Menetrier Hastalığı

Menetrier Hastalığı, midenin iç kısmını kaplayan mukoza zarında birtakım değişiklikler sonucunda ortaya çıkmaktadır. Tedavisinde ilk tercih edilecek yöntem medikal tedavidir.

Menetrier Hastalığı Nedir?

Menetrier Hastalığı, mideyi ilgilendiren bir rahatsızlık olmakla birlikte, midenin iç kısmını kaplayan mukoza zarında birtakım değişiklikler sonucunda ortaya çıkmaktadır. Midenin iç kısmını oluşturan “mukoza” kısmında, aşırı bir büyüme sonucunda ortaya çıkan nadir hastalığa Menetrier Hastalığı adı verilmektedir. Menetrier Hastalığı çeşitli belirtilerle kendini gösterebilirken, en yaygın belirtisi olarak epigastrik ağrı örnek olarak gösterilebilmektedir. Epigastrik ağrı, midenin üst ve orta bölgesinde hissedilen ağrıya tıp literatüründe verilen isimdir. 

Menetrier Hastalığının kesin nedeni tam olarak bilinmemekte olup, diğer mide rahatsızlıklarının aksine, bu hastalıkta mide iltihabı adı verilen durum yok denilecek kadar azdır veya yoktur. İnflamasyon veya iltihap olmamasından dolayı Menetrier Hastalığı, bir gastrit hastalığı gibi değerlendirilmemektedir. Menetrier Hastalığının genel başlığı olarak “Hiperplastik Gastropati” adı kullanılabilmektedir. Hiperplastik Gastropati tanım olarak mide mukoza hücrelerinin aşırı derecede büyümesi sonucu, midede yaratılan tahribata verilen genel bir ad olarak karşımıza çıkmaktadır. 

Menetrier Hastalığına Eşlik Eden Belirtiler Nelerdir?

Menetrier Hastalığı çeşitli belirtiler ile kendini gösterebilmektedir. Midenin fundus adı verilen bölgesinde aşırı büyümüş katlantıların olmasıyla karakterize bu hastalık, temel olarak mideyi ilgilendiren birtakım problemlere neden olacaktır. 

Epigastrik Ağrı: Epigastrik ağrı karnın orta – üst bölgesinde hissedilen ağrı olarak literatürde yerini almaktadır. Epigastrik ağrıya elbette birden çok hastalık neden olabilmektedir. Bu hastalıkların ayırıcı tanısında Menetrier Hastalığı ilk düşünülenler arasında yerini almamaktadır. Menetrier Hastalığı diğer hastalıklara kıyasla daha nadir görülmektedir. Epigastrik ağrının en sık nedenleri arasında, reflü ağrısı gösterilebilmektedir. Reflü ağrısına ek olarak safra yollarını etkileyen durumlar da epigastrik ağrıya neden olabilmektedir.

Kilo Kaybı: Menetrier Hastalığında ciddi protein kaybı söz konusu olmaktadır. Ciddi protein kaybı durumu veya literatürde bilinen adıyla “hipo – proteinemi” durumu kilo kaybına sebep olabilmektedir. 

Kanama: Menetrier Hastalığında, midenin iç kısmını kaplayan mukozalarda aşırı derecede büyüme söz konusudur. Bu durumun bir sonucu olarak mide mukoza hücreleri yeterince beslenememektedir. Yeterince beslenemeyen mide mukoza hücrelerine literatürde “mukozal iskemi” adı verilmektedir. Mukozal iskemi yani yetersiz beslenme sonucunda ise kanama ortaya çıkmaktadır.

ÖdemMenetrier Hastalığı bazı kaynaklarda “protein kaybettiren enteropati” olarak da yerini almaktadır. Vücutta protein kaybına neden olan bu hastalıkta, protein kaybına bağlı olarak birtakım belirtiler görülebilmektedir. Protein kaybının en önemli ve en erken bulgusu olarak ödem oluşumu gözlenebilmektedir. Özellikle çocuklarda olmak üzere yüz çevresinde ve göz çevresinde ödem oluşumu, Menetrier Hastalığında ortaya çıkabilecek olan bir belirtidir.

İshalMenetrier Hastalığı bazı durumlarda ishal ve karın ağrısı olarak da kendini gösterebilmektedir. 

Halsizlik: Menetrier hastalığında midenin mukoza hücrelerinde birtakım problemler olmaktadır. Bu problemlerin bir sonucu olarak vücutta birtakım problemler ortaya çıkabilmektedir. Bu problemlerden bir tanesi halk arasında kansızlık olarak bilinen anemi durumu örnek olarak gösterilebilmektedir. Anemi yani kansızlık durumunun en önemli belirtilerinden bir tanesi halsizliktir. Anemi durumu aynı zamanda mukozalardaki yetersiz beslenmenin bir sonucunda ortaya çıkan kanamaların bir göstergesi olarak da karşımıza çıkabilmektedir. 

Menetrier Hastalığı Nedenleri Nelerdir?

Menetrier Hastalığının oluşum mekanizmasında çeşitli nedenler suçlanmış olup, kesin bir neden tam olarak gösterilememiştir. Bu nedenlerin başında TGF – Alfa adı verilen yapının aşırı üretimi sorumlu olarak gösterilmiştir. TGF – Alfa dışında çeşitli enfeksiyonların da Menetrier Hastalığına neden olabileceği gösterilmiştir.

Aşırı Derecede TGF – Alfa Salgılanması: Bazı araştırmacılar, Menetrier Hastalığının karakteristik özelliği olan aşırı derecede büyümüş mide kıvrımlarının sebebi olarak TGF – Alfa’yı suçlamaktadır. TGF – Alfa veya bilinen diğer adıyla Epidermal Büyüme Faktörü Reseptörü, mide kıvrımlarını aşırı derece büyüterek, midede birtakım problemlere yol açabilmektedir. 

CMV VirüsüYapılan araştırmalar göstermiştir ki, özellikle çocuklarda CMV Virüsü olarak bilinen Sitomegalovirüsler, Menetrier Hastalığına neden olabilmektedir. CMV virüsleri cinsel temas, erişkinlerde yakın temas, çocuklarda yakın temas, kan nakli, anne kanından doğum esnasında bebeğe ve organ nakillerinde olmak üzere çeşitli yollarla bulaşabilmektedir. 

Helikobakter Pylori Enfeksiyonu: Ülser şeklinde olmayan gastrit tiplerinde, mide kanserlerinde, peptik ülserde, MALToma isimli kanserde baş rolde bulunan Helikobakter Pylori bakterisi, Menetrier Hastalığına da neden olabilmektedir. Helikobakter Pylori bakterisinin bulaş yolu hakkında net bir bilgi olmamakla beraber, temel bulaş yolu olarak fekal – oral yol düşünülmektedir. Bu yol dışkı ile temas eden ellerin yıkanmadan ağza götürülmesi anlamına gelmektedir. Helikobakter Pylorinin neden olduğu Menetrier Hastalığı, CMV virüsünün aksine yetişkinlerde daha sık bir şekilde görülmektedir.

Oto - İmmün Nedenler: Oto – immünite durumunda vücut hücrelerinin düzenlenmesinde görevli olan birtakım hücre grupları, normalde saldırmaması gereken sağlıklı dokulara saldırabilmektedir. Bu durumun bir sonucu olarak çeşitli hastalıklar meydana gelebilmektedir. Menetrier Hastalığı da bu durumlara örnek olarak gosterilebilmektedir. 

Menetrier Hastalığı Teşhisi

Menetrier Hastalığının teşhisinde klinik ve laboratuvar birtakım değerler oldukça değerli olmakla birlikte, net bir tanı konulması için ek birtakım görüntüleme yöntemine başvurmak gerekmektedir. Menetrier Hastalığının teşhisi için endoskopik görüntüleme yöntemine başvurmak gerekmektedir.  

Endoskopide genişlemiş mide kıvrımlarının görünmesi oldukça önem arz ederken, endoskopi esnasında ilgili dokulardan uygun bir şekilde biyopsi almak gerekmektedir. Biyopsi sonucunda “glandüler atrofi ile aşırı derecede mukozal hiperplazi” olması durumunda Menetrier Hastalığı tanısı kesinleştirilmiş olmaktadır. Glandüler atrofi tanım olarak salgı üreten mide bezlerinin işlevini kaybetmesi anlamına gelmektedir. Mukozal Hiperplazi kavramı ise, midenin iç yüzeyini oluşturan mukus tabakasının sayıca çoğalması anlamına gelmektedir. 

Endoskopi, ucunda kamera ve ışık bulunun bir alet olmakla birlikte, ağızdan girilerek midenin incelendiği bir görüntüleme yöntemi olarak karşımıza çıkmaktadır. Genellikle hastalıkların tanısı için kullanılan bu yöntem, bazı hastalıkların tedavisinde de kullanılabilmektedir. Son dönemlerde esnek ve ince bir yapıda üretilen bu cihazlar, herhangi bir acı hissine neden olmadan bireylere uygulanabilmektedir. Bu işlemden önce genellikle bireylerin bu işlemi hatırlamaması veya hissetmemesi adına hafif bir anestezik ilaç da verilmektedir. 

Menetrier Hastalığı Tedavisi

Menetrier Hastalığının tedavisinde çeşitli tedavi yöntemleri kullanılabilmektedir. Bu hastalığın tedavisinde ilk tercih edilecek yöntem medikal tedavidir. Medikal tedavi olarak birtakım mide ilaçları kullanılabilmektedir. Bu ilaçlara örnek olarak “H2 Reseptör Blokerleri, Anti – Kolinerjik İlaçlar, Antibiyotikler” gösterilebilmektedir. Bazı durumlarda EGFR adı verilen reseptörü bloke eden bir ilaç olan “Setüksimab” kullanılabilmektedir. 

Medikal tedaviye rağmen geçmeyen ağrı durumunda, vücutta protein azalmasının bir sonucu olarak ortaya çıkan ödem durumunda, ciddi kanama olması durumunda ve kanserin ayırt edilemediği durumlarda cerrahi tedaviye başvurulabilmektedir. Cerrahi tedavi olarak “total gastrektomi” yöntemi kullanılmaktadır. Total gastrektomide midenin neredeyse tamamı çıkarılmaktadır. 

Menetrier Hastalığı Tedavi Edilmezse

Menetrier Hastalığı kesinlikle tedavi edilmesi gereken hastalıklardan bir tanesidir. Ciddi bir şekilde karın ağrılarına neden olan bu hastalığın tedavi edilmemesi durumunda, protein kaybına bağlı olarak ödem oluşumu gözlenebilmektedir. Bu hastalığın tedavisiz kalması durumunda ayrıca, kanamaya olan meyil artmaktadır. Bu durum sonucunda ise üst sindirim sistemi kanamalarına meyil artmaktadır. Ayrıca Menetrier Hastalığında, mide salgısındaki azalmaya bağlı olarak Mide Kanseri riski bulunmaktadır. Tedavi edilmemiş bu olgularda Mide Kanseri gelişme riski daha da artmaktadır.

Menetrier Hastalığı İlaçları

Menetrier Hastalığının tedavisinde çeşitli medikal tedavilerden yararlanılmaktadır. Menetrier Hastalığının tedavisinde kullanılan ilaçlara örnek olarak “H2 Reseptör Blokerleri, Proton Pompa İnhibitörleri” gösterilebilmektedir. Bu ilaçlara ek olarak “Setüksimab” etken maddeli ilaçların da Menetrier Hastalığına iyi gelebileceği yönünde çalışmalar mevcuttur. 

H2 Reseptör Blokerleri: H2 Reseptör Blokerlerine örnek olarak “Simetidin, Ranitidin, Famotidin ve Nizatidin” gösterilebilmektedir. Bu ilaçlar arasında en kısa etkili olan ilaç Simetidin olarak bilinmektedir. Etki süresinin kısalığına ek olarak en zayıf etki olarak da Simetidin gösterilmektedir. En uzun etki süresine sahip olan ilaç ise Famotidin etken maddeli ilaçladır. Famotidin etken maddeli ilaçların etki süresinin uzun olmasına ek olarak en güçlü ilaç olması özelliği de bulunmaktadır. 

H2 Reseptör Blokerleri, temel olarak midedeki asit salgısını azaltıcı etkiye sahiptirler. Bu ilaçların belirgin bir yan etkileri bulunmamaktadır. Santral sinir sistemine ve kalbe minimal etkileri bulunan bu ilaçlar, karaciğerde metabolize edilmektedirler. Karaciğeri hasarlı hastalarda yan etkileri artabilmektedir. 

Proton Pompa İnhibitörleri: Proton Pompa İnhibitörleri olarak bilinen ilaçlar da mide asit üretimini azaltmak amacıyla kullanılan ilaçlara örnek olarak gösterilebilmektedirler. Bu ilaçlara örnek olarak “Omeprazol, Esomeprazol, Lansoprazol, Pantoprazol, Rabeprazol” gösterilebilmektedir. Bu ilaçların sabah kahvaltısından yaklaşık 1 – 1 buçuk saat önce alınmaları gerekmektedir. Böbrek yetmezliği olan hastalarda rahatlıkla kullanılabilen bu ilaçların vücutta b12 vitaminini azaltıcı etkileri bulunmaktadır. 

Setüksimab: Epidermal Büyüme Faktörü Reseptörünü bloke ederek etki gösteren bu ilaçlar, Kolon Kanserinde de tedavide kullanılabilmektedir. Kolon Kanserinin dışında, metastatik küçük hücreli olmayan akciğer kanserinde ve baş – boyun kanserinin tedavisinde de kullanılan bu ilaçlar, akne benzeri bir döküntüye sebep olabilmektedir. Bu döküntüler geri dönüşümlü olup, ilaç dozunun azalmasıyla beraber ortadan kalkmaktadır.  

Menetrier Hastalığı Ameliyatı

Dirençli protein kaybı durumlarında, ciddi derecede karın ağrısının olduğu durumlarda ve bu ağrının medikal tedavi ile gerilemediği durumlarda ve kanserin ayırt edilemediği durumlarda total gastrektomi adı verilen ameliyatın uygulanması gerekmektedir. Total gastrektomi adı verilen bu işlemde tüm midenin çıkarılması sağlanmaktadır. Total gastrektomi sonrasında bireyler birtakım problemler ortaya çıkabilmektedir. Mide tamamen çıkarıldığı için, besinler direkt ince bağırsağa geçecektir. Dolayısıyla birtakım emilim problemleri yaşanılabilmektedir. Bu problemlerin başında ishal gelmekte olup, mide bulantısı, kabızlık, iştahsızlık gibi belirtiler de operasyon sonrasında görülebilmektedir.  

Total Gastrektomi ameliyatı olmuş bir birey, ameliyat sonrasında, ameliyat bölgesinde ısınma ve kızarıklık hissederse, ilgili bölgede iltihaplanma oluşursa, vücut sıcaklığı 38 dereceden yüksek olursa, sıvıları içemeyecek durumda olursa ve ilaç ile geçmeyen bir ağrıya sahip olursa doktora başvurmalıdır.

Çocuklarda ve Bebeklerde Menetrier Hastalığı

Bebeklerde ve çocuklarda aşırı derecede nadir bir şekilde karşımıza çıkan Menetrier Hastalığına neden olan çeşitli faktörler bulunmaktadır. Bu faktörlerin başında alerji ve bireylerin kendi immün sistemi gelmektedir. Alerji ve oto – immünite durumuna ek olarak birtakım enfeksiyonlar da çocuklarda Menetrier Hastalığına neden olabilmektedir. Özellikle CMV adı verilen virüs ile enfekte olmuş çocuklarda Menetrier Hastalığı görülebilmektedir. CMV enfeksiyonun bir sonucu olarak ortaya çıkan Menetrier Hastalığının tedavisinde “Gansiklovir” etken maddeli virüs ilaçlarının etkinliği yüksektir.

Bebeklerde ve Çocuklarda ortaya çıkan Menetrier Hastalığında geçici bir şekilde karaciğer ve dalak büyümesi gözlenmektedir. Bu çocuklarda aynı zamanda tıpkı erişkinlerdeki gibi protein kaybı görülmektedir. Erişkinlerin aksine, çocuklarda görülen protein kaybı bir veya iki hafta içerisinde kendiliğinden düzelebilmektedir. Çocuklarda yüz bölgesinde veya göz çevresinde ödem ve bulantı şikayeti bu hastalığın önemli belirtileri arasında yerini almaktadır. Karın ağrısı, iştahsızlık ve üst sindirim sistemi kanamaları ise bu hastalığın daha nadir olarak görülen belirtileri arasındadır. 

Menetrier Hastalığının çocuklardaki seyri ile erişkinlerdeki seyri birbirinden farklıdır. Çocuklarda çok daha iyi bir seyre sahip olan bu hastalık, erişkinlerde ne yazık ki oldukça iyi bir sahip değildir. Erişkin hastalarda birtakım medikal tedavilere yanıt alınmaması durumunda, cerrahi tedaviye başvurulabilmekte iken, çocuklarda cerrahi tedaviye genellikle gerek kalmamaktadır. 

Menetrier Hastalığı için Hangi Doktora Gidilir? 

Menetrier Hastalığı çeşitli belirtilerle kendini gösterebilen bir mide hastalığıdır. Karnınızın ön – orta – üst yüzeyinde geçmeyen bir ağrı olması durumunda, halsizlik olması durumunda ve kilo kaybı olması durumunda İç Hastalıkları Uzmanına muayene olmanız gerekmektedir. Menetrier Hastalığı ile ilgilenen bölüm olarak Gastroenteroloji Bölümü bulunmaktadır.

Makaleyi faydalı buldun mu?
1
0
Makeleyi Paylaşın