Kolestaz

Kolestaz hastalığı safra yapımının ve safra akımının bozulması sonucunda ortaya çıkan bir hastalık durumudur. tedavide amaç etkenlerin bulunup bu etkenlere yönelik tedavi uygulanması ile yapılmaktadır.

Kolestaz Nedir?

Kolestaz hastalığı safra yapımının gerçekleştiği karaciğerle alakalı ya da safranın akımını sağlayan safra yolları ile alakalı bir patolojik durum varlığında safra yapımının ve safra akımının bozulması sonucunda ortaya çıkan bir hastalık durumudur. Kolestaz hastalığında karaciğer hücrelerinde ya da safra kanallarında safra sıvısı birikmekte ve bunun sonucunda safra yardımıyla vücuttan uzaklaştırılması gereken maddeler uzaklaştırılamamaktadır.

Safra sıvısının azalması anne adaylarında gözlenmesi durumunda gebelik kolestazı ya da hamilelik kolestazı şeklinde ifade edilirken, safra sıvısının azalması çocuklarda ve diğer yetişkinlerde gözlenmesi durumunda direk Kolestaz olarak ifade edilebilmektedir.

Kolestaz yani safra salgısının azalması ya da kesilmesi hastalarda safra kesesi veya safra yolları hastalıklarının oluştuğuna işaret etmektedir. safra kesesi ortalama 7 ila 10 santimetre uzunluğunda armuda benzer şekilli bir organdır ve karaciğerde üretilen safrayı depolayıp gerektiğinde (ince bağırsağa sindirime uğramış ya da uğrayacak gıda maddeleri geldiğinde) kullanılmaktadır. Yani safra kesesi adını safra üretimi yapması sebebi ile değil karaciğerde üretilen safrayı depolaması sebebi ile edinmiştir.

Kolestaz Tipleri Nelerdir?

Safra yolları ise karaciğer dışı (ekstra hepatik) kolestaz ve karaciğer içi (intra hepatik) kolestaz olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Safra salgısının azlığı safra yollarında meydana gelen patolojik durumlar neticesinde de olabilmektedir.

Kolestaza Eşlik Eden Belirtiler (Semptomlar) Nelerdir?

Karaciğer hücreleri tarafından üretilen safranın karaciğer ve safra yollarından ince bağırsağa atılmasında ortaya çıkan problemler neticesinde Kolestaz ortaya çıkmaktadır. Kolestaz gelişimi bazı durumlarda tekrarlayıcı olarak gözlenebildiği gibi bazı durumlarda akut (hızlı ilerleyen) olabilmektedir. bazı hastalarda ise Kolestaz gelişimi yavaş seyir göstermekte ve kronik olarak tanımlanan uzun süreli bir dönemi kapsamaktadır. Kolestaz gelişimi esnasında ya da Kolestaz gelişmesi sonucunda meydana gelen belirtiler şu şekilde sıralanabilir :

  • Kaşıntı: Kolestaz durumunda gözlenebilen en önemli semptomlardan biri kaşıntıdır. Hastalarda kaşıntı gözlenmesi durumunda hekimler herhangi bir sebeple oluşabilecek bu kaşıntıya kızarıklık ve cilt döküntüsü eşlik etmemesi neticesinde safra hastalıklarına yorabilmektedir. Hastalarda meydana gelen el ya da ayak iç bölümleri de dahil olmak üzere insan vücudunun birçok bölümünü etkileyen kaşıntı varlığında kolestazdan şüphelenilebilmektedir.
  • Koyu Renkli İdrar Varlığı: Kolestaz sonucunda meydana gelen insan kanındaki safra asitlerinin artış göstermesi sonucunda vücut bu safra asitlerini böbrekler aracılığı ile süzmek suretiyle atmak isteeyecektir. Bu sebeple idrarda miktarı artan safra asitleri idrar renginin koyulaşmasına neden olacaktır.
  • Macun Kıvamlı ve Açık Renkli Dışkılama: kolestazın asıl oluşmasına neden olan durum sebebiyle safra yolları aracılığı ile safranın ince bağırsağa geçişinin aksaması sonucunda tüketilen besin maddelerindeki yağ maddelerinin tüketimi aksamaktadır. Bunun sonucunda insan dışkısında yüksek oranda yağ gözlenecektir. İnsanlarda Kolestaz sonucu ortaya çıkabilen bu macun kıvamlı ve açık renkli dışkı hastalarda gözlenen bir semptom olması yanında  hekimlerin tanısında önemli noktalardan biridir.
  • Sarılık: Safra salgısının atılaması nedeniyle karaciğerde safra salgısının birikmesi neticesinde hastların karaciğer hücreleri hasar görmektedir. Eğer hastalık sürmeye devam ederse kişilerde karaciğer fonksiyonlarında azalmalar meydana gelecek bunun sonucunda kişilerin derilerinde ya da göz akında sarılık denilen bulgu oluşabilecektir.
  • İştah Kaybı Oluşması: Kolestazın asıl oluşmasına neden olan durum sebebiyle safra yolları aracılığı ile safranın ince bağırsağa geçişinin aksaması sonucunda kanda biriken safra asitleri sebebiyle iştahta kapanma gözlenebilmektedir.
  • Karın AğrısıKolestazın asıl oluşmasına neden olan durum sebebiyle safra yolları aracılığı ile safranın ince bağırsağa geçişinin aksaması sonucunda kişilerde özellikle sağ üst kadran olarak tanımlanan karaciğerin yer aldığı karnın üst bölgesinde ağrı hastalarda ortaya çıkabilen semptomlardan biridir.
  • Bulantı ve Kusma Gözlenmesi: Kolestazın asıl oluşmasına neden olan durum sebebiyle safra yolları aracılığı ile safranın ince bağırsağa geçişinin aksaması sonucunda kanda biriken safra asitleri sebebiyle hastalarda bulantı ve kusma semptomları meydana gelebilmektedir.

Kolestaz Nedenleri (Risk Faktörleri) Nelerdir?

Hastalarda Kolestaz meydana gelmesinde en öne çıkan etkenlerden biri genetik faktörlerdir. Bu nedenle hastaların aile öyküleri iyi irdelenmelidir. Çünkü Kolestaz gelişimi görülen kişilerde ailede de önceden Kolestaz gelişimi görülen hastaların mevcudiyeti yüksek ihtimalle görülmektedir. Tüm bunlara ek olarak gelişen bazı çeşitli durumlar neticesinde de Kolestaz ortaya çıkabilmektedir. Kolestaz Gelişimine neden  olan faktörler şu şekilde gruplandırılabilir ;

  • Karaciğerde Hasar Gözlenmesi: Hastalarda kolestaza neden olan önemli durumlardan biri olan karaciğerde hasar gözlenmesi ya da karaciğeri hasara uğratabilecek sağlık sorunlarının mevcudiyeti kolestaza neden olabilmektedir. karaciğerin maruz kaldığı çeşitli zehirli maddeler, ilaçlar ya da karaciğeri etkileyebilen romatizmal hastalık mevcudiyeti sonucunda karaciğerde safra asiti birikimi sonucunda Kolestaz ortaya çıkabilmektedir.
  • Kronik (uzun Süreli) Karaciğer Enfeksiyonları (Hepatitler): Kronik karaciğer enfeksiyonları yani bir başka deyişle hepatitler karaciğerde bulunan safra yollarında çeşitli hasarlara yol açarak safra yollarının tahrip olmasına neden olmakta ve bunun sonucunda safra akışı bozularak karaciğer ve kanda birikmektedir. Bu sebeple kronik karaciğer hastalıklarında Kolestaz gözlenebilmektedir.
  • Safra Kesesi ve Safra Yolu Problemleri: Safra karaciğerde üretilerek safra kesesinde depolanır ve gıda tüketimi gerçekleştiğinde ince bağırsağa aktarılmaktadır. Ancak hastaların safra kesesi ile alakalı hastalıkları mevcutsa ya da safra yollarında herhangi bir sebeple tıkanıklık durumu gelişmişse safra sıvısının ince bağırsakları akışı etkilenmekte ve Kolestaz oluşabilmektedir.
  • Genetik Faktörler: Kolestaz gelişimi görülen kişilerde ailede de önceden Kolestaz gelişimi görülen hastaların mevcudiyeti yüksek ihtimalle görülmektedir. Bu sebeple genetik faktörlerin Kolestaz gelişiminde önemli bir rol aldığı düşünülmektedir.
  • Pankreas Başı Kanseri: Pankreas başı kanseri gelişimi durumunda bu hastalık safra akışında problemlere neden olarak Kolestaz oluşumuna neden olabilmektedir. yapılan çalışmalar pankreas başı kanserinin Kolestaz gelişiminde önemli ölçüde etken olduğunu göstermiştir.
  • Tümör Varlığı: Hastalarda Kolestaz gelişmesinde risk faktörlerinden biri de tümör varlığıdır. Kolestaz gelişiminde safra kesesi ve safra yolları ya da karaciğer organlarında meydana gelebilen tümör varlığında Kolestaz gelişimi gözlenebilmektedir. 

Kolestaz Teşhisi

Genel cerrahi ve Dahiliyenin gastroenteroloji bölümleri kişilerde ortaya çıkan Kolestaz hastalığının teşhis ve tedavisini gerçekleştirmektedir. Hekim teşhis amacıyla şu yöntemlere başvuruda bulunabilmektedir ;

  • Anamnez: Anamnez hastanın şikayetlerini dile getirmesi durumudur. Hasta hekime başvuruda bulunduğunda hekim hastada kaşıntı olması, koyu renkli idrar varlığı, macun kıvamlı ve açık renkli dışkılama olması, sarılık, iştah kaybı oluşması, karın ağrısı varlığı, bulantı ve kusma gözlenmesi gibi semptomları olup olmadığını dinleyip not ederek teşhis yöntemlerin ilk basamağını gerçekleştirmektedir. Ayrıca hekim hastanın aile öyküsünü, akraba evliliği mevcudiyetini ve ailede devamlı hastalık olup olamadığı gibi durumları da anamneze eklenir. Ardından hekim fizik muayeneye geçer.
  • Fizik Muayene: Fizik muayenede hastanın ateşi, solunum sayısı, nabzı, tansiyonu, kanındaki oksijen saturasyonu (doygunluğu) değerleri not edilir. Ardından hekim hastanın boyu ve kilosu da ölçülerek not edilir. Bunun dışında hekim hastanın ;
  • Genel duruma bakar ve ekstremite (el – ayak) muayenesi ile şişlik ve hassasiyet durumunu inceler,
  • Herhangi bir cilt döküntüsü ya da başka cilt bulgusu olup olmadığını, ödemini
  • Detaylı baş – boyun muayenesini yapar,
  • Batın (karın) muayenesi ile karaciğer ve dalakta büyüme var mı bakar, 
  • Lenf düğümlerinde herhangi bir büyüme olup olmadığını inceler,
  • Akciğer seslerini ve solunumu dinler,
  • Karın üstüne stetoskopu koyarak bağırsak hareketlerini dinler, 
  • Kalp seslerini dinledikten sonra laboratuvar tetkiklerine geçer.
  • Laboratuvar TetkikleriLaboratuvar tetkiklerinde ise hastadan kan, idrar, kemik iliği kültürleri alınır. Laboratuvarda hastanın kan hücresi değerleri, protein ve kan şekeri seviyesinin yanı sıra, böbrek fonksiyon göstergeleri, mineral düzeyleri, enfeksiyon varlığına dair antikor mevcudiyeti ya da yokluğu değerlendirilir. Yapılan diğer kültür testleri ile hastalık sebebi belirlenmeye çabalanır.
  • Radyolojik Görüntüleme: Radyolojik görüntüleme yöntemlerinde hekimler hastalarda gözlenen hastalık durumunun tanı ve tedavisinin yapılabilmesi için radyasyon, yüksek frekanslı ses dalgaları, ya da manyetik alan kullan çeşitli görüntüleme aletlerini kullanarak hastalığı tespit etmeye çalışmaktadır. Hekim radyolojik görüntülemede ;
  • Manyetik Rezonans Görüntüleme (MR): Bu yöntem, manyetik alan kullanarak görüntünün oluşturulduğu bir görüntüleme yöntemidir. Fizik muayene ve Laboratuvar sonuçlarıyla tam anlaşılamayan durumlarda veya ek bir hastalık varlığını mevcudiyetini saptamak ve ayırıcı tanı yapmak için kullanılabilir. Bu görüntüleme yöntemiyle kolestaz oluşumunun teşhisi konulabilir.
  • Bilgisayarlı Tomografi (BT): kolestaz teşhisinde abdominal bilgisayarlı tomografi kullanılmaktadır. İnce bağırsak hastalıkları teşhisinde kullanılan abdominal bilgisayarlı tomografinin hastalıkların teşhisinden en önemli katkısı özellikle kanser durumlarında yapılacak olan evrelemenin yapılabilmesini sağlamaktır. Abdominal bilgisayarlı tomografi sayesinde kanserlerin metastaza uğrayıp uğramadığı, lenf nodlarını tutup tutmadığı ve ince bağırsağın nerelerini etkilediği gözlemlenebilmektedir.
  • Pozitron Emisyon Taraması (PET): Kolestaz hastalığında kullanılan pozitron emisyon taraması sayesinde birçok safra ile alakalı hastalık tespit edilebilmektedir.  Pozitron emisyon taramasında hastaların kanına radyoaktif özllikleri bulunan bir şeker verilmektedir. Kana verilen bu şeker hücreler tarafından kullanılır. Eğer bir hücre grubunda aşırı büyüme durumu mevcutsa o hücre grubu diğerlerine oranla daha fazla radyoaktif şeker tüketimi gerçekleştirmektedir. bu hücre grubunda oluşan radyoaktivite alanları pozitron emisyon taramasına özgü kamera çeşitleri ile tespit edilerek görüntülenebilmekte ve hastalığın hangi bölgede olduğu bulunabilmektedir.
  • Endoskopik Retrograd Kolonjio Pankreotografi (ERCP): Endoskopik retrograd kolonjio pankreotografi (ERCP) özel bir endoskop türü olup ince bağırsağa açılan safra yolarındaki patolojileri hem tedavi etmede hem de tanısını koymada uygulana bilen bir yöntemdir.
  • Direkt Karın Grafisi: kolestazda  kullanılan direkt karın grafisi ile hastalara herhangi bir kontrast madde verme ihtiyacı duymadan X – ışınları yardımıyla karın bölgesinin görüntüsü röntgen filmi yardımıyla tespit edilebilmektedir. Hastalarda meydana gelebilecek çeşitli kolestaz sorunlarında ilk başvurulabilecek yöntemlerden biridir. 
  • Biyopsi: Yapılan diğer tanı tetkikleri sonucunda kolestaza sebep olan asıl sebep teşhis edilemediyse hekimler şüpheye düşüp buralardan biyopsi isteyebilirler. Biyopsi aracılığı ile alınan küçük doku örnekleri değerlendirilerek nodülün ya da safra kesesi ve safra yollarındaki dokunun kötü ya da iyi huylu olup olmadığı araştırılır.  Bu yüzden biyopsi kolestazda kullanılan tanı yöntemlerinden biridir.  

Kolestaz Tedavisi

Kolestaz tedavisinde amaç kolestaza yol açan etkenlerin bulunup bu etkenlere yönelik tedavi uygulanması ile yapılmaktadır. Kolestaz tedavisinde laparatomi, nazogastrik dekompresyon (sonda takılması), sıvı elektolit düzenlenmesi; steroid verilmesi, antibiyotik, immünmodülator tedavi uygulanması ve biyomedikal tedavi gibi çeşitli medikal tedavi yöntemlerle yapılabilmektedir. Bu tedavilerle hastalarda kandaki safra asiti miktarının normal seviyeye getirilmesi amaçlanmaktadır. Ayrıca Kolestaz gelişmesi durumunda cerrahi ve radyoterapi de çok sık uygulanan tedavi yöntemleri arasında yer almaktadır.

Kolestaz Tedavi Edilmezse Ne Gibi Komplikasyonlara Yol Açar?

İnsanlarda ortaya çıkabilen Kolestaz hastalığının farklı nedenleri bulunmaktadır. Eğer Kolestaz gelişmesi durumunda gerekli uygun görülen tedavi yapılmaz ise hastaların vücut dinamiği bozulmakta ve bu durum hastalar için mortal (ölümcül) olabilecek komplikasyonların ortaya çıkması işten bile değildir.

Bunun dışında Kolestaz gelişimi durumunda hastalığın tedavisi yapılmaz ise hastalarda kaşıntı, koyu renkli idrar varlığı, macun kıvamlı ve açık renkli dışkılama, sarılık, iştah kaybı oluşması, karın ağrısı, bulantı ve kusma gözlenmesi ve mineral dengesinde bozukluk artarak devam ederek hastaların hayat kalitelerini oldukça düşürecektir.

Kolestaz Ameliyatı

Yapılan çalışmalar neticesinde vakalardan gözlendiği kadarıyla ülkemizde kolestaza neden olabilecek birçok faktör bulunabilmektedir. Bu nedenler arasında safra yolu taşları, pankreas başı kanserleri, tümör ve diğer kanalları daraltan durumları sıralamak mümkündür.

Hastalarda safra taşları safra kesesi girişini ya da safra yollarını tıkayarak Kolestaz gelişimine neden olabilmektedir. hekimler safra taşlarının küçük olduğu ya da hastalarda semptom verip şikayet oluşturmadığı durumlarda hastaları takip edebilir ve bunun dışında bir tedavi uygulamayabilmektedir. Ancak hastalarda semptomlar ortaya çıktığında ya da Kolestaz geliştiği durumlarda safra taşları cerrahi yöntemlerle alınmalıdır. 

Eğer Kolestaz gelişim nedeni safra kesesi ile alakalı ortaya çıkabilen patolojik durumlar ile alakalı ise uygulanabilecek en iyi yöntemler arasında kolesistektomi adı verilen ve temelinde safra kesesinin cerrahi yöntemle çıkarılması olan işlem oldukça yararlı olabilmektedir. kolesistektomi ameliyatı Kolestaz gelişmesi durumunda hekimin yaptığı tanı ve tetkik yöntemleri neticesinde safra kesesi ile alakalı bir probleme rastlandığında uygulanabilecek önemli bir yöntemdir.

Kolesistektomi dışında eğer safra yollarını tıkayan bir taş mevcudiyeti söz konusu ise endoskopik retrograd kolonjio pankreotografi (ERCP) ile taşlar endoskopik tedavi yöntemiyle çıkarımı yapılabilmektedir. Bu işlem sırasında safra yollarının ağzı genişletilmesi amacıyla sfinkterotomi yapılabilmektedir. ERCP yöntemi yardımıyla kolestaza neden olabilen taşlar katater yardımı ile çıkarılabilmekle beraber aşırı büyük boyutlu taşlar safra yolları içerisinde kırılmak suretiyle de çıkarılabilmektedir . 

Gebelikte Kolestaz Gelişimi

Hamilelik döneminde Kolestaz gelişimi anne adaylarının gebelik sürecinin herhangi bir döneminde ortaya çıkabilen ve sıklıkla şiddetli kaşıntı gibi semptomlarla karakterize bir hastalık olarak hekimlerin karşısına çıkabilmektedir. Kolestaz karaciğer ya da safra kesesi ve safra yolları kaynaklı bir sorun gelişiminin bir sonucu olarak gözlenebilmektedir. Hamilelik sürecinde Kolestaz sonucu meydana gelen kaşıntılar vücudun her yerinde gözlenebilmekle birlikte sıklıkla göbek, vajina, meme çevresi avuç içi ve ayak tabanı gibi bölgelerde gözlenebilmektedir. Gebelik sürecinde Kolestaz gelişme riskini arttıran bazı faktörler de bulunmaktadır. Hastaların yaşadığı çoğul gebelik, hepatit hastalığına yakalanma, ileri yaşlarda hamile kalınması ve aile öyküsünde Kolestaz hastalığına yakalanmış kişilerin bulunması gebelik kolestazına neden olabilecek durumlar arasında sıralanabilir.

Anne adaylarının hamilelik sürecinde yaşadığı gebelik kolestazı hastadan hastaya faklılık gösterebilen bir durum olarak ortaya çıkabilir. Bu durum bazı gebe kadınlarda daha ciddi durumlara sebebiyet verip şikayetlerin dozunu arttırmışken bazılarında ise hafif semptomlarla atlatılabilir. Anne adaylarında bazı vücut alanlarında yoğunlaşmış kaşıntı varlığı, idrarın çay rengi alıp koyulaşması, dışkılarının renginin açılması, gün boyu yorgun ve bitkin hissetme ve psikolojik olarak yaşanan durumlar hekimleri gebelik kolestazından şüphe etmeye itmektedir.

Hamilelik kolestazı geliştiği durumlarda hekimlerin tedavi süreçlerindeki amaçları kanda seviyeleri yükselen safra asit düzeylerini azaltmak ve hastalıkla eşgüdümlü olarak ortaya çıkan semptomları hamilelik dönemi süresince en alt seviyeye indirip kontrolü sağlamaktır. Tüm bunları gerçekleştirebilmek adına gebelik kolestazı tanısı alan anne adaylarına hekimler uygun gördüğü ilaçları reçete etmekte ve kanda gözlenen artış safra asidi miktarını düşürmeyi amaçlamaktadır.

Hamilelik kolestazı süresince anne adaylarının ve doğacak bebeklerinin hekimler tarafından yakın takibe alınması ve gebelik kolestazının komplikasyonlarının neden olabileceği erken doğum gibi durumlar karşısında hazırlıklı olması çok büyük bir öneme sahiptir.

Bebek ve Çocuklarda Kolestaz Gelişimi

Bebek ve çocuklarda ortaya çıkan safra ve safra kesesi hastalıklarının bir çoğunun nedeni tam olarak bilinememektedir. Bu sebeple bebek ve çocuklarda ortaya çıkan safra ve safra kesesi hastalıklarının özgül bir tedavi yöntemi henüz uygulanamamaktadır.

Bebek ve çocuklarda Kolestaz gelişimi durumunda ortaya çıkabilen semptomlar yetişkinlerde olduğu gibi kaşıntı, koyu renkli idrar varlığı, macun kıvamlı ve açık renkli dışkılama, sarılık, iştah kaybı oluşması ve bulantı – kusma gibi semptomlarla kendisini göstermektedir.

Hekimler bebek ve çocuklarda görülen Kolestaz olgularında amaç olarak hastalığın getirdiği olumsuz semptomları baskılayarak kolestazın sonuçlarını gidermeye yönelik çeşitli tedavi yöntemleri uygulamaktadır. Böylece bebek ve çocuklarda Kolestaz hastalığı iyileşene kadar hayat kalitelerinin en üst düzeyde tutulması amaçlanmaktadır. Eğer bebek ve çocuklarda Kolestaz hastalığında ilerleme devam eder ve tek tedavinin karaciğer nakli olduğu durum gelişirse hastalara yine aynı şekilde nakil gerçekleşene kadar yine semptomları önlemeye ve hastaların hayat kalitelerini arttırmaya yönelik tedaviler uygulanabilmektedir.

Kolestaz için Hangi Doktora Gidilir?

Kolestaz ile asıl olarak ilgilenen hastalıkların tanı ve teşhisini yapıp tedavi eden ve hastaların takiplerini sağlayan Genel Cerrahi bölümü ve Dahiliye bölümünün Gastroenteroloji dalı olmak üzere iki bölüm ilgilenmektedir. Tedavide cerrahi gerekliliği görüldüğü takdirde gastroenteroloji bölümü hastayı genel cerrahiye sevk edebilmektedir.

Hastalarda kaşıntı, koyu renkli idrar varlığı, macun kıvamlı ve açık renkli dışkılama, sarılık, iştah kaybı oluşması, karın ağrısı, bulantı ve kusma gözlenmesi gibi semptomlar varlığında hastaların mutlaka Genel Cerrahi uzmanı hekime ya da Dahiliye bölümünün Gastroenteroloji uzmanı hekime görünmesinde fayda vardır.

Makaleyi faydalı buldun mu?
0
0
Makeleyi Paylaşın