Sak hastalığı (Behçet hastalığı), kronik inflamasyonla seyreden ve ağızda tekrarlayan yaralarla karakterize sistemik bir rahatsızlıktır. İlk kez 1937’de Türk dermatolog Hulusi Behçet tarafından tanımlanan bu hastalık, Akdeniz ülkeleri ve Asya’da daha sık görülür. Damarları etkileyen vaskülit grubunda yer alır ve bağışıklık sisteminin anormal tepkisi sonucu ortaya çıkar.
Semptomlar ve Klinik Bulgular
Hastalık "sak triadı" olarak bilinen üç temel bulguyla kendini gösterir. Ağız içinde sık tekrarlayan aftöz ülserler en erken belirtidir. Genital bölgede iz bırakarak iyileşen yaralar ikinci önemli bulgudur. Göz tutulumu ise üveit veya retinitte ışık hassasiyeti, bulanık görme gibi şikayetlere yol açar. Ek olarak ciltte eritema nodosum benzeri lezyonlar, eklem ağrıları ve nörolojik semptomlar (denge kaybı, baş ağrısı) görülebilir.
Teşhis Kriterleri ve Tanı Yöntemleri
Tanıda uluslararası kabul görmüş kriterler kullanılır. Paterji testi (deri iğne testi) önemli bir göstergedir: steril iğne batırılan bölgede 48 saat içinde püstül oluşumu pozitif kabul edilir. Ayrıca kan testlerinde inflamatuar belirteçler (CRP, sedimantasyon) yükselir. Görüntüleme yöntemleri (MR, anjiyografi) damar tutulumunu değerlendirirken, göz muayenesi üveit varlığını tespit eder.
Tedavi Yaklaşımları
Tedavi şiddete ve tutulan organa göre kişiselleştirilir. Ağız yaraları için topikal kortikosteroidli jeller kullanılır. Sistemik tutulumda ise immünsupresif ilaçlar tercih edilir:
- Kolşisin: Atak sıklığını %50 azaltır
- Azatioprin: Göz tutulumunda birincil seçenek
- Anti-TNF ajanlar (İnfliksimab): Dirençli vakalarda
- İnterferon alfa: Şiddetli mukozal lezyonlarda
Yaşam Tarzı Önerileri
Stres yönetimi atakları önlemede kritiktir. Düzenli uyku ve meditasyon teknikleri önerilir. Beslenmede sert gıdalardan kaçınmak ağız yaralarını azaltır. Sigara kesinlikle bırakılmalıdır çünkü damar inflamasyonunu şiddetlendirir. Güneşe duyarlılık varsa yüksek korumalı güneş kremi kullanılmalıdır.
Hastalık Seyri ve Komplikasyonlar
Ataklar ve remisyonlarla seyreden kronik bir tablodur. Merkezi sinir sistemi tutulumu nörolojik defisitlere, retinal vaskülit ise körlüğe yol açabilir. Pulmoner arter tutulumu hayatı tehdit eden hemoptiziye neden olabilir. Erkeklerde ve genç başlangıçlı hastalarda prognoz daha kötüdür.
Güncel Araştırmalar ve Yenilikler
Son çalışmalar IL-17 ve IL-23 inhibitörlerinin (sekukinumab) etkinliğini inceliyor. Genetik yatkınlıkta HLA-B51 alelinin rolü kanıtlanmıştır. Mikrobiyom analizleri ise bağırsak florası dengesizliğinin patogenezde etkili olabileceğini gösteriyor.
Hasta Destek Kaynakları
Türkiye’de Behçet Hastaları Dayanışma Derneği psikososyal destek sunar. Düzenli fizyoterapi eklem kontraktürlerini önler. Psikiyatrik konsültasyon, kronik ağrıyla baş etmede önemli rol oynar.