteren otoimmun hastalıklar arasında Sjögren Sendromu, Sistemik Skleroz, Romatoid Artrit, Çölyak hastalığı ve Hashimato hastalığı bulunmaktadır. Bu hastalıkların görüldüğü bireylerde primer biliyer siroz gelişme ihtimali daha fazladır. 

Sjögren Sendromu, Primer biliyer sirozlu hastaların yaklaşık yarısında görülmektedir. Hastalığın sık belirtilerinden olan ağız ve göz kuruluğunun bu nedenli olduğu düşünülmektedir.

Hastalık aynı zamanda kadınlarda erkeklere nazaran daha sık olarak izlenir. Hastaların yüzde 90’ı kadındır. 

Bunun yanında hastalık daha çok 30-60 yaş arası bireylerde izlenmektedir. Aynı zamanda hastalık kuzey ülkelerinde yaşayanlarda en sık olarak izlenirken Afrika’da en nadir olarak izlenmektedir.

Primer Biliyer Sirozun Teşhisi  

Primer biliyer siroz, belirtilerileri çok belirgin olmayan kronik otoimmün bir hastalıktır. Hastalığın tanısı konduğu sırada hastaların yaklaşık yarısında herhangi bir belirti bulunmamaktadır.

Her 4 olgudan birinde tanı rutin kan testleri yapılırken tesadüfi olarak konulur. Tanında kan testlerinin yanında görüntüleme yöntemlerine ve gerek duyulduğu tahlilde karaciğer biyopsisine başvurulabilmektedir.

  • Kan tahlilleriHastalığın teşhisi için öncelikle kan tahlillerine başvurulur. Kan tahlilinde karaciğer ve safra yollarının fonksiyonlarını gösteren biyokimya testlerinde bozukluklar fark edilir. Bu bozukluklar hastalığın daha çok ileri evresinde belirginleşir. ALP, GGT, 5-nükleotidaz, bilirubin, kolesterol, ALT ve AST gibi birçok değer bu hastalıkta artmış olarak izlenebilmektedir. Bunun laboratuvarın ve hastanenin gelişmişlik düzeyine göre birçok farklı biyokimyasal değere bakılabilmektedir. Biyokimya testlerinin yanında tanıda kan sayımı (hemogram), kanama parametreleri, eritrosit sedimantasyon hız ı ESR) gibi testlerden de yararlanılabilmektedir.
  • Serolojik TestlerBağışıklık sisteminin dahil olduğu birçok hastalıkta başvurulan testlerdir. Bu testlerde bağışıklık sisteminin üretmiş olduğu antikorlar kanda araştırılır. Birçok enfeksiyon hastalığında da kullanılmakla birlikte vücudun kendi hücrelerine karşı antikor ürettiği otoimmun hastalıklarda da bu testler sıklıkla kullanılır. 
  • Görüntüleme Yöntemleri: Görüntüleme yöntemleri de bu hastalığın tanısında önemli bir yer tutmaktadır. Hastalığın belirtileri safra yollarının tıkanmasına sebep olabilecek taş ve kanser gibi birçok hastalıkta da görülebildiğinden bu görüntüleme yöntemleriyle sindirim sisteminin elemanları incelenir. Ultrason, BT, MR, MRCP gibi birçok görüntüleme yöntemine bu hastalıkta bu nedenle başvurulmaktadır. 
  • Karaciğer Biyopsisi: Karaciğer biyopsisi ince bir iğne ile karaciğerden küçük bir parça alınıp onun incelenmesi işlemidir. Hastalığın evrelendirilmesi ve gidişatının öngörülmesinde yardımcı olmasına rağmen hastalığın tanısında karaciğer biyopsisine nadiren ihtiyaç duyulur. 

Primer Biliyer Siroz Tedavisi  

Primer biliyer sirozun kesin bir tedavisi bulunmamaktadır. Verilecek olan tedavi hastalıkta görülen belirtilerin hafifletilmesine ve ilerleyişinin yavaşlatılmasına yönelik olmak üzere iki ana başlıkta incelenebilir. Hastalığın tedavisinde sıklıkla ilaç tedavisi tercih edilmektedir.

Belirtilere Yönelik Tedaviler

Hastalıkta izlenen belirtilere yönelik verilen ilaç tedavileri hastalığın seyri boyunca birçok sistem etkilendiği için hastaya ve hastalığın duruma bağlı olarak değişkenlik gösterebilmektedir. 

Hastalarda en sık görülen belirti ve bozukluklar: kaşıntı, halsizlik, vitamin eksiklikleri, kemik erimesi, ağız/göz kuruluğu ve kansızlıktır. Her bir belirtinin tedavisi doktorun uygun gördüğü ilaçlarla ayrı ayrı verilebilmektedir. 

Hastalığın Kendisine Yönelik Tedaviler

Primer biliyer sirozun tam olarak tedavisi henüz mümkün olmasa da hastalığın ilerleyişinin yavaşlatılmasında kullanılan çeşitli ilaçlar bulunmaktadır. Bu ilaçların başında safra asitleri gelmektedir. 

UDCA gibi doğal veya OCA gibi yarı-sentetik safra asitleri çeşitli mekanizmalarda hastalığın ilerleyişini yavaşlatmakta ve karaciğerin korunmasını sağlamaktadır. Hastalığın teşhisi ile sıklıkla bu ilaçlar hastalara reçete edilir. 

Bu safra asitlerinin yanında fibratlar veya budesonid gibi steroid türevi ilaçlar da hastalığın ilerleyişinin yavaşlatılmasında tercih edilebilen ilaçlardandır. 

Bu hastalığın tedavisinde kullanılmak üzere birçok yeni ilaç geliştirilmekte ve başka hastalıklarda kullanılan bağışıklık baskılayıcı ilaçların bu hastalıkta kullanımı araştırılmaktadır.

Karaciğer nakli hastalığın tedavisindeki son adımdır. Gün geçtikçe hastalarda erken tanı oranı artmakta ve erken tedavi sayesinde karaciğer nakli ihtiyacı azalmaktadır. Karaciğer nakli gerektirecek siroz gelişimi sonrasında ilaç tedavisi etkisiz kalır. Karaciğer nakli kararı hastanın genel durumuna, eşlik eden hastalıklara ve hastalığın gidişatına göre verilir. 

Primer Biliyer Siroz Tedavi Edilmezse

Primer biliyer siroz, kronik bir hastalıktır. Hastalığın erken belirtileri kaşıntı ve halsizlik gibi birçok farklı hastalıkta da görülebilen belirtilerdir. 

Tanı büyük oranda başka bir hastalık araştırılırken veya rutin testler sırasında bozukluklar fark edilip sebebi incelendiğinde konulur.

Tedavinin erken başlanması karaciğerdeki hasarın büyümemesi için çok büyük bir önem taşımaktadır. Tedavi edilmemesi durumunda karaciğerdeki safra kanalları yıkılır ve karaciğer fonksiyonları yavaş yavaş yitirilerek siroz gelişir. 

Aynı zamanda bu tedavisiz kalan hastalarda karaciğer kanseri gelişme riski daha fazladır.

Primer Biliyer Siroza Ne İyi Gelir? 

  • Primer biliyer siroz hastaları hastalığın sindirim sistemini tutan bir hastalık olması nedeniyle yediklerine büyük bir önem vermelidir. Düşük tuzlu gıdalar tercih edilmeli, konserve ve hazır yiyeceklerden kaçınılmalıdır. 
  • Tercihen bir uzman tarafından diyet programı düzenlenmeli ve bu programa katı bir şekilde uyulmalıdır.
  • Düzenli egzersiz hastalıkla görülen kas-eklem ağrılarının hafifletilmesinde etkili olduğundan doktorun tavsiye ettiği sıklık ve şiddette düzenli spor yapılmalıdır.

Primer Biliyer Siroza Ne İyi Gelmez? 

  • Primer Biliyer Siroz hastaları beslenmelerine ve alışkanlarına büyük bir önem vermelidir. Bu hususta karaciğere zararlı olabilecek her türlü şeyden kaçınılmalıdır. Bunların başında ise alkol gelmektedir. Alkol ve karaciğer hasarı ilişkisi kesin olarak saptanmış olup hastalığın ilerleyişinin yavaşlatılmasında ilk atılması gereken adımlardan biri alkol tüketiminin bırakılmasıdır.
  • Bunun yanında sigara da aynı şekilde sebep olduğu kronik iltihap ve toksik etkiler nedeniyle alkol ile birlikte kesin olarak bırakılmalıdır. 
  • Bunların yanında sağlıklı ve dengeli bir diyete geçilmeli ve bir doktor veya diyetisyen tarafından önerilmemiş olan herhangi bir tıbbi/bitkisel/alternatif tedavi yöntemi kesinlikle uygulanmamalıdır.

Primer Biliyer Siroz İlaçları

Primer biliyer sirozun tedavisinde daha çok ilaç tedavisi tercih edilir. İlaç tedavisinde iki ana hedef bulunur. Birincisi hastalıkta görülen belirtilerin hafifletilerek hastanın hayat kalitesinin yükseltilmesidir. 

Hastalıkta görülen kaşıntı ve ağız kuruluğu gibi belirtilere yönelik ilaçlar başlanır. Bunun yanında hastalığın ilerleyişinin hafifletilmesi ve siroz gelişiminin önlenmesi amacıyla da çeşitli ilaç tedavilerine başvurulur. Bu ilaçlar düzenli bir şekilde alınarak karaciğerdeki kronik hasarın azalması sağlanır.

Belirtilere ve Eşlik Eden Diğer Bozukluklara Yönelik Tedaviler

Primer biliyer sirozda en sık izlenen belirtilerden biri kaşıntıdır.  Safra asitlerinin hastalık nedeniyle dolaşımda artması nedeniyle ortaya çıkan bu yaygın kaşıntının tedavisinde çeşitli ilaç tedavilerine başvurulabilmektedir. 

Kaşıntı nedeniyle en yaygın olarak kullanılan ilaçlar kolestiramin, rifampisin, naltrekson ve sertralindir.

Hastalıkta sık görülen bir başka belirti de göz kuruluğudur. Göz kuruluğunun önlenmesi adına suni gözyaşı preparatları tercih edilebilmektedir. 

Bu hastalıkta yağ emilimi bozulduğundan yağda eriyen vitaminlerin (A, D, E, K Vitaminleri) emilimi de azalır. Bu nedenle vitamin eksikliğine bağlı belirtiler izlendiğinde vitamin destek tedavileri verilebilmektedir. D vitamini eksikliği aynı zamanda bu hastalıkta izlenen kemik problemlerine de neden olmaktadır.

Bu hastalıkta izlenebilen bozukluklardan biri de kansızlıktır. Var olan yorgunluğun derinleşmesinde ve hayat kalitesinin düşmesine neden olan bu kansızlık (anemi) da tedavi edilmektedir. 

Aneminin tedavisinde çeşitli ilaçlar kullanılmakla birlikte izlenen aneminin çeşidine, var olan aneminin derinliğine ve eşlik eden diğer hastalıklara bağlı olarak demir tedavisi, Eritropoietin(EPO) tedavisi veya eritrosit süspansiyonu gibi tedavilere başvurulabilmektedir.

Kemiklerde zayıflama bu hastalıkta izlenen belirtiler arasındadır. Kemik kırıkları bu hastalarda daha sıklıkla görülür. 

Hastalığın kemik erimesinin de sıklıkla izlendiği orta yaş kadınlarda daha sık görülmesi ve hastalık nedeniyle D vitamini emilinin de bozulması bu hastalarda kemiklerde zayıflığın sıklıkla görülmesine neden olmaktadır. Bu nedenle hastalara D vitamini takviyesinin yanında ibandronat gibi ilaçlar verilebilmektedir.

Hastalığın Kendisine Yönelik Tedaviler

Primer biliyer sirozun tam olarak tedavisi henüz mümkün olmasa da hastalığın ilerleyişinin yavaşlatılmasında etkili ilaçlar bulunmaktadır. Bu ilaçların başında safra asitleri gelmektedir. 

UDCA (ursodeoksikolik asit) bu hastalığın tedavisinde en sık kullanılan ilaçlardandır. Karaciğer ve safra kanallarında korucuyu ve fonksiyon artırıcı etkisi olan bu ilaç birçok kılavuz tarafından ilk tedavi olarak gösterilmiştir. 

Bazı hastalarda UDCA çeşitli nedenlerle(alerji gibi) kullanılamamakta veya tek başına etkili olamamaktadır. Bu nedenle bu hastalarda UDCA yerine veya UDCA ile birlikle olarak Obetikolik asit(OCA) de kullanılabilmektedir. 

Bunun yanında fibratlar ve budesonid gibi steroid türevi ilaçlar da bu hastalığın tedavisinde UDCA’ya ek olarak verilebilmektedir.

Gebelerde Primer Biliyer Siroz

Primer biliyer siroz daha çok kadınlarda görülen bir hastalıktır (hastaların %90’ı). Bu hastaların büyük bir çoğunluğu genç yaştansa menopoz çağına yakın bir dönemde tanı alır. Primer biliyer siroz hastalarının gebe kalması konusunda herhangi bir engel yoktur. 

Hastalığın en sık şikayetlerinden olan kaşıntı şikayeti gebelik boyunca daha sık izlenmekle birlikte karaciğer fonksiyonlarındaki anormal değişiklikler araştırmalara göre daha çok doğum sonrası dönemde izlenmektedir. 

Hastalığın gidişatının her hastada farklılık göstermesi ve eşlik eden diğer hastalıkların gebelikte sorun yaratabilme ihtimali nedeniyle primer biliyer siroz hastalarının gebelik süresince ve gebelik sonrası gelişebilecek sorunlar hakkında bir uzmandan bilgi almalıdır.

Primer Biliyer Siroz için Hangi Doktora Gidilmeli?  

Primer Biliyer Siroz hastalığının teşhis ve tedavisinde birçok farklı bölüm görev alabilmektedir. Hastalığın ilk belirtileri olan kaşıntı ve yorgunluk ile genellikle Aile Hekimlerine veya İç Hastalıkları uzmanlarına başvurulur. 

Bu belirtiler vücutta görülen birçok bozukluk veya hastalıkta ortaya çıkabildiği için tanı bu aşamada çok mümkün değildir.  

Hastalığın tanısı konduktan sonra veya belirtilerin sebep olduğu hastalığın saptanamaması durumunda hasta sıklıkla Gastroenteroloji ve Hepatoloji bölümüne yönlendirilir. 

Bu bölüm iç hastalıkları bölümünün üst branşlarından biridir. Sindirim sisteminin dahili bozuklukları ile ilgilenen bu bölüm mide, bağırsak ve karaciğeri ilgilendiren hastalıkların tanı ve tedavisi konusunda uzmanlaşmıştır.

Hastalığın ileri evrelerinde özellikle gecikmiş tanı ve tedavi sonrasında karaciğerdeki hasar belirginleşir. Safra kanallarının ilerleyen yıkımı sonrasında o bölgede fibrosiz adı verilen bir tamir dokusu gelişir. 

Bu fibrosiz arttıkça karaciğer fonksiyonları azalır ve sonunda siroz gelişir. Primer biliyer siroz hastalarında karaciğer fonksiyonlarının geri döndürülemez bir şekilde kaybolduğu zaman karaciğer nakli uygulanabilmektedir. 

Karaciğer nakli, Genel Cerrahi uzmanlarınca yapılır. Karaciğer, pankreas ve safra yolları cerrahisi konusunda ileri derecede uzmanlaşmış genel cerrahlar nakil kararının verilmesinde ve naklin yapılmasında görev alırlar. 

Makaleyi faydalı buldun mu?
24
0
Makeleyi Paylaşın