Respiratuar Distres Sendromu

Respiratuar distres sendromu, prematüre doğum dediğimiz bebeklerin zamanından önce gelişimini tamamlamadan doğması durumundaki hastaları daha ciddi oranda etkilemektedir. Hastalığın spesifik, kesin bir tedavisi yoktur.

Respiratuar Distres Sendromu Nedir?

Respiratuar distres sendromu dikkate alınması gereken hayati tehlike arz eden bir hastalıktır. Hyalin membran hastalığı olarak da bilinen bu hastalık prematüre doğum dediğimiz bebeklerin zamanından önce gelişimini tamamlamadan doğması durumundaki hastaları daha ciddi oranda etkilemektedir. Zamanından önce gelişimini henüz tamamlamadan doğan bebeklerde gelişen solunum yetmezliğinin temel nedeni Respiratuar Distres Sendromudur. Hyalin membran hastalığı solunum yetmezliği ile birlikte prematüre doğan bebeklerin ölümlerine neden olabilen bir hastalıktır.

Anne karnında gelişim gösteren bebeklerin akciğerleri, 28.- 30. Haftadan sonra ‘sürfaktan’ adını verdiğimiz bir yapının salgılanması ile tam olarak gelişim göstermektedir. Sürfaktan, fosfolipid dediğimiz yağ ve protein karışımından oluşmaktadır ve akciğerlerdeki en küçük yapı olan alveollerin açık kalmasını sağlamaktadır. Alveollerde bulunan sürfaktan normal şartlarda alveoldeki yüzey gerilimini azaltarak, alveollerin açık kalmasını ve normal solunum görevi olan oksijeni alıp karbondioksiti verme görevini yapmasını sağlamaktadır.

Respiratuar Distres Sendromu alveollerdeki sürfaktan eksikliği sonucu akciğerlerin tam gelişememiş olmasına bağlı olarak gelişen bir hastalıktır. Akciğerler, sürfaktan eksikliği sonucu temel görevi olan oksijeni alıp karbondioksiti dışarı atma işlemini alveollerde gerçekleştiremeyecektir. Alveoller tam olarak genişleyemediği için ‘Atelektazi’ dediğimiz akciğerlerin büzüşmesi söz konusu olacaktır.

Hyalin membran hastalığının bebekte görülme oranı anne karnında gelişim gösterdiği zamanın azalmasıyla doğru orantılı olarak artmaktadır. Yani bebeğin anne karnında geçirdiği hafta sayısının artması Respiratuar Distres Sendromu olma riskini azaltacaktır. Anne karnında gelişim gösteren bebeklerin sağlıklı bir şekilde dünyaya gelmesi için gereken temel faktör anne karnında geçirdikleri süredir. Bu sürenin azalması başka hastalıklarla birlikte respiratuar distres sendromunun da gelişme riskini arttıracaktır.

Repiratuar Distres Sendromu, başka hastalıklara bağlı olarak her yaş grubundaki insanlarda görülebilecek bir hastalıktır. Direkt olarak hastalığa yol açan hastalıklarla birlikte dolaylı yoldan Respiratuar Distres Sendromuna neden olabilen hastalıklar da mevcuttur. Hastalığın klinik seyrini hastanın yaşına, bağışıklığına ve hastalığın altında yatan nedene bağlı değişmektedir.

Respiratuar Distres Sendromu Belirtileri

Respiratuar Distres Sendromu akciğeri ilgilendiren ciddiye alınması gereken ölümcül bir hastalıktır. Akciğeri etkileyen bu hastalık ciddi bulgular verirken solunum sistemiyle birlikte başka sistemlerde de sorunlara neden olmaktadır. Bu yüzden hastaların bulguları dikkatle incelenmeli ve ek olarak etkilenen sistem varlığı sorgulanmalıdır.

Respiratuar Distres Sendromunun başlıca bulguları bebeklerde yaşamın ilk 24 saatinde ve sonraki 24 saate kadar da devam ettiği gözlenmektedir. Bunlar başlıca;

  • Soluk verirken inleme: Sürfaktan akciğerlerde yer alan alveolerin açık kalmasını sağlamaktadır. Respiratuar Distres Sendromunda yetersiz salınan sürfaktan alveollerin açık kalması için sağlamayacaktır. Bu durum da akciğerlerin büzüşmesine, hastanın soluk verirken inlemesine neden olacaktır.
  • Burun kanatlarının solunuma katılması (Nasal flaring): Akciğerler yeterince genişleyemediği için daha fazla hava almak adına yardımcı solunum kaslarını çalıştırır. Burun kanatları da derin soluk alma sırasında genişleme hareketi yapar. Bu daha fazla hava almak adına yapılan bir harekettir. Alınan havanın yeterli olmadığının bir göstergesidir.
  • Hızlı soluk alma: Diğer bir adıyla ‘Takipne’ dediğimiz bu durum dakikada 60’tan fazla soluk alıp verme işlemine verilen isimdir. Akciğerler, vücut için gerekli oksijeni azalan alveolar boşluk nedeniyle normal soluk alıp verme hızıyla karşılayamaz. Vücut bu duruma solunum sayısını arttırarak tepki gösterir. Temel amaç oksijen açlığını gidermektir.
  • Solunum Seslerinde Azalma: Yetersiz sürfaktan salınımı nedeniyle alveoller alınan her bir nefes için yeterli boşluğa ulaşamaz. Yeterince genişleyemeyen bu alveoller nefes alıp verme işleminde görevlerini tam olarak gerçekleştiremediklerinden solunum seslerinde azalma görülecektir. Soluk alıp verme sırasında duyulan ses alveollerin genişleme ve eski haline dönme sesidir. Yeterince genişleyemeyen alveoller de solunum seslerinde azalmaya neden olacaktır.
  • Akciğerlerden Çıtırtı Sesi Duyulması: Tıp literatüründe ‘ral’ olarak geçen bu durum nefes alırken akciğerlerden çıtırtı benzeri anormal ses duyulması durumudur. Yeterli esnekliğe sahip olamayan alveollere gelen hava, genişleme esnasında zorlanma yaşayacaktır. Bu durum da stetoskopta çıtırtı sesinin duyulmasını sağlayacaktır.
  • Santral Siyanoz: Sürfaktan alveollerin genişlemesini sağlarken aynı zamanda alveollerin yüzey gerilimini de azaltmaktadır. Tüm bunlar aslında akciğerlerdeki hava değişimini kolaylaştırmak ve hızlandırmak için gereklidir. Sürfaktanın yetersizliği bu duruma engel olacaktır. Tüm bu durumlar göz önüne alındığında vücudun sürekli olarak oksijen açlığı olacaktır. Vücudun bu şekilde oksijensiz kalması da santral siyanoz dediğimiz duruma yol açacaktır.
  • Yorgunluk: Nefes almak adına harcanan bunca enerji kişide yorgunluğa neden olacaktır. Oksijen açlığı da bu durumu daha da derinleştirecektir. Bu hastaların sıklıkla uykuya meyilli olduğu gözlenmiştir.

Respiratuar Distres Sendromu belirtileri hastadan hastaya değişiklik göstermektedir. Bazı hastalarda bu belirtilerin birkaçını görürken bazı hastalarda tüm belirtiler ağır bir şekilde izlenebilmektedir. Bu durum da hastalığın şiddetine göre değişmektedir.

Respiratuar Distres Sendromu Nedenleri

Respiratuar Distres Sendromu nedenleri 2 başlık altında toplanır. Direkt olarak Respiratuar Distres Sendromuna neden olan hastalıklar ‘Direkt Nedenleri’ olarak, başka bir hastalığa bağlı oluşan Respiratuar Distres Sendromuna neden olan hastalıklar ‘İndirekt Nedenleri’ olarak isimlendirilir.

Direkt Nedenler arasında;

  • Zatürre (Pnömoni): Çeşitli mikroorganizmalara bağlı olarak gelişen akciğer dokularının iltihaplanması durumudur. Akciğerlerin bu şekilde iltihaplanması ve hastalığın ilerlemesi direkt olarak Respiratuar Distres Sendromuna neden olabilmektedir.
  • Aspirasyon Pnömonisi: Katı, sıvı veya gaz gibi zararlı maddelerin bir şekilde solunum yoluna girmesiyle ve akciğerlerin yangısal olarak tepki vermesiyle ortaya çıkan bir durumdur. Oldukça tehlikeli olan bu durumun akciğerlerde oluşturduğu yangısal tepkinin büyüklüğü de Respiratuar Distres Sendromuna neden olmaktadır.
  • Boğulayazma (Near Drowning): Tatlı veya tuzlu suda, suda batma sonucu kişinin yaşamasıyla sonuçlanan bir durumdur. Akciğerlere giren tatlı veya tuzlu su alveol yüzeyindeki sürfaktana zarar vererek alveollerdeki normal yapıya zarar verecektir. Alveol yüzeyindeki sürfaktanın zarar görmesi de Respiratuar Distres Sendromuna neden olacaktır.
  • Toraks Travması: Göğüs kafesini oluşturan yapıların herhangi bir nedene bağlı olarak anatomik ve fonksiyonel açıdan zarar görmesi durumudur. Solunum sistemi, toraks travması gibi bir durum karşısında ciddi tehlike altındadır. Travmanın türü ve şiddetine göre de hastalığın gidişatı değişmektedir. Bu gidişat da Respiratuar Distres Sendromuna neden olabilmektedir.
  • Zehirli Gaz İnhalasyonu: Zehirli gazların solunup akciğerlere girmesi oldukça tehlikeli bir durumudur. Akciğerlere giren bu gazlar alveol yapısını bozarak, sağlıklı alveol yapısının bozulmasına neden olacaktır. Alveolün zarar görme derecesini solunan gazın türü ve zehirleme etkisine göre değişse de Repiratuar Distres Sendromuna neden olabilmektedir.

İndirekt Nedenler arasında;

  • Sepsis: Vücudu çeşitli enfeksiyonlara karşı koruyan bağışıklık sisteminin, vücudun kendi organ ve dokularına karşı zarar vermesi durumudur. Oldukça tehlike arz eden bu durum organ yetmezliğine ve hatta ölüme kadar ilerleyebilmektedir. Sepsisin akciğerleri etkilemesi halinde Respiratuar Distres Sendromu nedeni sayılabilmektedir.
  • Akut Pankreatit: Vücut için gerekli olan önemli hormon salınımı görevini yapan pankreasın ani olarak iltihaplanmasına verilen addır. Ciddiye alınıp tedavi edilmesi gereken bir hastalıktır. Akut pankreatitin indirekt (dolaylı yoldan) Repiratuar Distres Sendromuna neden olduğu düşünülmektedir.
  • Ciddi Yanıklar: Yanıklar hayati tehlike arz eden bir durumdur. Ciddi yanıkların varlığı hastanın su kaybına neden olup hayati organlarına giden kan miktarını azaltacaktır. Ciddiye alınması gereken ve uzun tedavi gerektiren bir durumdur. Hastanın klinik durumu da Respiratuar Distres Sendromuna neden olabilmektedir.
  • Çoklu Travma: Vücudun en az 2 bölgesinde ciddi yaralanma meydana gelmesidir. Ağır yaralanan bu hastaların hayati tehlikeleri mevcuttur. Akciğer ve yapılarına gelen zararlar da Repiratuar Distres Sendromuna neden olabilmektedir.
  • Gazlı Kangren: Çeşitli mikroorganizmaların tarafından kas ve bağ dokusunun hızla yıkımı ve gaz oluşumuyla seyreden bir hastalıktır. Hızlı ilerleyen ve hayatı tehdit eden bir hastalıktır. Gazlı kangrenin dolaylı yoldan Repiratuar Distres Sendromuna neden olduğu düşünülmektedir.
  • Kafa Travması: Kafa bölgesine alınan herhangi bir darbe veya kazalar sonucu gelişebilen bir durumdur. Alınan darbenin şiddeti ve etkilenen bölgenin yerine göre hastalığın şiddeti değişmektedir. Etkilenme derecesine göre de kafa travmasının Repiratuar Distres Sendromuna neden olduğu düşünülmektedir.

Respiratuar Distres Sendromu Teşhisi

Respiratuar Distres Sendromu teşhisi koymak adına birçok test ve görüntüleme yöntemlerine başvurulmaktadır. Amaç hem teşhisi koymaktır hem de altta yatan nedeni bulmak içindir. Hangi nedene bağlı Respiratuar Distres Sendromu geliştiği tedavi planı yapılırken oldukça büyük önem taşımaktadır. Bununla birlikte bulguların ne zaman başladığı ne kadar süredir devam ettiği oldukça önemlidir. Eğer bulgular aniden başlamışsa bu duruma ‘Akut Respiratuar Distres Sendromu’ ya da ‘Akut Solunum Sıkıntısı Sendromu’ adı verilecektir.

Hastalığın teşhisi için;

  • Kan Testi: Kan testleri hastalığın teşhisi için spesifik değildir. Ama altta yatan nedene yönelik yol gösterici olabilmektedir. Eğer altta yatan neden sepsis ise kan değerlerinde lökosit yüksekliği, CRP değerinde yükselme gözlenecektir. Akut pankreatit durumunda kanda lökosit değeri ile birlikte amilaz lipaz değerlerinde de yükselme gözlenecektir. Tüm bunlar hastalığın altta yatan nedenini bulmada yardımcı olacaktır.
  • Balgam Kültürü: Akciğerde başka bir mikroorganizmanın solunumsal bir probleme yol açıp açmadığının kontrolünün sağlanması adına yapılmaktadır. Hastadan alınan balgam örneği uygun ortamlara ekimi sağlanarak varsa hastalığın etkeni bulunmaya çalışılır. Hastalığın etkeni bir mikroorganizmaya bağlı oluşmuş ise buna uygun tedavi planı sağlanır.
  • Arter Kan Gazı: Kan gazı Respiratuar Distres Sendromu tanısını koymada oldukça büyük öneme sahiptir. Respiratuar Distres Sendromlu hastaların kan gazlarında hipoksemi görülür. Kandaki oksijen oranı, normal yapıda olmayan alveol yapısı nedeniyle düşmektedir. Oksijen açlığı bu sayede fark edilebilir. Kesin teşhis sağlamasa da hastalık hakkında fikir vermektedir.
  • Akciğer Radyografisi: Akciğerlerin daha iyi değerlendirilmesi için sıklıkla başvurulan bir görüntüleme yöntemidir. X ışını kullanılarak uygulanan bu yöntem doğru şekilde çekilirse hekime tanı esnasında oldukça fayda sağlamaktadır. Akciğer radyografisinde ‘Buzlu cam görünümü’ Respiratuar Distres Sendromu için karakteristik bir bulgudur. Hastadan hastaya akciğer radyografi görüntüleri değişim göstermektedir. Her hastanın Akciğer radyografisinde buzlu cam görüntüsü olmayacaktır. Hastalığın şiddetine göre radyografide yansıyan görüntü de değişim gösterecektir. Hem tanı koyarken hem de hastalığın şiddetini belirlerken kullanılan bir yöntemdir.
  • EKO (Elektrokardiyografi): Kalbin ses dalgaları yardımıyla işlev ve yapılarının kontrolü sağlanır. Kalp ultrasonu olarak da adlandırılır. Hastalardaki solunum sıkıntısının kalp yetmezliğine bağlı olarak mı oluştuğunun kontrolü sağlanır. Hastalığın teşhisi konarken mutlaka kalple alakalı problemler dışlanmalıdır.

Doktorun gerekli gördüğü durumlarda başka test veya görüntüleme yöntemlerine başvurulabilir. Bu sıklıkla hastalığın altta yatan nedenini bulmaya yöneliktir. Etkilenen sistemlerin kontrolünün sağlanması ve buna uygun tedavi planı çizilmesi hasta için oldukça önemlidir.

Respiratuar Distres Sendromu Tedavisi

Respiratuar Distres Sendromu hastalığının spesifik, kesin bir tedavisi yoktur. Hastanın semptomlarını geriletmeye yönelik tedavi planı uygulanmaktadır. Bununla birlikte Respiratuar Distres Sendromuna yol açan herhangi bir hastalık mevcutsa bu altta yatan hastalığa yönelik tedavi uygulanmaktadır.

Tedavide uygulanacak prosedürler hastanın klinik tablosuna göre değişmektedir. Hasta yoğun bakımdaysa yoğun bakımda gelişecek komplikasyonları önlemek adına mideyi korumak için mide koruyucu ve hastanın pıhtılaşma gibi bir riski söz konusuysa kan sulandırıcı verilmelidir. Hastanın klinik durumu beslenmesine olanak sağlamıyorsa buna uygun beslenme yöntemi seçilip hastanın gerekli kaloriyi alması sağlanmalıdır.

Hastalığın ilerleme derecesine göre belirtilerin şiddeti de değişmektedir. Nefes darlığı şikâyeti olan hastalarda oksijen saturasyonu da düşmüş ise ‘Mekanik Ventilasyondediğimiz destek tedavisi uygulanır. Hastalar cihaz yardımıyla nefes alıp vermekte ve oksijen seviyeleri normal düzeyde kalması sağlanmaktadır. Bu hastalığın kesin çözümü değildir sadece hastanın hayatta kalması için uygulanan destek tedavidir.

Kan dengesinin korunması adına gerekli koruyucu sıvı replasman (yerine koyma) tedavisi uygulanmalıdır. Hastadan hastaya verilmesi gereken sıvı miktarı ve verilecek sıvının içeriği değişim gösterdiğinden her hastaya uygulanacak tedavi şekli farklıdır.

Respiratuar Distres Sendromunda hastalığın ilerlemesini önlemek adına ve hastalığın vücutta oluşturduğu tepkiyi azaltmak adına hastalara ‘Kortikosteroid’ grubu ilaçlar verilir. Bu grup ilaçlar da hastalığın kesin olarak tedavisini sağlamamakla birlikte geçici sonuçlar vermektedir.

Yeni doğanda Hyalin Membran Hastalığı oldukça korkulan bir durumdur. Anne karnındayken hastalık tespit edilmişse mutlaka doğum öncesi ve doğum sonrası bakım için hazırlıklar yapılmalıdır. Doğum sonrası bebeğe gerekli olabilecek tüm müdahaleleri yapabilmek adına uygun bir hastanede doğum sağlanmalıdır. Gerekli olması halinde doğum sonrasında bebeğe destek tedavi sağlanmalı, kandaki oksijen oranının düşmesi halinde mekanik ventilasyon uygulanmalıdır. Doğum öncesinde Respiratuar Distres Sendromu riskini azalmak adına streoid kullanımı uygun görülebilir. Hekimin uygun görmesi durumunda ‘Sürfaktan Preparatları’ kullanılabilmektedir.

Respiratuar Distres Sendromu hastalığının tedavisindeki önemli nokta altta yatan nedene yönelik yapılan işlemlerdir. Altta yatan nedenin tedavisi hastanın iyileşmesinde daha büyük katkı sağlayacaktır. Tüm bunlar dikkate alındığında her hastanın tedavi protokolünün farklı olacağı ve sadece o hastaya özel olduğu unutulmamalıdır.

Respiratuar Distres Sendromu Tedavi Edilmezse

Respiratuar Distres Sendromu dikkate alınması gereken, altta yatan neden varlığına göre de ölümcül olabilen bir hastalıktır. Erken teşhis ve tedavi kalıcı olabilecek zararlara karşı hastayı korumaktadır. Başta akciğerler olmak üzere diğer hayati organları da etkileyebilen dikkate alınması gereken bir durumdur. Hastalığın oluşmasındaki temel neden, hastalığın gidişatını belirlemektedir. Çoklu travma, kafa travması, toraks travması gibi bir nedene dayalı Respiratuar Distres Sendromu oluşumu varsa bu hastaların tedavi edilmeme gibi bir seçenekleri olmamaktadır. Zatürreye bağlı Respiratuar Distres Sendromu oluşmuşsa dahi hastanın tedavisi sağlanmalıdır. Tedavisi sağlanmayan hastaların akciğerlerinde kalıcı hasar kalmakla birlikte diğer sistemlerin de etkilenmesi halinde daha büyük komplikasyonlarla karşılaşılabilir. Tüm bu durumlar dikkate alınarak hastalık ve hastalığın tedavisi hakkında hem hasta hem de hasta yakınları dikkatli şekilde bilgilendirilmelidir. 

Respiratuar Distres Sendromu İlaçları

Respiratuar Distres Sendromu hastalığının kesin tedavisi olmamakla birlikte hastalıkta kullanılan spesifik ilaç bulunmamaktadır. Sadece hastaların şikayetlerine yönelik rahatlatıcı tedavi ile birlikte altta yatan bir hastalık mevcut ise ona yönelik tedavi uygulanmaktadır. İlaç tedavisine başlanmadan önce hastanın yaşı, şikayetleri ve altta yatan nedenin tespit edilmeli buna uygun tedavi planı çizilmelidir.

Kullanılan ilaçlar başlıca;

* Steroid: Streoidler birçok hastalığın tedavisinde kullanılabilen bir ilaç grubudur.  Respiratuar Distres Sendromu hastalarında da kullanılan bu ilaç özellikle hastalık doğum öncesinde teşhis edilmişse doğum öncesinden tedaviye başlanır. Doğum öncesinde steroidin başlanması bebeğin Respiratuar Distres Sendromu olma riskine karşı koruyacaktır.  Aynı zamanda beyin kanaması gibi ciddi risklere karşı da koruma sağlamaktadır.

Ne zaman steroid uygulanacağı, dozunun ne kadar olması gerektiğine, ne kadar süre kullanacağının kararını ancak hastanın klinik durumuna göre doktor karar vermektedir. Kullanılan bazı steroidlere örnek olarak;

- Betametazon

- Deksametazon verilmektedir.

* Eksojen Sürfaktan Tedavisi: Respiratuar Distres Sendromu riski taşıyan bebeklere hem profilaktif (koruyucu) olarak hem de tedavi etmesi açısından uygulanabilmektedir. Erken doğum riskine karşı bebeği hazırlamak için yapılabilmektedir. Gelişmekte olan bebeğin akciğerlerinde sürfaktan üretimine yardımcı olan bu tedavi oldukça koruyucu bir tedavidir. Gebeliğin hangi haftalarında uygulanacağını, hangi dozda yapılacağının kararını doktor vermektedir. Ülkemizde bu tedavide kullanılan 3 tane doğal sürfaktan çeşidi bulunmaktadır.

Respiratuar Distres Sendromuna sahip bebeklerin daha etkili olması yönüyle doğal sürfaktan preparatları tercih edilmelidir. Bunlara örnek olarak;

- Poraktant Alfa

- Beraktant

- Kalfaktant

* Proton Pompo İnhibitörleri (PPİ): Hastaları 'Stres ülseri'ne karşı korumak amacıyla uygulanan bir tedavidir. Respiratuar Distres Sendromu tedavisine yönelik bir tedaviden ziyade hastanın sağlığını korumaya yönelik uygulanan bir tedavidir.  Stres Ülseri genelde sepsis, travma sonrası, solunum güçlüğü, büyük bir ameliyat gibi büyük olaylardan sonra gelişebilen bir durumdur.  Repiratuar Distres Sendromlu hastaları da bu duruma karşı korumak adına uygulanan bir tedavidir. Bu ilaçlara örnek olarak;

- Omeprazol

- Lansoprazol

- Esomeprazol

- Pantoprazol

- Rabeprazol örnek verilebilir.

* Heparin: Yoğun bakım hastalarına koruyucu tedavi olarak uygulanan bir ilaçtır.  Yoğun bakımda uzun süre hareketsiz yatan hastaların Derin Ven Trombozuna karşı korumak adına yapılmaktadır.  Derin ven trombozu toplar damarda oluşan pıhtıya verilen addır. Derin ven trombozu büyük toplardamarlarda sıklıkla alt bacak ya da uylukta görülmektedir.  Hayati tehlike arz eden dikkat edilmesi gereken bir durumdur. Bu durumları önlemek adına uygulanan profilaktif bir tedavidir.

Tüm bu ilaçlar hastaların klinik durumuna uygun olarak uygulanmaktadır. Bilinçsiz ilaç kullanımı tedavi etmekten çok hayati tehlikeye sebep olacaktır. Doktor kontrolü olmadan herhangi bir ilaç kullanılmamalı, doktor kontrolünde verilen ilaçların da düzenli kullanımı sağlanmalıdır.

Respiratuar Distres Sendromu için Hangi Doktora Gidilir?

Respiratuar Distres Sendromu akciğerleri ilgilen bir durumdur. Akciğerler vücudumuzun hayati organlarındandır. Akciğerlerde meydana gelen herhangi bir problem akciğerle birlikte başka organları da etkileyebilmektedir. Bu yüzden hastalar öncelikle ‘Göğüs Hastalıkları (Akciğer Hastalıkları)’ bölümüne başvurmalıdırlar. Hastalar dikkatle izlenip hastalığın nedeni araştırılmalıdır. Nedene yönelik tedavi de alacağından hastaların gerekli görülürse başka bölümlere de sevki sağlanmalıdır. Hastalığın tedavi planı Göğüs Hastalıkları uzmanı ile gerekli görülürse diğer bölüm uzmanlarıyla birlikte sağlanmalıdır.

Eğer yeni doğanda respiratuar distres sendromu olduğu düşünülüyorsa bu durum Kadın Hastalıkları ve Doğum bölümü uzmanı ile Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Bölümü uzmanının birlikte yürüteceği bir durum haline gelmektedir.

 

 

Makaleyi faydalı buldun mu?
0
0
Makeleyi Paylaşın