Profilaksi Nedir?

Profilaksi genel anlamıyla bir tedavi olmamakla beraber, çevresel faktörlere, genetik yatkınlıklara, yaşam tarzı seçimlerine bağlı ortaya çıkabilecek hastalıkları önlemek içindir.

Profilaksi uygulamaları, dünya genelinde her yıl milyonlarca insanın ölümünü engellemektedir. Hastalık tedavileri arasında değerlendirilmez ve hastalık meydana gelmeden yapılan çalışmaları kapsar. Profilaksi uygulamalarında amaç; çevresel faktörlere, genetik yatkınlıklara, yaşam tarzı seçimlerine ve hastalık ajanlarına bağlı ortaya çıkabilecek potansiyel sağlık sorunlarını önlemektir. Gelişmiş ülkelerin hemen hepsinde koruyucu tedavi (profilaksi) çok uzun yıllardır uygulanan, ülkemizde ise 2004'ten sora Sağlık Bakanlığı'nın kabul ettiği bir tedavi tekniğidir.  

"Profilaksi" terimi Yunanca kökenli terim olup; kelime anlamı olarak "korumak" ve "izlemek" şeklinde Türkçeye çevrilebilir. Tıpta önleyici tedavi olarak tanımlanan profilaksi, kişilerin farkına varmadan değişebilen fizyolojik durumlarını göz önünde bulundurarak hastalıkların önlenmesine yardımcı olur. Hastalıkların önlenmesi; birincil profilaksi, ikincil profilaksi, üçüncül profilaksi ve kuaterner profilaksi olarak sınıflandırılan aşamalara dayanır.

Profilaktik Tedavi Türleri

Önleyici bakım pek çok farklı şekilde uygulanabilir ve bir hastalık sürecinin belirlenmesinin ardından da devam edebilir. Genel itibariyle profilaksi, yalnızca hastalığı önlemek anlamına gelmez, aynı zamanda hastalığın ilerlemesini önlemek, şiddetini azaltmak veya aşırı tedaviyi önlemek anlamını da taşıyabilir.

Birincil Profilaksi

Oluşmayan hastalığa karşı direnci artırma veya önleme olarak ifade edilebilir. Rutin tıbbi kontroller ve aşılar bu sınıfa dahil edilebilir. Tarama kolonospokisi (bağırsakların iç yüzeyinin görüntülenmesi), mamografi (meme kanserini erkenden saptamak için kullanılan bir görüntüleme yöntemi) ve pap smear (rahim ağzı veya pankreas kanseri taramasında kullanılan bir test) gibi yöntemler birincil profilaksi tedavisi olarak uygulanır. Bir hastalığın var olduğundan söz ediliyorsa, tarama artık birincil profilaksi olarak kabul edilmez.

İkincil Profilaksi

Yeniden yaralanmanın önüne geçmek amacıyla çalışma ortamının değiştirilmesi veya tekrarlama ihtimali olan kalp krizini önlemek için ilaç kullanmak gibi daha önceden meydana gelmiş tıbbi bir sorunun/yaralanmanın tekrarını önlemeye dayalı alınan önlemlerdir.

Üçüncül Profilaksi

İnme rehabilitasyon programları veya kalp yetmezliği hastalık yönetimi programları gibi; kronik ve devam eden bir hastalığın veya uzun süreli etkilere neden olması muhtemel yaralanmanın etkisini azaltmak için alınan önlemlerdir. 

Dördüncül Profilaksi

Aşırı medikal tedavinin önlenmesi ve daha ileri tıbbi müdahaleden fayda görmeyecek hastalara uygulanan yöntemdir. Örneğin enfeksiyon geçiren bir hasta, bir antibiyotik türünden fayda görmüyorsa o antibiyotiği kullanmaması durumudur.

Cerrahi Profilaksi

Cerrahi uygulamalardan önce, olası etkene yönelik kısa süreli uygulanan antibiyotik tedavilerini kapsar. Cerrahi profilakside amaç, bakteriyel florayı (bakteri toplulukları) azaltmak ve olabilecek kontaminasyonu (bakteri ve virüslerin bulaşmış olduğu bölgeden, henüz maruz kalmamış başka bir yüzeye transferi) önlemektir. Bunun için ameliyat esnasında uygun doku ve serum oranı sağlanarak, cerrahi enfeksiyonların ortaya çıkma ihtimali en aza indirilir. Cerrahi profilaksi kapsamında kullanılan antibiyotikler, sağlık merkezlerinde kullanılan antibiyotiklerin büyük bir bölümünü oluşturur.

Cerrahi alan enfeksiyonlarının en aza indirilmesi için:

  • Merkezi sterilizasyon odalarının yapısal ve işleyiş standartlarının gözden geçirilmesi ve iyileştirilmesi,
  • Operasyon merkezlerinin takibi ve bakımlarının tam olması,
  • Operasyonlarda kurallara tam olarak riayet edilmesi ve dezenfeksiyonun eksiksiz yapılması gerekmektedir.

Cerrahi Profilaktik Antibiyotikler

Profilaktik antibiyotikler, enfeksiyonu tedavi altına almak yerine enfeksiyonu önlemek için uygulanan antibiyotiklerdir.

Sağlık hizmetlerinde genellikle profilaktik antibiyotiklerden kaçınılır. Bunun nedeni antibiyotiklerin kullanımının antibiyotik direncine yol açması ve buna bağlı olarak hastaya fayda sağlamamasıdır. Ameliyattan önce antibiyotik kullanımının uygun görüldüğü kan kültürleri veya diğer laboratuvar sonuçları enfeksiyon varlığını doğrulamadan önce bir hastanın antibiyotik kullanımını gerektirecek kadar hasta olduğu münferit durumlar olabilir. Bu durumlarda potansiyel fayda zarar riskinden ağır basar ve doktor antibiyotik kullanmayı önerir.

HIV Profilaksi

HIV enfeksiyonlarında temas öncesi ve temas sonrası olmak üzere iki farklı önleyici tedavi uygulanmaktadır. Temas sonrası önleyici tedavi (PEP), şüpheli temasın ardından HIV'in insan vücuduna tutunmasını engelleyen, tedaviyi oluşturan ilaç kürlerinin 72 saat içerisinde kullanılmaya başlandığı, 28 gün süren bir tedavi yöntemidir. Bu yöntem, HIV geçişini engellemek için uygulanan düzenli bir tedavi yöntemi değil; acil bir önlem olarak nitelendirilebilir.

Temas sonrası önleyici tedaviye başlamak için öncelikle enfeksiyon uzmanı bir hekim tarafından risk faktörlerinin incelenmesi, karaciğer ve böbrek testlerinin yapılması gerekmektedir. Önleyici tedavide birden çok ilacın kombinasyonu (ilaç kürü) kullanılır ve bu karışım uzman bir hekim tarafından belirlenir. Temasın ardından geçen 72 saat süre sonunda profilaksi tedavisinin uygulanması önerilmemektedir.

HIV Profilaksi Kimler için Önerilir?

  • HIV açısından yüksek risk taşıyan kişilerle cinsel ilişkiye girenler
  • Aktif ve Pasif bir anal partner olanlar
  • HIV'i olan bireylerin kullanmış olduğu iğne ve enjektörleri kullananlar
  • Erkeklerle ilişkiye giren bir erkekle cinsel ilişkiye girenler
  • Ağız içi yaraları olan oral alıcı kişiler (HIV'li bireyin menisi ağzına değenler)

Kadının cinsel organıyla oral ilişki yaşanıldığında, deri ve cilde meni sıçradığında HIV temas sonrası önleyici tedavi önerilmez.

Diş Hekimliğinde Profilaksi

Diş hekimliğinde profilaksi, diş hastalığının neden olduğu çürükleri, diş eti hastalıklarını ve diş kaybını önlemek için gerekli olan ağız sağlığı bakım rejiminin önemli bir parçasıdır.

Diş Hekimliğinde Profilaksinin Önemi

Profilaksi, diş dolgusu veya diş eti hastalığı tedavisi gibi maliyetli bir diş tedavisine olan ihtiyacı önleyebilir. Yılda iki kez dental profilaksi yapılması yeterlidir. Profesyonel diş temizliği için kullanılan tıbbi bir terim olan profilaksi, tamamen önleyici bir tedavidir. Diş muayenesinin bir parçası olan profilaksi, diş plağını ve ağız boşluğundaki diğer tahriş edici maddelerin çıkarılmasını kapsar. Dental profilaksi yaptırmayan bireylerde, bakteri ve birikintilerin dişlerin üzerinde birikmesi, buna bağlı olarak diş taşı oluşumu gözlenir. Bu birikintiler dişlerin düzenli fırçalanması ve diş ipi kullanımı ile giderilmez.

Dental Profilaksi Nasıl Yapılır?

  • Muayene sırasında, dişlerin sağlığını izlemek ve iyileştirmek için birkaç teknik uygulanır. 
  • İlk olarak, diş sağlığı uzmanı herhangi bir diş çürüğü belirtisi olup olmadığını görmek için röntgen çeker. 
  • Diş hekimi, röntgeni inceler ve kapsamlı bir fiziksel muayene ile herhangi bir diş problemi olup olmadığını kontrol eder.
  • Ardından ultrasonik diş temizliği, ölçekleme ve kök düzeltme ile dişlerdeki birikintilerin giderilmesi sağlanır. 
  • Gerekli görüldüğü takdirde hekim tarafından harici tedavi planları görüşülür.

Diş profilaksisi sadece dişlerin korunması için değil, aynı zamanda diş eti hastalığının erken evrelerinin tedavisinde de kullanılır. Diş hekimi, diş taşını çıkarmak için özel aletler kullanır. Düzenli diş ziyaretleri olmaksızın diş taşı, diş eti çizgisinin altında birikebilir ve oluşmaya başlayabilir. Bu da tedavi edilmeden bırakılan periodontal hastalığa yol açabilir ve diş kaybına neden olabilir. Diş eti hastalığının ileriki aşamaları, ağızdaki bakterilerin kan dolaşımına girmesine ve vücudun diğer bölgelerine gitmesine neden olabilir. Bu konuda yapılan araştırmalar, diş eti hastalıklarının felç ve kalp hastalıklarıyla bağlantılı olduğunu göstermektedir.

Endokardit Profilaksi

Endokardit profilaksisi, yalnızca çok az sayıda endokardit vakasını önlemede etkili olabileceğinden, yalnızca aşağıda ayrıntıları verilen durumlarda önerilir. Enfektif endokardit, dental, gastrointestinal sistem(sindirim sistemi) veya Genitoüriner sistem yolu prosedürlerinin neden olduğu bakterilerden çok, sık rastlantısal bakterilere maruz kalmadan kaynaklanır.

Optimal ağız sağlığı ve hijyeninin korunması, düzenli diş muayenesi ve diş prosedürlerinden kaynaklanan endokardit riskini azaltmada önemlidir.

Endokardit Profilaksisi Gerektiren Durumlar

  • Protez kapaklı hastalar (kateter kapaklar dahil) ve protez materyal kullanan, kapak onarımı yapılan hastalar
  • Daha önce enfektif endokardit geçmişi olan hastalar
  • Bağlanmış ductus   ve kapatılmış ASD dışındaki tüm yapısal kalp hastalıkları olan hastalar
  • Protez malzeme ile doğumsal kalp hastalığının cerrahi veya perkütan onarımından sonraki ilk altı ayındaki hastalar (rezidüel şant veya kapak yetersizliği durumunda süresiz)

İnfektif endokardit profilaksisi, yukarıdaki rahatsızlıkları olan hastalarda, aşağıdakileri içeren tüm dental prosedürler için önerilir:

  • Dişeti dokusunun veya dişlerin peri-apikal bölgesinin manipülasyonu 
  • Ölçekleme ve kök kanal prosedürleri dahil olmak üzere oral mukozanın delinmesi

Endokardit profilaksisi Gerektirmeyen Durumlar

  • Enfekte olmayan dokuda rutin anestezik enjeksiyonların yapılması
  • Diş röntgeni çekilmesi
  • Çıkarılabilir protez veya ortodontik cihazların yerleştirilmesi
  • Ortodontik aletlerin ayarlanması
  • Ortodontik braketlerin yerleştirilmesi
  • Süt dişlerinin dökülmesi
  • Yüzeysel çürüklerin tedavisi, dikişlerin çıkarılması vb.

Tetanoz Profilaksisi

Tetanoz, kas spazmı ve sertliği ile karakterize ciddi bir hastalıktır. Ölüm oranı yaklaşık %20'dir ve solunum kaslarının spazmına bağlıdır. Birincil aşılama ve düzenli destek aşıları yoluyla önlenebilen bir hastalıktır.

Tetanoz profilaksisi (birincil aşılanma veya birincil bağışıklık) okul öncesi çocuklar için bir dizi dört toksoid enjeksiyonu, 7 ve daha büyük yaşta başlanırsa 3 toksoid enjeksiyonu şeklinde uygulanır. Tetanoz profilaksisi ardından çocuklar 5 yaşında takviye aşısı ve bunu izleyen her 10 yılda bir ek aşılar alırlar.

Acil serviste temiz ve küçük yaraları olan hastalar, son 10 yıl içinde tetanoz profilaksisi almışlarsa, yeterince aşılanmış kabul edilir. Bir yara "kirliyse" (tükürük, dışkı, kir ile kontamine olmuş yaralar ve yanık yaralanmaları dahil), aşılamanın sağlanması için son 5 yıl içinde bir güçlendirici almış olması gerekmektedir.

Hastaya tetanoz profilaksisi uygulanmadıysa (veya hasta emin değilse), tetanoz immün globulin (TIG) ile pasif bağışıklık sağlanır. Aynı zamanda farklı bir enjeksiyon yeri ile tetanoz ve difteri toksoid verilmelidir. Bu, birincil bağışıklığı başlatır, ancak serinin tamamlanmasını sağlamak için yeterli takip gereklidir. Bir hasta geçmişte gerçekten ciddi bir reaksiyon göstermişse, acil serviste bir TIG almalı ve ardından aşılama durumunu değerlendirmek için alerji uzmanıyla takip edilmelidir.

Tüberküloz (TBC) Profilaksisi

Gelişmekte olan ülkelerin en büyük sağlık problemlerinden biri ise bulaşıcı hastalıklarla savaşmaktır. Tüberküloz (tbc) ile savaşmada 3 temel tekniğin özenle uygulanması gerekir:

  • Hastaların saptanması, tedavi edilmesi ve buna bağlı olarak enfeksiyon zincirinin bozulması
  • Hastalık bulaşmayan kişilerin aşı ile korunması
  • Enfekte olmuş fakat henüz hasta olmamış kişilerin çeşitli ilaçlarla korunması

Profilaksi tüberkülozda 3 farklı aşamada uygulanmaktadır: birincil profilaksi, ikincil profilaksi ve prevantif profilaksi.

  • Birincil profilaksi ve prevantif profilaksi, tüberkülozlu bir hasta ile temaslı PPD (tüberkülik deri testi) negatif olanların INH (bakterisidal etkili bir antibiyotik) ile korunmasıdır. 
  • İkincil profilakside, mycobacterium tuberculosis (tüberküloz hastalığına neden olan bakteri) ile infekte olmuş (PPD testi pozitif olan) bireyler INH ile korunur. İnfekte olmuş bireylerde 6 ila 12 ay arasında INH uygulanması, tüberküloza yakalanma ihtimalini %80 oranında engeller. Bu süreç sonunda infekte tespit edilmezse, hayat boyu koruyucu etkinin süreceği söylenebilir. 
Makaleyi faydalı buldun mu?
0
0
Makeleyi Paylaşın

Profilaksi ile İlgili Sıkça Sorulan Sorular

HIV profilaksinde yan etkiler görülür mü?

Bazı insanlar temas öncesi profilaksiye başladıklarında hafif yan etkiler yaşarlar. En yaygın yan etkiler mide bulantısı, baş ağrısı, yorgunluk, ishal, depresyon, anormal rüyalar, kusma, kızarıklık, uyku problemleri ve iştahta değişikliklerdir. Bu yan etkiler, vücudun reaksiyonlarına göre değişkenlik göstermektedir.

Dr. Deniz Gölgeli

Temas öncesi profilaksi tedavisi hayat boyu devam eder mi?

Hayır. HIV kapma riski altındayken profilaksi tedavisi uygulanır. Fakat artık risk altında olunmadığı hissedilirse sağlık uzmanlıyla profilaksinin durdurulması konusunda konuşulabilir. Tedavinin ne kadar süre uygulanacağı, yapılacak tetkiklerle ve buna bağlı olarak uzmanın muayenesiyle belirlenecektir.

Dr. Deniz Gölgeli

Stentli hastalar antibiyotik profilaksisine ihtiyaç duyar mı?

Hayır. Koroner arter stentli hastalara antibiyotik profilaksisi rutin olarak önerilmemektedir. Bununla birlikte bu cihazlara sahip hastaların başka yerlerde (örn. apse) veya enfekte bir cihazın değiştirilmesinde enfeksiyon kesilmesi ve boşaltılması önerilir.

Dr. Deniz Gölgeli

Diş tedavisinde antibiyotik profilaksisi unutulursa ne yapılmalıdır?

Diş tedavisinden 30-60 dakika önce tek doz antibiyotik profilaksisi alınmalıdır. Kanda yüksek antibiyotik seviyelerine ulaşılması için bu süre önemlidir. Hasta antibiyotiği gerektiği gibi almadıysa, diş hekimi antibiyotiği uygulamalı ve ardından tedaviye başlamadan önce yeterli süre geçmesine izin vermelidir. Yanlışlıkla antibiyotik uygulanmazsa, işlemden 2 saat sonrasına kadar antibiyotik profilaksisi verilebilir.

Dr. Deniz Gölgeli