Triküspit Stenozu Belirtileri Tedavisi ve Tanı

Triküspit stenozu, kalbin sağ kulakçık ile sağ karıncığı arasında bulunan triküspit kapağının daralması sonucu kan akışının engellendiği nadir bir kalp kapak hastalığıdır. Genellikle romatizmal kalp hastalığına bağlı gelişir ve kadınlarda erkeklere oranla daha sık görülür. Bu durum, sağ atriyumda basınç artışına ve sistemik venöz konjesyona yol açarak karakteristik semptomlar ortaya çıkarır.

Triküspit Stenozunun Klinik Belirtileri
Hastalığın başlıca semptomları sağ kalp yetmezliği bulguları şeklinde kendini gösterir. Hastaların çoğunda boyun damarlarında belirginleşme ve karaciğerde büyüme saptanır. Ayak bileklerinde ve karın bölgesinde şişlik (ödem) sıklıkla görülür. Yorgunluk hissi ve egzersiz toleransında azalma diğer önemli şikayetler arasındadır. İleri evrelerde karın boşluğunda sıvı birikimi (asit) ve nadiren hemoptizi (kanlı balgam) gelişebilir. Atriyal fibrilasyon gibi ritim bozuklukları da eşlik edebilen komplikasyonlardır.

Triküspit Stenozunun Nedenleri
En yaygın nedeni romatizmal kalp hastalığıdır ve genellikle mitral kapak tutulumu ile birlikte görülür. Konjenital anomaliler (Ebstein anomalisi gibi) çocukluk çağında ortaya çıkabilen diğer nedenler arasındadır. Karsinoid sendromda salgılanan serotonin, kapak yaprakçıklarında kalınlaşma ve darlığa yol açabilir. Endokardit sonrası kapak yapısının bozulması veya sistemik lupus eritematozus gibi otoimmün hastalıklar daha nadir sebeplerdir.

Tanı Yöntemleri ve Klinik Değerlendirme
Fizik muayenede oskültasyonla karakteristik diyastolik üfürüm duyulması tanıda yol göstericidir. Ekokardiyografi, kapak alanının ölçümü ve darlığın şiddetinin belirlenmesi için altın standart tanı aracıdır. Doppler incelemesi ile ortalama gradient hesaplanır ve 5 mmHg üzeri patolojik kabul edilir. EKG’de sağ atriyal genişleme bulguları, telekardiyogramda ise sağ atriyumda büyüme görülebilir. Sağ kalp kateterizasyonu, invaziv bir yöntem olarak seçilmiş vakalarda tanıyı doğrulamak için kullanılır.

Tedavi Yaklaşımları ve Yönetim
Medikal tedavide diüretiklerle sıvı yükünün azaltılması ve ritim bozukluklarının kontrolü öncelik taşır. Antikoagülan tedavi, atriyal fibrilasyon varlığında tromboemboli riskini azaltmak için gereklidir. Kapak alanı 1.5 cm²’nin altındaki semptomatik hastalarda cerrahi müdahale endikasyonu vardır. Kapak tamiri (valvüloplasti) veya biyoprotez kapak replasmanı uygulanan başlıca cerrahi tekniklerdir. Perkütan balon valvüloplasti, seçilmiş hastalarda cerrahi riskin yüksek olduğu durumlarda alternatif bir yöntemdir.

Prognoz ve Uzun Dönem Takip
Erken evrede tanı konulan ve uygun şekilde tedavi edilen hastaların prognozu genellikle iyidir. Cerrahi sonrası 10 yıllık sağkalım oranları %70-80 aralığındadır. Romatizmal kökenli vakalarda diğer kapak tutulumları dikkatle izlenmelidir. Antikoagülan tedavi alan hastalarda kanama komplikasyonları açısından düzenli laboratuvar takibi şarttır. Biyoprotez kapak kullanılan olgularda 10-15 yıl sonra kapak yetmezliği gelişme riski nedeniyle ekokardiyografik takip önem taşır.

Önlemler ve Yaşam Tarzı Önerileri
Romatizmal ateş öyküsü olan hastalarda penisilin proflaksisi tekrarlayan atakları önlemek için kritiktir. Diş enfeksiyonlarına bağlı bakteriyel endokardit riskine karşı dental girişimler öncesi antibiyotik kullanımı önerilir. Tuz kısıtlaması ve sıvı dengesinin korunması sağ kalp yükünü azaltır. Düzenli kardiyoloji kontrolleri ve ekokardiyografi ile kapak fonksiyonlarının izlenmesi komplikasyonların erken tespitini sağlar.

Popüler Doktorlar

0 5 üzerinden

Stj. Dr. Özlem Filiker

Tıp Fakültesi Öğrencisi
0 5 üzerinden

Stj. Dr. Bahattin Kavşut

0 5 üzerinden

Dt. Rojda Bülbül

Benzer İçerikler