Pre-diyabet, kan şekeri düzeylerinin normalden yüksek ancak tip 2 diyabet tanısı koymaya yetecek kadar yükselmediği ciddi bir sağlık durumudur. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre, dünya genelinde 352 milyon pre-diyabetli birey bulunmakta ve bu kişilerin %70’e yakını yaşam tarzı değişiklikleriyle diyabeti önleyebilme potansiyeline sahiptir.
Pre-Diyabet Nedir?
Pre-diyabet, vücudun insülin hormonunu etkili kullanamaması sonucu ortaya çıkan metabolik bir bozukluktur. Tanı kriterleri arasında açlık kan şekerinin 100-125 mg/dL arasında olması, HbA1c değerinin %5.7-6.4 aralığında bulunması veya şeker yükleme testinde 140-199 mg/dL sonuç alınması yer alır. Bu dönem halk arasında "gizli şeker" olarak da adlandırılır.
Risk Faktörleri ve Nedenleri
Pre-diyabet gelişiminde en önemli risk faktörleri arasında aşırı kilo özellikle bel çevresinde yağ birikimi, fiziksel hareketsizlik ve genetik yatkınlık bulunur. 45 yaş üstü bireyler, gebelik diyabeti öyküsü olan kadınlar ve polikistik over sendromu (PKOS) tanılı hastalar yüksek risk grubuna girer. Uyku apnesi ve hipertansiyon gibi durumlar da pre-diyabet oluşumunu tetikleyebilir.
Belirtiler ve Uyarı İşaretleri
Pre-diyabet genellikle sessiz ilerler ancak bazı ipuçları erken teşhise yardımcı olabilir. Sürekli yorgunluk hissi, sık idrara çıkma ihtiyacı, artan susuzluk ve açlık atakları dikkat edilmesi gereken sinyallerdir. Boyun ve koltuk altı bölgelerinde koyulaşan cilt lekeleri (akantozis nigrikans) ve görmede bulanıklık gibi belirtiler de kan şekeri dengesizliğine işaret edebilir.
Teşhis Yöntemleri
Tanı için üç temel test kullanılır: Açlık kan şekeri ölçümü, oral glukoz tolerans testi (OGTT) ve HbA1c testi. Özellikle risk grubundaki bireylerin yılda bir kez bu testleri yaptırması önerilir. HbA1c testi son üç aylık kan şekeri ortalamasını gösterdiğinden en güvenilir yöntemler arasında kabul edilir.
Sağlık Üzerindeki Etkileri
Tedavi edilmeyen pre-diyabetin en önemli sonucu tip 2 diyabete ilerlemedir. Bunun yanında kalp krizi riskinde %50 artış, böbrek fonksiyonlarında bozulma ve nöropati gibi sinir hasarları görülebilir. Damar sertliği gelişiminin hızlanması da uzun vadeli komplikasyonlar arasındadır.
Tedavi ve Yönetim Stratejileri
Pre-diyabetin ana tedavisi yaşam tarzı değişiklikleridir. Beslenmede tam tahıllar, lifli sebzeler ve sağlıklı yağlar ön planda tutulmalıdır. Haftada 150 dakika orta tempolu egzersiz (hızlı yürüyüş, yüzme) insülin direncini kırmada etkilidir. Vücut ağırlığının %5-10 azaltılması bile riski önemli ölçüde düşürür. Yüksek riskli hastalarda metformin gibi ilaçlar doktor kontrolünde kullanılabilir.
Önleme Yöntemleri
Pre-diyabeti önlemenin en etkili yolu hareketli bir yaşam tarzı benimsemektir. Asansör yerine merdiven kullanmak, gün içinde 10.000 adım hedeflemek ve oturma sürelerini kısıtlamak önemli adımlardır. Beslenmede işlenmiş şekerlerden ve trans yağlardan kaçınmak, glisemik indeksi düşük besinleri tercih etmek koruyucu etki sağlar. Düzenli uyku ve stres yönetimi de insülin duyarlılığını olumlu etkiler.
Takip ve İzlem
Pre-diyabet tanısı alan bireylerin 3-6 aylık aralıklarla kan şekeri takipleri yaptırması gerekir. Evde kan şekeri ölçüm cihazlarıyla düzenli kontroller yapmak beslenme planının etkinliğini değerlendirmede yardımcı olur. Diyetisyen ve endokrinoloji uzmanı işbirliğiyle hazırlanan kişiselleştirilmiş programlar başarı şansını artırır.