Ürik Asit

Kırmızı et ve tavuk gibi besinlerde bulunan pürin yapılı moleküller vücutta işlendikten sonra ürik asit açığa çıkar ve kanda dolaşan ürik asit, protein taşınmasına katkıda bulunur.

Ürik Asit Nedir?

Kırmızı et ve tavuk gibi besinlerde bulunan pürin yapılı moleküller vücutta işlendikten sonra ürik asit açığa çıkar. Kanda dolaşan ürik asit, protein taşınmasına katkıda bulunur. Bu maddenin yarısından fazlası böbrekler tarafından ayrıştırılır ve idrar yoluyla dışarı atılır. Kalan kısmı ise dışkı yolu ile atılmaktadır. Vücuttaki ürik asit miktarı, kişilerin beslenmeleri ile doğrudan ilgilidir. Pürin içerikli gıdalar ne kadar tüketilirse, kandaki ürik asit miktarı da o kadar artar. Bu değerin normalin üstüne çıkması halinde ciddi hastalıklar oluşabilmektedir. 

Ürik Asit Normal Değerleri Kaç Olmalı?

Sağlıklı kişilerin kanlarında bir miktar ürik asit olması gerekmektedir. Olması gerekenden az ya da fazla miktarda ürik asit varsa altta yatan bir hastalık veya beslenme bozukluğundan şüphelenilir. Özellikle ürik asit fazlalığı hızla tedavi edilmesi gereken bir sorundur. Aksi takdirde ciddi hastalıklara neden olur. Kanda ürik asit normal değeri kadınlarda 2,4 ile 6 mg/dl, erkeklerde 3,4 ile 7 mg/dl, çocuklarda ise 2 ile 5,5 mg/dl arasında olmalıdır. Bu değerler testin yapıldığı laboratuvara göre değişiklik gösterebileceği için sonuç raporunda yer alan referans değerler baz alınmalıdır. 

Ürik Asit Nasıl Ölçülür?

Ürik asit düşüklüğü ve yüksekliği tanısı için idrar ve kan tahlilleri sık sık kullanılmaktadır. Kanda ürik asit tahlili ile böbrek fonksiyonları hakkında da bilgi sahibi olmak mümkündür. Bu açıdan oldukça avantajlı bir yöntemdir. İdrar testi ve 24 saatlik idrar toplama yöntemleri de ürik asit seviyesinin ölçümü için kullanılmaktadır.  

Test sonucunda bir anormallik çıkması halinde hastaların beslenmelerinin düzenlenmesi istenir. Daha sonra test tekrarlanır. Eğer sonuç değişmemişse, vücudun ürik asidi atamadığı düşünülür. Kişilerde gut hastalığı belirtileri varsa, eklem sıvısı örneği alınır ve ürik asit kristalleri olup olmadığı araştırılır. Bu yöntemler sayesinde tanı koymak kolaylaşır. 

Hamilelikte Ürik Asit Değerleri Nasıl Olmalı?

Ürik asit seviyesi hamileliğin erken dönemlerinde yaklaşık 3 mg/dl’nin altına düşebilir. Gebelik ilerledikçe ürik asit seviyesi de artar. İlk üç aylık dönemde ürik asit değerinin yükselmesi preeklampsinin (gebelikte yüksek tansiyon) bir göstergesi olabilir. Bu yüzden riskli gebeler yakından takip edilmelidir.

Bebeklikte Ürik Asit Değerleri Nasıl Olmalı?

Bebek ve çocuklarda ürik asitin ciddi derecede yükselmesi lösemi, down sendromu, doğumsal kalp hastalıkları ve böbrek yetmezliği gibi hastalıkların habercisi olabilmektedir. Ürik asit değerindeki anormallikler tek başına bir anlam ifade etmez. Bu yüzden çocuğun genel sağlık durumu dikkate alınır ve ek tahliller yapılması istenir. 

Ürik Asit Düşüklüğü Nedenleri ve Hastalıkları Nelerdir?

Kandaki ürik asit seviyesinin 2 mg/dl’nin altına düşmesine hipoürisemi (ürik asit düşüklüğü) adı verilir. Nadir görülen bir durumdur. Çeşitli hastalıklara bağlı olarak ortaya çıkabilmektedir. Ürik asit düşüklüğüne sebep olan durum ve hastalıklar aşağıdaki gibidir:

Ürik Asit Düşüklüğü Belirtileri

Kanda ürik asit düşüklüğü çoğu zaman belirti vermemektedir. Fakat altta yatan sorun ilerledikçe, ona özgü belirtiler de görülmeye başlamaktadır. Böbrek ve karaciğer rahatsızlığını işaret eden belirtiler kesinlikle göz ardı edilmemelidir. Ürik asit düşüklüğünde en sık görülen belirtilerden bazıları şunlardır:

Ürik Asit Düşüklüğü Tedavisi

Ürik asit tedavisi için yapılması gereken ilk şey, altta yatan hastalığın teşhis edilmesidir. Sorunun kaynağı tespit edildikten sonra uygun tedavi yöntemi seçilir ve hastaya özel bir plan oluşturulur. Tedavi planı oluşturulurken hastanın genel sağlık durumu da göz önüne alınır. Altta yatan sağlık sorunu kanser gibi bir hastalık değilse cerrahi tedaviye gerek duyulmamaktadır. İlaç tedavisi ve pürin içerikli gıdalardan zengin bir diyet listesi oluşturulması çoğu zaman yeterli olmaktadır. 

Ürik Asit Düşüklüğü Tedavi Edilmezse Ne Olur?

Ürik asit düşüklüğü çok sık karşılaşılan bir sorun değildir. Hipoürisemi (ürik asit düşüklüğü) tek başına bir hastalık olmadığı için risk oluşturmaz. Çoğu zaman beslenmenin düzenlenmesi iyileşme sağlamaktadır. Ancak sorunun kaynağı kötü huylu bir tümör ya da böbrek hasarı olabileceği için kesinlikle ihmal edilmemelidir. Teşhis ve tedavinin gecikmesi halinde altta yatan sorunlar ilerleyerek hayati tehlike oluşturur. 

Ürik Asit Yüksekliği Nedenleri ve Hastalıkları Nelerdir?

Ürik asit yüksekliği nedenleri oldukça çeşitlidir. Kandaki ürik asit miktarının 7 mg/dl’nin üzerinde olması durumuna hiperürisemi (ürik asit yüksekliği) adı verilir. Bu durum ürik asidin vücuttan gerektiği kadar atılamadığının ya da fazla miktarda üretildiğinin bir göstergesidir. Kanda ve idrarda ürik asit yüksekliği oluşmasına yol açan durum ve hastalıklar şu şekilde sıralanabilir:

  • İdrar söktürücü (diüretik) ilaçların kullanımı
  • Hipotiroidi (tiroit bezinin olması gerekenden az çalışması)
  • Böbrek yetmezliği
  • Sedef hastalığı
  • Pürin içerikli besinlerin aşırı tüketimi
  • Obezite
  • Gut hastalığı
  • Bağışıklık sistemini baskılayan (immunsupresif) ilaçların kullanımı
  • Tümör lizis sendromu (kanser tedavisinin yan etkisidir, hücre içi maddeler ciddi oranda kana karışır) 

Ürik Asit Yüksekliği Belirtileri

Ürik asit yüksekliği bazen asemptomatik (belirti göstermeyen) olabilmektedir. Ancak altta yatan hastalık ilerledikçe bazı belirtilerin görülmesi kaçınılmaz olur. Her hastada aynı sorunların görülmesi mümkün olmadığından dolayı, tüm belirtiler ortaya çıkana kadar muayeneden kaçınmak doğru değildir. Hiperürisemi (ürik asit yüksekliği) belirtilerinden bazıları şu şekilde sıralanabilir:

  • Eklem ağrısı
  • Bilinç bulanıklığı,
  • Nefes almada zorluk
  • Bacaklarda ve kollarda ödem
  • Karın ve çevresinde yanma hissi
  • Yorgunluk
  • Halsizlik 

Ürik Asit Yüksekliği Tedavisi

Hastalar ürik asit yüksekliğine bağlı olarak herhangi bir belirti yaşamıyorsa ve kan değerleri çok yüksek değilse beslenme alışkanlıklarının değiştirilmesi yeterli olmaktadır. Eğer sorun altta yatan bir hastalığa bağlı ise, tedavi o hastalığa yönelik planlanmalıdır. Ürik asit yüksekliği nedeni ile gut hastalığı ya da böbrek taşı oluşumu varsa, hastalara semptomatik (yan etkileri gidermeye yönelik) tedavinin yanı sıra idrar söktürücü ilaç tedavisi de yapılır. Ayrıca taş kırma operasyonları da sıklıkla kullanılmaktadır.

Ürik Asit Yüksekliğinde Beslenme Nasıl Olmalı?

Ürik asit tehlike sınırı çok aşılmadığı sürece, ürik asit diyeti yapmak tedavi için yeterli olmaktadır. Kan değerlerinin çok yükseldiği durumlarda beslenme değişiklikleri destekleyici olur ama tedavi için yeterli değildir. Ürik asit düşüren bitkiler veya bitkisel bazı ürünleri kullanmadan önce doktorun onayı alınmalıdır. Bu tarz ürünlerin yanlış kullanımı zarar verebilmektedir. Ürik asit seviyesinin düşürülmesi için tavsiye edilen uygulamalardan bazıları şunlardır:

  • Mantar, bezelye, balık ve kırmızı et gibi pürin içeren gıdalardan uzak durulmalıdır.
  • Bol su içilmelidir.
  • Kişiler ideal kilolarına ulaşmalıdır.
  • Alkolden uzak durulmalıdır.
  • Şekerli yiyecek ve içecekler tüketilmemelidir.

Ürik Asit Yüksekliği Tedavi Edilmezse Ne Olur?

Ürik asit yüksekliği tedavisi her durumda gerekli olmayabilir. Eğer hastada herhangi bir belirti yoksa ve diğer tahlil sonuçları normalse doktorlar sadece diyet listesi düzenlemesi önerir. Fakat ürik asit seviyesi çok yükseldiyse tedavinin gecikmesi gut gibi hastalıkların oluşmasına sebep olur. Gut hastalığı ya da böbrek taşı oluşumu varsa, tedavinin gecikmesi hastalıkların ilerlemesine ve kalıcılaşmasına yol açar. Bu yüzden belirtiler fark edildiğinde vakit kaybetmeden bir uzmana muayene olunmalıdır.

Vücutta ürik asit miktarının yükselmesi ve tedavinin gecikmesi halinde bazı hastalıklar oluşmaktadır. Bu hastalıklar kişilerin yaşam kalitesini ciddi ölçüde düşürür. Ürik asit yüksekliğine bağlı olarak oluşan hastalıklar şu şekilde sıralanabilir:

  • Böbrek Taşı: Ürik asit kristalleri, bazen böbreklerde birikerek bir araya gelir ve böbrek taşı oluşturur. Bu taşlar çoğunlukla küçük boyutludur ve belirti vermeden vücuttan atılırlar. Fakat bazı durumlarda taş boyutu büyüyerek kanlı idrar, böbrek ağrısı, idrar yolu tıkanıklığı ve idrar yaparken ağrı gibi belirtilere yol açar.
  • Gut Hastalığı: Gut hastalığı ani gelen ağrı atakları ile karakterizedir. Ağrı atakları 12 saatin sonunda yavaşça azalarak yok olmaktadır. Fakat tedavi geciktikçe atak sıklığı da artar ve kronik (kalıcı) bir hal alır. Stres ürik asit seviyesini etkileyerek gut hastalığının belirtilerinin artmasına yol açabilmektedir. Bu yüzden hastaların stresten kaçınması gerekir. Vücuttaki eklemleri etkiler ve tutulum yaptığı bölgede şişlik, ağrı, hareket kısıtlaması ve kızarıklık gibi belirtilerin görülmesine yol açar. 
Makaleyi faydalı buldun mu?
5
0
Makeleyi Paylaşın

Ürik Asit ile İlgili Sıkça Sorulan Sorular

Ürik asit nasıl atılır?

Besinlerden alınan pürin maddeleri karaciğer tarafından yıkıma uğratılır ve bu yıkım sonucunda ürik asit açığa çıkar. Ürik asitin büyük bir kısmı idrar ve dışkı yolu ile vücuttan atılmaktadır. Ayrıca ürik asit ve terleme arasında da bir ilişki vardır. Ter bezlerinden geçen ürik asit, terleme yolu ile dışarı atılır. Fakat bu kayda değer bir miktarda değildir.

Dr. Merve Ergüven

Ürik asit yüksekliği halsizlik yapar mı?

Ürik asit seviyesinin yükselmesi halsizliğe sebep olabilmektedir. Fakat sorunun altta yatan hastalık ile ilişkisi de olabileceği için teşhis ve tedavi şarttır. Altta yatan hastalığın tedavisi tamamlandıktan sonra halsizlik belirtisinin de ortadan kalkması beklenmektedir.

Dr. Merve Ergüven

Ürik asit yüksekliği kaşıntı yapar mı?

Ürik asit yüksekliği kaşıntı yapmaz. Yine idrarla atılan bir madde olan üre ve ürik asit sıklıkla karıştırılmaktadır. Üre yükselmesi kaşıntıya sebep olurken, ürik asit yükselmesi genel olarak karıncalanma ve batma hissine sebep olmaktadır.

Dr. Merve Ergüven

Ürik asit hangi doktor bakar?

Ürik asit düzeyinde bir anormallik olduğundan şüphelenen hastaların vakit kaybetmeden bir uzmana muayene olması gerekir. Böyle bir durumda kişiler iç hastalıkları (dahiliye) bölümüne gidebilirler. Ayrıca romatoloji (romatizmal hastalıklarla ilgilenen tıp branşı) bölümü de tercih edilebilir.

Dr. Merve Ergüven