Minimal İnvaziv

Halk arasında kapalı yöntem olarak bilinen minimal invaziv, günümüzde pek çok farklı hastalığın tedavisinde kullanılan bir ameliyat prosedürüdür.

Minimal İnvaziv Nedir? 

Halk arasında kapalı yöntem olarak bilinen minimal invaziv, günümüzde pek çok farklı hastalığın tedavisinde kullanılan bir ameliyat prosedürüdür. Tıpta yaşanan gelişmeler sayesinde minimal invaziv yöntemlerin tercih edilme oranı hızla artmaktadır. Prosedürün temel prensibi, hastanın vücudunda en az hasarla, hekimin sorunlu bölgeye ulaşmasının sağlanmasıdır. Bu işlem uygulanırken, kemik ve dokulara zarar verilmemesi de amaçlanmaktadır. Bu yaklaşım, hasta ve hekime büyük oranda avantaj sağlamaktadır.  

Minimal İnvaziv Cerrahi Nedir? 

Minimal invaziv yöntemler, laparoskopik cerrahi ve robotik cerrahide kullanılmaktadır. Prosedürün açık cerrahi ile arasındaki en temel fark, giriş yöntemidir. Minimal invaziv cerrahide, hastalara küçük kesiler atılmaktadır. Böylelikle hastalara, ameliyat sırasında ve sonrasında, mevcut hastalığın tedavisi için en az hasar verilmektedir. Minimal invaziv cerrahi yöntemlerinden yararlanılarak, farklı hastalıkların tedavi edilmesi mümkündür.

Minimal İnvaziv Cerrahi Hangi Alanlarda Kullanılmaktadır?

Günümüzde pek çok hastalığın tedavisinde kullanılan minimal invaziv yöntemler, ilk olarak kalp cerrahisinde kullanılmaya başlamıştır. Minimal invaziv cerrahinin ilk kullanım alanı, doğuştan gelen kalp rahatsızlıklarının tedavisinde olmuştur. Ardından ise kalp kapak ameliyatlarında kullanılmaya başlanmıştır. Şu an ise pek çok kalp ve damar hastalıklarının tedavisi amacıyla yapılan cerrahi müdahalelerde minimal invaziv cerrahi yöntemlerinden faydalanılmaktadır. Minimal invaziv, kalp ve damar cerrahisinde en sık kullanılan tedavi metotlarından birisidir.

Bunun yanı sıra günümüzde minimal invaziv üroloji alanında da sıklıkla kullanılan bir cerrahi yöntemdir. Ürologların da sıklıkla kullandığı bir cerrahi metot olan minimal invaziv yöntemler ile hastaların yaşam konforunun artırılması sağlanmaktadır. 

Minimal invaziv diş hekimliği alanında da büyük gelişmeler kat edilmiştir. Bu yaklaşım sayesinde çürük tedavileri oldukça kolaylaşmıştır. Çürük riski bulunan hastalarda, enfeksiyonun durdurulması ve çürüğün durdurularak hastalığa karşı önlem alınması, minimal invaziv yöntemler kullanılarak yapılmaktadır. Kısacası minimal invaziv cerrahi metotları şu alanlarda kullanılmaktadır; 

  • Kalp ve damar cerrahisi 
  • Jinekoloji 
  • Üroloji 
  • Genel cerrahi 
  • Kulak burun boğaz 
  • Diş tedavileri
  • Tanı amaçlı  

Minimal İnvaziv Cerrahi Nasıl Yapılır? 

Minimal invaziv cerrahi, hastalara açılan küçük kesilerden yerleştirilen kamera ve el aletlerinin kullanılması ile yapılmaktadır. Özellikle kalp ve damar cerrahisinde, minimal invaziv yöntemlerden sık sık faydalanılmaktadır. Bunun yanı sıra fıtık ameliyatlarında kullanılan minimal invaziv üroloji hastalıklarında da alternatif tedavi yöntemleri arasında yer almaktadır.  

Minimal invaziv cerrahi uygulanırken iki farklı metottan yararlanılmaktadır. Bu metotlar şu şekildedir;  

Laparoskopik Cerrahi 

Minimal invaziv cerrahi metotlarından biri olan laparoskopi sırasında hastalar genel anestezi ile uyulmaktadır. Ardından laparoskopik cerrahi şu şekilde uygulanmaktadır;

  • Cerrahi müdahale, karın bölgesinin alt kısmına yapılan bir kesi ile başlamaktadır. 
  • Uzman hekimin müdahale edeceği bölgeyi daha rahat görüntüleyebilmesi için, açılan kesiden karbondioksit gazı verilmektedir. Bu yöntemde veress iğnesi denilen bir medikal malzeme kullanılmaktadır. Böylelikle hastanın karnının şişmesi sağlanmaktadır.
  • İğne çıkarıldıktan sonra, laparoskopi cihazlarının karın içine sokulmasını kolaylaştıran trokar tüpü, kesi içerisine yerleştirilir. 
  • Trokar tüpü içinden laparoskop geçirilir. Bu sayede ilgili bölgenin monitörden görüntülenmesi sağlanır. 
  • Operasyonun yapılacağı bölgeye göre, en fazla 1 santimetre çapına sahip 2 ya da 3 kesi daha açılarak trokar tüpleri takılır. Bu tüplerin içinden, cerrahi müdahale sırasında kullanılacak özel el aletleri yerleştirilir.
  • Ardından cerrahi girişim hastalığın durumuna göre tamamlanır. Sonrasında tüm aletler ve trokar tüpleri hastadan çıkarılır. 
  • Son olarak hastaya verilen karbondioksit gazı boşaltılır ve açılan kesi bölgeleri dikilir.  

Minimal invaziv yöntemlerden biri olan laparoskopi, hastalıkların tedavisinde kullanıldığı gibi, ayrıca tanı yöntemi olarak da kullanılmaktadır.  

Robotik Cerrahi 

Bir diğer minimal invaziv yöntem ise robotik cerrahidir. Da vinci robotik cerrahi sistemi olarak da adlandırılan bu yöntem, tıp alanında kullanılan en ileri teknolojilerden biri olarak kabul edilmektedir. Bu yöntemin tercih edildiği ameliyatlarda operasyon, cerrahın yönlendirdiği robotik kollar aracılığıyla yapılmaktadır. Robotik cerrahi uygulamaları üç farklı parça kullanılarak yapılmaktadır. Bu parçalar şunlardır; 

  • Da Vinci robotu 
  • Cerrah konsolu 
  • Hasta konsolu

Robotik cerrahi ile yapılan operasyonlarda, cerrah konsolundan komut verilmektedir. Bu komutlar, aynı anda olmak üzere hasta konsolunda bulunan robota aktarılmaktadır. Bir minimal invaziv yöntemi olduğu için robotik cerrahide de hastaların cildinde küçük bir kesi açılmaktadır. Açılan kesiden, üç boyutlu optik görüntüleme sistemi, operasyonun yapılacağı bölgeye yerleştirilmektedir. Böylelikle uzman hekim, gerçeğe en yakın üç boyutlu görüntü ile müdahaleyi gerçekleştirmiş olmaktadır.  

Operasyon, uzman hekimin konsolu kullanarak, hasta konsolunda bulunan robot kollarını kumanda edecek şekilde hastaya yerleştirmesi ile başlamaktadır. Bu robot kollarında fiber optik kablolar bulunmaktadır ve hekim konsolunda yapılan tüm hassas el hareketlerinin uygulanması sağlanmaktadır. Cerrahi makastan, doku tutucu aletlere kadar pek çok cerrahi alet, uzman hekimin istediği gibi yönlendirilmekte ve hareket etmektedir. Bu robotik kolların 720 derecelik bir dönüş açısı bulunmaktadır. Bu sayede insan eliyle yapılmasının mümkün olmadığı tüm hareketlerin yapılmasına olanak sağlamaktadır. Ayrıca uzman hekimin elindeki ufak titremeler, robota aktarılmadığı için, ameliyat sırasında hata payı da neredeyse sıfıra indirilmektedir. 

Minimal İnvaziv Kalp ve Damar Cerrahisi Nasıl Yapılır?

Minimal invaziv kalp cerrahisi sırasında, kapalı yöntemde olduğu gibi göğsün ortadan kesilmesine gerek bulunmamaktadır. Bunun yerine daha küçük kesiler atılarak kalp ameliyatı gerçekleştirilmektedir. Böylelikle göğüs duvarının bütünlüğü korunmaktadır. Minimal invaziv kalp cerrahisinde, kalp kapağı değişiminde göğsün yanlarından, kaburganın arasından girilerek operasyon yapılmaktadır. Bunun yanı sıra koroner bypass ameliyatlarında ise kalbin durdurulmasına gerek duyulmamaktadır. Minimal invaziv kalp cerrahisi, hangi hastalığın tedavisinde kullanılıyorsa, buna bağlı olarak da teknikleri değişiklik göstermektedir.  

Kalp kapakları için yapılan ameliyatlarda, hastaların sağ koltuk altından kesi bölgesi açılarak ameliyat yapılmaktadır. Minimal invaziv damar cerrahisi ile yapılan koroner bypass ameliyatlarında ise damar sayısına göre kesi bölgesine karar verilmektedir. Eğer işlem tek damar için uygulanıyorsa, meme altından 7 ile 8 santim aralığında bir kesi açılmaktadır. İki damar için müdahale yapılacaksa, bu kez kesi sol koltuk altından açılarak bypass ameliyatı gerçekleşmektedir.  

Ayrıca minimal invaziv yöntemlerde, hiç kesi yapılmadan kasıktan girilerek, kateter yardımıyla hastalara müdahale edilebilmektedir. Kalp kapağı ve bazı damar hastalıklarının tedavisinde bu yöntem de kullanılabilmektedir. Bunun yanı sıra koltuk altı, meme altı ve meme dış kıvrımı gibi bölgelerde 4 ile 5 santim arasında yapılan küçük bir kesiyle de ameliyat yapılabilmektedir.  

Ameliyatın nasıl yapılacağına uzman hekim karar vermektedir. Bu noktada hastalara gerekli test, tetkik ve değerlendirmeler uygulanmaktadır. Böylelikle hastaların minimal invaziv cerrahi için uygunluk durumuna karar verilmektedir. 

Minimal İnvaziv Cerrahi Avantajları Nelerdir? 

Minimal invaziv cerrahinin en büyük avantajı hastalara ve doktorlara büyük bir kolaylık sağlamasıdır. Bu yöntemde kullanılan yaklaşımlar sayesinde, hastaların ameliyat sonrasındaki hayat konforunda büyük bir artış yaşanmıştır. Ayrıca cerrahi müdahalenin ortaya çıkardığı riskler de minimal invaziv yöntemler sayesinde en aza indirilmiştir. Minimal invaziv cerrahinin sağladığı tüm avantajlar şu şekildedir;  

  • Ameliyat sonrasında hastaların iyileşme süreci daha kısadır. 
  • Minimal invaziv yöntemler sayesinde hastalar daha erken mobilize olmakta, yani hareketlenmektedir. 
  • Ameliyatın ardından hastalar daha az ağrı hissetmektedir. 
  • Hastaların günlük yaşamlarına ve işlerine daha erken dönmeleri sağlanmaktadır. 
  • Ameliyat sonrasında enfeksiyon riski çok daha azdır. 
  • Cerrahi girişimde hastaların karın boşluğunda yabancı cisimlerin unutulması riskini ortadan kaldırmaktadır. 
  • Minimal invaziv cerrahi metodu uygulanan sporcularda daha az performans kaybı görülmektedir. 
  • Bu metodun kullanıldığı ameliyatlarda yara izi çok daha küçüktür. 
  • Minimal invaziv yöntem sayesinde hastaların daha rahat ve derin nefes alması sağlanmaktadır. Bu nedenle akciğerde gelişme ihtimali bulunan komplikasyonlar en aza indirilmektedir. 
  • Ameliyat yerinde oluşan fıtıklar engellenmektedir.  

Minimal invaziv cerrahide hastalar iki ile üç günlük bir zaman zarfında günlük işlerini yapar hale gelmektedir. Bu hastalar, operasyonun durumuna göre en fazla bir hafta içerisinde iş hayatlarına geri dönebilmektedir. Hastaların ameliyatın ardından 10 gün geçtikten sonra araç kullanmalarına da izin verilmektedir. 

 

Makaleyi faydalı buldun mu?
0
0
Makeleyi Paylaşın