Dermal Dolgu Nedir?

Dermal dolgular, deride meydana gelen, yaşlanma belirtilerinin ögeleri olan kırışıklık ve çizgiler gibi durumların azaltılmasında kullanılan kozmetik materyallerdir.

Dermal dolgular, deride meydana gelen, yaşlanma belirtilerinin ögeleri olan kırışıklık ve çizgiler gibi durumların azaltılmasında kullanılan kozmetik materyallerdir. İçeriği göz önüne alındığında tipik olarak hyaluronik asit dolgu adıyla da anılan dermal dolgu maddeleri, deri altına enjekte edilerek kullanılır.

Dermal Dolgu Çeşitleri

Kozmetik uygulamalarda kullanılan 5 farklı dermal dolgu maddesi bulunmaktadır. Vücudun birçok bölgesinde güvenle kullanılabilen söz konusu dermal dolgu maddeleri içeriksel ve amaçsal açılardan farklı kategorilerde yer alırlar.

Dermal Dolgu Maddeleri

  • Hyaluronik asit
  • Kalsiyum hidroksiapatit
  • Poliakrilamid
  • Polilaktik asit
  • Polimetilmetakrilat (PMMA)

Hyaluronik Asit Dolgu

Hyaluronik asit, vücut tarafından kendiliğinden de üretilebilen bir tür doğal bileşendir. Özellikle yumuşak bağ dokularda ve gözü çevreleyen dokularda çok yüksek yoğunluklarda bulunurlar. Cilt altında dokuların yanı sıra hyaluronik asit, aynı zamanda bazı kıkırdak dokuların ve eklem sıvılarının da yapısına katılmaktadır.

Hyaluronik asit dolgu ise; vücut tarafından da üretilen bu bileşenin, ilerleyen yaşla birlikte kolajen eksikliğinin de eşlik ettiği bir süreçte deri altına dışarıdan verilmektedir. Hyaluronik asit dolgunun sentetik olarak elde ediliş süreci ise oldukça doğal yollara tabidir. Hyaluronik asit elde etmek için en sık kullanılan ögeler şöyle sıralanabilir:

  • İnsan kaynaklı plasentalar (göbek kordonları)
  • Horoz ibikleri
  • Deri
  • Tendonlar

Elde ediliş süreci göz önüne alındığında sentetik hyaluronik asit üretimi hayvansal ya da bakteriyel kaynaklar olmak üzere iki farklı yolla yapılmaktadır. Bu yollarla çıkarılan hyaluronik asit dolgu ise enjekte edilebilir forma dönüştürülmektedir.

Yüzün farklı bölgelerine uygulanabilen hyaluronik asit dolgular ciltteki kırışıklıkların azaltılmasına büyük ölçüde yardımcı olur. Hyaluronik asit dolgu, cilt altındaki dokular arası sıkılığın teminini sağlayan kolajen üretimini destekleyerek kaybedilen nemi, gerginliği ve canlılığı cildin yeniden kazanmasına yardımcı olur.

Hyaluronik asit dolgunun cilt altına enjeksiyonu yapıldıktan sonraki tedavi süreci, cilt dokularındaki hücrelerin kendilerini yenilemeye başlamaları ile devam eder. Hyaluronik asit dolgu yaptıranlar tarafından en çok tercih edilen yüz bölgeleri arasında;

  • Göz çevresi,
  • Yanaklar,
  • Ağız,
  • Çene hattı,
  • Doğrudan dudak içi bulunmaktadır. 

Dermal dolgu uygulamaları genel olarak vücutta yüz için tercih edilmektedir ancak diğer vücut bölgeleri için de kırışıklık, sarkmalar ve ince çizgilerin azaltılmasına yönelik dermal dolgu uygulamaları bulunmaktadır.

Kalsiyum Hidroksiapatit

İnsanlarda kemik içeriğinde doğal bir şekilde bulunan ve mineral benzeri bir dermal dolgu bileşiği olan kalsiyum hidroksiapatit’in genel olarak kullanım amaçları şöyle sıralanabilir:

  • Burnun iki kenarından dudağa inen (Nazolabial) ve kaş çevresinde meydana gelen orta ve çok belirgin kırışıklıkların azaltılması
  • Yine yüz bölgesinde bulunan yanak hattı ve çevresinin dolgunluğu, gerginliğinin artırılması
  • Yüz hacmi deformasyonlarının iyileştirilmesi

Bütün bunların dışında kalsiyum hidroksiapatit biyosentetik olarak elde edilmektedir. Dolayısıyla üretilmesi sırasındaki sürece hiçbir hayvansal kaynak eşlik etmez. Bu da kalsiyum hidroksiapatite karşı alerjik reaksiyon gösterme riskini en aza indirmektedir. Alerjik reaksiyon riski en az seviyede olduğundan uygulanması öncesinde herhangi bir cilt testine gerek duyulmamaktadır.

Kalsiyum hidroksiapatit ciltte kullanıldığında oldukça doğal sonuçlar elde edilmesi sağlanmaktadır. Biyosentetik olarak üretilmesinden kaynaklı da yan etki oluşturması çok nadirdir. Önceleri ilk olarak dental prosedürlerde (diş) ve rekonstrüktif cerrahi uygulamalarında tercih edilmiştir. Geçmişi de uzun yıllar öncesine dayandığından çeşitli tıbbi testlerden geçmiştir ve kozmetik prosedürlerde de güvenle kullanılmaktadır.

Poliakrilamid

Yarı kalıcı dermal dolgu bileşeni olarak bilinen poliakrilamid genel olarak estetik prosedürlerde şu amaçlar eşliğinde kullanılmaktadır:

  • Nazolabial kırışıklıklar, yara izleri ve bunlara benzer daha derin kaynaklı cilt deformasyonlarının azaltılması 
  • İnce dudakların kalınlaştırılması, dolgun hale getirilmesi
  • Elmacık kemikleri bölgesi ve çene hattında ilerleyen yaş nedeniyle meydana gelen sarkmaların azaltılması, yüze gergin ve estetik bir hacim kazandırılması
  • Yüzdeki hacim kayıplarının geri kazandırılması

Poliakrilamid insan cildinde yan etki yaratma riski oldukça düşük bir bileşendir. Biyolojik açıdan insan cildiyle çok uyumludur.

Poliakrilamid bir dermal dolgu bileşeni olarak deri altına enjeksiyonunu takiben bir ay içinde uygulandığı bölgede kolajen üretimini tetikler. Ayrıca enjeksiyonu sonrasında deri altında bir kolajen katmanı oluşmasını da sağlar. Poliakrilamid jel, deri altına neredeyse tam uyumluluk gösterir ve uzun yıllar kullanılabilir. Herhangi bir durumda ise istendiğinde deri altından çıkarılabilmektedir.

Polilaktik Asit

Polilaktik asit, ihtiyaç duyulan kolajen üretiminin vücut tarafından kendiliğinden gerçekleştirilmesini sağlayan sentetik bir dermal dolgu bileşenidir. Polilaktik asit dermal dolgu maddeleri arasında uyaran olarak da anılmaktadır. Polilaktik asit toksik değildir, biyolojik açıdan vücutla uyumludur, tamamen parçalanabilirdir ve cerrahi dikiş materyali olarak da tıpta 40 yıldan uzun bir süredir kullanılmaktadır.

Bütün bunların dışında dermal dolgu maddesi olarak polilaktik asit estetik prosedürlere şu amaçlar doğrultusunda eşlik etmektedir:

  • Gülme etkisi çerçevesinde ilerleyen yaşla birlikte ortaya çıkan kaz ayakları ve dudak çevresi çizgilerinin azaltılması
  • İnce dudaklara dolgun bir görünüm kazandırılması
  • Nazolabial efektlerin azaltılması

Polilaktik asit yapısı ve etki mekanizması itibariyle diğer dermal dolgu maddelerinden ayrılır. Çünkü polilaktik asit gözle görülür sonuçları hemen vermez. Deri altı kolajen üretiminin teşvik edilmesine yardımcı olan, uyaran bir dermal dolgu maddesidir. Dolayısıyla bu bileşenin etkileri, vücudun kolajen üretimine başlamasından itibaren kademeli olarak birkaç ay içinde gözle görülür bir hâl alabilir.

Polilaktik asit uygulamasıyla ilgili verilebilecek diğer ayrıntılar şöyle maddelenebilir:

  • İstenilen sonuçların elde edilebilmesi için 3 ila 4 aylık bir tedavi süreci gerekmektedir.
  • Her enjeksiyon randevusunda deri altı kolajen üretimi yeniden tetiklenmektedir. 
  • Bu yüzden seanslar yenilendikçe kolajen üretiminin uyarılması da yeniden gerçekleşir. 
  • Tekrarlı bir tedavi süreci izlendiği için de polilaktik asit uygulaması yarı kalıcı olarak kabul edilmektedir.

Polimetilmetakrilat (PMMA)

  • Polimetilmetakrilat da yarı kalıcı bir dermal dolgu maddesi olarak tanımlanmaktadır.  
  • Orta ve derin hatlı kırışıklıkların, özellikle de nazolabial efektlerin azaltılması tedavisinde kullanılır.
  • Yüzde meydana gelen ve çukur oluşturan yara izlerinin azaltılması ya da dudaklara dolgunluk kazandırılması amacıyla da kullanılabilmektedir. 
  • Yüzde meydana gelen kırışıklıkların tedavisinde daha kalıcı sonuçlara ulaşabilmek için kolajen replasman ya da hyaluronik asit alternatifi olarak PMMA tercih edilmektedir.
  • Kalıcılık özelliği dolayısıyla cerrahi implant uygulamalarında da uzun bir süredir tercih edilmektedir. 
  • PMMA dermal dolgu ulaşılmak istenen hacmin oluşturulabilmesi ve tam etkilerinin gözlenmesi için yaklaşık üç aylık bir süreye ihtiyaç duyulmaktadır. 
  • Deri altına uygulanması süreci oldukça profesyonel bir yetkinlik ister. Bu yüzden mutlaka bu alanda uzman olan bir hekim tarafından gerçekleştirilmelidir.

Dermal Dolgu Nasıl Yapılır?

Dermal dolgu uygulanması sırasında şu adımlar izlenmektedir:

  • Oldukça ince yapılı bir iğne kullanılarak hyaluronik asit dolgu maddesi jel formunda şırıngaya alınır.
  • Kozmetik olarak estetik hâle getirilmesi istenen vücut bölgesindeki cilt altlarına şırıngadaki hyaluronik asit enjekte edilir.
  • Dermal dolgu uygulaması sırasında herhangi bir anestezi işlemine gerek duyulmaz.
  • Hyaluronik asit sayesinde kırışıklıkların meydana geldiği alan doldurulur.
  • Sadece dudak bölgesindeki dermal dolgu işlemlerinde anestezi uygulanabilmektedir.
  • Dermal dolgu uygulaması yaklaşık 20 ila 30 dakika içinde tamamlanır.
  • Kozmetik olarak sonuçlar hemen gözlemlenebilir. 

Dermal Dolgu Maddelerinin Yan Etkileri

Genel olarak dermal dolgu maddelerinin yan etkileri ciddi ve orta dereceli olmak üzere iki farklı kategoride toplanabilir. Ciddi yan etkilerin meydana gelme ihtimali oldukça düşüktür. Orta dereceli olarak kabul edilen yan etkiler ise büyük bir olasılıkla 2 hafta içinde kendiliğinden kaybolmaktadır.

Dermal dolgu maddelerinin enjeksiyonu sonrasında ortaya çıkması muhtemel riskler şöyle sıralanabilir:

  • Alerjik reaksiyon oluşması
  • Morluklar
  • Enfeksiyonlar
  • Kaşıntı
  • Enjeksiyon bölgesi ve çevresinde uyuşma
  • Kızarıklık
  • Yara

Ciddi yan etkilerden biri olarak yüzde uzun süren şişlik ortaya çıkabilir. Bu durum buz pres uygulamasıyla hafifletilebilir. Bazı dermal dolgu maddelerinin uygulanması sırasında alerji testine gerek duyulmaz. Ancak yine de bilinmeyen bir alerjinin ortaya çıkması riski göz önüne alınarak mutlaka alerji testi yaptırılmalıdır.

Bunların dışında sigara kullananların dermal dolgu tedavisi alması önerilmemektedir.

Dermal Dolgu Sonrası Dikkat Edilmesi Gerekenler

Dermal dolgular geçicidir ve tekrarlanabilir uygulamalardır. Bu güvenli, iyileşme süreci oldukça kısa olan işlem sonrasında dikkat edilmesi gereken bazı hususlar vardır. Dermal dolgu sonrası şu hususlar konusunda bilinçli davranılması çok daha uzun ömürlü bir kozmetik süreç sunmaktadır:

  • 12 saat makyaj yapılmamalıdır. Çünkü makyaj malzemeleri dermal dolgu sonrası ilk 12 saatlik dilimde cildin mikrop kapmasına neden olabilir. Ayrıca cildin bu süre içinde hava almasına imkân veren gözeneklerinin kapatılmaması önerilir.
  • Dermal dolgu işlemi sonrasında 12 saat boyunca duş alınmamalıdır.
  • Spora, saunaya ya da buhar banyosuna 1 haftalığına ara verilmelidir. Bu tür aktiviteler kan basıncını artırıcı etkiye neden olur. 1 ila 2 hafta boyunca kan basıncını yükseltebilecek aktivitelerden uzak durulması gereklidir.
  • Bunların dışında dermal dolgu sonrasındaki 4 saatlik dilimde başın öne eğileceği herhangi bir aktivitede bulunulmamalıdır.
  • Yine dermal dolgu yapılmasını takiben 4 saat boyunca yüz üstü yatılmaması önerilmektedir. 
Makaleyi faydalı buldun mu?
0
0
Makeleyi Paylaşın

Dermal Dolgu ile İlgili Sıkça Sorulan Sorular

Hyaluronik asit dolgu yan etkileri nelerdir?

Hyaluronik asit dolgunun ciddi yan etkileri genellikle çok nadirdir ve hafif yan etkiler de ortaya çıkmaları durumunda birkaç gün içinde kaybolurlar. Hyaluronik asit uygulanması sonrası enjeksiyon bölgesinde morluk, kızarıklık, şişlik, hafif şiddetli ağrı ya da dokunma hassasiyeti meydana gelebilmektedir.

Dr. Deniz Gölgeli

Hyaluronik asit dolgu zararları var mıdır?

Hyaluronik asit dolgu eğer uygulanması herhangi bir sakınca teşkil etmeyen kişilere (alerjisi, ciddi cilt sorunları olmayan, sigara kullanmayan) yapılırsa ciddi bir zarar vermemektedir. Sadece birkaç gün içinde geçen hafif yan etkiler gözlenebilmektedir. Bunlar da kendiliğinden kaybolur ve kişiye uzun süreli bir rahatsızlık vermez.

Dr. Deniz Gölgeli

Dermal dolgu maddeleri kalıcı mıdır?

Vücudun vereceği tepkilere ve hangi tipte bir dermal dolgu maddesinin kullanıldığına bağlı olarak kalıcılık 6 ila 18 aylıktır. Tekrar eden seanslar çerçevesinde kalıcılık uzatılabilmektedir. Tercih edilen dolgu malzemesi ve uygulanacak işlem öncesinde uzman doktor tarafından gerekli bilgilendirmeler yapılmaktadır.

Dr. Deniz Gölgeli