Diyet Nedir?

Diyet genellikle zayıflama ile ilişkilendirilmekle birlikte temelde doğru beslenme, dengeli ve ihtiyaca yönelik beslenme kavramlarını karşılamaktadır.

Diyet genellikle zayıflama ile ilişkilendirilmekle birlikte temelde doğru beslenme, dengeli ve ihtiyaca yönelik beslenme kavramlarını karşılamaktadır. Diyet vücut ağırlığını azaltmak, artırmak veya dengede tutmanın yanı sıra diyabet, hipertansiyon gibi hastalıkları önlemede ve tedavi etmede etkili bir seçenektir. Diyet listesi günlük olarak ağırlık verilmesi veya uzak durulması gereken besinleri içerecek şekilde hazırlanır.

Diyet Çeşitleri

İntermittent Fasting (İF) Diyeti

Aralıklı oruç olarak da adlandırılan intermittent fasting (if diyeti) son dönemlerin popüler diyet programları arasında yer almaktadır. Üç büyük dinin de bir parçası olan ve dünyanın birçok bölgesinde farklı varyasyonları uygulanan orucun sağlık üzerine faydaları yapılan çalışmalarla ortaya konmuştur. İntermittent fasting bir zayıflama diyeti olmanın yanı sıra bilimsel olarak kanıtlanmamış olmakla birlikte metabolizma üzerinde olumlu etkilerinin olduğu ve yaşam süresini uzattığı gibi faydalara da sahip olabileceği düşünülmektedir.

İntermittent Fasting (Aralıklı Oruç) Faydaları Nelerdir?

  • Aralıklı oruç Büyüme Hormonu (GH) seviyesini artırır. Artan GH düzeyi yağ yakımını artırırken kas oluşumunu destekler.
  • İnsülin direnci azalır. Az miktar insülin ile daha fazla yağ yakılmasını sağlar.
  • Aç kalmak hücresel onarımı artırır.
  • Uzun süre açlık kalori alımını doğrudan düşürür. Alınan kalori miktarını düşürmek kilo vermenin en önemli yoludur.
  • Açlık vücuttaki iltihabı azaltmaya yardımcı olmaktadır. İnflamasyon (iltihap) birçok kronik hastalığın temel sebepleri arasında yer almaktadır.
  • Hayvanlar üzerinde yapılan çalışmalar aralıklı diyetin kanser riskini düşürdüğüne yönelik çalışmalar 

Aralıklı oruç diyet programlarına benzer bir program olan OMAD diyeti günde 23 saatlik aç kalmayı içermektedir. Bunun dışındaki bir saat içerisinde kişi istediği her şeyi tüketebilir. Oruç saatlerinde ise su haricinde hiçbir besin maddesi tüketilmez.

Ketojenik Diyet Nedir?

Ketojenik diyet veya kısaca keto diyeti, atkins diyeti ve low carb diyeti gibi programlarla yakından benzerlik gösteren, düşük karbonhidrat - yüksek yağ içeren beslenme düzenidir. Günlük beslenme düzeninde yer alan karbonhidratların sağlıklı yağlarla değiştirilmesi temel amaçtır. Vücut enerji ihtiyacını karşılamak amacıyla hızlı şekilde yağ yakmaya başlar. Yağların parçalanması sonucu keton adı verilen madde oluşur. Ketojenik diyet programı ismini buradan almakla birlikte insülin direnci diyeti veya yağ yaktıran diyet/yağ yakıcı diyet olarak da adlandırılabilmektedir. İnsülin direnci over kisti görülme sıklığı ile doğrudan ilişkili olduğundan dolayı insülin direncini azaltan beslenme programlarına polikistik over diyeti adı da verilmektedir.

Ketojenik Diyet Listesi

Ketojenik diyet düzeni kalori sayımına gerek kalmadan zayıflamaya imkan sağlamaktadır. Üstelik karbonhidrat içeren besinler dışında bir kısıtlamaya gerek duyulmaz. Ketojenik diyet listesi içerisinde yer almaması gereken, yüksek karbonhidratlı besinler şu şekildedir:

  • Şeker ve şekerli içecekler
  • Tahıl ve nişasta içeren gıdalar
  • Meyveler
  • Fasulye ve baklagiller
  • Kök sebzeler
  • Bazı çeşni ve soslar
  • Alkol
  • Şekersiz diyet ürünler

Özellikle düşük kalorili ketojenik diyet programları hızlı bir şekilde kilo kaybına imkan sağlamaktadır. Ancak uzun süreli olmayan bu programlar sonra kaybedilen kiloların geri alınmasını önlemek büyük önem taşımaktadır. Düşük kalori ketojenik diyet sonrası SDM diyeti vücut ağırlığını korumayı amaçlayan beslenme programıdır.

Ketojenik Diyet Faydaları Nelerdir?

  • Diyabet veya bozulmuş kan şekerine sahip kişilerde kan şekerini ve insülin direncini düşürür.
  • Tümör büyümesini yavaşlatmada ve kanserle mücadelede etkili olabileceği düşünülmektedir.
  • Alzheimer hastalığının semptomlarında düzelmeye ve hastalığın ilerlemesini durdurmaya yardımcıdır.
  • Epileptik çocuklarda nöbet görülme sıklığını azalttığı gösterilmiştir.
  • İnsülin direncini düşürmesi PCOS (polikistik over sendromu) riskini azaltır.

Akdeniz Diyeti

1960’lı yıllarda yapılan çalışmalar İtalya, Yunanistan gibi Akdeniz ülkelerinde kalp ve damar hastalıklarına bağlı ölümlerin diğer ülkelere nazaran düşük olduğunu ortaya koymuştur. Bu veriler Akdeniz diyeti ve Akdeniz tipi beslenme düzeninin sağlık üzerine olumlu etkilerini destekler niteliktedir. Akdeniz kültürü tek bir yiyecek üzerine kurulu değildir. Temel beslenme düzeni çerçevesinde tüketilecek diyet yemekleri kişisel ihtiyaç ve tercihlere göre seçilebilir.

Akdeniz kültürünün temelinde deniz ürünleri ve zeytinyağı yer almaktadır. Kırmızı et ve hayvansal yağ tüketimi sıfıra yakın düzeyde yer almaktadır. Bunun dışında öğünler meyve, sebze, tahıl, kuruyemiş, baklagil, patates, baharat ve çeşitli otlarla desteklenebilir. Uzak durulması gereken besinler ise işlenmiş şeker, şekerli içecekler, rafine tahıl ve yağlardır. 

Akdeniz diyetinin temel içeceği sudur. Günlük olarak yemeklerle ve yemek aralarında tüketilebilir. Bunun yanı sıra düşük dozlarda alkolün (kırmızı şarap) kalp sağlığına faydalı olabileceği düşünülmektedir. Ancak inançlara veya kişisel tercihlere göre alkol tüketiminden kaçınmak mümkündür. Çay ve kahve tüketilebilecek diğer sıvılar arasında yer alır. Ancak şekerli içecekler ve hazır meyve sularından uzak durulmalıdır.

Candida Diyeti

Candida (kandida) insan vücudunda ağız, deri, sindirim sistemi, ayak tırnağı ve genital bölgelerde doğal olarak bulunan bir çeşit mantardır. Normal şartlarda zararsız olmakla birlikte bağışıklığı baskılanmış kişilerde veya mantarın aşırı çoğalması ile enfeksiyonlara sebep olabilir. 

Kandida enfeksiyonlarının sebep olabileceği durumlar arasında yer almaktadır. Candida diyeti etkinliği bilimsel olarak kanıtlanmamış olmakla birlikte kandida enfeksiyonlarının sebep olduğu semptomları ortadan kaldırmaya yönelik beslenme programıdır. 

Candida diyeti düşük şeker ve karbonhidrat içeriğine sahip besinleri tüketmeyi temel alır. Az şekerli meyveler (limon), nişastasız sebzeler (lahana, limon, kuşkonmaz, salatalık gibi), kaliteli proteinler (tavuk, yumurta, hindi, somon), avokado, zeytinyağı, kafeinsiz içecekler diyet kapsamında tüketilebilir. 

Candida diyeti katı kurallara sahip sert bir diyet programıdır. Uyum zorlukları sıklıkla yaşanır. Ayrıca diyet programının etkinliği üzerine bilimsel bilgiler net değildir. Kandida enfeksiyonuna işaret eden durumlarda mutlak suretle tıbbi yardım alınması gerektiği unutulmamalıdır.

Nötropenik Diyet

Vücut savunma sisteminin bir parçası olan nötrofil adı verilen hücrelerin düşüklüğü nötropeni olarak adlandırılmaktadır. Özellikle kanser hastalarında uygulanan kemoterapiye bağlı olarak nötropeni ortaya çıkabilir. Bağışıklık sistemindeki bu eksiklik vücudu enfeksiyonlara karşı açık hale getirir. Nötropenik diyet gıdalara vücuda giren mikroorganizmaları azaltmayı ve dolayısıyla da enfeksiyon riskini düşürmeyi amaçlamaktadır. Düşük bakterili diyet olarak da adlandırılabilir. 

Protein Diyeti

Temel besin maddelerinden biri olan protein vücudun yapı taşları arasında yer aldığından dolayı günlük olarak tüketimine özen gösterilmelidir. Bunun yanı sıra yüksek protein içerikli beslenme programının kilo vermeye yardımcı olabileceğine yönelik işaretler yer almaktadır. 

Protein diyeti uzun süre tokluk hissi oluşmasını sağlarken iştahı da baskılar. Metabolizma hızını yükseltir. Yüksek metabolizma hızı aynı eforla daha fazla kalori yakmaya imkan sağlar. Kas kütlesini artırırken vücut kompozisyonunun düzeltilmesini sağlar. 

Sağlıklı bir birey günlük olarak vücut ağırlığının her bir kilogramı için 0.8 gram protein almalıdır. Bu değer 70 kilogramlık biri için 56 grama denk gelmektedir. Vücudun fizyolojik işlevleri için yeterli görülen bu miktar kas kütlesi yapımı için yetersiz görülmektedir. Yapılan çalışmalar günlük tüketilen protein miktarının artırılmasının yağ yakmayı desteklediğini ortaya çıkarmıştır. Yüksek kaliteli proteinler hayvansal gıdalardan elde edilebilir. Yumurta, süt ürünleri, et, balık ve tavuk gibi gıdalar günlük protein alımını yükseltmeye yardımcı olur. Öğünler fasulye, baklagil, tahıl, soya, kabuklu yemişler ve tohumlarla desteklenebilir.

Gaps Diyeti

Gaps diyeti Otizm gibi beyni etkileyen hastalıklarda doğal bir tedavi yöntemi olarak görülen, çok aşamalı ve kısıtlayıcı bir beslenme düzenidir. Bilimsel verilere dayanmamakla birlikte

  • Otizm
  • Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu
  • Disleksi
  • Depresyon
  • Şizofreni
  • Bipolar bozukluk
  • Çocuklarda yatak ıslatma gibi psikiyatrik ve nörolojik hastalıkları tedavi edebileceği ileri sürülmektedir.

Gaps diyeti tahıllar, pastörize süt ürünleri, rafine şeker ve nişastalı sebzelerin tüketimini katı şekilde kısıtlamaktadır. Bu konuda bilimsel çalışmalar bulunmamakla birlikte bu beslenme programı kişinin ihtiyaçlarını tam olarak karşılayamaması durumunda beslenme ve gelişme geriliğine sebep olabilir. 

DASH Diyeti

Dünya çapında bir milyondan fazla insanı etkileyen hipertansiyon; başta kalp hastalıkları olmak üzere inme, görme kayıpları, böbrek hasarı, cinsel fonksiyon bozuklukları, uzuv kayıpları gibi sonuçlara sebep olabilmektedir. Hipertansiyonla mücadelede tıbbi açıdan da geçerliliği olan uygulamalardan biri Dash diyetidir. Dash diyeti hipertansiyonla yakından ilişkili tuz tüketimini kontrol altına almayı amaçlar. Günlük tüketilmesi gereken tuz miktarı 2.5 gram civarı iken ülkemizde bu değer ortalama 7 gramdır. Dash diyeti listesi tavuk, balık, fasulye gibi yağsız protein kaynaklarını, meyve ve sebzeleri bolca içerirken kırmızı et, tuz, şeker ve yağı kısıtlar.

Dash Diyeti Faydaları Nelerdir?

  • Dash diyeti kapsamında yalnızca tuz kısıtlaması dahi hipertansiyon hastaları ve sağlıklı kişiler için kan basıncının düzenlenmesine yardımcı olur.
  • Düzenli ve doğru besinlerle uygulanan beslenme planı kilo kaybına yardımcı olur. Kilo vermenin de tansiyonu kontrol etmeye ek faydaları bulunmaktadır.
  • Bazı çalışmalar diyabet ve insülin direnci görülme oranını azalttığını ortaya koymuştur.

Şeker Diyeti

Şeker vücudun en hızlı enerji kaynağıdır. Yetişkinler günde ortalama olarak 22 çay kaşığı şeker tüketmektedir. Fiziksel aktivite ile harcanmayan şeker obezite, diyabet, kalp hastalığı, iltihaplı hastalıklar, yüksek kolesterol ve yüksek tansiyon ile yakından ilişkilidir.  

Sağlıklı bireylerde insülin adı verilen hormon kan şekerinin düzenlenmesini sağlar. Bu hormonun üretilmesinde veya etki mekanizmasında sorun oluşması diyabet (şeker hastalığı) olarak adlandırılır. Yüksek şeker herkes için sağlıksız olmakla birlikte özellikle diyabet hastaları bu durumu kontrol altına alamadığından dolayı acil sorunlar ortaya çıkabilmektedir. Şeker kullanımı kısıtlayan diyabet diyeti (şeker hastası diyeti), hipoglisemi diyeti gibi beslenme programları genel olarak şeker diyeti olarak da adlandırılmaktadır.

Diyabet diyeti gibi şeker kesme diyetlerine yavaş yavaş başlanması ve öncelikle bariz şeker kaynaklarının (tatlılar) kesilmesi önerilmektedir. Ardından besinlerin etiketleri okunarak şeker içeriğinden kaçınılabilir. Diyabet hastaları başta olmak üzere şeker diyeti uygulayanlar için marketlerde diyet yiyecekleri satılmaktadır. Diyet içecekler, diyet tatlılar ve diğer diyet yemekler genellikle yapay tatlandırıcı içermektedir. Yapay tatlandırıcılar kan şekerini yükseltmez ancak yapılan çalışmalar yapay tatlandırıcıların uzun vadede şeker isteğini artırabileceğini ortaya koymuştur.

Tip 2 diyabet insülin direnci ile ilişkilidir. Vücutta üretilen insüline karşı yeterli cevap oluşmadığından dolayı kan şekeri düzenlenemez. Tip 2 diyabet diyeti olarak adlandırılan beslenme düzeni insülin direncinin azaltılmasını amaçlar. Bundan dolayı insülin direnci kırma diyeti olarak da adlandırılmaktadır.

Gut Diyeti

Gut hastalığı eklemlerde ani ve şiddetli ağrı, şişlik ve iltihaplanma ile seyreden kronik bir hastalıktır. Hastalığın kontrol altına alınmasında medikal tedavinin yanı sıra beslenme ve yaşam tarzı değişiklikleri büyük önem taşır. 

Besinlerin sindirimi ile ortaya çıkan ürik asit gut hastalığının alevlenmesine ve atak geçirmesine sebep olmaktadır. Gut diyeti sindirimi sonucunda ürik asit oluşturmayan besinleri içeren beslenme programıdır. 

Pürin adı verilen madde vücutta ürik asit birikmesine ve gut atağına sebep olmaktadır. Pürin açısından zengin besinler arasında

  • Sakatat
  • Kırmızı et
  • Deniz ürünleri
  • Alkol ve bira yer almaktadır. 

Gut hastalarının beslenme programında bu besinlerin kısıtlanması gerekmektedir. Bu konudaki istisnalardan biri ise sebzelerdir. Sebzelerde pürin miktarı artsa da gut atağını tetiklemez. Ancak pürin bakımından fakir şekerle zenginleştirilmiş içecekler gut hastalığını ve hastalarda atak görülme riskini artırmaktadır.

Paleo Diyeti

Paleo diyeti insan atalarının avcı-toplayıcı dönemdeki beslenme şekillerine yönelik diyet programıdır. Geçmiş çağlarda insanlar beslenme düzenlerine ek olarak fiziksel olarak aktif bir yaşantı sürdürmüşlerdir. Bu dönemlerde diyabet, kalp hastalığı gibi sorunların daha az görüldüğü bilinmektedir. 

Paleo diyet listesi belirli besinlerden oluşmamaktadır. İnsanlar geçmiş dönemlerdeki beslenmeleri elde ettikleri besin maddeleri, yaşadıkları bölge ile yakından ilişkilidir. Diyet programı kişisel olarak uyarlanabilir. Et, balık, yumurta, sebze, meyve, kuruyemiş, tohum, otlar, baharatlar ve sağlıklı yağlar beslenme programı içerisinde bolca bulunmaktadır. Geçmiş çağlarda insanların tüketmediği

  • İşlenmiş gıda
  • Şeker
  • Şeker takviyeli hazır içecekler
  • Tahıllar
  • İşlenmiş süt ürünleri
  • Yapay tatlandırıcılar
  • Bitkisel yağlar, margarin ve trans yağlar beslenme programından çıkarılması gereken besin maddeleridir.

Karbonhidrat Diyeti

Besinlerde doğal olarak bulunan karbonhidrat enerjinin birincil kaynağıdır. İhtiyaçtan fazla alınan karbonhidrat vücutta yağa dönüştürülerek depolanır. Düşük karbonhidrat diyeti (low carb diyeti) şekerli yiyecekler, makarna ve unlu ürünlerin tüketimini kısıtlamaktadır. Karbonhidrat diyeti programlarının birçok çeşidi bulunmaktadır. Düşük karbonhidrat içerikli beslenmenin kilo vermenin yanı sıra birçok sağlık probleminde faydalı olduğu ortaya konmuştur. 

Eliminasyon Diyeti 

Her insan farklı özelliklere sahiptir. Bazı besin maddeleri herkes tarafından kolayca tolere edilemeyebilir. Rahatsız edici semptomlara sebep olan besinlerin tespit edilerek beslenme programından çıkarılmasına eliminasyon diyeti adı verilir. 5-6 hafta süren diyet programı şişkinlik, gaz, ishal, kabızlık, mide bulantısı gibi sorunların azaltılmasına yardımcı olabilir.  

Eliminasyon diyeti farklı besin maddeleri için farklı şekillerde uygulanabilir. Düşük zincirli karbonhidratların beslenme programından çıkarılmasını kapsayan FODMAP diyeti eliminasyon diyetine örnek olarak gösterilebilir. Gıda alerjisi ve intoleransını belirlemede diyet programlarının etkili sonuçlar verebileceği bilinmektedir. Ancak bu gibi tıbbi durumlarda sağlık kuruluşuna başvurmak ihmal edilmemelidir.

Gastrit Diyeti

Mideyi koruyucu tabakanın incelmesine bağlı olarak gelişen iltihabi duruma gastrit adı verilmektedir. Hazımsızlık, karın ağrısı gibi semptomların yanı sıra tedavi edilmeyen gastrit mide delinmesi ve kanser gibi sorunlara sebep olabilmektedir. Sindirim sistemi sağlığı ve genel sağlıkla yakından ilişkili olan beslenme düzeni gastritte en önemli faktörlerden biridir. Gastrit diyeti semptomların hafifletilmesine yardımcı olmaktadır. 

Kızarmış, baharatlı ve asitli gıdalar gastrite doğrudan sebep olmasa da şikayetlerin şiddetlenmesinde etkilidir. Gastrit diyeti listesi yüksek lifli besinler (tam tahıllı gıdalar, meyve, sebze, fasulye), balık, yağsız et, asitsiz ve kafeinsiz içecekler içermektedir. Ayrıca probiyotikler (yararlı bakteriler) gastrit gelişme riskini düşürmektedir. Bu nedenle lahana turşusu, yoğurt gibi zengin probiyotikler beslenme programının vazgeçilmezleri arasında yer alır.

Reflü Diyeti

Mide içeriğinin yemek borusuna doğru ilerlemesine reflü veya yaygın kullanımıyla mide ekşimesi adı verilmektedir. Sağlıklı bireylerde bazen bu durumun görülmesi normaldir. Ancak her yemekten sonra mide ekşimesi, geğirme, yanma ve şişkinlik gibi şikayetlerin görülmesi kronikleşmiş reflü hastalığı olarak adlandırılır. Mide girişinde bulunan yapılardaki (alt özofagus sfinkteri) gevşeklik reflü hastalığının patolojik sebepleri arasında yer almaktadır. Ancak yapılan çalışmalar beslenme düzeninin reflüye zemin hazırladığını ortaya koymuştur.

Reflü diyeti reflü semptomlarının zayıflatılmasını sağlayabilir. Asit düzeyi düşük bir beslenme programı olduğundan dolayı alkali diyet olarak da adlandırılır. 

  • Kızarmış yiyecekler
  • Fastfood
  • Pizza
  • Patates cipsi
  • Peynir
  • Çikolata
  • Domates ve domatesli soslar
  • Turunçgiller
  • Nane
  • Asitli içecekler gibi besinler içeriği asitleştirir, alt özofagus sfinkterinde gevşemeye sebep olur ve mide boşalmasını geciktirir. Dolayısıyla reflüyü tetikler. 

Reflü diyeti listesi sindirimi hızlı, lifli ve alkali besinleri içermektedir:

  • Yulaf, esmer pirinç
  • Patates, havuç gibi kök sebzeler
  • Brokoli, yeşil fasulye
  • Muz, kavun, karnabahar, rezene, fındık gibi alkali besinler
  • Salatalık, marul, karpuz

İrritabl Bağırsak Sendromu Diyeti (İBS Diyeti)

İrritabl bağırsak sendromu bir patolojik sebebe bağlı olmadan ortaya çıkan şişkinlik, rahatsızlık ve acil tuvalete çıkma hissi gibi belirtileri içermektedir. Tüketilen besinler İBS’nin semptomlarında şiddetlenmeye sebep olabilir. Sorunun şiddetlenmesine sebep olan besinlerin tüketilmesini kısıtlayan İBS diyeti kişiden kişiye farklılık göstermektedir.

Kolonoskopi Diyeti

Kolonoskopi kalın bağırsağı incelemek amacıyla anüs yoluyla gerçekleştirilen görüntüleme yöntemidir. İnceleme sırasında bağırsakların boş olması gerekmektedir. Bu amaçla birkaç gün öncesinde kolonoskopi öncesi diyet uygulanması gerekebilir. Kolonoskopi diyeti

  • Uygulamadan birkaç gün önce: Düşük lifli besinler tüketilmelidir. Tahıl, kuruyemiş, çiğ meyve ve tohumlar yüksek lif içeriğinden dolayı diyette yenmemesi gerekenler arasında yer alır.
  • Uygulamadan 1 gün önce: Kolonoskopiden önceki gün katı gıda maddeleri tüketilmemelidir. Et suyu, meyve suyu, içecekler tüketilebilir.
  • Uygulama günü: Sadece sıvı gıdalar tüketilmelidir. 2 saat öncesinde besin alımı tamamen kesilmelidir.

Coumadin Diyeti

Coumadin pıhtı oluşmasını engelleyen, kan sulandırıcı ilaçtır. Coumadin diyeti ilaçla etkileşime girebilecek veya kan pıhtılaşma süresini kısaltabilecek besinlerin tüketilmesini kısıtlamaktadır.

  • Ispanak
  • Pazı
  • Semizotu
  • Karalahana
  • Şalgam
  • Mayonez
  • Kanola yağı gibi besinlerin tüketimi kısıtlanmalıdır.

İyot Diyeti

Çeşitli tiroid hastalıklarında kullanılan radyoaktif iyot tedavisi öncesinde 2-3 hafta kadar iyot diyeti uygulanmaktadır. Günlük ihtiyaç 150 mikrogramken iyot diyetinde en fazla 50 mikrogram iyot tüketilebilir. İyot içeren besin maddeleri:

  • İyotlu tuz 
  • Deniz ürünleri
  • Süt ve süt ürünleri
  • Yumurta beslenme listesinden çıkarılmalıdır.

Sodyum Diyeti

Sodyum vücudun temel minerallerinden biridir. Ancak sodyum yüksekliği kalp yetmezliği, hipertansiyon ve böbrek hastaları açısından risk oluşturabilir. Bundan dolayı düşük sodyum diyeti uygulanması gerekir. Sodyum tuzun ana bileşenidir. Dolayısıyla tuz tüketimi de kısıtlanır. Ödem attırıcı diyet olarak da adlandırılabilir.

Emziren Anne Diyeti

Emzirme döneminde sürekli bir açlık hissedilebilir. Süt üretiminin sağlanabilmesi için bazı besin maddelerine fazladan ihtiyaç duyulur ve yakılan kalori miktarı artar. A, E, D, C, B12 gibi vitamin ihtiyaçlarının yanı sıra günlük harcanan enerji 500 kalori kadar artar. Doğum sonrası diyet veya lohusa diyeti olarak adlandırılan beslenme programları anne ve bebek sağlığı için gerekli makro ve mikro besinlerin alınmasını içermektedir. 

Emziren anne diyeti listesi öncelikli besin maddeleri şu şekildedir:

  • Balık ve deniz ürünleri
  • Kırmızı ve beyaz et, sakatat: özellikle karaciğer gibi demir deposu besinler 
  • Taze meyve ve sebzeler
  • Kuruyemiş ve tohumlar
  • Sağlıklı yağlar: Zeytinyağı, tam yağlı yoğurt, yumurta
  • Lif bakımından zengin gıdalar: patates, balkabağı, fasulye, yulaf, kinoa
  • Lahana turşusu gibi probiyotik kaynakları

Water Fasting Diyeti (Su Orucu)

Fasting (oruç) çeşitli kültürlerde geçmişi uzun yıllara uzanan kültürel, dini ve tıbbi bir beslenme çeşididir. Water fasting su dışındaki besinleri tüketmeyi kısıtlayan, son yılların popüler beslenme programlarından biridir. Su orucu diyet programının belirli bir uygulama kılavuzu bulunmamakla birlikte genellikle 24-72 saatlik bir orucun ardından 1-3 günlük bir beslenme programını içermektedir. 

Daha önce hiç su orucu tutmayanların öncesinde birkaç gün hazırlık yapmaları gerekebilir. Bunun dışında gut, tip 1 ve tip 2 diyabet hastaları, hamileler, yaşlılar ve çocuklar tıbbi bir gözetim olmadan su orucu tutmamalıdır. 

Su orucunun ilk 24-72 saatlik kısmında su dışında hiçbir besin maddesi tüketilmez. Bu sürecin ardından ortaya çıkan aşırı yeme isteği bastırılmalı, küçük öğünler ve sıvı besinlerle oruç bozulmalıdır. Ayrıca vücutta oluşan vitamin ve mineral kaybını telafi etmek son derece önemlidir.

Su orucu Zararları

  • Su orucu ile vücut ağırlığının 1 kilograma kadar olan kısmı kaybedilebilir. Ancak bu hızlı düşüş sağlıklı ve doğru bir kilo kaybı değildir çünkü ilk kayıplar karbonhidratlardan ve kas kütlelerinden olacaktır.
  • Günlük su ihtiyacının bir kısmı tüketilen besinlerden karşılanır. Besin tüketilmeden aynı miktarda su alındığında vücut susuz kalacaktır.
  • Kan şekerinin düşmesine bağlı olarak tansiyon düşer. Aktivite performansı azalır.

Detoksifikasyon (Detoks) Diyeti

Detoks diyeti kanda ve vücuttaki zararlı toksinleri temizleme amacıyla uygulanan beslenme programlarıdır. Standart bir detoks diyeti bir süre orucun ardından meyve, sebze suları ve su tüketimi ile gerçekleştirilir. Ayrıca bitki çayları, şifalı bitkiler ve takviyeleri içerebilir. Yaygın şekillerde uygulanan detoks diyetleri ile ilgili bilgilerde bilimsellik açısından eksiklikler bulunmaktadır. Olası faydalarını ne denli ortaya koyduğu ise bilinmemektedir.

Gluten Diyeti

Gluten çoğu tahılda bulunan protein yapılı bir maddedir. Buğday, arpa, çavdar ve bu tahıllardan elde edilen ürünler önemli gluten kaynakları arasında yer almaktadır. Gluten çoğu insan için zararlı değildir. Ancak Çölyak hastalığı ve gluten alerjisi gibi durumlarda olumsuz etkilere sebep olabilmektedir. Gluten diyeti veya çölyak diyeti olarak adlandırılan beslenme programı gluten içeren besinlerin tüketilmesini kısıtlamaktadır. Glutensiz başlıca besin maddeleri şu şekildedir:

  • Kinoa
  • Esmer pirinç
  • Karabuğday
  • Yulaf
  • Meyve ve sebzeler
  • Kırmızı et
  • Baklagiller
  • Beyaz et ve deniz ürünleri
  • Süt ürünleri
  • Katı ve sıvı yağlar

Semptomların azaltılmasında bağırsak bakterilerinin düzenlenmesi faydalı olabilir. Bağırsak florası diyeti probiyotiklerin tüketilmesini amaçlar. 

Kolesterol Diyeti

Kolesterol doğal olarak vücutta üretilen yağ yapılı bir maddedir. Hücrenin yapısal komponentleri arasında yer almakla birlikte çeşitli hormonların da yapısına katılabilmektedir. Kolesterolün kanda taşınması amacıyla LDL ve HDL gibi lipoproteinler (yağ ve protein) karaciğerde taşınmaktadır. Kandaki total kolesterol seviyesinin artması damar sertliklerine ve damar içi plak oluşumuna sebep olmaktadır. Damarlardaki sertlik ve daralma koroner kalp hastalıkları ve inme başta olmak üzere çeşitli problemlere sebep olabilir. 

Kolesterol düşürücü diyet besinlerle alınan kolesterol miktarını düşürerek kalp ve damar hastalıklarına karşı korumayı amaçlamaktadır. Kolesterol diyeti listesi şu besinleri içerebilir:

  • Lif açısından zengin gıdalar
  • Taze meyve ve sebzeler
  • Yeşil bitkiler ve baharatlar
  • Doymamış yağlar (zeytin yağı, avokado, balık ve kuruyemiş yağları)
  • Balık ve deniz ürünleri

Trigliseridler genellikle kolesterol ile yakından ilişkili olarak bilinmektedir. Kanda bulunan yağ çeşitlerinden biridir. Dokularda depolanan yağlar trigliserid formundadır. Trigliserid diyeti düşük kolesterollü beslenme ile yakından ilişkilidir.

Kan Grubuna Göre Diyet

Kan grubu insanın kalıtsal özelliklerinden biridir. Kan grubu aynı zamanda gelişimsel dönemle ilgili bilgiler de vermektedir. Yapılan çalışmalar farklı kan grubuna sahip insanların genetik tarihinin farklı olduğunu ileri sürmektedir. Bu durum kan grubu ile tüketilen besinler ve yapılan egzersizler arasında bağlantı kurulabileceği fikrini ortaya atmıştır. Ancak yapılan çalışmalarda kan grubu ve beslenme arasındaki ilişkiyi destekleyecek sonuçlara ulaşılamamıştır.

Safra Kesesi Diyeti

Safra kesesi karaciğerin alt kısmında bulunan ve karaciğer tarafından salgılanan sindirimde görevli safra salgısının depolandığı organdır. Beslenme düzeni safra kesesinin sağlığını korumaya yardımcı olabileceği gibi iltihap ve safra taşı oluşumuna zemin hazırlayabilir. Safra kesesini koruyan besinler şu şekildedir:

  • Turunçgiller
  • Yeşil yapraklı sebzeler
  • Süt
  • Domates
  • Balık ve diğer deniz ürünleri
  • Fasulye
  • Fındık
  • Mercimek

Ülseratif Kolit Diyeti

Ülseratif kolit kalın bağırsağın son kısmından başlayarak tüm sindirim sistemini etkileyebilen kronik, iltihabi bir hastalıktır. Tüketilen besinler ülseratif kolit gelişmesinde doğrudan etkili değildir. Ancak bazı gıdalar hastalığın tetiklenmesine ve semptomların şiddetlenmesine sebep olabilir. Ülseratif kolit diyeti standart bir program olmamakla birlikte hastalığı tetikleyen yiyeceklerin beslenme düzeninden çıkarılmasını kapsamaktadır. Hastalığı olumsuz etkileyecek, beslenme programından çıkarılması gereken başlıca besin gıdalar şu şekildedir:

  • Alkol
  • Kafein
  • Kuru fasulye, bezelye ve baklagiller
  • Kurutulmuş meyve
  • Yüksek lifli gıdalar
  • Patlamış mısır
  • Çiğ meyve ve sebze
  • Rafine şekerler
  • Baharatlı yiyecekler

Ülseratif kolit, çölyak, lupus ve Romatoid artrit gibi hastalıkların ortak özelliği vücutta iltihaplanma ile seyretmeleridir. AİP diyeti vücuttaki iltihabı azaltmaya ve dolayısıyla da bu hastalıkların olumlu seyretmesini amaçlamaktadır. Ülseratif kolit diyeti, çölyak diyeti ve pankreatit diyeti AİP beslenme programı ile yakından ilişkilidir.

Glisemik İndeks Diyeti

Glisemik indeks besinlerin kan şekerini ne kadar yükselttiğini ifade etmek amacıyla kullanılan sayısal değerlerdir. Glisemik indeks diyeti (kısaca Gİ diyeti) kan şekerini fazla yükseltmeden beslenmeyi amaçlamaktadır. Kilo vermenin yanı sıra kalp ve damar hastalıklarından ve obeziteden korunmaya yardımcıdır.

Haşimato Diyeti

Haşimato hastalığı en sık görülen tiroid sorunlarından biridir. Otoimmün ve kronik bir hastalıktır. İlaç tedavisi ile hormonal denge korunsa da kişinin hayatını etkileyen çeşitli semptomlar devamlılık gösterebilir. Yapılan araştırmalar ilaç tedavisine ek olarak uygulanan beslenme ve yaşam değişikliklerinin hastaların yaşam kalitelerini artırdığını ortaya koymuştur. Hipotiroidi diyeti olarak da adlandırılmaktadır.

Vegan Diyeti

Veganizm insanların etik, çevresel ve sağlıkla ilgili nedenlere bağlı olarak başvurduğu beslenme düzenidir. Günümüzde giderek popülerleşen bu anlayışın daha ince bir bele sahip olmanın yanı sıra kalp ve damar sağlığını korumaya yardımcı olabileceği ortaya çıkmıştır. Ayrıca kan şekeri kontrolü sağlanır ve insülin direnci azalır. Vegan diyeti et, yumurta, süt dahil olmak üzere hayvansal kaynaklı tüm besinleri tüketmeyi yok sayar. Katı bir beslenme düzenine sahip vegan diyetinin olumlu ve olumsuz etkileri üzerine tartışmalı sonuçlar söz konusudur.

Hızlı Kilo Verdiren Diyetler Hangileridir?

Hızlı bir şekilde kilo kaybı sağlayan diyet programları arasında

  • Paleo diyeti
  • IU Dİyeti ( Kore Diyeti)
  • Dukan diyeti
  • Hcg diyeti
  • Düşük kalorili ketojenik diyet
  • Smoothie diyeti
  • Aralıklı oruç
  • GM diyeti
  • Hollywood diyeti
  • Omni diyeti yer almaktadır. 

Örneğin Dukan diyeti yapanlar üzerinde gerçekleştirilmiş bir çalışmada 10 haftada 15 kilogram verilebileceği sonucu ortaya konmuştur. Ancak uzmanlara göre hızlı kilo vermeden daha önemli olan sağlıklı ve istikrarlı olarak kilo vermektir. Hızlı kilo vermeyi sağlayan bazı programlar enerji düşüklüğüne sebep olabilir. Daha önemli olan boyutu ise vücutta çeşitli eksiklikler ortaya çıkabilir. Kaybedilen ağırlığın vücuttaki su ve kaslardan kaynaklanması sağlıklı değildir.

Zayıflamak için Diyet Nasıl Yapılır?

Daha önce bahsedildiği üzere onlarca popüler diyet programına ulaşmak mümkündür. Diyet programlarının bir kısmı çeşitli tıbbi prosedür veya tedavi programlarının bir parçasıdır ve hastalıklarla mücadele etmek için kullanılır. Zayıflama diyetleri ise tüm diyet programlarının çok büyük bir kısmını içermektedir. Kilo vermek için diyet sık başvurulan bir uygulamadır. Ancak amacın sadece diyet sonunda tartıda karşılaşılan bir eksiklik olmaması gerektiği de unutulmamalıdır. Sağlıklı beslenme ve diyet aynı anlamı karşılamayabilir. 

Bazı diyet programları hızlı bir şekilde kilo kaybına imkan sağlayabilir. Bu diyet programlarında tipik olarak birkaç besin öğesinin tüketildiği, sürdürülebilirliği düşük uygulamalardır. Bir süre sonra diyeti bırakarak eski beslenme düzenine dönen kişinin kaybettiği kiloları geri alması kaçınılmazdır.

Çeşitli diyet programları bir besin maddesi üzerinde yoğunlaşır veya bir başka besin maddesini tamamen yasaklar. Bazı besinlerin tamamen kesilmesi vücutta eksikliklere sebep olabilir.

Diyet programları genellikle hangi besinlerin tüketilmesi gerektiğini tam olarak açıklamamaktadır. Örneğin karbonhidrat sayma üzerine olan bir diyet programında kişi yüksek yağ oranlı beslenmeye yönelebilir. Bu durum sağlık açısından risklere yol açacaktır.

Nasıl Sağlıklı Kilo Verilir?

Kilo vermek isteyen herkes hızlı sonuçlar elde etmek isteyecektir. Ancak sağlık otoritelerine göre kilo vermek yavaş ve istikrarlı bir şekilde başarıya ulaşabilir. Sağlıklı kilo verme yalnızca bir diyet değil bir yaşam şeklini içine almaktadır. Temel amaç alınan ve harcanan kalori arasındaki farkı açmaya çalışmaktır. Egzersiz ve spor kilo vermede birbirinden ayrı düşünülmemelidir. 

Besinlerle kalori alımını azaltmak diyet programları ile sağlanabilir. Ancak popüler birçok diyet programı çeşitli riskleri içerisinde barındırmaktadır. Kilo vermeye yardımcı olan her uygulama sağlıklı olmayabilir. Sağlıklı diyet vücudun ihtiyaçlarından ödün vermeden yağ yakmayı artıran beslenme planıdır. Doğru beslenme planı kişiye göre değişebilir. Belirli temel prensiplere dikkat etmenin dahi tek başına etkili olabileceği unutulmamalıdır. 

Günlük olarak her aktivite kalori harcamaya yardımcı olur. Egzersiz miktarı arttıkça yakılan kalori artacak ve kilo kaybı mümkün olacaktır. Egzersizler yalnızca kilo vermek isteyenler için gerekli değildir. Her bireyin başta kalp hastalıkları, hipertansiyon, diyabet, obezite ve stresten korunmak amacıyla haftada en az 150 dakika hafif egzersiz yapması önerilmektedir. 

Makaleyi faydalı buldun mu?
0
0
Makeleyi Paylaşın

Diyet ile İlgili Sıkça Sorulan Sorular

İF diyeti nasıl yapılır?

İF diyeti (intermittent fasting - aralıklı oruç) bir diyet listesinden çok bir beslenme modelidir. Günlük 14-16 saat aç kalmayı veya haftada 2 gün oruç tutmayı içeren farklı uygulama şekilleri mevcuttur. Oruç tutulmayan saatlerde tüketilecek besinlerle ilgili bir kısıtlama olmamakla birlikte temel sağlıklı beslenme kurallarına uymak gerekmektedir. Normal oruçtan farklı olarak su ve kalorisiz besin maddeleri tüketilebilmektedir.

Stj. Dr. Özlem Filiker

Diyette kabızlık neden görülür?

Çeşitli diyet programlarında kabızlık sık görülen sorunlardan biridir. Bu durum muhtemelen tüketilen besinlerle veya beslenme düzeninin ani değişmesi ile ilgili olabilir. Diyet sırasında bol su tüketimine özen gösterilmelidir. Bunun yanı sıra bağırsak hareketlerini hızlandırıcı besinler tüketilebilir.

Stj. Dr. Özlem Filiker

Diyet yapmak zararlı mıdır?

Tedavi yöntemi olarak kullanılan diyet programlarının yanı sıra tıbbi olarak onaylı zayıflama diyetleri de mevcuttur. Bilinçsizce yapılan, uzun süreli açlığa veya belirli bir besin maddesine dayanan diyet programları ise beslenme yetersizliğine, büyüme ve gelişme geriliğine, böbrek yetmezliğine ve çeşitli problemlere sebep olabilmektedir.

Stj. Dr. Özlem Filiker

Diyet sırasında neden kilo verilmez?

Bir diyet programı ile kısa dönemde kilo kaybı sağlamak mümkündür. Ancak diyet yapanlar ilerleyen dönemde kilo verme hızının düştüğünü fark edecektir. Bu durumun sebebi kilo kaybına bağlı olarak vücudun aktivite sırasında harcadığı kalorinin düşmesidir. 90 kilogram ağırlığında biri normal bir günde harcadığı kalori 80 kiloya düştüğünde azalır. Bu durum kilo verme hızının düşmesine sebep olacaktır.

Stj. Dr. Özlem Filiker