Duygusal Yeme Bozukluğu

Duygusal yeme bozukluğu kimi zaman olumlu hislere bağlı olarak veya stres artışına bağlı olarak da görülebilir. Psikiyatr tarafından teşhis edildikten sonra duruma göre tedavi planlanmaktadır.

Duygusal Yeme Bozukluğu Nedir?

Duygusal yeme bozukluğu yani diğer adıyla emosyonel yeme bozukluğu günümüzde yaygın olarak gözlenen bir durumdur. Kişilerin genellikle olumsuz hislere ikincil olarak yeme kontrolünü kaybetmesi olarak açıklanabilecek duygusal yeme bozukluğu kimi zaman olumlu hislere bağlı olarak veya stres artışına bağlı olarak da görülebilir. 

Duygusal yeme bozukluğu başlangıçta diğer yeme bozukluklarından olan bulumia nevroza içerisinde ele alınmışken daha sonraları duygusal yeme bozukluğunun tıkanırcasına yeme bozukluğunu da içeren bir durum olmasına bağlı olarak tek başına ele alınmasının daha doğru olacağı düşünülmüştür. 

Duygusal yeme bozukluğu kilo fazlası olan kadınlarda, obezlerde ve diyet yapan kişilerde daha sıklıkla görülmektedir. Yeme atakları şeklinde kendini gösteren duygusal yeme bozukluğu özellikle kilo fazlalığı olup diyet yapan kişilerde yeme atağı halinde gelip kişinin kısa sürede çokça ve karbonhidrattan zengin besin almasına neden olur. 

Bu ataklardan sonra kişide vicdanen kötü hissetme, güçsüzlük hissi ve acizlik duyguları görülebilir. 

Duygusal yeme bozukluğu sıklıkla olumsuz hislere bağlı olarak gözlense de herhangi bir duruma karşı aşırı mutlu hissetme veya kutlama yapma esnasında da görülebilir. Bu nedenle duygusal yeme bozukluğunun hangi duygulara bağlı olduğunun gözlemlenmesi ve bu duygunun tanımlanması tedavi için oldukça önem arz etmektedir. 

Duygusal Yeme Bozukluğu Belirtileri

Duygusal yeme bozukluğu bireyin açlığa veya yaşamsal ihtiyaç olmasına bağlı değil de sadece yemek istediği için yemesi durumudur. Kişi yemek yediği esnada aç veya öğün ihtiyacı karşılama gereksiniminde değildir. Duygusal yeme bozukluğunun kişilerdeki belirtilerini sıralayacak olursak;

  • Sıklıkla kişi olumsuz hislerle baş edemediğinde ortaya çıkar
  • Ataklar halinde gözlenir. 
  • Kişi diyette olduğu zaman genellikle haftada bir kere bu yeme atağı nedeniyle diyetini bozar. Ardından suçluluk hissine kapılır. 
  • Duygusal yeme bozukluğunda kişi kısa sürede fazlaca besin alır. 
  • Duygusal yeme bozukluğuna sahip kişiler bu yeme eylemini gizlice yapar. Bunun için ekstra zaman ayırır. 
  • Duygusal yeme bozukluğu olan bireyler yeme işlemini dışarıda değil evde yapar. 
  • Genellikle yetersizlik duygusu, kendini sevme hissinin ve benlik duygularının azlığı bu kişilerin bilinçaltında yatan yönlerini oluşturur. 
  • Duygusal yeme bozukluğu özellikle kilo fazlalığı olan ve vücut kitle indeksi (BMİ) fazla olan kişilerde daha yaygındır. 
  • Bu kişilerin beden imaj algıları bozulmuştur. 

Duygusal Yeme Bozukluğu Nedenleri

Kişide olumsuz hislere karşı oluşan fiziksel tepki ile yemek yedikten sonraki tokluk hissinin beyinde oluşturduğu etki benzerdir. Bu nedenle genellikle bireyler olumsuz hissiyatlara besin alımında azalma yani iştah kaybı ile karşılık verirler. Fakat bazen de kişide olumsuz hisler atipik bir şekilde besin alımında artışa neden olabilir. 

İşte duygusal yeme bozukluğu da kişinin fizyolojisine atipik bir şekilde ortaya çıkan fazla yeme isteğidir. Bireyde bazı duyguların yemek yeme isteğini arttırıcı etki gösterdiği bazı duygularının ise yeme isteğini azaltıcı etki ettiği belirlenmiştir. Özellikle atipik depresyon, anksiyete (huzursuzluk), sıkılma gibi hislere bağlı olarak yeme isteğinde artış olurken tipik depresyon, korku ve panik duygularında yeme isteğinde azalma olur. 

Depresyon genellikle kişinin yeme isteğinin azalmasına neden olan bir duygudurum bozukluğudur. Fakat bazı bireylerde görülen atipik depresyon durumunda kişinin besin alımında artış meydana gelir. 

Duygusal yeme bozukluğunun altında yatan nedenlerden biri de kişinin olumsuz hissi ile başa çıkamaması ve besin almanın beyinde oluşturduğu mutluluk hissine dayanmasıdır. Özellikle hızla yakılacak karbonhidrattan zengin besinler, şeker oranı yüksek yiyecekler ve hazır gıdalar duygusal yeme bozukluğu olan kişilerin öğünlerinin büyük kısmını işgal eder. 

Aynı zamanda kişiler mutluluk, neşe duygularında da besin alımını arttırabilir. Özellikle kutlamalar esnasında fazlasıyla artan neşe hissi ile kişinin besin alımında dikkatsizlik veya zevk almak için yemek yeme davranışı gözlemlenebilir. 

Duygusal yeme bozukluğuna neden olan bazı durumlarla ilgili çok çeşitli teoriler öne sürülmüştür. Bunları ele alacak olursak;

  • Obezler üzerinde yapılan araştırmalarda bu bireylerin duygusal farkındalık geliştirmedikleri ve hislerini tanımlamada sorun yaşadıkları belirlenmiştir. Bu teoride obez (aşırı kilolu) bireylerde duygusal yeme bozukluğunun duygusal tanımlama eksikliğine bağlı olduğu öne sürülmektedir. 
  • Özellikle obezler üzerinde yaptıkları araştırmalarda bu kişilerin açlık ve tokluk duygularını anlamlandırmada bozukluk yaşamaları duygusal yeme bozukluğunun nedeni olarak öne sürülmektedir. Açlığın sadece içgüdülere bağlı değil de sonradan kazanılmış bir duygu olduğu üzerinde durulmaktadır.
  • Kimi teorilerde kişilerin diyet yapma esnasında vücudun ve zihnin tam zıttı etki oluşturarak yeme isteğinde aşırı artış meydana getirmesinin duygusal yeme bozukluğunda etkisi olduğu düşünülmektedir. 
  • Başka bir teori ise kişinin duygusal yeme ataklarının egoda meydana gelecek bozulmalardan kaçışa bağlı olduğu öne sürülmüştür. Buna göre kişi benliğine zarar verecek bir bilgi veya ortamdan kaçış için yemeğe sarılmaktadır. 

Yukarıda belirtilen tüm teorilerin gösterdiği üzere duygusal yeme bozukluğunun kesin olarak nedeni henüz bilinmemektedir. Bu da yemek yeme ile duyguların arasındaki ilişkinin hala ilgi çekici soru işaretleri bulunmasına neden olmaktadır. 

Duygusal Yeme Bozukluğu Teşhisi

Duygusal yeme bozukluğunun teşhis aşamasında en önemli nokta gözlem ve anamnezdir. Psikiyatr başvurusundan sonra kişide kilo alımının nedenleri üzerine durulur. Bunun için en önemli olan kişiye sorular sorarak yeme bozukluğunun belirlenmesidir. Kişideki yeme bozukluğunun belirlenmesi için hastadan ayrıntılı anamnez yani hastalık öyküsü alınır. 

Anamnezde kişiye sorulabilecek sorular şunlardır;

  • Beslenme tarzınızda en çok hangi besin grubu bulunmaktadır?
  • Gün içerisinde belenme için ayırdığınız süre ne kadardır?
  • Beslenmeyi en çok dışarıda mı yoksa evde mi yaparsınız?
  • Daha önce besin kısıtlamaları yaptınız mı? Ne kadar sürdü?
  • Yemek yedikten sonra pişmanlık, acizlik veya değersizlik gibi hisleriniz oluyor mu?
  • Yemeği ne kadar sürede yiyorsunuz?
  • Sizin için beslenme ne ifade ediyor?
  • Kilo verme hakkında ne düşünüyorsunuz?
  • Daha çok hangi hislerden sonra yemeğe yöneliyorsunuz?
  • Beslenme programınız var mı?
  • Kalori takibi yapıyor musunuz?
  • Yavaş ve uzun sürede mi yemek yersiniz yoksa kısa sürede ve hızlı mı yemeyi tercih edersiniz?

Yukarıda sıraladığımız sorularla kişideki yeme bozukluğu belirlenebilmektedir. Ayrıca yeme bozuklukları testleri ile kişide yeme bozuklukları olup olmadığı belirlenebilir. 

Ayrıca doktor tarafından yapılacak gözlem ile kişide ek olarak anksiyete, sıkıntı hisleri, depresif duygular veya korku gibi negatif hisler olup olmadığı da görüşme esnasında irdelenmelidir. Kişinin ek hastalıkları olup olmadığı ve ailede başka kişilerde de bu sorunun olup olmadığı öğrenilmelidir. 

Duygusal Yeme Bozukluğu Tedavisi

Kişide duygusal yeme bozukluğu teşhis edildikten sonra yapılması gereken şey psikiyatr tarafından yemenin duygulara bağlı olarak gerçekleştiğinin hastaya açıklanmasıdır. Çünkü çoğunlukla kişi bu kontrol edilmez yeme ataklarının duygulara bağlı olarak gerçekleştiğini kabul etmekte zorlanır. 

Tedavi aşamasında özellikle psikoterapi ve bilişsel davranışçı terapinin faydası olacaktır. Bu terapilere ek olarak diyetisyen eşliğinde beslenme programları uygulatılmalıdır. Kişi aşırı kiloluysa ve obez sayılacak vücut kitle indeksine sahipse ayrıca bariatrik cerrahilerle mide boyutlarında küçültmeler yapılabilir. Böylece duygusal açlık sorunuyla ilgilenilirken kişideki gerçek açlık asgari düzeye indirilmiş olur. 

Kişiye duygusal açlığını beslenerek değil de daha faydalı aktivitelerle kontrol altına alması öğretilmelidir. Bunun için egzersizlerin faydasının bilincinde olunması gerekir. Ayrıca kişinin çevresinin de bu hastalık hakkında bilinçlendirilmesi gerekir. Böylece atak anlarında çevresindekilerin nasıl davranması gerektiği ve evde hangi besinlerin bulundurulması gerektiği öğrenilmiş olur. 

Duygusal yeme bozukluğu sıklıkla kilosu fazla olan kişilerde gözlenmektedir. Bu nedenle kişide kilo fazlalığı da yeme bozukluğu gelişmesine neden olabilmektedir. Kişinin kilo alımı ek hastalıklara bağlıysa bunların tedavisi de kişide kilo kontrolünü sağlayacağından duygusal yeme bozukluğuna faydalı olacaktır.

Duygusal Yeme Bozukluğu Tedavi Edilmezse

Duygusal yeme bozukluğu kişinin olumsuz hislerini yemek yiyerek bastırmasıdır. Böylece kısa süreliğine de olsa yemek yiyerek zevk almaktadır. Fakat yemek yendikten sonra kişide yetersizlik ve başarısızlık hisleri oluşturur. Bu hisler kişinin kötü hissetmesini olumlu etkileyemediğinden durum daha da içinden çıkılmaz bir hal alır. 

Ayrıca tedavi edilmeyen vakalarda kilo alımı aşırı artacağından kişinin öz saygısında değişikliklere neden olabilecektir. Özellikle toplumda kadınlarda bu durumun daha sık görülme nedeni de budur. Toplum tarafından kadına duygusal ve fiziksel olarak yüklenen sorumluluklar daha çok olduğu için duygusal açlığı yemekle besleyerek kilo alımı kadını kısır bir döngüye sokacaktır. 

Duygusal yeme bozukluğu tedavisiz aşılabilecek bir durum değildir. Tedavi edilmezse kişinin baskılanmış sorunları kişiyi duygusal olarak daha da olumsuz hale sokacaktır. 

Duygusal Yeme Bozukluğuna Ne İyi Gelir?

Duygusal yeme bozukluğu olan kişilerin uygulayabileceği bazı durumlarla yeme bozukluğundaki atakların kontrolü sağlanabilir. Bunlar;

  • Kişi gün içerisindeki beslenmesinin kontrolü için beslenme günlüğü tutabilir. Bu günlükte beslenme saatleri, beslenmenin içeriği, kişinin hangi durumlardan sonra beslenme ihtiyacı duyduğu kaydedilir. Böylece kişinin açlığa bağlı mı yoksa duygusal olarak mı beslendiği gözlenebilir. 
  • Kişinin yiyecek ve içecek alışverişlerinde kontrollü olması gerekir. Beslenme içeriğini daha az karbonhidrat ve daha az hazır gıda oluşturmalıdır. Lifli besinler, yeşillikler, bakliyat ürünleri besin programında çok daha fazla yer tutmalıdır. 
  • Kişi açlık hissinin susuzluğa bağlı olup olmadığını ayırt etmek için açlık hissinde beslenmeden önce su içilmelidir. Bir süre beklenmelidir. Açlık hissi geçtiyse bu durum, açlığın aslında susuzluk hissi olduğu anlaşılmış olur. 
  • Kişinin duygusal boşluklarını yemekle doldurmasının önüne geçmek için bu duygularıyla doğru şekilde başa çıkmayı öğrenmesi önemlidir. Hoşnut olacağı yemek dışında başka aktivitelere yönelmelidir. Örneğin kişi duygusal boşluğunu yemek yiyerek değil de kitap okuyarak veya bir şeyler yazarak doldurabilir.
  • Egzersiz uygulamaları da hem kişinin fazla enerjisini yakmasını sağlayarak kilo kontrolüne yardımcı olur hem de duygusal açlık boşluklarını egzersiz yaparak doldurabilir. 

Duygusal Yeme Bozukluğuna Ne İyi Gelmez?

Duygusal yeme bozukluğunda, kişinin yemesinin altında yatan nedenin duygusal karmaşalar olduğunun bilincinde olmaması yeme sorunuyla yüzleşmesini geciktirir. Buna bağlı olarak da kişideki bu fazla beslenme sorunu daha da derinleşir. Kilo alımına bağlı olarak kişide özgüven kaybı ve beden imaj algısında bozulmalar gözlenir. Böylece kişi daha fazla duygusal kaos yaşar. 

Kişinin mutluluğu yemek yemekte aramasının nedeni yemek yemenin yerine koyabileceği başka mutluluk kaynakları bulamaması olabilmektedir. Kişinin mutluluk, iyi hissetme, sakinlik gibi hisler üzerine yeterince ayrıntılı düşünmemesi bu hisleri olabilecek en basit haliyle yemeklerde bulmasına neden olacaktır. Bunun için özellikle sorgulama yeteneğinin kaybı kişide tüm bu duygular üzerine yanlış yorumlamalar yapılmasına neden olacaktır. 

Duygusal Yeme Bozukluğu için Hangi Doktora Gidilir?

Duygusal yeme bozukluğu bireylerin kendilerinin anlamlandıramayacağı, ancak dışarıdan gözlemcilerin veya uzmanların tanımlayabileceği bir durumdur. duygusal yeme bozukluğu olan kişiler genellikle normal kilodan daha fazla olan, obez bireylerde sıklıkla görülmektedir. 

Kişideki kilo artışı, kişinin yeme kontrolünü sağlayamaması ve sürekli bir şeyler yeme isteği içerisinde olması durumları sonucunda kiloda artış meydana gelir. Ayrıca bu kilo artışının kontrolü de yapılamaz ve kişinin yaptığı her diyet başarısızlıkla sonuçlanır. 

Bu şekilde kısır döngüye giren kilo alımı- dengelemeye çalışma- başarısız olma süreci kişinin diyetisyenlere başvurmasına neden olur. Diyetisyen tarafından beslenme zamanı, beslenme miktarı ve beslenme şekli sorgulandığında sorunun psikiyatrik boyutu anlaşılabilir. Bundan sonraki süreçte kişinin başvurması gereken esas bölüm Psikiyatri bölümüdür. Psikiyatr tarafından yeme bozukluğu tanısı konduktan sonra tedavi aşamasına geçilir. 

 

Makaleyi faydalı buldun mu?
0
0
Makeleyi Paylaşın