Myeloproliferatif Hastalıklar

myeloproliferatif hastalıklarda, kan elemanlarında artış gözlemlenmektedir. Myeloproliferatif Hastalıkların tedavisi alt tiplere göre oldukça değişkenlik gösterebilmektedir.

Myeloproliferatif Hastalıklar Nedir?

Vücudumuzda bulunan kök hücreleri, kandaki diğer bütün elemanları üretmeye yaramaktadır. Kanımızın yapısında bulunan trombositlerin, eozinofillerin, bazofillerin, nötrofillerin, kırmızı kan hücrelerinin ve monositlerin birer öncülü bulunmaktadır. Bu öncül hücreler sayesinde, trombositler, kırmızı kan hücreleri, eozinofiller gibi kan elemanları oluşmaktadır. Bu öncül ile oluşan bu tabloya "myeloid seri" adı verilmekte olup, myeloproliferatif hastalıklarda, bu serideki kan elemanlarında artış gözlemlenmektedir. 

Myeloproliferatif Hastalıkların Alt Tipleri Nedir?

Myeloproliferatif Hastalıklar, Dünya Sağlık Örgütü tarafından 2016 yılında tekrardan şekillendirilmiştirler ve bazı noktalarda birtakım yenilikler yapılmıştır. 2016 yılında yapılan düzenleme sonrasında belirtilen Myeloproliferatif Hastalıkların ortak özellikleri olarak "bir veya birden fazla myeloid kan serisinde kontrolsüz çoğalmanın" olması örnek olarak gösterilebilmektedir. Bir veya birden fazla kan serisindeki kontrolsüz çoğalmaya ek olarak "akut lösemi" hastalığına dönüşme özelliklerinin olması da bir başka ortak özellik olarak karşımıza çıkmaktadır.

2016 yılında Dünya Sağlık Örgütünün sınıflandırmasına göre 7 farklı tip Myeloproliferatif Hastalık mevcuttur. Bu hastalıklar "Kronik Myeloid Lösemi, Kronik Nötrofilik Lösemi, Kronik Eozinofilik Lösemi, Polisitemi Vera, Primer Myelofibrozis, Esansiyel Trombositoz ve Sınıflandırılamayan Myeloproliferatif Hastalıklar" olarak kabul görmektedir.

  1. Kronik Myeloid Lösemi: Kronik Myeloid Lösemi Hastalığı, kan serisindeki "granülosit" adı verilen grubun kontrolsüz çoğalmasıyla karakterize bir kanser türüdür. Bu hastalıkta kontrolsüz bir şekilde çoğalan granülosit grubu kan hücrelerine ek olarak, pıhtılaşmadan sorumlu olan trombositlerde de kontrolsüz bir artış gösterilmiştir. Kronik Myeloid Lösemi Hastalığında 9 ila 22. kromozom arasında uygunsuz bir yer değişimi mevcuttur ve bu uygunsuz yer değişiminin nedeni olarak tirozin kinaz adı verilen bir enzimdeki mutasyonlar suçlanmaktadır. Bu kromozoma Philadelphia Kromozomu veya Ph Kromozomu adı verilmekte olup, KML hastalarının yaklaşık olarak %90'ında görülebilmektedir. Fakat bu kromozom sadece Kronik Myeloid Lösemi Hastalığına sahip olan bireylerde görülmemektedir. Bu kromozom aynı zamanda Akut Lenfoblastik Lösemili bireylerde de görülebilmektedir.
  2. Kronik Nötrofilik Lösemi: Kronik Nötrofilik Lösemi bilinen bir diğer Myeloproliferatif Hastalık olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu hastalık oldukça nadir bir şekilde karşımıza çıkmakta olup, kanda beyaz küre hücrelerinin yüksek olması ve diğer myeloproliferatif hastalıklarının karakterlerinin olmaması ile tanı konulmaktadır. 
  3. Kronik Eozinofilik Lösemi: Kronik Eozinofilik Lösemi hastalığı da bilinen bir diğer Myeloproliferatif Hastalık sınıfında yerini almaktadır. Kronik Eozinofilik Lösemiler de tıpkı Kronik Nötrofilik Lösemiler gibi nadir bir şekilde karşımıza çıkmaktadır. Bu Lösemilerde kanda artmış bir eozinofil durumu mevcut olmaktadır ve organlarda birtakım hasarlara neden olabilmektedir. 
  4. Polisitemi Vera: Polisitemi Vera hastalığı da tıpkı kronik myeloid lösemi hastalığı gibi, myeloproliferatif hastalıklar arasında sıkça görülen hastalıklardan bir tanesidir. Polisitemi Vera Hastalığında kan yapımının öncü maddelerinde meydana gelen mutasyonların bir sonucu olarak aşırı derecede kırmızı kan hücresi salgılanmaktadır. İlgili öncül hücre ne yazık ki sadece kırmızı kan hücrelerini etkilememektedir, bazı durumlarda beyaz küreleri ve kan pıhtılaşmasında görevli trombositleri de etkileyebilmektedir. JAK - 2 adı verilen gende mutasyon sonucunda meydana gelen Polisitemi Vera hastalığının kesin nedeni tam olarak bilinememekle beraber, uzun vadeli bir şekilde tedavi edilebilen bir rahatsızlık olarak karşımıza çıkmaktadır.
  5. Primer Myelofibrozis: Primer Myelofibrozis Hastalığı bir diğer myeloproliferatif hastalık olarak karşımıza çıkabilmektedir. Primer Myelofibrozis Hastalığında, kemik iliğinde ciddi anlamda fibrozis gözlenmektedir. Fibrozis, aşırı bağ dokusunun üretilmesi anlamına gelmektedir. Kemik iliğinde aşırı derecede bağ dokusunun üretilmesi sonucunda ise, kemik iliği ne yazık ki tam anlamıyla çalışamayacaktır. Kemik iliğindeki bu eksikliği fark eden vücudumuz organları ise daha çok çalışarak kan hücresi üretmeye çalışacaktır. Bu organların başında dalak gelmekte olup, yetersiz bir şekilde çalışan kemik iliğindeki eksikliği yerine koymak için daha çok çalışacaktır. Daha çok çalışan dalakta ise ilerleyen dönemlerde büyüme meydana gelebilmektedir. Primer Myelofibrozis Hastalığında da, tıpkı Polisitemi Vera Hastalığında olduğu gibi JAK - 2 mutasyonları görülebilmektedir.
  6. Esansiyel Trombositoz: Esansiyel Trombositoz Hastalığı da bilinen önemli myeloproliferatif hastalıklardan bir tanesi olarak karşımıza çıkmaktadır. Trombositler vücudumuzda pıhtılaşmayı sağlayan kan hücreleri olmakla beraber, Esansiyel Trombositoz Hastalığında bu kan hücrelerinin aşırı derecede ve kontrolsüz bir şekilde çoğaldıkları gözlemlenmiştir. Esansiyel Trombositoz Hastalığında da Polisitemi Vera ve Primer Myelofibrozis Hastalığında olduğu gibi JAK - 2 mutasyonu görülebilmektedir. Vücudumuzda artan trombositlerin, pıhtılaşma için oldukça önemli rolü bulunmaktadır. Aşırı derecede artan trombositler, ne yazık ki bu hastaların kanlarını pıhtılaştırarak, ölüme sebebiyet verebilmektedir. Bu hastalarda sadece pıhtılaşmaya eğilim veya yönelim artmamıştır. Bu hastalarda pıhtılaşmaya ek olarak kanamaya karşı da bir eğilim bulunmaktadır. Dolayısıyla bu hastaların tedavisinin oldukça titiz bir şekilde devam ettirilmesi ve hastaların oldukça uyumlu olmaları gerekmektedir. Bu hastaların sigara ve sigara benzeri tütün ürünlerinden kesinlikle uzak durmaları gerekmektedir. Sigara ve sigara benzeri ürünler pıhtılaşmayı arttırdıkları için, ani ölümlere oldukça yüksek bir oranda neden olmaktadırlar.
  7. Sınıflandırılamayan Myeloproliferatif Hastalıklar: Sınıflandırılamayan Myeloproliferatif Hastalıklar bilinen bir diğer myeloproliferatif hastalıklar arasında yerini almaktadır. Myeloid seri olarak bilinen kan öncüllerinin çoğalması ile karakterize olan bu hastalık tanısı için, diğer myeloproliferatif hastalıkların dışlanması gerekmektedir. Diğer myeloproliferatif hastalıkların dışlanması veya ekarte edilmesi sonucunda tanısı konulan bu hastalık oldukça nadir bir şekilde karşımıza çıkmaktadır.

Myeloproliferatif Hastalıkların Belirtileri Nelerdir?

Kronik Myeloproliferatif Hastalıklar çeşitli belirtiler ile karşımıza çıkabilmektedirler. Myeloproliferatif Hastalıkların alt tipine bağlı olarak, hastalığın kendini belli ettirdiği neden birbirinden farklılık gösterebilmektedir. Örneğin Kronik Myeloid Lösemili hastaların ortalama olarak %50’ sinde herhangi bir belirtiye rastlanmamaktadır. Bu bireylerde kanlarındaki beyaz kan hücrelerindeki artış ile ilgili hekimlerce tanınabilmektedirler.

  • Ateş, Halsizlık, Gece Terlemesi ve Kilo Kaybı gibi belirtilerin bir arada bulunması veya ayrı ayrı bulunması; ilgili ek belirtiler ve ilgili kan tahlilleri ile Myeloproliferatif Hastalıklar için önemli bir belirteçtir.
  • Özellikle Kronik Myeloid Lösemili hastalar, karınlarının sol üst bölgesinde rahatsızlık hissiyatı veya sertlik hissedebilmektedirler. Bu hastalarda dalak büyümesi görülebilmekte olup, dalak büyümesinin bir sonucu olarak ilgili bölgede bir hassasiyet ortaya çıkmaktadır.  Dalak büyümesi sadece Kronik Myeloid Lösemi hastalarında görülmemektedir, Primer Myelofibrozis Hastalarında ve Polisitemi Vera Hastalarında da dalak büyümesine bağlı belirtiler görülebilmektedir.
  • Myeloproliferatif Hastalıklarda az bir şekilde görülse de, kandaki ürik asit miktarında birtakım artışlar görülebilmektedir. Kanda ürik asit miktarının artışına bağlı olarak, histamin adı verilen proteinlerde de birtakım artışlar olabilmektedir. Bu durum sonucunda “peptik ülser” hastalığı ortaya çıkabilmektedir. Bu durum midede yanma, epigastrik bölge olarak adlandırılan bu bölmede ağrı ve hassasiyet, ağza acı su gelmesi gibi belirtilerle kendini gösterebilmektedir.
  • Özellikle Polisitemi Vera Hastalarında, kanda artan eritrosit sayısına bağlı olarak birtakım belirtiler ortaya çıkabilmektedir. Kulakta çınlama, baş ağrısı, görmede bozukluklar, görmede bulanıklık, banyo sonrası kaşıntı gibi belirtiler ortaya çıkabilmektedir. Polisitemi Vera Hastalarında, kol ve bacaklarda kızarıklık, ağrı ve yanma gibi durumlar da görülebilmektedir.
  • Polisitemi Vera Hastalarında daha sık olmak üzere, ürik asit artışına bağlı olarak ürik asit taşları ve gut hastalığı olma ihtimali yükselmiştir. Bu hastalar gut hastalığı kliniği ile hastaneye başvurabilmektedirler.

Myeloproliferatif Hastalıkların Nedenleri Nelerdir?

Myeloproliferatif Hastalıklar çeşitli nedenlerin bir sonucu olarak karşımıza çıkabilmektedirler, bu hastalıklardan oldukça sık görülen Kronik Myeloid Lösemi Hastalığının oldukça önemli nedeni arasında “philadelphia kromozomunun” varlığı gösterilmektedir. 

İyonize radyasyona maruziyet, alkilleyici ilaç kullanımı gibi nedenler myeloproliferatif hastalıklara oldukça zemin hazırlamaktadırlar. 2. Dünya Savaşında kullanılan atom bombalarından sonra, Myeloproliferatif Hastalıklarda bir artış yaşanması, bu duruma örnek olarak gösterilebilmektedir. Yine aynı zamanda, bazı kanserlerin tedavisinde kullanılan alkilleyici ilaçların da myeloproliferatif hastalıklara sebebiyet verebileceği gösterilmiştir. 

Radyo – aktif maddelere maruz kalınması durumunda da Myeloproliferatif Hastalıklara yakalanma ihtimali artmaktadır. Radyo – aktif maddelere ek olarak, benzen maruziyeti sonucunda da Myeloproliferatif Hastalıklara yakalanma ihtimali artmaktadır. 

Myeloproliferatif Hastalıkların Teşhisi

Myeloproliferatif Hastalıkların teşhisinde birbirinden farklı yöntemler kullanılabilmektedir. Basitten zora olacak şekilde tam kan sayımı, periferik yayma, kemik iliği incelemesi ve sitogenetik incelemeler teşhis amaçlı kullanılabilmektedir. Bu tetkiklerle beraber ilgili fizik muayene ve hasta öyküsü oldukça önem arz etmektedir.

Tam Kan Sayımı: Myeloproliferatif Hastalıkların teşhisinde oldukça önemli bir yere sahip olan tam kan sayımı, Myeloproliferatif Hastalıkların alt tipine bağlı olarak değişkenlik gösterebilmektedir. Örneğin Kronik Myeloid Lösemili hastaların büyük bir kısmı kanlarında artan beyaz kan hücre sayısından dolayı tanı alabilmektedirler. Polisitemi Vera Hastalığında ise, tam kan sayımında Hct değeri olarak bilinen Hematokrit değerlerinin %48 veya %49’ dan fazla olması tanı için oldukça değerli olabilmektedir. Tam kan sayımındaki hemoglobin miktarının az olması, LDH yüksekliği gibi durumlar da diğer Myeloproliferatif Hastalıklar için küçük belirteçler olabilmektedir.

Periferik Yayma: Periferik yayma adı verilen işlemde, hastadan kan alınmaktadır ve hastadan alınan bu kan bir lamel üzerine damıtılmaktadır. Damıtılan bu kan, mikroskop ile detaylı bir şekilde incelenmektedir. Örneğin Kronik Myeloid Lösemi hastalarında, periferik yayma işleminde olgun hücreler ile olgun olmayan hücrelerin aynı anda kanda görülmesi tanısal açından oldukça değerlidir. 

Kemik İliği İncelemesi: Kemik İliği İncelemesi Myeloproliferatif Hastalıkların tanısında neredeyse olmazsa olmazlardan bir tanesi olarak karşımıza çıkmaktadır. Örneğin Polisitemi Vera Hastalarında, Kemik İliğinde bulunan hücre sayısında bir artış gözlemlenmektedir. Kemik İliğinde bulunan hücre sayısı sadece Polisitemi Vera Hastalarında artmamaktadır. Polisitemi Vera Hastalığına ek olarak Primer Myelofibrozis Hastalığında da kemik iliğindeki hücre sayısı artmaktadır. Primer Myelofibrozis Hastalığında kemik iliğindeki hücre artışına ek olarak kemik iliğinde bağ dokusu miktarı artmış olarak gözlemlenmektedir. Bu duruma “Kemik İliği Fibrozisi” adı verilmektedir. 

Sitogenetik İncelemeler: Sitogenetik İncelemeler Myeloproliferatif Hastalıkların tanısı açısından oldukça kıymetli olarak karşımıza çıkmaktadır.  Bu incelemeler ne yazık ki her merkezde yapılamamakla beraber, tanı ve tedavi açısından oldukça önemlidir. Örneğin Polistemi Vera Hastalarında JAK2 V617F mutasyonu veya JAK2 Exon 12 mutasyonu görülebilmektedir. JAK2 Mutasyonu diğer Myeloproliferatif Hastalıklarda da görülebilirken, Primer Myelofibrozis Hastalarında CALR Mutasyonu gözlenebilmektedir. 

Myeloproliferatif Hastalıkların Tedavisi

Myeloproliferatif Hastalıkların tedavisi alt tiplere göre oldukça değişkenlik gösterebilmektedir. Bu yüzden Myeloproliferatif Hastalıkların alt tiplerinin belirlenmesi oldukça önemlidir. Bu hastalıkların tedavisinde hasta uyumu oldukça önemlidir. Bu hastaların doktorların yaşam tarzı önerilene harfiyen uymaları gerekmektedir.

Polisitemi Vera Tedavisi: Polisitemi Vera Hastalığının Tedavisindeki temel hedef kanda bulunan eritrosit düzeyinin düşürülmesidir. Kanda bulunan eritrosit düzeyinin düşürülmesine ek olarak , kan pıhtılaştırma görevi olan trombositlerin sayısının da düşürlmesi hedeflenmektedir. Bu amaçla, Polisitemi Vera Hastalığının Tedavisinde tekrarlı flebotomi işlemi yapılmaktadır. Flebotomi işlemi basit bir tabirle hastanın kan vermesi işlemidir. Bu sayede Polisitemi Vera Hastalarının eritrosit ve trombosit düzeyi düşürülebilmektedir. 

Polisitemi Vera Hastalığının Tedavisinde tekrarlı flebotomiye ek olarak birtakım medikal ilaçlar da denenebilmektedir. Bu ilaçlara örnek olarak “hidroksiüre” ve “Interferon – Alfa” etken maddeli ilaçlar gösterilebilmektedir. Bu ilaçlar ile kandaki eritrosit sayısının azaltılması hedeflenmektedir ve büyümüş olan dalağın biraz daha küçülebilmesi veya hafiflemesi açısından bir alternatif sunmak hedeflenmektedir.

Kronik Myeloid Lösemi Tedavisi: Kronik Myeloid Lösemi tanısı alan bütün hastalarda BCR – ABL geninin aktivitesini azaltan birtakım etken maddeli ilaçlar kullanılmaktadır. Bu ilaçlara genel olarak “Tirozin Kinaz İnhibitörleri” veya “Tirozin Kinaz Enzimini Bloke Eden”  ilaçlar denilebilmektedir. Tirozin Kinaz İnhibitörleri sayesinde hastalığın daha da ilerlemesinin önüne geçilmesi hedeflenmektedir. Bu ilaçlara örnek olarak “İmatinib, Dasatinib, Nilotinib, Bosutinib ve Panatinib” gösterilebilmektedir.

Primer Myelofibrozis Tedavisi: Primer Myelofibrozis Hastalarının tedavisi Polisitemi Vera Hastalığının tedavisine oldukça benzemektedir. Primer Myelofibrozis Hastalarında da ilk basamakta Interferon – Alfa, Hidroksiüre, Steroidler denenebilmektedir. Bu etken maddeli ilaçlara yeterli yanıt verilmediği durumlarda JAK – 2 İnhibitörü bir ilaç olan “Ruxolitinib” kullanılabilmektedir. Primer Myelofibrozis Hastalığında kullanılan bir ilaç olan Ruxolitinib sayesinde dalak boyutlarında küçülme sağlanabilmekte olup, hastanın belirtilerinin azalmasını sağlayabilmektedir.

Esansiyel Trombositoz Tedavisi: Myeloproliferatif Hastalıklar arasında seyri nispeten daha iyi olan bir hastalık olan Esansiyel Trombositozda, birtakım kriterlerin sağlanması dahilinde tedavi verilebilmektedir. Bu hastalarda belirgin bir belirti olmaması durumunda genellikle takip önerilmektedir. Hastalık belirtisi gösteren bireylerde, kan pıhtılaşma öyküsü olanlarda, 60 yaşının üzerinde olanlarda ve JAK – 2 mutasyonu pozitif olan hastalarda tedavi verilebilmektedir. Tedavide Jak – 2 inhibitörü olan Ruxolitinib kullanılabilirken, diğer hastalıklarda olduğu gibi Hidroksiüre ve İnterferon – Alfa tedavide kullanılabilmektedir.

Myeloproliferatif Hastalıklar Tedavi Edilmezse

Myeloproliferatif Hastalıklarının tedavi edilmesi gereken hastalıklar olduğu bilinmesi gerekmektedir. Bu hastalıkların yeterli tedavi edilmemesinin bir sonucu olarak hastalar yaşamlarını kaybedebilmektedirler. Bazı hastalar yeterli tedavi verilmesine rağmen, yine de hayatlarını kaybedebilmektedirler. Tedavisiz kalmış Polisitemi Vera hastalarında artmış bir tansiyona maruziyet bulunmaktadır. Bu hastalarda sindirim sistemi kanamalarına yatkınlık bulunmakla beraber, karaciğer toplar damarında pıhtılaşmaya da yatkınlık bulunmaktadır. Bu durumlar hastalar için hayatı tehdit edebilecek durumlardan birer tanesidir. Esansiyel Trombositoz hastalarında da kanın pıhtılaşmasına meyil bulunduğu için, önemli damarların tıkanmasına sebep olarak ölüme sebep olabilmektedirler. 

Myeloproliferatif Hastalıklara Ne İyi Gelir?

Myeloproliferatif Hastalıkların tedavisinde hastaların uyumu oldukça önemlidir. Unutulmamalıdır ki, bu hastalıklarda yaşam biçiminin düzeltilmesiyle, hastalıkların olası istenmeyen sonuçlarının meydana gelme ihtimali azalmaktadır. Bu hastaların bağışıklık sistemi diğer bireylere kıyasla daha düşüktür. Bu durum sonucunda, bu bireyler dış etmenlere karşı daha savunmasızdırlar. Dolayısıyla bu hastalarda enfeksiyon gelişmesi durumunda, durum daha ağır seyredecektir. Dolayısıyla bu bireylerin kalabalık ortamlardan kesinlikle uzak durması gerekmektedir. Bu sayede enfeksiyon kapma riskleri oldukça azalacaktır. Bu bireylerin tütün ve tütün ürünlerinden kesinlikle uzak durmaları gerekmektedir, aksi takdirde istenmeyen sonuçların meydana gelme olasılığı oldukça artmaktadır.

Myeloproliferatif Hastalıklara Ne İyi Gelmez?

Myeloproliferatif Hastalıkların tedavisinde hastaların tedaviye uyumu oldukça önemli olmakla beraber, uyumsuz hastalarda tedavinin seyri ne yazık ki iyi olarak ilerlemeyecektir. Bu hastaların kalabalık ortamlarda bulunması durumunda, birtakım enfeksiyonların bu bireylere daha çok zarar vereceğini bilmek gerekmektedir. Aynı zamanda bu hastaların sigaradan kesinlikle uzak durmaları gerekmektedir. Özellikle Esansiyel Trombositoz tanılı hastaların sigaradan kesinlikle uzak durmaları gerekmektedir. Bu hastaların sigara içmeleri durumunda, kanlarının pıhtılaşma ihtimali oldukça fazla bir şekilde artmaktadır. Bu durumun bir sonucu olarak bu hastalarda önemli büyük damarlarda pıhtılaşma meydana gelme olasılığı oldukça yüksek bir şekilde artmaktadır. Bu durum da ne yazık ki hastaların hayatlarını kaybetmelerinin bir nedeni olabilmektedir.

Myeloproliferatif Hastalıkların İlaçları

Myeloproliferatif Hastalıkların Tedavisinde birbirinden farklı ilaçlar kullanılabilmektedir. Bu ilaçlar altta yatan nedene ve alt tipe göre farklılık gösterebilmektedir. Polisitemi Vera Hastalığının tedavisinde “Hidroksiüre, İnterferon – Alfa ve Ruxolutinib” kullanılabilmektedir.

Hidroksiüre, İnterferon - Alfa ve Aspirin: 60 yaşından küçük Polisitemi Vera Hastaları düşük riskli sınıfında yer almaları dahilinde “aspirin” etken maddeli ilaçlar ile tedavi edilebilirler. Hastaların 60 yaşından büyük olması ve daha yüksek riskli bir sınıfta yer almaları durumunda ise “hidroksiüre ve interferon” etken maddeli ilaçlar tedavide kullanılmaktadırlar.

Ruxolitinib: Polisitemi Vera Hastalığının tedavisinde kullanılan JAK – 2 İnhibitörü olan Ruxolitinib, Polisitemi Vera dışında diğer Myeloproliferatif Hastalıkların tedavisinde de kullanılabilmektedir. Polisitemi Vera Hastalığının tedavisinde genellikle günde 2 defa 10 miligram kullanılan bu ilaç, diğer Myeloproliferatij Hastalıklarda daha farklı dozlarda kullanılabilmektedir. Ciddi böbrek yetmezliği olan hastalarda bu ilaçların kullanılması yasak ve önerilmemektedir. 

Tirozin Kinaz İnhibitörleri: Tirozin Kinaz İnhibitörleri olarak bilinen ilaçlar Kronik Myeloid Lösemi Hastalarının tedavisinde kullanılmaktadırlar. Bu ilaçlara örnek olarak İmatinib, Dasatinib, Nilotinib, Bosutinib ve Panatinib gösterilebilmektedir. 

İmatinib etken maddeli ilaçlar deri döküntüleri, ödem ve vücutta sıvı birikimi benzeri yan etkilere sebep olabilmektedirler. 

Dasatinib etken maddeli ilaçlar ise akciğer zarları arasında ve kalp zarları arasında sıvı birikimi olarak literatürde yerini alan plevral efüzyon ve perikardiyal efüzyona sebep olabilmektedirler. Dasatinib etken maddeli ilaçlar bu etkilerine ek olarak, akciğer damalarının kan basıncının yükselmesi olarak bilinen “Pulmoner Hipertansiyon” durumuna da sebep olabilmektedirler. 

Kronik Myeloid Lösemi Tedavisinde kullanılan bir diğer ilaç olan Nilotinib ise, pankreas adı verilen organın iltihaplanmasına ve şeker hastalığı olarak da bilinen diyabet hastalığına sebep olabilmektedir. 

Bosutinib etken maddeli ilaçlar ishale, Panatinib etken maddeli ilaçlar ise damar tıkanıklığına sebep olabilmektedirler. 

Myeloproliferatif Hastalıkları için Hangi Doktora Gidilir?

Myeloproliferatif Hastalıkların çeşitli nedenleri bulunmakla beraber, bu hastalıklar çeşitli belirtilerle karşımıza çıkabilmektedirler. Daha önceki vakitlerde kanser tedavisi amacıyla alkilleyici ilaç kullanan bireyler, radyasyonun yüksek olduğu bireyler oldukça risk altındadır. Bu bireylerde ateş, halsizlik, kilo kaybı, karnın sağ üst bölgesinde ağrı olması gibi sistemik belirtilerin olması dahilinde Dahiliye Uzmanına başvurmaları gerekmektedir. Myeloproliferatif Hastalıklar için Dahiliye Bölümünün bir yan dalı olan Hematoloji Bölümü ilgilenmektedir. 

Makaleyi faydalı buldun mu?
9
0
Makeleyi Paylaşın