EOS
Eozinofil, belirli enfeksiyonlarla savaşmaya yardımcı olan, vücudun bağışıklık reaksiyonlarına katılan ve sitoplazmasında kaba granüller bulunan bir tür beyaz kan hücresi türüdür.
EOS (Eozinofil) Nedir?
Eozinofil, belirli enfeksiyonlarla savaşmaya yardımcı olan, vücudun bağışıklık reaksiyonlarına katılan ve sitoplazmasında kaba granüller bulunan bir tür beyaz kan hücresi türüdür. Eozinofiller, parazitik enfeksiyonlara karşı konukçu savunmasına yardımcı olurlar ve birçok bağışıklık tepkisinin aktif katılımcılarıdır. Ayrıca alerjik hastalığın enflamatuar sürecinin bir parçası olarak zararlı olabilirler.
Eozinofiller, kemik iliğinde üretilir ve daha sonra çeşitli dokulara yayılırlar. Vücuda yabancı bir madde girdiğinde diğer beyaz kan hücre türleri (lenfositler ve nötrofiller), eozinofilleri harekete geçirmek için maddeler salgılar ve ardından istilacıyı yok etmek için toksik maddeler oluştururlar. Görevleri tamamlandığında ise geri çekilirler ancak alerjik koşullarda aşırı doku hasarına da neden olabilirler.
Eozinofil Normal Değerleri Kaç Olmalı?
Eozinofiller, genellikle beyaz kan hücrelerinin %0-6’sını oluştururlar. Mutlak kan hücresi sayısı, kan testlerinde kan hücrelerinin sayısının yüzde yerine mutlak bir sayı olarak verilmesi anlamına gelir.
Mutlak eozinofil sayısı, eozinofil yüzdesi ile toplam beyaz kan hücresi sayımının çarpılmasıyla bulunur. Örneğin, beyaz kan hücresi sayısının 8000/uL olması ve beyaz kan hücrelerinin %5’inin eozinofil olması; mutlak eozinofil sayısının 400/uL (8000 x 0.05) olacağı anlamına gelir.
Eozinofil değeri yaşa bağlı olarak farklılık gösterir. Yüzde olarak eozinofil referans aralığının yetişkinlerde %0-8 olması beklenir. Mutlak eozinofil normal değerleri ise 0-0.45 hücre x 10⁹/L (0-0.45 x 10³ hücre/mikroL)’dir. Sağlıklı bir bireyde eozinofil normal değerleri mikrolitre başına 500’den az olmalıdır.
Eozinofil Nasıl Ölçülür?
Eozinofil düşüklüğü ve yüksekliği tanısı, eozinofil kan testi ile belirlenir. Mutlak eozinofil sayısı, eozinofil adı verilen beyaz kan hücrelerinin sayısını ölçen kan testinin adıdır. Kan örneği laboratuvarda incelenirken 100 hücre başına kaç eozinofil bulunduğu sayılır ve eozinofil yüzdesi ile beyaz kan hücresi sayısı çarpılarak, eozinofil ölçümü mutlak bir değere dönüştürülür. Kan testi sonuçlarının anormal olması halinde kan diferansiyeli testi de istenebilir.
Bebeklikte Eozinofil Değerleri Nasıl Olmalı?
Eozinofil değeri, her yaşa göre farklı değerler gösterir. Mutlak eozinofil değerlerinin 28 güne kadar yenidoğanlarda 0-0.9 x 10³ hücre/mikroL, 1 haftadan 6 aya kadar bebeklerde 0.2-0.3 x 10³ hücre/mikroL, 1 yaştan itibaren 0.3 x 10³ hücre/mikroL, 2 yaştan itibaren 0-0.7 x 10³ hücre/mikroL ve 4-10 yaş arası çocuklarda 0-0.6 x 10³ hücre/mikroL olması beklenir.
Eozinofil Düşüklüğü Nedenleri Ve Hastalıkları Nelerdir?
Eozinofil normal seviyeleri sabahları en düşük seviyededir. Gün ilerledikçe yükselebilir ve akşamları maksimum seviyeye ulaşabilir. Eozinofil düşüklüğü genellikle bir sorun teşkil etmez ancak kortizol üretiminin yüksek olması durumunda karşılaşılabilen cushing hastalığının da bir habercisi olabilir.
Cushing sendromu genellikle tıbbi bir bozukluğu tedavi etmek için kortikosteroid almaktan veya adrenal bezlerin aşırı kortikosteroid üretmesine neden olan hipofiz veya adrenal bezindeki bir tümörden kaynaklanır. Cushing sendromlu kişiler çoğunlukla gövde boyunca aşırı yağ geliştirir ve geniş, yuvarlak bir yüze ve ince bir cilde sahiptirler.
Özellikle eozinofil ile birlikte diğer beyaz kan hücrelerinin sayısının da normalden düşük olması, kişinin kemik iliğinde bir sorun olduğuna işaret edebilir. Aşırı alkol tüketimi de eozinofil düşüklüğü nedenleri arasında sayılabilir.
Eozinofil Düşüklüğü Belirtileri
Eozinofil düşüklüğü belirti gösteren bir durum değildir ve genellikle rutin kontroller sırasında karşılaşılır. Değerin düşük olması kişide herhangi bir hastalığın belirtisi olarak kabul edilmez. Cushing sendromuna bağlı eozinofil düşüklüğünden şüphelenilmesine neden olan belirtiler ise şu şekilde sıralanabilir:
- Hastanın gövdesi boyunca yağ gelişmesi
- Sırtın üst kısmında bufalo kamburu olarak fark edilen bir yağ bezesi oluşması
- Yuvarlak ve büyük yüz görünümü
- Kolların ve bacakların gövdeyle zıt orantılı olarak incelmesi
- Kasların hacmini kaybetmesi
- Cilt incelmesi
- Karın ve göğüs üzerinde çatlaklara benzeyen mor çizgiler gelişmesi
- Çabuk yorulma
Eozinofil Düşüklüğü Tedavisi
Eozinofil düşüklüğü tedavi gerektiren bir durum değildir. Cushing sendromundan kaynaklanan eozinofil düşüklüğü tedavisi ise sorunun evresine bağlı olarak farklılık gösterir. Sorun kortikosteroid ilaçlardan kaynaklanıyorsa hastanın genel durumu kontrol edilir ve ilaca devam gerektiren bir durum saptanmazsa ilacın dozu kademeli olarak azaltılır. Bazı kişilerin ise ilacı almaya devam etmesi gerekebilir. Hipofiz tümörünü çıkarmak veya yok etmek için ameliyat veya radyasyon tedavisi yapılabilir.
Eozinofil Düşüklüğüne Ne İyi Gelir?
Cushing sendromu kaynaklı eozinofil düşüklüğünde hastanın beslenme değişikliği yapması tavsiye edilebilir. Özellikle hastaya, protein ve potasyum açısından yüksek bir diyet uygulanması önerilir. Hastaların yaşamı tehdit edebilecek enfeksiyonlara yatkın olduğunu unutmamaları ve verilen diyete düzenli olarak uymaları önemlidir.
Eozinofil Düşüklüğü Tedavi Edilmezse Ne Olur?
Eozinofil düşüklüğü cushing sendromu nedeniyle geliştiğinde, hastalık tedavi edilmediğinde hipofiz tümörü büyümeye devam eder ve cildin koyulaşmasına neden olur. Ayrıca büyüyen hipofiz tümörü, beyne yakın yapıları sıkıştırarak baş ağrısına ve görme kusurlarına neden olabilir.
Eozinofil Yüksekliği Nedenleri ve Hastalıkları Nelerdir?
Eozinofil yüksekliği,eozinofili veya hipereozinofili olarak adlandırılır. Mikrolitre başına 500’den fazla eozinofil hücresi varsa kişide eozinofili hastalığı veya bozukluğu olduğu anlamına gelir. Mikrolitre başına 500-1500 eozinofil hücresi düşük, 1500-5000 eozinofil hücresi orta ve 5.000’den büyük eozinofil hücresi ise şiddetli eozinofili bozukluğuyla ilişkilendirilir.
Sindirim sisteminde, dokularda, organlarda ve kan dolaşımında bir neden olmaksızın yüksek sayıda eozinofil olması, eozinofille ilişkili bir hastalığın geliştiği anlamına gelebilir. Eozinofil yüksekliği nedenleriyle ilişkili hastalıklar şu şekilde sıralanabilir:
- Astım
- Böbreküstü bezi eksikliği
- Parazit enfeksiyonu
- Şiddetli alerjik reaksiyonlar (eozinofil katyonik protein salınımı)
- Mevsimsel alerjiler
- Otoimmün hastalıklar
- Egzama
- Lenfoma
- Lösemi ve diğer eozinofil kanserler (kan kanserleri)
- Mantar enfeksiyonları
- Lupus
- Organ nakli reddi
- Çölyak hastalığı
Eozinofili ile ilgili tıbbi durumlar ise şu şekilde sıralanabilir:
- Eozinofilik pnömoni: Akciğer dokusu
- Eozinofilik özofajit: Yemek borusu
- Polianjitis eozinofilik granülomatöz: Kan damarlarında iltihaplanma (kalp, akciğer, sinüsler, vb.)
- Eozinofilik gastrit: Mide
- Eozinofilik kolit: Kalın bağırsak
- Eozinofilik gastroenterit: Mide ve ince bağırsak
- Hipereozinofilik sendrom: Kan ve herhangi bir organ
Eozinofil Yüksekliği Belirtileri
Eozinofil sayısı hafif seviyede artış gösterdiğinde genellikle semptom görülmez ve kandaki yüksek eozinofil sayısı başka nedenlerle tam kan sayımı yapılırken keşfedilir. Özellikle eozinofil sayısı çok yüksek olduğunda, artan eozinofil sayısı iltihaplanma ve organ hasarına neden olur. Daha çok kalp, akciğer, deri ve sinir sistemi etkilenir ancak herhangi bir organ da zarar görebilir.
Kanda eozinofil yüksekliği belirtileri etkilenen organla ilgilidir. Örneğin, eozinofil alerji geliştiğinde ve cilt etkilendiğinde kızarıklık, akciğer etkilendiğinde hırıltılı solunum ve nefes darlığı, kalp etkilendiğinde yorgunluk ve nefes darlığı veya yemek borusu etkilendiğinde boğaz ve mide ağrısı olabilir.
Paraziter bir enfeksiyon gelişmesi halinde yaygın semptomlar arasında ishal, kusma, öksürme, ateş ve deri döküntüleri sayılabilir. Şiddetli astım krizinde ise sürekli hırıltı öksürük veya göğüste sıkışma, konuşmayı ve yemek yemeyi etkileyecek kadar şiddetli nefes darlığı, hızlı nabız, hızlı nefes almak, mavi dudaklar ve parmaklar, kafa karışıklığı, bitkinlik, bayılma, baş dönmesi ve uyuşukluk şeklinde belirtiler görülür.
Eozinofil Yüksekliği Tedavisi
Eozinofil yüksekliği tedavisi, seviyeleri yükselten duruma bağlı olarak belirlenir. Herhangi bir ilaca bağlı gelişen seviyelerdeki artış halinde, mümkünse ilacın yavaş yavaş bırakılması tavsiye edilir. Tedavi belirli yiyeceklerden kaçınmayı, anti-enfektif veya anti-enfeksiyon ilaç almayı gerektirebilir. Daha ciddi durumlarda tedavi süreci hedef organın etkilenme durumuna ve kişinin tedaviye nasıl yanıt verdiğine bağlıdır.
Eozinofille ilişkili hastalıklar kroniktir ve uzun vadeli tedavi gerektirir. Semptomlar hasta üzerinde zayıflatıcı etkiye sahip olabilir, okul ve iş yaşamına ara vermeyi gerektirebilir ve hastanın yaşam kalitesini önemli ölçüde etkileyebilir.
Eozinofil Yüksekliği Nasıl Düşürülür?
Eozinofiller, bağışıklık sisteminin önemli bir parçasıdır. Enfeksiyonla savaşmaya yardımcı olmak için diğer granülositlerle birlikte çalışırlar. Ayrıca vücudun alerjik tepkisinde yer alırlar. Eozinofil yüksekliğini doğrudan etkilemenin yolu bulunmamakla birlikte bağışıklık sistemini sağlıklı tutmak için bazı adımlar atılabilir.
Beslenme, bağışıklık durumu üzerinde önemli bir etkiye sahiptir. Bazı besinlerdeki eksiklik bağışıklık sistemini zayıflatabilir. Çinko, demir, bakır, folik asit, A, C, E ve B6 vitamini gibi makro besinler içeren sağlıklı ve dengeli bir diyet uygulaması yapılabilir.
Bağışıklık sistemine zarar verdiği düşünüldüğünden sigaranın bırakılması önerilir. Ayrıca sağlıklı yaşam tarzı benimsemek konusunda egzersizin yeri de büyüktür. Egzersiz sırasında belirli aralıklarla ve yeterince dinlenmeye de özen gösterilmelidir.
Eozinofil Yüksekliği Tedavi Edilmezse Ne Olur?
Eozinofil yüksekliği durumunda gelişen çoğu durum çok az tedavi gerektirir ve hasta için geçici olabilir ancak bazı durumlarda ciddi rahatsızlıkları da beraberinde getirebilir. Eozinofil yüksekliği tespit edildiğinde ve özellikle ciddi durumlarda tedavi, hastalığın seyrini değiştirebilir ve hastanın sağlığını desteklemek için büyük önem taşıyabilir.
Eozinofil yüksekliği tedavi edilmezse kalp, akciğer, sinir sistemi veya diğer organlarda geri dönüşü olmayan doku hasarı oluşabilir. İleri safhalarda ciddi solunum yetmezliği, deliryum ve koma gibi yaşamı tehdit eden ve sakat bırakabilen durumlar gelişebilir.