Meme Kanseri

Meme kanseri, göğüste yer alan hücrelerin aşırı ve kontrolsüz çoğalması ve yapısının bozulmasıyla oluşan bir kanser türüdür. Evresine uygun tedavi planı uygulanır ve asıl tedavi cerrahi tedavidir.

Meme Kanseri Nedir?

Meme kanseri, göğüste bulunan hücrelerin normal yapısının ve işlevinin bozulması sonucu kanserleşmesi ile oluşan kanser türüdür. Meme kanseri kadınlarda en sık görülen kanser türü iken erkeklerde de görülebilir. Kanserin temel nedeni, meme hücrelerinde büyümeyi sınırlayan ve düzenleyen genlerde çeşitli mutasyonlar (değişim) oluşması sonucu ile hücrelerin aşırı ve kontrolsüz çoğalması ve çoğalan hücrelerin yapısal olarak bozuk olmasıdır. 

Kanser genel olarak memede bulunan süt bezlerinde, süt kanallarında, memenin yağ dokusunda ve göğüste bulunan lif içeren bağ dokuda görülür. Yapısal olarak bozuk olan bu kanser hücrelerinin aşırı derecede çoğalması ile göğüste bulunan sağlıklı dokular etkilenir ve kanser sağlıklı bölgelere de yayılım gösterir.  

Özellikle kadınlar unutmamalıdır ki meme kanserinde erken tanı ve tedavi hayat kurtarıcıdır. 

Meme Kanseri Belirtileri Nelerdir?

Meme kanseri en başlarda herhangi bir belirtiye neden olmayabilir. Bunun sebebi tümörün gözle görülemeyecek ve dokunma ile hissedilemeyecek kadar küçük olmasıdır. Ancak bir tümör ya da memede oluşan bir kist hissedilecek boyuta ulaşmış ise bunu gözle görerek değil elle dokunarak memede daha önceden var olmayan bir kitle-yumru olarak fark edebilir. Ancak unutulmamalıdır ki memede hissedilen her kitle kanser olmayıp iyi huylu kistler de olabilir. Yine de bir doktora muayene olmak gerekmektedir. 

Meme kanserinin birçok alt türü vardır. Her tür kendine göre belirtiler göstermek ile beraber bazı belirtiler kadınlar tarafından çok dikkate alınmalıdır. Bu belirtiler şu şekildedir;

  • Memede kitle: Hastaların kliniğe ilk başvurusu memede daha önce bulunmayan yeni fark edilen hareketli ya da hareketsiz kitle tarif edilir. Memeyi 5 bölüme ayıracak olursak, meme kanseri en sık üst-dış bölüme (%40-50), ikinci en sık olarak memenin orta bölümüne (%15-20), daha sonra da üst iç bölüme yerleşir. Bu bölümleri takiben alt bölümlerde görülebilir.
  • Memede hassasiyet ve ağrı: Memede son zamanlarda hissedilen ağrı ve hassasiyet tanımlanabilir. Dokunma ya da göğüslerin üzerine yatma ile hissedilen ağrı ve hassasiyet artabilir. Memede ağrı ve hassasiyet olduğu fark edildiğinde hemen korkulmamalıdır. Bunun ağrının nedeni meme kanseri gibi ciddi bir hastalık olabileceği gibi, adet döneminde, doğum kontrol hapları kullanımında, iyi huylu kistlerde, büyük göğüslere sahip olmakta, aşırı stres dönemlerinde ve bedene uymayan sütyen kullanımında da memelerde ağrı ve hassasiyet görülebilmektedir.
  • Memenin tamamında ya da bir bölümünde renk değişimi: Memede kanserleşen hücrelerin olduğu bölgede mavi, mor, kırmızı, yeşil gibi renk değişimi görülebilir. Bunun nedeni o bölgede bulunan normal hücrelerin kanser hücreleri tarafından işgal edilip kanserleşmesi.
  • Memenin tamamında ya da bir kısmında şişkinlik: Meme kanserinden etkilenen hücrelerde boyutsal ve sayısal bakımdan kontrolsüz bir artış olacağı için etkilenen bölgelerde şişkinlik olabilmektedir. Bu şişkinlik memenin tamamında olabileceği gibi memenin bir bölümünde de görülebilir.
  • Meme başından akıntı: Memede bulunan süt kanalları aracılığı ile hamilelik ve emzirme döneminde anne sütü meme başından akmaktadır. Ancak meme kanseri olan bireylerde meme başından anne sütü dışında kanlı, irinli bir akıntı gelebilir. Bu durum süt kanalları olmamasına rağmen erkek hastalarda da görülebilmektedir.
  • Meme cildinde döküntü ve soyulma olması: Meme kanseri olan kadınlarda kanser hücrelerinin etkisi ile meme cildi de etkilenebilir. Hastanın meme dokusunda kızarıklık gibi renk değişiminin yanı sıra meme derisinde dökülme ve soyulma görülebilmektedir.
  • Memede damarlanma artışı: Meme kanserinin etkisi ile meme hücrelerindeki hacim artışı ve sayısal artış nedeni ile meme cildinde bulunan damarlar daha belirgin bir hal almaktadır.
  • Memede şekil değişikliği: Meme kanserinin etkisi ile memede çökme, şişkinlik, büyüme, sarkma gibi çeşitli şekil bozuklukları görülebilir. Bunlara ek olarak bazı meme kanseri türlerinde memede üzüm salkımları gibi topaklaşmalar şeklinde bir görünüm olabilmektedir.
  • Meme başında değişim: Meme kanserinin süt kanallarını ve meme başı çevresindeki dokuları etkilemesi ile bazı hastalarda meme başında içeri çekilme ve meme başında ters dönme gibi belirtiler görülebilir.
  • Koltuk altında ağrı ya da şişlik: Meme kanseri koltuk altında bulunan lenf bezlerine yayılım göstererek koltuk altında şişliğe, hassasiyete ve ağrıya neden olabilir.
  • Açıklanamayan kilo kaybı: Neredeyse tüm kronik hastalığı olanlarda ve kanser hastalarında görülen bir belirtidir. Hastalarda açıklanamayan ve kısa sürede gerçekleşen kilo kayıpları görülebilir.

Bütün bu belirtilerden herhangi birini ya da birden fazlasını kendisinde fark eden kadınlar en kısa sürede doktor kontrolüne gitmelidir.

Meme Kanseri Nedenleri Nelerdir?

Meme kanseri, çeşitli nedenler etkisiyle meme dokusunda bulunan sağlıklı hücrelerin yapısında değişme, sayısında kontrolsüz bir artma ve hacimlerinde artış ile karakterize olan kötü huylu hastalıktır. Oluşan kanser hücreleri sağlıklı hücrelerden daha hızlı çoğalır, büyür ve çevre dokulara yayılım gösterebilir. Bu büyüme ve çoğalmalar sonucunda memede topaklanmalar ve kitleler görülebilir. Meydana gelen bu kanserleşmenin temel nedeni hücrelerdeki çoğalmayı-büyümeyi düzenleyen ve kanser hücrelerinin oluşumunu engelleyen genlerde bozukluk olmasıdır. 

Meme kanserinin tek nedeni genlerde oluşan bozukluk olmamakla beraber birçok sebep meme kanseri gelişim riskini arttırabilmektedir. 

Kanserleşme genel olarak süt bezleri, süt kanalları ve yağ doku kaynaklı olabilmektedir. Meme kanserin meydana geldiği yerlere ve temel aldığı dokuya hasar verme boyutuna göre bazı alt türleri bulunmaktadır. Bu alt türleri şu şekildedir;

İnvaze olmayan (dokuya tam olarak girmeyen) meme kanserleri:

  • Duktal Karsinoma İn Situ: Duktal kelime anlamı olarak kanal demektir. İn situ ise tam olarak dokuya girmeyen kanserler için kullanılır. Yani duktal karsinoma in situ meme kanserinde kanser hücreleri memedeki kanallar ile sınırlıdır. Meme dokusu henüz işgal edilmemiştir. Meme dokusuna tam olarak girmeyen meme kanserleri arasında en fazla görülen kanserdir. Ele gelmeyen meme kanserlerinin %60’ı bu tip kanserdir. Uzak dokulara metastaz (yayılım) yapmaz. Genellikle menopoz sonrası kadınlarda yani 55-58 yaş arasında görülür. Memedeki kanallar boyunca etkileyerek meme başına açılır. Hasta memede kitle, meme başında akıntı ve ağrı şikayetleri ile kliniğe gelir. Tedavisi mutlaka ameliyattır.
  • Lobüler Karsinoma İn Situ: Lobüler karsinoma in situ olarak adlandırılan bu meme kanseri memede bulunan süt üreten bezlerde meydana gelen kanserdir. Süt bezlerinde görülen bir kanser olduğu için sadece kadınlarda görülen bir kanserdir. Genellikle menopoz dönemine yakın kadınlarda görülür. Tedavide ilk seçenek olarak hasta ilaç tedavisine başlar ve takip edilir. Eğer işe yaramaz ise ikinci bir seçenek olarak ameliyat düşünülebilir.    

İnvaziv (meme dokusuna tam olarak giren) meme kanseri:

  • İnvaziv Duktal karsinomİnvaziv duktal meme kanseri en sık görülen (%80) meme kanseridir. Bu kanser memenin süt kanallarından başlar ancak süt kanallarında sınırlı kalmaz. Kanser süt kanallarından başlayarak çevresindeki dokulara yayılım gösterir. Bu tip meme kanseri lenf bezlerine yayılarak uzak dokulara metastaz (yayılım) yapabilmektedir.
  • İnvaziv Lobüler Karsinom: İnvaziv lobüler meme kanseri, memede bulunan süt bezlerinde meydana gelen kanserdir. Buna ek olarak süt bezlerinde sınırlı kalmayıp meme dokusunu ve çevre dokulara yayılım gösterebilmektedir. En sık görülen ikinci meme kanseridir. Meme ve çevresinde bulunan lenf bezlerine yayılarak uzak dokulara metastaz (yayılım)yapabilir.

Meme başının paget hastalığı: Diğer meme kanserlerine nispeten daha az görülen bir meme kanseridir. Memenin ucundan başlar, meme başı çevresindeki kahverengi dairesel alana ve memenin diğer kısımlarına yayılır. En sık olarak 50 yaşından daha büyük kadınlarda görülür. Meme başı paget hastalığında tipik olarak meme başında tahriş, döküntü, kızarıklık, pullanma, kaşıntı, uyuşma ve meme başında şekil bozukluğu ile karakterizedir. Meme başı ve çevresi kırmızı portakal kabuğu rengindedir.

Anjiosarkom: Anjiosarkomlar, memede bulunan kan damarları ve lenf damarlarında görülen meme kanseridir. Zamanla büyüyen morumsu çürük şeklinde karakterize bir kanserdir. Çevresindeki deride şişme görülebilmektedir.

Filloid tümörler: Filloid tümörler nedeni tam olarak bilinmemekle beraber memenin bağ dokusunda görülen tümörlerdir. Çoğunluğu iyi huylu tümör olmak üzere bazıları kanser ve ara sınıf olabilmektedir. Ara sınıf olan tümörlerde bölgesel tekrarlama sık olarak görülebilmektedir.  

İnflamatuar (iltihabi) meme kanseri: İnflamatuar meme kanseri hızla gelişen, memede kızarıklık, şişkinlik, ağırlık artışı ve aşırı hassasiyet meydana getiren en kötü prognozlu (gidişat) meme kanseridir. Ancak tüm meme kanserleri içinde %1-5 oranında olmak üzere nadir olarak görülür. İnflamatuar meme kanseri memede sıcaklık artışı da neden olmakla beraber meme dokusunda portakal kabuğuna benzer bir görüntü meydana getirebilir. Hızla gelişmesine ek olarak ilerleyişi de çok hızlıdır. Başlangıç olarak bir noktası olduğu kabul edilir. Başladığı noktadan diğer dokulara ve lenf bezlerine yayılım gösterir. Hastalarda koltuk altındaki ve köprücük kemiğinin altındaki lenf bezlerinde büyüme gözlenir. Meme başında düzleşme ya da içe çökme de hastada görülen belirtiler arasındadır

Üçlü negatif meme kanseri: Bu tip meme kanseri tümörün üzerinde bulundurduğu reseptörlerin yokluğuna göre isimlendirilmiştir. Nadir görülen bir kanser türüdür. Diğer meme kanserlerine göre daha hızlı yayılım gösterir. Tedavisi zordur çünkü verilen hormonal tedavilerde tümörün üzerinde hormonun bağlanabilmesi için yer yoktur. Üçlü negatif denebilmesi için tümörün üzerinde;

  • Östrojen reseptörü olmamalı: Tümörün üzerinde östrojen hormon reseptörü olmaz ise östrojen tümöre bağlanamaz ve bu sayede tümörün büyümesi östrojen hormonu tarafından uyarılamaz.
  • Progesteron reseptörü olmamalı: Tümör üzerinde progesteron hormon reseptörü olmaz ise progesteron bağlanamaz ve tümörün büyümesini uyaramaz.
  • HER2 proteini olmamalı: Yüksek düzeyde HER2 proteini meme kanserinin büyümesini tetikleyen bir protein yapıdır.

Metastatik (Evre 4) meme kanseri: Metastatik yani çevredeki ve uzaktaki dokulara yayılan meme kanseri genellikle son evrede (evre 4) görülür. Kanser göğüs duvarı, kaslar, lenf bezleri, akciğerler, karaciğer, kemiklere, beyine ve diğer başka organlara yayılım göstermiş olabilir. Bu nedenle ileri evre meme kanseri olarak da tanımlanır. Evre 4 meme kanseri en ciddi ve hayati çok fazla tehdit eden meme kanseridir. Hastalar sadece memede görülen belirtiler ile değil yayılan bölgeye göre kas-kemik ağrısı, nefes darlığı, baş ağrısı gibi şikâyetler ile de doktora başvurabilir. Bazı hastalarda ilk tanı anında bile evre 4 meme kanseri teşhisi konabilmektedir. Bunun nedeni hastanın ihmalkârlığı olabileceği gibi kanserin fark edilmeden çok hızlı yayılması da olabilir. Bu evre meme kanserinde ilk tedavi olarak kemoterapi, radyoterapi ve hormon tedavisi uygulanmakla beraber cerrahi nadiren kullanılmaktadır.  

Dünyadaki Her 8 kadından 1’inde MEME KANSERİ Rastlanabilmektedir. 

Meme Kanseri Risk Faktörleri Nelerdir?

Meme kanseri kadınlarda en sık görülen kanserlerden biridir. Dünyadaki her 8 kadından birinde meme kanseri gelişmesi saptanabilmesi önemli bir orandır. Meme kanserinde genetik nedenler çok önemli iken bunun dışında birçok faktör de meme kanseri gelişim riskini arttırabilmektedir. Ancak bu risk faktörlerine sahip olmak kişinin illa ki meme kanseri olacak olması anlamına gelmez. Risk faktörlerinin bilinmesi kişilerin daha dikkatli olması, sık sık doktor kontrollerine gitmesi ve bilinçli olması için çok önemlidir. Kişilerde meme kanseri gelişim riskini arttıran bazı risk faktörleri şunlardır;

  • Yaş: Yaşlanma ile meme kanseri riskinin arttığı bilinmektedir. Çünkü yaş arttıkça östrojene maruziyet süresi de artar. Bu nedenle yaşlılarda özellikle memede kitle, ağrı, hassasiyet ve renk değişimi gibi belirtiler fark edilirse mutlaka uzman doktora muayene olunup, gerekli testler yaptırılmalıdır.
  • Kadın cinsiyet: Meme kanserinin görülme sıklığı kadınlarda daha fazladır. Bu duruma östrojen hormonunun daha fazla olması, süt kanallarının ve süt bezlerinin sadece kadınlarda olması vb. birçok etken gibi neden olmaktadır. Ancak bilinmelidir ki erkeklerde meme kanseri genellikle daha ileri evrelerde teşhis edilmektedir.
  • Ailede meme kanseri öyküsü olması: Annede, kız kardeşlerde, teyzede, kız çocuklarında ya da diğer yakın akrabalarda meme kanseri öyküsü varsa meme kanseri görülme riski artmıştır denebilir. Ancak bu sadece ailede meme kanseri öyküsü olanlarda kanser görülür demek değildir. Ailesinde meme kanseri öyküsü olmayan kişilerde de meme kanseri görüldüğü unutulmamalıdır. Ve bu oran asla azımsanacak bir oran değildir.
  • Hastada daha önceden meme kanseri öyküsü: Hastaya daha önce meme kanseri tanısı konulmuş ve gerekli tedaviler verilip tek memesi alınmış olabilir. Bu hastada daha sonraki dönemde diğer sağlıklı meme için kanser gelişmesi riski artmıştır denebilir.
  • Genetik risk faktörleri: Bazı hastalarda bazı genlerin bulunması nedeniyle meme kanseri gelişim riski artmıştır. Tüm meme kanserlerinin %5-10’ununda genetik faktörlerin etkili olduğu bilinmektedir. Bu genlerden en önemlileri BRCA1 ve BRCA2 genleridir. Ailesinde meme kanseri olan kişiler için BRCA1-2 genetik testleri yapılabilir. BRCA 2 geni pozitif bulunan kişilerde hayat boyunca meme kanseri gelişme riski %85 civarındadır. Bu genlerin bulunması erkek meme kanseri için de riski arttırmaktadır. Bu genlerin sadece meme kanseri için değil yumurtalık ve prostat kanserleri için de riski arttırdığı bilinmelidir. Ancak daha önceki bölümlerde de değinildiği gibi bu genlerin olması mutlaka kanser görülecek anlamına gelmez.
  • Göğüs bölgesine radyasyon maruziyeti: Çocukluk ya da gençlik döneminde göğüs bölgesine radyasyon alan kişilerde meme kanseri riski artış gösterir.
  • Erken yaşlarda adet görme ve geç menopoza girme: Erken yaşlarda adet görülmesi ya da geç yaşlarda menopoza girilmesi durumunda meme kanseri gelişim riski artar. Bunun nedeni bedenin östrojen hormonuna maruz kalma süresinin fazla olmasıdır.
  • İlk gebelik yaşının fazla olması: 30 yaşından sonra ilk bebeğini dünyaya getiren kadınlarda meme kanseri gelişme riskinin biraz artmış olduğu bilinmektedir.
  • Nulliparite (hiç doğum yapmama) ve hiç emzirmeme: Hiç doğum yapmayan kadınlar ve bebeklerini emzirmeyen kadınlarda östrojen üretimi kesilmeyeceği için vücut sürekli olarak östrojen hormonuna maruz kalacaktır. Hamilelik ve emzirme dönemleri östrojen üretiminin doğal olarak baskılandığı dönemlerdir.
  • Hormon tedavileri: Oral kontraseptifler olarak da bilinen doğum kontrol hapları doğurganlık çağının ortalarında yani 25-39 yaşları arasında uzun yıllar kullanılsa bile meme kanseri riskini arttırmadığı bilinmelidir. Ancak daha erken yaşlardan başlayarak uzun yıllar doğum kontrol hapları kullanımı olursa meme kanseri gelişme riskinde artış gözlenebilir. Ayrıca menopoz dönemi sonrasında doğum kontrol haplarının fazla süre kullanılması da meme kanseri riskini arttırabilmektedir.
  • Obezite: Obez olan hastalarda yağ dokusu aşırı derece fazla olacağı için bu hastalarda östrojen hormonu daha fazla miktarda olmaktadır. Buna bağlı olarak obez olan hastalarda meme kanseri gelişim riski artmaktadır.
  • Alkol kullanımı: Alkol kullanan hastalarda meme kanseri gelişme riski daha fazladır.
  • Sosyo-kültürel-ekonomik durum: Sosyo-kültürel durumu düşük olan toplumlarda meme kanseri gelişme riski daha fazladır. Bunun nedenleri arasında insanların daha bilinçsiz ve bilgisiz olması, sağlık imkanlarının yetersiz olması ya da sağlık hizmetlerine düzenli ulaşımın olmadığı yerlerde yaşayan kişilerde meme kanseri riskinde artış olabileceği bilinmelidir.

Meme Kanseri Teşhisi

Meme kanserinin erken teşhisi ve tedavisi çok önemlidir. Erken teşhis için kişilerin düzenli olarak meme muayenesi yapması önerilmektedir. Kişinin elle yaptığı kendi meme muayenesi sırasında ele gelen daha önce olmayan bir kitle, yumru veya sertlik fark edilmesi, memede renk ve şekil muayenesi fark edilmesi ya da memede başka bir belirti görülmesi durumunda en kısa zamanda uzman doktora başvurmalıdır. 

Hastalar genellikle memede kitle, şişlik ya da ağrı şikayetleri ile doktora başvurmaktadır. Bundan sonra doktor şu yöntemlerle hastayı meme kanseri açısından değerlendirir. 

  • Fizik muayene ve tıbbi öykü: Fizik muayene ve tıbbi öykü meme kanseri teşhisi açısından önemli bir yöntemdir. Doktor hastanın şikayetlerini ayrıntılı bir şekilde dinler. Hastanın şikayetlerine göre meme muayenesi ayrıntılı bir şekilde yapılır. Sadece hastanın kitle ya da ağrı tarif ettiği bölge değil, memenin her bölgesi, koltuk altları ve köprücük kemiği bölgesi muayene edilir. Muayene edildikten sonra meme kanseri açısından hastanın özgeçmişi ve soy geçmişi sorgulanır not edilir. Bu aşamalardan sonra hasta ileri tetkikler için yönlendirilir.
  • Ultrasonografi (USG): Yapılan meme muayenesinden sonra hastada ele gelen kitleler olması durumunda kitlenin boyutunu, yapısını ve sayısını öğrenmek için hastaya ultrasonografi çekilir.
  • Mamografi: Mamografi memenin içindeki yapıları görüntüleyerek meme kanseri için en çok kullanılan tarama yöntemidir. Meme dokusu iki tabaka arasında sıkıştırılıp inceltilir ve verilen x ışınları sayesinde memenin yapısı görüntülenir. Unutulmamalıdır ki menopoz sonrası kadınlar için değil 40 yaş ve üzeri her kadın için rutin olarak yıllık yapılması gereken taramadır. Görüntüleme sonucuna göre doktorlar ek tetkikler isteyebilir.
  • Manyetik Rezonans Görüntüleme (MRG): Meme dokusu yumuşak bir doku olduğu için görüntüleme yöntemleri arasında MRG kullanılabilir. Bununla beraber MRG ile meme kanserinin çevre dokulara yayılım yapıp yapmadığına bakılabilir.
  • Meme Biyopsisi: Meme kanseri de dahil olmak üzere çoğu kanserde kanserin tanısını koymada en kesin yöntem biyopsi yapmaktır. Biyopsi yaparken şüpheli görülen kitleler ameliyat ile alınır incelenmesi için patoloji laboratuvarına gönderilir. Yapılan inceleme sonucu dokuda kanser hücreleri saptanırsa meme kanserinin tipi ve evresi belirlenerek tedavi planlaması için doktorla görüşülür.

Meme Kanseri Evreleri

Meme kanseri kadınlarda çok sık görülen kanserlerden biridir. Bu kanserin tedavisinde başarı şansını arttırmak için kanseri mümkün olduğunca erken evrede yakalamak gerekmektedir. Erken tanıda da en önemli nokta kişinin kendi meme muayenesi ve meme kanserinin rutin taramalarıdır. Bu sayede kanser gelişmişse ilerlemeden yani çevre organ ve dokulara yayılmadan yakalanıp tedavi edilebilir. Gerekli tanı ve tedavi almamış kanser hücreleri bir sene içinde büyüyerek çevre dokulara yayılım gösterebilir. Buna ek olarak daha iler evrelerde karaciğer, akciğer ve kemik gibi organlara yayılabilmektedir. Bu nedenle meme kanserinin evrelendirmesi yapılmalı ve kanserin evresine göre hastaya tedavi planı yapılmalıdır.  

Meme kanseri temel olarak 5 evreden oluşmaktadır. Ne kadar erken evrede yakalanırsa o kadar iyi sonuçlar alınabileceği unutulmamalıdır. Meme kanseri evreleri şu şekildedir;

  • Evre 0: Meme kanseri riskinin yüksek olduğunun göstergesidir. Normal olmayan hücreler tam olarak dokuya yerleşmemiştir ve memedeki kanallardan çıkmamıştır. Duktal karsinoma in situ olarak adlandırılan meme kanseri tipi bu evreye girmektedir.
  • Evre 1: Kanser hücrelerinin boyutu 2 cm’den büyük değildir. Bu evrede kanser hücreleri çevredeki lenf bezlerine yayılmamıştır. Koruma amaçlı lenf bezleri alınabilir ve hastaya radyoterapi olarak bilinen ışın tedavisi verilebilir. Gerek duyulan hastalarda ek olarak hormon tedavisi, kemoterapi ve cerrahi operasyon ile tedaviye devam edilebilir.
  • Evre 2: Kanser hücrelerinin boyutu 2-5 cm arası değişmektedir. Bununla beraber kanser hücrelerinin çevre dokulara ve lenf bezlerine yayılımı görülmemektedir. Hastalara evre 1 kanser gibi tedavi seçenekleri uygulanır.
  • Evre 3:3 alt gruba ayrılmıştır.
  • Evre 3A: Kanserli dokunun boyutu 5 cm civarındadır. Çevre lenf bezlerine yayılım gösterebilmektedir.
  • Evre 3B: Meme kanseri hücreleri göğüs duvarına, meme derisine ve çevredeki lenf bezlerine yayılım gösterebilir.
  • Evre 3C: Meme kanseri hücreleri koltuk altı, köprücük kemiği ve göğüs kafesi etrafındaki lenf bezlerine yayılım göstermiştir.
  • Evre 4: Evre 4 meme kanseri metastatik meme kanseri olarak isimlendirilmektedir. Bu evrede kanser hücreleri hem çevre dokulara ve lenf bezlerine hem de uzak organlara yayılım göstermiştir. Bu evreye ilerleyen meme kanserinde tedavinin amacı temel olarak hastanın ömrünü uzatmak ve hastanın yaşam kalitesini artırmaktır. Bu evrede cerrahi tedavi uygulanamayıp kemoterapi ve hormon terapisi yöntemleri birlikte kullanılabilmektedir.

Meme Kanseri Tedavisi

Meme kanserinin evrelendirilmesi yapıldıktan sonra hastaya en uygun tedavi planı yapılır. Meme kanserinde asıl tedavi cerrahi tedavidir. Kanser dokusunun tamamı ve yayıldığı lenf bezleri temiz bir şekilde çıkartılıp, geride kanser dokusu bırakılmamaya çalışılır. Cerrahi operasyon sonucunda hastaya radyoterapi verilerek kalan doku varsa yok edilmeye çalışılır. 

Meme kanseri tedavisinde kullanılan tedavi yöntemleri şu şekildedir;

  1. Cerrahi tedavi: Meme kanseri tedavisinin ilk basamağını cerrahi tedavi oluşturmaktadır. Cerrahi tedavi ile kanser dokusu ve kanser dokusunun yayıldığı her yer temiz sınırlar ile ve geride kanser dokusu bırakılmayacak şekilde çıkarılmalıdır. Kanser dokusunun yanında çevre lenf bezleri ve göğüs kasları da yayılım olmuşsa çıkarılmaktadır.
  2. Radyoterapi: Radyoterapi tedavisi ile hastaya ışınlar verilerek kanser hücrelerinin öldürülmesi amaçlanır. Bununla beraber meme koruyucu cerrahi yapılan tüm hastalara radyoterapi uygulanmaktadır. Radyoterapi yönteminde ışınlar dışarıdan verilebildiği gibi vücut içinden de verilebilmektedir. Vücut içinden ışın verilerek yapılan bu radyoterapi yöntemine brakiterapi denilmektedir.
  3. Kemoterapi: Kemoterapi tedavisi ile hastaya çeşitli ilaçlar verilerek kanser hücreleri yok edilmeye çalışılır. Kemoterapi tedavisi cerrahi tedavi yapılmadan önce kanser hücrelerinin küçültülmesi amacıyla verilebileceği gibi cerrahi yapılamayacak hastaların ömrünü uzatmak için de verilebilmektedir. Kemoterapi tedavisinin birçok yan etkisi olabileceği için hastalar endişelerini doktora mutlaka söylemelidir.
  4. Hormon tedavisi: Hormon tedavisi meme kanseri hücrelerinin hormona karşı duyarlı olmasına göre verilen tedavi yöntemidir. Östrojen ve progesteron hormonları meme kanseri hücrelerinin büyümesini ve çoğalmasını uyarabileceği için verilen tedavi ile bu hormonların üretimi kısıtlanmaya ya da bu hormonların kanser hücrelerini uyarması engellenmeye çalışılır. Bu sayede kanser hücrelerinin büyümesinde yavaşlatılma hatta durma sağlanabilir.
  5. Hedefe yönelik tedavi: Hedefe yönelik tedavi kemoterapinin kanser hücresi de dahil olmak üzere bütün hızlı büyüyen hücrelere saldırmasından farklı olarak sadece kanser hücrelerini öldürmeyi hedefleyen tedavidir. Ve yan etkileri daha azdır. HER 2 proteini olarak bilinen bir yüzey proteinine sahip meme hücreleri daha hızlı ve daha agresif şekilde büyürler. Ve yayılma eğilimleri çok daha fazladır. Bazı ilaçlar ile bu protein engellenmeye çalışılmaktadır.  

Meme Kanseri İlaçları

Meme kanseri tedavisinde hastalığın evresine göre değişmekle beraber ilk tedavi olarak her zaman cerrahi olarak kanser dokusunun çıkarılması amaçlanmaktadır. Cerrahi tedaviye ek olarak radyoterapi gibi ışın tedavisi ve hormon terapisi ya da kemoterapi gibi ilaç tedavileri de uygulanabilmektedir. Cerrahi tedavi öncesi ya da sonrası ve cerrahi tedavinin uygulanamadığı hastalara ilaç tedavisi verilmektedir. Hastalara kullanılan ilaçlar şu şekildedir;

  • Kemoterapi yan etkisi: Meme kanserinde kullanılan kemoterapi tedavisinin yan etkileri verilen ilacın içeriğine, dozuna ve uygulanan tedavi süresine göre farklılık göstermektedir. Bu yan etkiler genellikle kemoterapi tedavisinin bitiminden sonra kaybolur. Hastalarda görülen bazı yan etkiler şunlardır; Saç dökülmesi, ağız yaraları, iştah kaybı, bulantı, kusma, kemik iliği baskılanması, bağışıklıkta baskılanma, morarmalar, yorgunluk, depresyon, adet düzensizlikleri, ishal, ellerde-ayaklarda hissizlik, uyuşma ve karıncalanma hissi,… 
  • Erken evre meme kanserinde kullanılan kemoterapi ilaçları:
    • Doxorubicin
    • Epirubicin
    • Paclitaxel
    • Docetaxel
    • 5-fluorouracil
    • Siklofosfamid
    • Karboplatin
  • İleri evre meme kanserinde kullanılan kemoterapi ilaçları:
    • Docetaxel
    • Paclitaxel
    • Sisplatin
    • Karboplatin
    • Vinorelbine
    • Capecitabine
    • Gemcitabine
    • Mitoxantrone
    • İxabepilone
    • Eribulin
  • Hormon tedavisi: Hormon tedavisi ile hastaya hormon ilaçları verilmez. Hormon tedavisi ile hastada bulunan östrojen hormonunun kanser hücresine bağlanmasını engellemeye ve östrojen hormonunun üretimini azaltmaya çalışılır. Hormon tedavisi bütün vücudu etkileyen bir tedavidir. Yani vücuttaki tüm kanserlerini etkiler. Ancak tedavinin başarılı olunması için sadece hormon reseptörü pozitif olan meme kanserine sahip kadınlar için kullanılması önerilir. Hormon tedavisi meme kanserinde cerrahiden önce, cerrahiden sonra, tekrar kanser görülmesi ve kanserin metastaz (yayılma) yaptığı durumlarda kullanılır. Hormon tedavisinde kullanılan ilaçlar şunlardır;

Östrojen reseptörünü baskılayanlar:

  • Tamoksifen
  • Fulvestrant

Östrojeni azaltan ilaçlar:

  • Letrozole
  • Anastrozol
  • Exemestane

Hedefe yönelik tedavi:

  • Trastuzumab
  • Pertuzumab
  • Ado-trastuzumab emtansine
  • Lapatinib

Meme Kanseri Ameliyatı

Meme kanserinde hastaların durumu ve hastalığın evresi de göz önüne alınarak düşünülen ilk tedavi cerrahi tedavidir. Bu tedaviden önce gerekli duyulursa hastaya diğer tedavi yöntemleri uygulanarak kanser boyutu küçültülmeye çalışılabilir. Sadece meme kanserine sahip kişiler için değil meme kanseri gelişme riski olan kişilerde de meme kanseri cerrahisi uygulanıp her iki meme de alınabilir. Yapılan operasyonlarda memedeki kitle veya lenf bezleri alınabileceği gibi tek ya da her iki memeyi de alma işlemi uygulanabilir. Memelerin alınmasından sonra ameliyat bölgesi iyileşme gösterdiğinde isteğe göre her iki memeye de silikon implantasyonu yapılabilir. 

Meme cerrahisinde yapılan bazı operasyonlar kısaca şöyledir;

  • Meme Koruyucu Cerrahi: Evre 1 ve 2 meme kanseri hastaları için kullanılan standart tedavidir. Bu tedavide yapılan işlemler şöyledir; memedeki kanserli dokunun çevredeki sağlıklı doku ile beraber çıkarılması, koltuk altındaki lenf bezlerinin tutulumunun değerlendirilmesi ve ameliyat sonrası kalan meme dokusuna radyoterapi verilmesi.
  • Ancak bazı hastalara meme koruyucu cerrahi uygulanamamaktadır. Bu hastalar; radyoterapi alamayacak hastalar (gebeliğin ilk 3 ayı, bağ doku hastalıkları olanlar), ameliyat sonrası kalan meme dokusunun tatmin edici olamayacağı durumlar, lobüler kanseri olan hastalar, bütün memesinin alınmasını tercih eden hastalar…
  • Modifiye Radikal Mastektomi: Göğüs kaslarına dokunulmadan ya da sadece küçük olan göğüs kası alınarak yapılan, bunun yanında meme dokusunun ve koltuk altı lenf bezlerinin de çıkarıldığı ameliyattır.
  • Radikal Mastektomi: Kanserli meme dokusu ve koltuk altı lenf bezlerinin yanında büyük ve küçük göğüs kaslarının da çıkarıldığı cerrahi operasyondur.

Meme Kanseri Tedavi Edilmezse

Meme kanseri mutlaka tedavi edilmesi gereken bir hastalıktır. Hatta sadece meme kanserine yakalanan hastalar için değil meme kanseri gelişme riski olan hastalara da çeşitli tedaviler uygulanmaktadır. Meme kanseri çok ciddi bir hastalıktır. Eğer tedavi edilmezse, tedavisinde geç kalınırsa, önemsenmezse hastalarda ciddi komplikasyonlar görülecektir. Ve sadece görülen komplikasyonlar ile kalmayıp hastanın ölümüne dahi yol açabilecektir. Hastalarda görülen bazı komplikasyonlar şöyledir;

  • Meme dokusuna ve çevre göğüs kaslarına yayılım yapabilir.
  • Meme kanseri daha ileri bir evreye ilerleyebilir.
  • Meme dokusundaki başlarda küçük boyutlarda olan sertlik, çok büyük boyutlara ulaşabilir.
  • Meme dokusunda ciddi yaralara sebep olabilir.
  • Hastalarda kemik erimesine, kemik ağrılarına, sırt ve bel ağrısına neden olabilir.
  • Karaciğer gibi önemli organlara yayılarak bu organlarda yetmezlik yapabilir.
  • Akciğerlere yayılım yaparak hastada nefes darlığı gibi akciğer belirtileri görülebilir.

Meme Kanserini Önleme ve Koruma 

 Meme kanseri için en önemli konulardan birisi erken teşhis ve tedavidir. Erken teşhis için ise elle meme muayenesi ve meme kanseri taramaları çok değerlidir. Erken evrede teşhis konan ve tedavi edilen meme kanserinin öldürücü etkisi önemli ölçüde azalmaktadır. 

  • Meme kanseri taramaları: Meme kanseri taramasında ve riskli grupların belirlenmesinde kullanılan en iyi yöntemlerden birisi mamografidir. Menopoz dönemi beklenmeksizin 40 yaşından sonra her kadına 2 yılda bir her iki meme mamografisi önerilmektedir. Tarama sonuçları birbirinden habersiz olan iki radyoloji uzmanı tarafından değerlendirilmeli ve rapor edilmelidir.  Sonuçlar kişinin bilgileri not edilerek sisteme kaydedilir. Bu sayede tekrardan gereksiz test yapılmasının önüne geçilmeye çalışılır. Meme kanseri açısından risk grubunda olan kadınlar için bu süre 2 yıldan daha az olmakla beraber yıllık meme taraması yapılabilmektedir. Meme kanseri taramaları Aile Sağlığı Merkezleri (ASM), Toplum Sağlığı Merkezleri (TSM) ve Kanser Erken Teşhis, Tarama ve Eğitim Merkezleri (KETEM) tarafından yapılmaktadır. Bu merkezlerin yanında ulaşım imkanı zor olan halk kesimleri için mobil tarama araçları da görev almaktadır.

Unutulmamalıdır ki kanserde erken teşhis hayat kurtarır.

  • Kişinin kendi kendine meme muayenesi: 20 yaşından büyük her kadının mutlaka bilmesi gereken bir yöntemdir. Ve memede herhangi bir görsel veya kitlesel daha önceden var olamayan bir değişim olduğunda ya da daha önceden var olan bir değişiklik ilerlediyse mutlaka genel cerrahi uzmanına başvurmak gereklidir. kendi kendine elle muayene her zaman yapılabilecek bir yöntem iken en uygun zaman adet kanaması bitiminde 7-10 gün sonraki süredir.  

Kendi Kendine Meme Muayenesi Nasıl Yapılır?

  • Muayene aynanın karşısında ayakta, yatarken ya da duşta yapılabilir. Ancak mutlaka bedenin üst bölümü çıplak olmalıdır. 
  • Meme muayenesi temel olarak 2 basamaktan oluşur. Birinci basamak gözle muayene. Bu bölümde meme, meme altı, 
  • meme başları ve koltuk altı ayna karşısında dikkatlice incelenmelidir. Kollar yan tarafa alınmalı, omuz dik olunmalıdır. Hem önden hem de yan taraflardan her iki memede karşılaştırılır. Her iki memenin simetrisi, boyutu, şekli, rengi ve meme başları incelenmesi gereken bölgelerdir. Aynı şekilde kollar kaldırılıp başın arkasına alınarak işlem tekrarlanır. Koltuk altlarının da incelenmesi unutulmamalıdır. Bu işlemden sonra eller kalça kemiğine konularak öne doğru eğilerek meme derisinde çekme, çöküntü gibi değişikliklerin olup olmadığı incelenir.
  • İkinci muayene olarak elle muayene yapılır. Bu işlem yatarken ya da ayna karşısında yapılmalıdır. Bu muayenede memeler, meme başları, meme altları ve koltuk altı bölgeleri incelenmelidir. Elin 3 orta parmağı birleştirilerek uç yumuşak kısımları ile muayene edilir. Muayene yapılırken belirli bir sıra ile gidilmelidir. Köprücük kemiğinden başlayarak meme çevresi hafiften başlayarak ufak derecede baskı yaparak muayene yapılmalıdır. Parmaklar baskı yapılan bölgede küçük daireler çizmelidir. Meme bölgesine gelindiğinde çeşitli yöntemler kullanılabilir. Bu yöntemler kişinin kendi rahatlığına alışkanlığına göre değişebilir.
    • Eller kaldırılmadan meme kenarından başlayarak aşağı yukarı giden çizgiler şeklinde muayene,
    • Eller kaldırılmadan meme üzerinden başlayarak dıştan meme başına doğru dairesel şekilde muayene,
    • Eller kaldırılmadan meme başından dışarı ya da tam tersine ışınsal muayene,

Hastalar en başlarda yaptığı muayeneler ile kendi meme yapısını, şeklini ve özelliklerini tanır. Ancak diğer muayenelerde ise memede meydana gelen değişimlere dikkat edilir. Yapılan muayene sırasında sadece memelerin kontrolü yeterli değildir. Koltuk altı bölgesi de mutlaka kontrol edilmelidir. 

  • Hastalar alkol kullanıyorsa azaltmalı hatta bırakmalıdır: Alkolün vücuda birçok zararlı etkisinin yanı sıra meme kanseri için risk faktörü olduğu bilinmektedir. Alkol içen kişilerde meme kanseri gelişme riski artmaktadır.
  • Egzersiz yapmak: Egzersiz yapmak hem vücut bağışıklığını arttırır hem de kilo kontrolüne yardımcı olur. Haftada 3 gün egzersiz yapılması önerilmektedir.
  • Diyet: Yağ oranı yüksek besinler ile beslenen kişiler hem kilo almış alacak hem de vücuttaki yağ oranında artış meydana getirecektir. Yağ oranın artması bazı hormonların östrojene dönüşümüne neden olacak ve meme kanseri gelişimi için risk faktörü teşkil edecektir.
  • Menopoz sonrası hormon tedavisi kısıtlanmalıdır: Menopoz sonrası yapılan hormon tedavisi meme kanseri gelişimi için risk faktörüdür. Verilen hormon tedavisinin dozu mümkün olduğu kadar düşük dozda olmalıdır.
  • Koruyucu meme cerrahisi: Ailesinde meme kanseri olan ya da başka bir sebeple yüksek risk grubunda olan kadınlar için doktor önerisi ya da hastanın isteği ile meme cerrahisi yapılabilir. Bu operasyon ile hastanın iki memesi hatta isteğe göre yumurtalıkları dahi alınabilir. Bu sayede hastada meme ve yumurtalık kanseri gelişimini önlenebilir.

Erkeklerde Meme Kanseri

Erkeklerde de meme kanseri görülebilir. Ancak meme kanseri erkeklerde daha geç evrede fark edilir. Bunun nedeni olarak hem erkeklerde sık olarak görülen bir hastalık olmaması, hem de erkeklerde kendi kendine meme kontrolünün yapılmamasıdır. Bu sebeple meme kanseri tanı aldığında göğüs duvarına ve göğüs kaslarına yayılmış olabilmektedir. Erkeklerde görülen en sık belirti ise memede yumru veya kitle olmasıdır. 

Bu belirtiye ek olarak meme dokusunda sertleşme ve kalınlaşma, meme başından akıntı olması, meme başında kızarıklık, meme başında içeri çekilme ve memede kızarıklık, döküntü gibi diğer belirtiler görülebilir. Bütün bu sebepler dolayısıyla meme kanserinin sağkalım oranı erkeklerde daha azdır. 

Gebelik ve Emzirmede Meme Kanseri

Gebe kadınlarda meme kanseri gelişme riski 1/3000’dir. Bu kadınların %75 civarında koltuk altındaki lenf bezlerine yayılım görülür. Meme kanseri gelişen kadınların ortalama yaşı 34 civarıdır. Gebelik ve emzirme döneminde görülen iyi huylu kistler genellikle bu durumlara özel kistlerdir. Gebede meme kanseri tanısı konulurken mamografinin içerdiği ışınlar bebeğe zarar verebileceği için mamografi çekimi tercih edilmez. 

Memede oluşan kitlelerden biyopsi yaparak tanı konulmaya çalışılır. Ancak gebe kadınlarda meme koruyucu cerrahi ne yazık ki ilk 6 ayda yapılamaz. Bu süreçte modifiye radikal mastektomi yapılabilir. Doğuma yakın olan gebelerde ise meme koruyucu cerrahi ve doğum sonrası radyoterapi planlanır. Kemoterapi tedavisi mümkün olduğunca doğum sonrası döneme bırakılmalıdır. İleri evre kanser teşhis edilmişse ve uzak organlara yayılım varsa gebelik sonlandırılır ve meme kanseri tedavisine başlanır. Hastalığın gidişatı hamile olmayan kadınlar ile aynıdır.

Meme Kanseri için Hangi Doktora Gidilir?

Meme kanseri genellikle memede kitle, ağrı, renk değişimi, şekil değişimi ve meme cildinde bazı belirtiler verebilmektedir. Bu nedenle kişiler memede daha önceden olmayan herhangi bir değişiklik, yumru ve sertlik fark ettiği zaman mutlaka doktor kontrolüne gitmelidir. 

Hastalar Genel Cerrahi polikliniğine başvurmalıdır. Bazı kadınlar kadın doğum uzmanına başvursa da o uzmanlar tarafından genel cerrahi uzmanına yönlendirilmektedir. Bu nedenle doğrudan genel cerrahi kliniğine başvurulmalıdır.  

Makaleyi faydalı buldun mu?
4
0
Makeleyi Paylaşın

Meme kanseri ile İlgili Sıkça Sorulan Sorular

Erkeklerde Meme Kanseri Olur Mu?

Meme kanseri her iki cinsiyette de görülebilen bir kanserdir. Erkeklerde daha geç evrede tespit edilebildiği için sağ kalım oranı daha düşük olmaktadır. Bunun en önemli nedenlerinden biri de kanser teşhis edildiğinde göğüs kaslarına ve deriye yayılmış olmasıdır. Ailede herhangi bir kişide meme kanseri öyküsü varsa erkekler içinde risk artmıştır. 

Dr. Murat Doğru

Meme Kanseri Öldürür Mü?

Meme kanseri erken teşhis edilip tedaviye başlandığı zaman sağ kalım oranı yüksektir. Bu sayede hastalarda ölüm riski azaltılabilir. Ancak daha geç evrede tanı konulan, tedavi edilemeyen, tekrar oluşan ve daha agresif kanserlerde uzak organlara da yayılım olması ile hastada ciddi sonuçlar görülebilir. Ve ne yazık ki hastanın ölümü ile sonuçlanabilir. 

Dr. Murat Doğru

Meme Kanseri Genetik Mi?

Meme kanserinin görülme riski ailesinde daha önceden meme kanseri görülen kişilerde daha fazladır. Buna ek olarak ailesinde meme kanseri olmayan ve yapılan testler sonucunda meme kanseri açısından risk olarak kabul edilen genler görülen kişilerde de meme kanseri riski artmıştır. Bu sonuçlara bakılarak bazı kişilerin meme kanserine genetik olarak yatkın olduğu söylenebilir.  

Dr. Murat Doğru

Meme Kanseri Tekrarlar Mı?

Meme kanserinin gelişme riski daha önceden meme kanseri tanısı alan ve tedavi edilen kişilerde artmıştır. Bu nedenle meme kanseri riski kanserli meme alınsa bile diğer memede gelişebilmektedir.  Bu nedenle asla doktor kontrolleri aksatılmamalı ve düzenli gidilmelidir.

Dr. Murat Doğru

Meme Kanseri Kaç Yaşında Olabilir?

Meme kanseri ne yazık ki 20’li yaşlarda da görülebilen bir sağlık sorunudur. Bu nedenle de 20 yaşından sonra her kadın mutlaka kendi kendine elle muayene yapmayı öğrenmelidir. Bununla birlikte yüksek riskli kadınlar için 26 yaşından itibaren, orta düzeyde riski olan kadınlar için 32-34 yaşlarından itibaren yılda bir, normal sağlıklı kadınlar içinse 40 yaşından sonra 2 yılda bir mamografi çekilerek değerlendirme yapılmalıdır.  

Dr. Murat Doğru

Meme Kanseri Ağrı Yapar Mı?

Meme kanserinde memede kitle, ağrı, hassasiyet ve renk değişimi gibi belirtiler görülebilmektedir. Hastalar yaptıkları meme muayenesi sırasında, normal günlük hayat sırasında ya da uyurken meme üzerine yatma sırasında daha önceden var olmayan bir ağrı fark ettikleri zaman mutlaka doktora başvurmalıdırlar. 

Dr. Murat Doğru

Meme Kanseri Emziren Kadınlarda Olur Mu?

Meme kanseri gebelik ve emzirme dönemlerinde de görülebilmektedir. Emzirme döneminde normal olarak meme yapısı büyüdüğü ve memede bazı nodülleri oluşabildiği için meme kanseri daha zor teşhis edilmektedir. 

Dr. Murat Doğru