Yaygın Gelişimsel Bozukluk

Yaygın gelişimsel bozukluk, çocukluk döneminin başından itibaren sosyal iletişim becerilerinde, dilde ve davranışlarda gelişmeme gibi belirtilerin olduğu psikiyatrik hastalıklar grubudur. Antidepresanlar ve anksiyolitikler gibi psikiyatrik bazı ilaçlar reçete edilebilir

Yaygın Gelişimsel Bozukluk Nedir?

Yaygın gelişimsel bozukluk; çocukluk döneminin başından itibaren sosyal iletişim becerilerinde, dilde ve davranışlarda gelişmeme veya yaşıtlarının gerisinde bulunma gibi belirtilerin olduğu psikiyatrik hastalıklar grubudur. Bu geri kalma durumu çocukların diğer gelişim aşamalarında da sorunlara sebep olur ve hasta bireylerde kalıcı işlev bozuklukları oluşur.

Yaygın gelişimsel bozukluk 20. yü*yıl başlarında çocukluk çağında görülen şizofreninin bir alt tipi olarak sınıflandırılmaktaydı. 1994 yılında ise yaygın gelişimsel bozukluk beş alt tipi bulunan bir hastalık grubu olarak tanımlandı. Hastalığın alt tipleri; Otizm Spektrum Bozukluğu, Asperger Sendromu, Çocukluğun Dezintegratif Bozukluğu, Rett Sendromu ve başka türlü adlandırılmayan yaygın gelişimsel bozukluktur. (YGB-BTA)

2013 yılında yayınlanan DSM-5 (Ruhsal Bozuklukların Tanısal ve İstatistiksel El Kitabı) kriterlerine göre Rett Sendromu farklı klinik bulgular içermesi sebebiyle bu hastalık grubundan çıkarılmış ve ayrı bir tanı olarak incelenmeye başlanmıştır. Yaygın gelişimsel bozukluk sıklığı erkek çocuklarında kız çocuklarından 4 kat daha fazladır. Görülme sıklığı %0,1 olduğundan toplumumuzun önemli bir kısmını ilgilendirmektedir.

Yaygın gelişimsel bozukluklardan herhangi birine sahip çocukların neredeyse tamamı özel eğitime ihtiyaç duyarlar. Gerekli eğitim desteğini almış çocukların günlük yaşamlarını kolayca idame ettirebildikleri ve sosyal yaşama adapte olabildikleri bilinmektedir.

Yaygın Gelişimsel Bozukluk Belirtileri Nelerdir?

Yaygın gelişimsel bozukluk bulunan çocuklar çok erken dönemlerden itibaren belirti göstermeye başlarlar. Belirtiler gelişimsel bozukluğun tipine göre değişkenlik göstermekle beraber bazı ortak belirtiler de bulunmaktadır. 

Otizm spektrum bozukluklarında ilk belirtiler bebeklik döneminde bebeğin görme yetisinin geliştiği dönemlerde ortaya çıkar. Bu bebekler çevrelerindeki insanlarla göz teması kuramazlar. Ebeveynlerin uyaranlarına, çevreden gelen uyaranlara yanıt vermezler. Huzursuz görünümlüdürler. Diğer bebekleri sakinleştirmede kullanılan yöntemler bu bebekleri sakinleştirmez. 

Bazı hastalarda çeşitli koku, ses ve tat gibi uyaranlara aşırı reaksiyon gösterme, ortam değişikliklerinde huzursuzlaşma gibi belirtilerde görülür. Bu gibi değişikliklerde saldırganlaşarak çevreye ve çevredeki insanlara kim olduğunu gözetmeksizin zarar verebilirler. Yürüme, konuşma gibi becerileri yaşıtlarına göre geç gelişir. Hiç konuşamayan otizm tanılı hastalar mevcuttur.

Oyun çocukluğu döneminde yaşıtlarıyla oyun kurup oynayamazlar. Sosyal iletişim becerileri çok zayıftır. Sağlıklı çocukların oynamayacağı atık kutu veya şişe gibi materyallerle uzun süre vakit geçirebilir, kaybettiklerinde huzursuzlaşabilirler. Köpek havlaması gibi ani seslere hiç tepki vermeyebilir veya aşırı tepki verebilirler. Dönen şeyleri saatlerce izleyebilir kendileri de çok uzun süre borunca kendi etraflarında dönebilirler. Kendi etrafında dönme gibi sürekli tekrar eden çeşitli hareketler yapabilirler. Bunlara streotipik harekete denir. Stererotipik hareketlerin otizmli çocuklarda farklı çeşitleri bulunabilmektedir.

Duygusal gelişimleri de yaşıtlarının gerisindedir. Bakım veren kişiye bağlılıkları ileri yaşlara kadar devam edebilir. Taklit yetenekleri çok zayıftır. Bu sebeple öğrenme güçlükleri çok belirgindir.

Asperger Sendromu; otizm spektrum bozukluklarında görülen belirtilere ek olarak sınırlı bir alanda ilgi veya yetenekleri bulunmaktadır. Bu yetenek bir enstrüman çalmak, resim çizmek veya zihinden matematiksel hesaplamalar yapmak gibi çeşitli alanlarda olabilir. İlgi duydukları konuda uzun konuşmalar yapabilirler. Bunun yanı sıra Asperger sendromlu hastaların zeka düzeyleri normal veya yaşıtlarından daha yüksektir. Hastanın özel ilgisinin bulunduğu alanın tespit edilememesi sebebiyle Otizm tanısı ile takip edilen Asperger sendromlu hasta sayısı hayli fazladır. 

Çocukluğun Dezintegratif Bozukluğunda diğer yaygın gelişimsel bozukluklardan farklı olarak yaşamın ilk iki yılında çocuğun gelişimi ile ilgili bir problem yoktur. Belirtiler genellikle daha ileri yaşlarda oluşur. Çocukluğun Dezintegratif Bozukluğu tanısı koyabilmek için belirtilerin 10 yaşından önce oluşması gereklidir. Belirtiler çoğunlukla huzursuzluk ve endişe hali ile başlar. Bunu yeti yitimi takip eder. Yitirilen yetilerden en önemlisi ve ilk fark edileni çoğunlukla konuşma yetisindeki gerilemedir. Sosyal iletişim becerilerindeki gerileme genellikle ikinci planda fark edilen belirtidir.

Başka Türlü Adlandırılamayan Yaygın Gelişimsel Bozukluk (YGB-BTA) yaygın gelişimsel bozukluk tipleri arasında en atipik olanıdır. Atipik yaygın gelişimsel bozukluk olarak da isimlendirilir. Hastalarda gelişim geriliği olduğu çok açıktır. Ancak belirtilerin tamamen örtüştüğü bir gelişimsel bozukluk tipi yoktur. Bu hastalar çocukluk döneminde çekingen bir profil çizerler. Öğrenme ve kurallara uymada güçlük yaşarlar. Sosyal becerileri zayıftır. Ancak bu belirtiler diğer gelişim bozukluklarından hafif seyrettiğinden bireyler yaşamlarını idame ettirebilirler ancak sosyal olarak izole bir yaşam sürdüklerinden depresyon ve anksiyete gibi bozukluklara yatkınlıkları artar. Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu ile çok sık karışır. 

Yaygın Gelişimsel Bozukluk Nedenleri Nelerdir?

Yaygın Gelişimsel Bozuklukların oluşmasındaki temel sebep henüz bilinmemektedir. Ancak gelişimsel bozukluğa sahip hastalar ile ilgili yapılan araştırmalarda elde edilmiş bazı sonuçlar bulunmaktadır. Hasta bireylerin bir bölümünün ailelerinde gelişimsel bozukluğu olan başka bireylerinde olduğu ve tek yumurta ikizlerinden birinde gelişimsel bozukluk tespit edildikten çoğunlukla diğer ikizde de tespit edildiğinden hastalığın genetik bir zeminin olduğu tahmin edilmektedir. Ancak bu durumla ilgili azalmış veya artmış bir gen aktivitesi henüz tespit edilmemiştir. 

Hastalığın zemininde genetik bazı faktörlerin yansıra bu genetik faktörleri tetikleyen bazı çevresel faktörlerinde olduğu tespit edilmiştir. İleri baba yaşı, annenin gebelik sürecinde yaşadığı stres, annenin gebelikte geçirdiği enfeksiyonlar ve kullandığı ilaçlar gibi birçok çevresel faktöründe gelişimsel bozukluk oluşma sıklığın arttırdığı bilinmektedir.

Bunların yanı sıra Down sendromu ve kas distrofisi gibi hastalıklara sahip bireylerin gelişimsel bozukluğa sahip olma ihtimali toplumdaki sağlıklı bireylerden daha fazla olduğu tespit edilmiştir. 

Yaygın Gelişimsel Bozukluk Teşhisi

Gelişimsel bozukluklarda teşhis ancak hastayı takip ederek konur. Tanı koymada işe yarayan herhangi bir test olmadığından ebeveynlerin ilk başvurusunda çocuklarında gelişimsel bozukluk olup olmadığını öğrenmek mümkün değildir. Tanı koymaya yardımcı ilk basamak hastanın öyküsüdür. Hastanın ilk şikayeti, ne zaman, nasıl ortaya çıktığı, annenin gebelik ve doğum öyküsü, bu sırada aldığı tedaviler, baba yaşı gibi bilgiler mutlaka kaydedilir. 

Hastanın risk faktörleri belirlendikten sonra yaşına uygun sorular ve hekimin gözlemlemesiyle gelişimi değerlendirilir. Hekim belirli aralıklarla çocuğun gelişimini değerlendirir. 2 yaştan itibaren belirtiler çok belirginleşir. Gelişimsel bozukluğu olan çocuk sosyal ortamlara adapte olamaz, akranları ile oyun oynayamaz, çekingen veya saldırgan davranışlar sergiler. Aynı zamanda konuşma geriliği veya hiç konuşmama vardır. 

Bu özelliklere sahip çocukların gelişim değerlendirme rehberine göre mental, motor ve sosyal gelişimleri izlenir ve bulgular kaydedilir. Hasta erken dönemde 1 aylık uzun dönemde 3 aylık takiplerle izlenir. Her takipte gelişimi yandan değerlendirilir ve bulgular kaydedilir. Her çocuğun gelişim süreci birbirinden farklı olduğundan ancak uzun bir takip sürecinden sonra gelişimsel bozukluk tanısı konabilir.

Yaygın Gelişimsel Bozukluk Tedavisi 

Gelişimsel bozuklukları iyileştiren kesin bir tedavi yöntemi yoktur. Ancak yaygın gelişimsel bozukluk destek eğitim programıyla bireyler sosyal yaşama uyum sağlayabilir ve yaşamlarını idame ettirebilirler. Tedavinin temel amacı bireye öğrenme yetisi kazandırabilmek ve sosyal yaşamı sürdürebilmesini sağlamaktır. Bu duruma engel olabilecek saldırganlık, endişeli ve öfkeli olma hali için hastaya antidepresanlar ve anksiyolitikler gibi psikiyatrik bazı ilaçlar reçete edilebilir. Hastanın epileptik nöbetleri varsa antiepileptik ilaçlar tedaviye eklenir. Hastanın bu gibi sorunları çözüldükten sonra rehabilitasyon merkezlerinde yaşına ve gelişimine uygun eğitime alınır.

Hastanın eğitim programı belirlenirken yaygın gelişimsel bozukluk performans belirleme formundan yararlanılır. Bu form hastanın hangi beceriyi ne düzeyde yapabildiğini bir skorlama sistemiyle hesaplayarak bireyin bu skora göre bir eğitim almasını sağlar. Bu formda değerlendirilen beceriler; eşleme becerileri, taklit becerileri, yönerge takip becerileri, görsel destek kullanımı, alıcı dil becerileri, ifade edici dil becerileri, oyun ve müzik becerileri, öz bakım becerileri, günlük yaşam becerileri, motor beceriler, sosyal beceriler, okuma yazma, matematik gibi becerilerdir. Bu becerilere ne düzeyde sahip olunduğu 0-3 arası skorlarla değerlendirilir ve her başlık için bir skor oluşturulur. Bu skor bireyin ne kadar sürecek bir eğitime alınacağını belirler.

Hastanın becerilerini değerlendiren bir diğer formda yaygın gelişimsel bozukluk kaba değerlendirme formudur. Bu formun performans belirleme formundan farkı değerlendirmede puanlama kullanılmaz. Beceri var ya da yok olarak değerlendirilir. Bir önceki değerlendirme formuna göre daha az bilgi verir.

Yaygın gelişimsel bozukluklardan otizmin tedavisinde kullanılmaya başlanan bir yöntemde nörofeedback yöntemidir. Bu yöntemde beynin elektriksel aktivitesini etkileyerek normalleştirmeye çalışılır. Elektriksel aktivite takibi için EEG elektrotlarına benzer elektrolar kullanılır. Değişim ise çocuğa izlettirilen özel olarak hazırlanmış animasyonlar ile sağlanır. Uzun süreli bir tedavidir. Her hastada faydalı olmayabilir. Ancak bazı hastaların yaşamlarını kolaylaştırdığı bilinmektedir.

Bunlar dışında gelişimsel bozukluğu olan çocukların konuşma geriliğinin düzeltilmesi amacıyla konuşma terapileri kullanılabilir. Yürüme gibi motor fonksiyonları geri kalmış olan hastalarda fizyoterapi önerilen tedavi yöntemleri arasındadır.

Asperger sendromu olan hastalarda hastanın yetenekli olduğu alanın tespit edilmesi ve bu yönde geliştirmesi de toplumda kabul görmesine katkı sağlar. Kabul görmek hastanın panik atak veya öfke nöbetleri gibi şikayetlerini geriletir.

Yaygın Gelişimsel Bozukluk Tedavi Edilmezse 

Gelişimsel bozuklukların hafif formu olan Başka Türlü Adlandırılamayan Yaygın Gelişimsel Bozukluk (YGB-BTA) hastalarının büyük bir bölümü tedavi edilmeden de yaşamını sürdürebilir. Toplumdan izole, içe kapanık bir yaşam sürebilirler. Ancak diğer gelişimsel bozukluklarda hastanın sosyal yaşama tedavi görmeden uyum sağlaması mümkün değildir. Hasta hem kendisine hem de çevresine ölümcül zararlar verebilir. Özbakımını sağlayamaz, psikiyatrik hastalıklar, enfeksiyon hastalıkları gibi birçok hastalık açısından riskli gruba girdiklerinden sürekli kontrol altında olmalıdırlar.

Yaygın Gelişimsel Bozukluğa Ne İyi Gelir?

Yaygın gelişimsel bozukluğa sahip çocukların alışkın oldukları bir rutinleri olmalıdır. Alışmış oldukları ortamda alışmış oldukları insanlarla birlikte yaşamaları, beslenme döngüsünün düzenliliği çocuğun kendini güvende hissetmesine bu sayede sakinliğini korumasına yardımcı olur. Özel olarak Asperger Sendromu olan çocuklarda özel ilgi duydukları alana yönelik faaliyetlerde bulunması hastalığın seyrini ve çocuğun eğitimini kolaylaştırır. Bir alanda kendini ispatlamış çocukların toplumda kabul görmesi kolaylaşır.

Yaygın Gelişimsel Bozukluğa Ne İyi Gelmez?

Hastalığa sahip bireylerin alışık oldukları rutinlerin dışına çıkmaları çocukların endişe ve huzursuzluk halini tetikler. Bu değişiklik bazen ortam bazense insanların değişimidir. Özellikle bakım veren kişinin uzaklaşması bu çocuklar güvenli ortamın oluşmasını engeller. Çocuğun her zaman oynadığı oyuncağının kaybolması veya çevrede alışkın olmadığı insanların oluşu huzursuzluğa sebep olabilir. Yüksek ses veya farklı bir koku gibi bazı uyaranlarda hastalığı tetikleyebilir. Çocuğu bu gibi durumlardan mümkün olduğunca uzak tutmak gerekir.

Yaygın Gelişimsel Bozukluk İlaçları 

Gelişimsel bozukluk tedavisinde kullanılan özel bir ilaç grubu yoktur. Ancak hastanın ek hastalıklarına yönelik ilaç tedavileri verilir. Bu tedaviler için verilen ilaçlar anksiyolitik ilaçlardan benzodiazepinler, buspiron, nöroleptikler; antidepresanlardan sertralin, essitalopram, fluoksetin gibi ilaçlar kullanılır. Bunun yanı sıra epileptik nöbeti olan hastalarda antiepileptik ilaçlardan valproik asit, fenitoin, karbamazepinler reçete edilebilir.

Yaygın Gelişimsel Bozukluk için Hangi Doktora Gidilir?

Gelişimsel bozukluklar erken çocukluk döneminde belirti veren hastalıklardır. Ebeveynler genellikle ilk olarak çocuklarının göz teması kuramadığını fark eder. Daha ileri dönemde ise çocuklarının yürüme ve konuşma gibi motor becerilerindeki geri kalma sebebiyle hastaneye başvururlar. İlk başvuru çocuk hekimlerine yapılmalıdır. Genel bir değerlendirme yapan hekim ileri bir gelişim değerlendirmesi için gelişimsel pediatri uzmanına yönlendirebilir. Geç çocukluk döneminde ise çoğunlukla çocuk ruh sağlığı ve hastalıkları uzmanına yönlendirilir. Gelişimsel bozukluğu olan çocukların takibi genellikle bu kliniklerce yapılır. 

Makaleyi faydalı buldun mu?
0
0
Makeleyi Paylaşın