Apraksi

Apraksi, herkesin normal hayatta kolaylıkla yaptığı hareketleri kişinin yapamaması, yaparken zorlanması olayı olup tedavisi için genellikle terapi yöntemi kullanılır.

Apraksi Nedir?

Apraksi, istemli motor hareketlerin yapılamamasına bağlı, psikomotor/nörolojik bir hastalıktır. Bu hastalık, beyinin amaçladığı koordineli hareketleri, hareketlerin gerçekleşeceği kaslara iletimindeki aksaklıklardan kaynaklanabilir. Bunun yanında psikolojik nedenler de apraksinin oluşumunun altında yatabilir.

İnsan vücudunun hareketleri, kaslar ve beyinin koordineli hareketi ile mümkündür. Kişi, amaca yönelik olarak; elini, bir elmayı kavramak için veya dilini, bir cümleyi kurmak için kullanır. 

Birbirinden farklı çeşitlerde yüzlerce kas hareketi insan vücudunda mevcuttur. Apraksi tam da bu noktada ortaya çıkar. 

Örneğin bir kişi bir kelimeyi söylemek istediğinde, o kelimenin doğru telaffuzu için, kaslarını belli bir sıraya göre hareket ettirmesi gerekir. Apraksi hastalığı olan bireyler, bu koordinasyon sırasını istemli olarak hatırlayamazlar veya eyleme geçmede güçlük çekerler.

Farklı çeşitleri olan apraksi hastalığının nörolojik nedenleri, her biri farklı kas koordinasyonlarına etki eden birçok alt başlıkta incelenebilir. 

Bu hastalıkta, kaslarda herhangi bir patoloji veya güçsüzlük bulunmaz. Kısaca verilen örneklerle, bu hastalığın genel olarak nasıl bir bozukluk olduğu aşağıda verilmiştir.

  • Konstrüksiyonel (yapısal) apraksi: Bu hastalarda, hastadan istenen şekiller çizilemez. Örneğin, bir ipten bir daire şekli oluşturmak istendiğinde; kişi bunu anlar fakat başaramaz. Nasıl yapacağını bilemez
  • İdeasyonal apraksi: Bu hastalarda, eylem sonuç olarak doğru yapılabilir fakat sıralamada hata vardır. Örneğin, kişiden bir elmayı ısırmasını istendiğinde; hasta, önce ısırma hareketini yapar, daha sonra elmayı ağzına götürür.
  • İdeomotor apraksi: Bu hastalarda, kişiden istenen hareket; sadece bilinçli olarak istendiği durumlarda yapılamaz. Aynı hareket, bilinçsizce rahat bir şekilde yapılabilir. Örneğin, kişi bir su döktüğünde hemen peçeteyi alıp döktüğü suyu kurulayabilir; fakat peçetenin alınması istendiğinde, bunu yapamaz.
  • Duyusal apraksi: Bu hastalarda, nesnelerin ne işe yaradığı ve kullanımı, hastalar tarafından anlaşılamaz. Örneğin, bir makası ne yapması gerektiğini bilemez. Bu sorunu agnozi ile karıştırmamak gerekir. Agnozi hastalığı olan bireyler, duyusal olarak aldığı verileri işleyemezler. Aynı örneği verecek olursak; gözleri kapalıyken, apraksisi olan birey elindekinin makas olduğunu bilir sadece kullanamaz fakat agnozisi olan birey elindekinin makas olduğunu bilemez. Bakması gerekir.
  • Konuşma (sözel) apraksisi: Bu hastalarda, kelimeleri doğru telaffuz edecek ses ve sıranın oluşumunda aksaklık vardır. Kişi sözcükleri doğru şekilde söyleyemez. Edinilmiş ve gelişimsel iki alt türü olan konuşma apraksisi, hastaların kelimeleri anlamalarında veya amaçlarındaki bir sorundan kaynaklanmaz. Sadece kelimeyi doğru söylemek için gereken kasların doğru çalışmamasından kaynaklanır. Bu apraksi çeşidini dizartri ile karıştırmamak gerekir. Bu hastalıktan ayırması zor olan dizartri; beynin konuşma bölümü ve konuşma kaslarına iletimi yerlerindeki hasarlara bağlı olarak gelişir. Dizartrinin belirtileri, daha çok konuşmak için gereken solunum havasının yanlış kullanımı ile ilgilidir. Konuşma apraksisi, daha çok kişinin konuşma kaslarını sıraya sokamamasıyla ilgilidir.
  • Limb apraksi: Bu hastalarda, parmaklarla yapılması istenen küçük hareketlerin yapılamaması söz konusudur.
  • Oküler motor apraksi: Göz kaslarının; gözün, bir cismi veya bir görüntüyü takip ederken, kafanın istem dışı hareketinden kaynaklanan bir hastalığıdır. Bu görüntü veya cismin hareketi belirli tarzlardadır. Nedeni tam olarak bilinmemektedir.

Apraksi Belirtileri Nelerdir?

Apraksinin oluşum şekli sonradan, yani edinilmiş bir şekilde olacağı gibi; gelişimsel, yani doğuştan da olabilir. 

Birçok alt tipte incelenen apraksinin belirtilerini şu şekilde sıralayabiliriz:

  • Konuşma sırasında, hatalı veya yanlış ses kullanımı
  • Sözcükleri doğru bir şekilde telaffuz etmek adına el ve parmakların, kasları sıraya sokmak için kullanımı
  • Uzun ve karmaşık sözcüklerde artış ile hataların doğru orantılı bir şekilde artması
  • Gramerde hataların bulunması
  • Çiğneme sırasındaki zorluklar
  • Sözcük dağarcığındaki kısıtlılık
  • Çeşitli yetilerde zayıflık (matematik, motor hareket, iletişim)
  • Amaçlanan istemli hareketlerin yapılamaması
  • Objelerin tanınamaması
  • Ceket, pantolon gibi giysilerin giyilememesi
  • Kalem ile yazı ve şekil çizilememesi
  • Hareketlerin sıralamalarında hatalar olması

Bu belirtiler çok belirgin ve işlevsellik açısından son derece olumsuzdur.

Apraksi Nedenleri Nelerdir?

Apraksiyi oluşturan nedenler tam olarak netleşmiş olmasa da bir çok çalışma mevcuttur. 

Bu çalışmalarda baskın olarak, beyinde amaçlanan hareketin ilgili kaslara iletimindeki bozukluklar öne çıkmıştır. 

Bozuklukların çoğunluğu beynin sol yarım küresinden kaynaklandığı fark edilmiştir. Bu bozuklukların ortaya çıkış sebepleri çok farklı olabilir. 

Bunları şu şekilde sıralayabiliriz: 

  • Kafa travmaları
  • Bazı virüs enfeksiyonları
  • Beyin-kas yollarını etkileyen tümörler
  • Felç sonrası oluşan hasarlar
  • Ciddi ruhsal travmalar
  • Nörodejeneratif hastalıklar (alzheimer, parkinson)
  • Otizm
  • Genetik nedenler

Bu sebeplerin, beyin-kas iletim yoluna ne tür bir zarar verdiği hala net değildir. Çalışmalar devam etmektedir.

Apraksi Teşhisi

Bu hastalık hakkında bilgiler ve araştırmalar kısıtlıdır. Bununla birlikte uzman nörologlar, belirgin semptomları olan hastalara teşhis koyarken zorlanırlar.

Çünkü; dizartri, agnozi gibi hastalıklarla hemen hemen aynı semptomları verir.  Öncelikle oluş nedenine bakılır. Bir konuşma bozukluğu veya bilinçli kas hareketlerinde bir sorun var ise, kişinin beyinsel bir hasarı olup olmadığına bakılır. 

Apraksisi olan bireyler çok belirgin olan semptomların diğer bazı hastalıklardan ayrılması güç semptomlara sahip olduğu için tanısı zor bir hastalıktır.

Çeşitleri bulunan bu hastalık; tanı sürecinde, hastada hangi semptom var ise o belirtiye yönelik testler uygulanır. Örneğin, sesleri yanlış çıkarmak suretiyle konuşma bozukluğu olan bir bireyin;

  • Dil yetisinde bir sorun olup olmadığı
  • Anlama yetisinde bir sorun olup olmadığı
  • Hikayesinde bir travma olup olmadığı
  • Hikayesinde bir enfeksiyon ya da hastalık olup olmadığı

Gibi durumlar incelenir. Beyin görüntüleme yöntemleri ve tahlillerden alınan verilerle desteklenerek, hastanın belirgin olan semptomlarına da bakılır. 

Daha sonra sınıflamak amacıyla apraksi testleri uygulanır. Bu testler, semptomun görüldüğü vücut bölümüne bağlı olarak değişir. 

Aynı zamanda apraksinin varlığını da teyit etmek amacı ile kullanılan bu testler, apraksinin tedavi seyrinide belirler niteliktedir. Tüm bu süreçler herhangi bir apraksi çeşidi olan birey için de geçerlidir.

Apraksi Tedavisi

Apraksinin belirli bir tedavi yöntemi yoktur. Tedaviye en yakın uygulamalar terapilerdir. Bu terapiler; genelde konuşma ve fiziksel koordinasyon üzerine kurulmuş terapilerdir. 

Konuşma ve fiziksel terapi gibi bu yöntemler, sadece kişiye destek amacıyla yapılır. Ayrıca üzerinde durulmayan bu yöntemlerin destek dışında başka bir amacının olmamasının nedeni, kişinin yaşamına normal bir şekilde devam edebilmesinden kaynaklanır. 

Çünkü birey, büyük çoğunlukla hareketlerini istemli olmayan bir şekilde sürdürebilir. Ara sıra da olsa başka kişilere ihtiyaç duydukları anlarda, genellikle yakınları yardım eder. 

Apraksinin tam tedavisi çok ender görülür. Bu tam tedaviler de terapi yöntemleri ile sağlanır. Bu terapi yöntemleri sayesinde; tam tedavi olamayan apraksi hastaları, yaşam kalitelerini büyük ölçüde arttırabilirler. 

Konuşma apraksisi olan bireylerde uygulanan konuşma terapileri, oral motor terapileri sayesinde kişiler büyük ilerleme gösterebilirler. 

Aynı şekilde, yapısal apraksi hastalarına uygulanan fiziksel terapiler sayesinde bireyler, birçok hareketi yapmayı öğrenmeye başlarlar. 

Sonradan edinilmiş apraksi hastalarına, yaşamlarını düzenli bir şekilde geçirmek adına mesleki terapiler de uygulanabilir. Bu mesleki terapiler, kişilerde apraksiye neden olan olay ve duruma göre değişkenlik gösterir. 

Bu olgu, tüm apraksi hastaları için geçerlidir. Ayrıca bazı ağır ve ilerleme göstermeyen apraksi hastalarına, intravenöz immunoglobulin desteği uygulanabilir. Bu uygulama genel olarak terapilerin yararlılığını arttırmak amacı ile yapılır.

Apraksi Tedavi Edilmezse

Apraksi, yaşamın herhangi bir döneminde rastlanabilen bir hastalıktır. Bu hastalığın yaşamı tehdit eden ya da yaşam içerisinde ciddi aksaklıklar yaratan bir hastalık olmadığı unutulmamalıdır. 

Apraksi hastalarının, bu hastalıktan en şikayetçi olduğu durumların başında; kaliteli, herkes gibi bir yaşam sürememeleri gelir. 

Apraksi, bireylerde üretkenliği ciddi manada düşürebilir ve ilişkilerindeki üretken iletişime de ciddi zararlar verebilir. 

Örneğin, konuşma apraksisi olan bir birey, karmaşık ve açıklama gerektiren cümleleri kurmakta çok zorlanır. 

Bu durum, kişinin iletişim kurmasına ve sosyal ilişkilerde üretken olmasına büyük bir engeldir ve ayrıca kişinin sosyal hayattan uzaklaşıp içe kapanmasına sebebiyet verebilir. Böylece başka bir takım psikolojik hastalıklara zemin hazırlanabilir. 

Motor kas hareketleriyle ilgili apraksisi olan hastalar, çoğunlukla günlük yaşamlarını otomatik hareketlerle idare edebilirler. Fakat; bilinçli hareket gerektiren mesleklerde, kişiler zorlanır ve ilerleme kaydedemezler. 

Ayrıca günlük yaşamlarında, otomatik hareketler dışında; üretken hareketler gerektiren birçok işi yapmakta zorlanırlar. Bu tarz durumlar da kişilerde  psikolojik bazı hafif rahatsızlıkların baş göstermesine sebebiyet verebilir. 

Apraksiye Ne İyi Gelir?

Apraksi hastalarının, çok belirgin olmayan semptomlarını belirleyebilmek ve tanılarını koyabilmek, bu hastalara en iyi gelen şeydir. Çünkü; bu hastalar terapi yöntemleri sayesinde, birçok hareketi ve konuşmayı öğrenebilir, kendilerini geliştirebilirler. 

Bu noktada önemli olan, bu bireylerin yakınları ve çevrelerinin duyarlılığının arttırılmasıdır.

Apraksiye neden olan olay veya durumu belirlemek için yakınların dikkati ve duyarlılığı; tedavi sürecinin yönlendirilmesi ve başlaması adına çok önemlidir. 

Bireyler, konuşma zorluğu ya da hareket zorluğu gibi belirtileri gösterdikleri anda doktora başvurmalıdır. Bu sayede, apraksinin derinleşmesi önlenebilir. 

Apraksi hastaları, fiziksel ve konuşma terapileri gibi terapiler sayesinde ciddi ilerlemeler kaydedilebilirler. Bunu en faydalı bir biçimde gerçekleştirmenin yolu aile ve çevrenin destekleri ile mümkündür. 

Apraksiye Ne İyi Gelmez?

Apraksi hastalarının semptomlarını ve kısıtlılıklarını önemsememek, kişide apraksinin derinleşmesine yol açabilir. Ayrıca, apraksiye neden olan olay veya duruma tekrar maruz kalınması olasılığını arttırabilir. 

Bu tür durumların önüne geçebilmek için, hastanın çevresindekiler de tedavi süreci boyunca bu hastalık hakkında bilgilendirilmelidirler. 

Doğuştan apraksi hastası olan bir birey, ailesinin desteğine tümüyle ihtiyacı olduğu unutulmamalıdır. Bu desteği en iyi şekilde sağlamanın yolu, ailenin ve çevrenin duyarlılığını arttırmak ile mümkündür. 

Bu hastalara, yapamadıkları veya kısıtlı bir şekilde yaptıkları hareketleri, zorla yaptırmak veya dalga konusu haline getirmek; apraksili bireylerde başka bir takım psikolojik hastalıkların oluşmasına yol açabileceği unutulmamalıdır.

Çocuklarda Apraksi

Genellikle doğuştan apraksili olan çocuklarda belirtiler konuşma apraksisi şeklinde olur. 

Gelişimsel konuşma apraksisi denilen bu hastalığın nedeni tam belirlenmemiş olsa da bazı genetik nedenler ve anne karnındayken yaşanılan bazı travmalar neden olarak gösterilmiştir.

Bu bireylerde tedaviler konuşma terapileri ile uzun bir süreçte yapılır. Erkek çocuklarda daha sık gözlenmiştir. Afazi ve agrafi şeklinde ağır seyreden durumlar gözlenebilir.

Yetişkinlikte Apraksi

Sonradan gelişen apraksilerin büyük çoğunluğu yetişkinlikte gözlenir. 

Edinilmiş apraksi denilen hastalık çoğu zaman hafif seyreder. 

Terapilerle düzeltilmeye çalışılan apraksili bireyler, tedaviye genellikle yanıt verirler. 

Yetişkinlikteki apraksilerin nedeni genellikle belirlenebilir apraksilerdir. 

Apraksi için Hangi Doktora Gidilmeli?

Apraksi, belirtileri çok belirgin olmayan bir hastalıktır. Kişiler, günlük yaşamlarında çok hayati bir sorunla karşılaşmamakla birlikte; yaşam kalitelerindeki düşüş nedeniyle doktora başvururlar. 

Çünkü apraksinin, düzgün konuşamama, en basit hareketleri bilinçli ve amaçlı bir şekilde yapamama gibi semptomları vardır.

Kişi ve çevresi, bir sorun olduğunun tam anlamıyla farkına vardıklarında, ilk başvurmaları gereken doktor, uzman Nörologlardır. 

Nöroloji uzmanı, kişiye bazı fiziksel ve duyusal tetkikler yaptıktan sonra teşhis koyulur. Daha sonra doktor, apraksinin oluş nedenine bakarak tedavi sürecini başlatır. 

Bu noktada önemli olan; hastanın çevresinin, eğer sonradan edinilmiş bir apraksi belirtisi varsa, duyarlı davranmasıdır. Hastanın bu belirtileri bilinçli yapmadığını iyi bilmeleri ve ona göre hareket etmeleri gerekir. 

Doğuştan olan apraksilerde, düzgün sesler çıkaramama gibi çeşitli belirtileri daha küçük yaşta gösterdiği için, hastanın bir nöroloji uzmanına görünmesi gerekir.

Makaleyi faydalı buldun mu?
1
0
Makeleyi Paylaşın

Apraksi ile İlgili Sıkça Sorulan Sorular

Apraksi Tam İyileşir Mi?

Apraksiyi tamamıyla tedavi edecek bir yöntem yoktur. Tedavi olarak fiziksel ve konuşama terapileri uygulanır. Bu sayede hastalar ciddi ilerlemeler gösterebilir. Bununla birlikte, bazı hastaların; terapi yöntemleriyle tam bir iyileşme yaşadıkları gösterilmiştir.

Stj. Dr. Nurşahal Ertekin