Transaksiyonel Analiz Nedir?

Bir iletişim kuramı olarak ele alınan transaksiyonel analiz bir psikopatoloji kuramı, gelişim kuramı ve kişilik kuramı olarak ele alınırken insan gelişimiyle ilgilenmektedir.

Psikolojide bir iletişim kuramı olarak ele alınan transaksiyonel analiz aslında psikopatoloji kuramı, gelişim kuramı ve kişilik kuramı olarak ele alınmalıdır. Tüm bu bahsi geçen kuramların gelişimiyle ilgilenirken insanı olumlu olarak ele almaktadır. Tekniğe göre insan davranışları direkt olarak egoların işleyişiyle alakalıdır. Davranışları analiz ederek uyumsuz davranışların nedenlerini açıklamaya, bunları değiştirmeye ve geliştirmeye odaklanmaktadır. Kanadalı tıp doktoru Eric Berne tarafından geliştirilen Transaksiyonel Analiz kuramı başlangıçta sadece psikanalizi geliştirmek istiyordu.

Transaksiyonel Analize Göre İnsan Davranışları

Tekniğe göre insanlar doğuştan itibaren OK'dir. Bu maddeye göre insanlar doğdukları andan itibaren ötekileştirilmeden, ayrıştırılmadan sadece insan oldukları için değerlidir. İnsanın davranışları kötü olsa dahi sadece insan olduğu için sevilmesi gerektiğine inanılmaktadır.

Herkes düşünebilecek bir kapasiteye sahiptir. Bu detayda her insanın kendisi için düşünebilecek bir kapasitesinin olduğuna inanılmaktadır. Terapide transaksiyonel teknik uygulanması insanın bu kısmının ortaya çıkarılmasına çalışılmaktadır. Ayrıca kişinin yaşamını nasıl devam ettireceği, kendisinin kararıyla mümkün olacaktır düşüncesi hakimdir. Transaksiyonel Analize göre insanların kendi varlıklarını onaylatmak için başkalarıyla temas kurmaları mümkündür. İnsan temas kurmaya ihtiyaç duyar. İhtiyaç duyulan temas insanlar tarafından sözlü veya sözsüz, olumlu veya olumsuz, koşullu veya koşulsuz olarak kurulabilir. Temas ihtiyacı bebeklik ve çocukluk döneminde daha çok fiziksel açlığın karşılaması amacıyla kurulmaktadır. İlerleyen yaşlarda ise tanınma açlığının giderilmesi amacıyla ortaya çıkmaktadır.

Kişi temas kurabilmek için zamanı yapılandırma ihtiyacı duymaktadır. Zamanın yapılandırılması teoriye göre 6 kısımda incelenebilir. Kişinin kendisiyle baş başa kalma isteği de zamanın yapılandırılması kısımlarından birisidir. Günlük ritüeller, vakit geçirme, aktiviteler, yakınlık kurma ve psikolojik oyun ise diğer zamanı yapılandırma kavramlarıdır.

Transaksiyonel Analizde Ego Durumları

Transaksiyonel Analiz sayesinde geliştirilen yenilikçi yaklaşımlardan birisi ego durumudur. Doğum öncesinden itibaren başlayan ego durumları kişinin öznel yaşantısına göre ego durumuna dönüşmektedir. Tekniğe göre ego durumları ebeveyn, yetişkin ve çocuk olmak üzere 3 başlıkta incelenmektedir.

Ebeveyn Ego Durumu: Kişinin hayatı boyunca beraber olduğu büyüklerinin davranış, duygu ve düşüncelerinin içselleştirilmesi ile ortaya çıkmaktadır. İçselleştirilecek davranışların seçimi kişi ile alakalı değildir. Kişi bilinçli olarak yapmıyor olsa da ebeveynlerine ait davranış kalıplarına kendisinde rastlayabilir.

Yetişkin Ego Durumu: Kişinin disiplinli ve planlı tarafıdır. Daha çok anlamaya çalışmakta, eleştirmekte, sorgulamakta ve sorunlara çözüm getirmektedir. Bu bölümde büyüklerden duyulanlardan daha çok duyulanlardan çıkarılanların olgusu gündeme gelmektedir. Kişi tarafından belirli bir filtreden geçirilen, mantıklı bulunan yargılar ön planda olmaktadır.

Çocuk Ego Durumu: Çocuklarda görülebilecek davranış, duygu ve düşünce örüntülerini içermektedir. Anlık canı nasıl isterse, genellikle plansız hareket edilen taraftır. Hareketin sonucu düşünülmez. Bireyin sorumsuz ve çocuksu tarafı olarak ele alınabilir.

Transaksiyonel Analizde Ego Durumları İncelemesi

Transaksiyonel analiz testi gerçekleştirilerek ego durumlarının analizinin gerçekleştirilmesi için fonksiyonel analiz ve yapısal analiz teknikleri kullanılır. Yapısal analiz tekniğinde egonun içeriğine ve içeriğin nasıl geliştiğine bakılmaktadır. Fonksiyonel analizde ego durumunun ne olduğuna ve direkt olarak hangi işlevi olduğuna bakılmaktadır.

Transaksiyonel analizde ilk ele alınan ebeveyn ego durumu; koruyucu - kollayıcı ebeveyn ve eleştiren ebeveyn olarak ikiye ayrılmaktadır. Eleştiren ebeveyn dominant, otoriter, hükmedici bir karaktere sahiptir. Bir şeyi kolay beğenmesi kesinlikle mümkün değildir. Koruyucu - kollayıcı ebeveyn ise izin verici, merhametli, şefkatli ve koruyucu bir yapıya sahiptir. Yol gösterici ve bağışlayıcıdır.

Transaksiyonel analizde son olarak ele alınan çocuk ego durumu; doğal çocuk ve uyumlu çocuk olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Doğal çocuk otoriter figürlere karşı kendisini daha kolay ifade edebilmektedir. Duygularını diğerlerinden gizlemeye çalışmadığı için istediği zaman güler, istediği zaman ağlar. Baskıya maruz kalmadan davranabiliyor olması sayesinde hislerini aktarabilmektedir. Uyumlu daha doğrusu uymaya zorlanan çocuk ise kontrollü davranmaya çalışan, başkalarına uygun olarak hareket etmeye çalışan, kendisini sindiren bir yapıdadır.

Transaksiyonel analizde ego durumları incelemesi yaparken yetişkin ego durumunu diğerlerinde olduğu gibi parçalara ayrılamaz. Bunun nedeni direkt olarak kişinin kendisi ile alakalı olması, kişinin kendine ait, öznel ve mantıklı yanı olması nedeniyle başkalarından herhangi bir parça alınmıyor olmasıdır.

Ego durumlarının tanımlanması davranışsal tanılama, sosyal tanılama ve tarihsel tanılama olmak üzere 3 yöntemde gerçekleştirilir. Davranışsal tanılama yaparken kişinin ses tonundan, jest ve mimiklerinden, hareketlerinden yola çıkarak hareket edilir. Sosyal tanılama yapılırken kişinin çevresindekilerle olan etkileşimi ve etkileşimden aldığı mesajlar dikkate alınır. Tarihsel tanılama yapılırken kişinin gözlenen yapısının geçmişinden yani ailesinden mi geldiğine bakılır.

Transaksiyonel Analiz Yaşam Pozisyonları

Transaksiyonel analizde yaşam pozisyonu, bireyin hem kendisine hem de başkalarına karşı algılarının dayandığı temel durumdur. Genellikle çocukken yaşananlar ve buna bağlı olarak çocuk ego durumundan kaynaklanan durumlar ile ilgilidir. Kişinin hayatında karşılaştığı durumlar ile alakalı aldığı aksiyonu göstermektedir. Karşılaşılan durumların genellikle kişide stres yaşatacak olaylar olmasına bakılır. Ele alınabilecek dört adet yaşam pozisyonu bulunmaktadır. Bunlar;

  • Ben OK’im, Sen OK’sin. Kişilerin soruna değil de çözüme odaklı hareket etmeleri durumudur. Hem kendisiyle hem çevresiyle barışık olan kişi mutlu olmayı seçmiş ve huzuru yaşayabilmektedir. Kişiler gerçekçi hareket etmektedir. Sağlıklı pozisyon olarak tanımlanabilir.
  • Ben OK’im, Sen OK Değilsin. Kişi kendisinin aldatıldığını ve haksızlığa uğradığını düşünmektedir. Savunucu tutum sergilemektedir. Çevresindekilere sürekli öğütler verirken, baskıcı ve eleştirel yönü ağır gelmektedir. Hatalara karşı tahammülü yoktur. Depresif pozisyon olarak tanımlanabilir.
  • Ben OK değilim, Sen OK’sin. Bu yaşam pozisyonundaki kişi kendisini güçsüz olarak algılar ve tanımlar. Suçluluk ve çaresizlik duygularını yoğun bir şekilde hissederken duygu durumu olarak depresyon içindedirler. Hayatlarında karşılaşacakları sorunlarla yüzleşmek yerine genellikle sorunu çözmeden kaçmayı tercih edeceklerdir. Paranoid pozisyon olarak tanımlanır.
  • Ben OK değilim, Sen OK Değilsin. Kişinin umursamaz ve yaşantısına seyirci kalan hareketleri vardır. Mutsuz olması nedeniyle sağlıksız bir tablo çizmektedir. Yararsız pozisyon olarak tanımlanır.

Kişinin kendi hayatıyla alakalı radikal kararlar alması sonrasında kendine yeni bir yaşam pozisyonu belirlemesi mümkündür. Transaksiyonel analiz eğitimi alan kişiler tarafından destek alarak hem yaşamıyla hem de kendisiyle bütünleşmiş bir birey haline gelebilir.

Makaleyi faydalı buldun mu?
5
0
Makeleyi Paylaşın