Denge Bozukluğu

Denge bozuklukları vücuttaki kasların, kemiklerin, eklemlerin, gözlerin, iç kulaktaki denge organının, sinirlerin, kalp ve kan damarlarının normal ve dengeli bir şekilde çalışmaması sonucu gelişir.

Denge Bozukluğu Nedir?

Denge bozukluğu, çok geniş bir açıya sahip belirtidir. Denge bozukluğu olan kişilerde, sersemleme, ayakta veya otururken sanki düşüyormuş gibi hissetme, yürürken denge bozulması gibi durumlar görülür.

Kişinin normal dengeye sahip olabilmesi için vücuttaki kasların, kemiklerin, eklemlerin, gözlerin, iç kulaktaki denge organının, sinirlerin, kalp ve kan damarlarının normal ve dengeli bir şekilde çalışması gerekmektedir. Bunlardan herhangi birindeki problem denge bozukluklarına neden olabilmektedir. 

Ancak özellikle çalışma düzeni bozulmuş iç kulak, denge bozukluğunun bariz nedenlerinden biridir. Ayrıca vücuttaki denge ile ilişkili olan bir diğer kısım beyinciktir. Beyincikteki problemler de denge problemlerine neden olabilmektedir. Tüm bu nedenlerin tedavisinin yapılması için öncelikle bir hekim tarafından durum ayrıntılı incelenmeli ve bir teşhis konulmalıdır. 

Denge Bozukluğu Belirtileri Nelerdir?

Denge bozukluğuna neden olan durumlara bağlı olarak belirtiler de değişiklik gösterebilse de hemen hemen çoğu denge bozukluğunda ortak görülen semptomlar da bulunur. Denge bozuklukları ile ilişkili olabilecek belirtiler şu şekilde sıralanabilir:

a-) Hareket etmiyorken hareketli hissetme veya dönme hissi

b-) Bayılma veya şiddetli baş dönmesi hissi (presenkop)

c-) Denge kaybı 

d-) Düşmek ya da düşebileceğini hissetmek

e-) Yüzüyor gibi hissetmek 

f-) Bulanıklık gibi görme değişiklikleri

g-) Bilinç bulanıklığı (konfüzyon)

Denge Bozukluğu Nedenleri Nelerdir?

Denge sorunlarına birkaç farklı durum neden olabilmektedir. Daha nadir olsa da bazen aynı anda iki farklı problem birlikte görülebilir. Denge sorunları çoğunlukla belirli bir semptom veya durumla kendini gösterir. Bu belirtilere göre nedenler şu şekilde sıralanabilir:

Hareketli Hissetme veya Dönme Hissi (Vertigo) ile İlişkili Denge Bozukluğu

Birçok denge bozukluğu kendini genel olarak vertigo olarak da adlandırılabilecek dönme hissi ile gösterir. Bunlar şu şekilde sıralanabilir: 

  • İyi huylu paroksismalpozisyonel baş dönmesi: İyi huylu paroksismalpozisyonelvertigo olarak da adlandırılan durum, dengeyi kontrol etmeye yardımcı olan iç kulaktaki kalsiyum kristallerinin, normal konumlarından çıkıp iç kulakta başka bir yere hareket etmesiyle ortaya çıkar. İyi huylu paroksismalpozisyonel baş dönmesi, yetişkinlerde en yaygın vertigo nedenidir. Örnek olarak hastalar ayaktayken yatağa yattığında veya yukarı bakmak için kafasını arkaya eğdiğinde baş dönmesi hissi yaşar. 
  • Vestibülernevrit: Genellikle bir virüsün neden olduğu bu durum, iç kulaktaki denge kısmındaki sinirlerin iltihaplanması sonucunda meydana gelir. Semptomlar genellikle şiddetli olma eğilimindedir. Ek olarak mide bulantısı ve yürüme güçlüğüne neden olurlar. Semptomlar birkaç gün sürebilir ve tedavi olmaksızın kademeli olarak iyileşebilir. Bu denge sorununa neden olan durum, yetişkinlerde iyi huylu paroksismalpozisyonel baş dönmesinden sonra yaygın görülen hastalıklardan biridir. 
  • Kalıcı postüral algısal baş dönmesi: Bu bozukluk genellikle diğer vertigo türleriyle birlikte görülür. Belirtiler arasında denge kurmada zorluk veya baş dönmesi hissi sayılabilir. Baş dönmesi denge bozukluğunun ana nedenlerinden biridir. Semptomlar genellikle, nesnelerin hareketlerinin izlenmesiyle, okurken veya alışveriş merkezi gibi görsel olarak karmaşık bir ortamda bulunulmasıyla kötüleşir. Bu, yetişkinlerde en yaygın üçüncü vertigo bağımlı denge bozukluğu nedenidir. 
  • Meniere hastalığı: Meniere hastalığı bir şekilde iç kulaktaki denge merkezinin etkilenmesiyle ortaya çıkar. Meniere hastalığının belirtileri, ani ve şiddetli oluşan vertigo atakları, kulak uğultusu, çınlaması, dolgunluk hissi ve işitme kaybı veya azalmasıdır. Meniere hastalığı diğer vertigotülerine göre nadir görülür ve tipik olarak 20 ile 40 yaşları arasındaki kişilerde görülür.
  • Migren: Migren genellikle kendini şiddetli baş ağrısı şeklinde gösterir. Ancak vestibüler migren adı verilen bir türde baş ağrısına ek olarak baş dönmesi ve hareket etmede problemler görülebilir. Migren, baş dönmesinin yaygın bir nedeni olarak sayılabilir.
  • Akustik nöroma: Akustik nöroma, duyma ve denge sinirleri üzerinde gelişen iyi huylu veya yavaş büyüyen bir tümördür. Akustik nöroma baş dönmesi veya denge kaybı gibi belirtilere yol açabilse de en yaygın görülen semptomlar işitme kaybı ve kulak çınlamasıdır. Akustik nöroma nadir görülen bir durumdur.
  • RamsayHunt sendromu: Herpeszosterotikus olarak da bilinen bu durum, zona benzeri bir enfeksiyonun, kulakların birinin yakınındaki yüz, işitme ve vestibüler sinirleri etkilemesiyle ortaya çıkar. Baş dönmesi, kulak ağrısı, yüzde kaslarında zayıflık, hissizlik ve işitme kaybına neden olabilir.
  • Kafa yaralanması: Özellikle şiddetli kafa travmaları, beyin sarsıntıları baş dönmesine ve denge problemlerine yol açabilmektedir. 
  • Yol tutması: Yol tutması bazı insanları diğerlerine göre daha çok etkiler. Bunun tam olarak nedeni bilinmese de migren gibi hastalığı olan insanlarda bu durum daha sık görülür. Deniz yolculuğu, araba, uçak gibi hareketli her türlü durumda yol tutmasına bağlı baş dönmesi, denge bozukluğu, mide bulantısı gibi semptomlar görülebilmektedir. 

Bayılma ve Baş Dönmesi Hissi ile İlişkili Denge Bozukluğu

Bayılma ve buna ek olarak baş dönmesi hissi ile ilişkili olabilecek bazı denge bozukluğu hastalığı nedenleri bulunmaktadır. Bunlar şu şekilde sıralanabilir: 

  • Hemodinamikortostatik hipotansiyon (postural hipotansiyon): Otururken çok hızlı bir şekilde ayağa kalmak veya uzun süre ayakta durmak, bazı kişilerde kan basıncında önemli bir düşüş yaşanmasına neden olur ve baş dönmesi veya baygınlık gibi semptomlar hissedilir. 
  • Kalp damar hastalıkları: Anormal kalp ritimleri yani aritmiler, daralmış veya tıkanmış kan damarları, kalınlaşmış bir kalp kası (hipertrofikkardiyomiyopati) veya kan hacmindeki bir azalma, kan akışınının normal döngüsünü bozarak baş dönmesi veya bayılma hissine neden olabilmektedir.
  • Psikolojik denge bozukluğu: Depresyon (majör depresif bozukluk), anksiyete ve diğer psikiyatrik bozukluklar baş dönmesine ve denge kaybına neden olabilir.
  • Anormal derecede hızlı nefes alma (hiperventilasyon): Bu durum genellikle anksiyete bozukluklarına eşlik eder ve baş dönmesine neden olabilir. 

Denge Kaybı ile İlişkili Denge Bozukluğu

Yürürken denge bozukluğu veya dengesiz hissetme gibi denge kaybı ile ilişkili denge bozukluğu nedenleri şu şekilde sıralanabilir:

  • Vestibüler problemler: İç kulaktaki denge merkezi olan vestibüler anormallikler, kafada ağırlaşma hissi ve denge kaybına neden olabilir.
  • Bacaklardaki sinir hasarı (periferiknöropati): Bacaklarda görülen sinir hasarları da denge merkezleriyle ilişkili olmaksızın yürümede bozukluklara ve denge sorunlarına neden olabilmektedir. 
  • Eklem, kas veya görme sorunları: Kas zayıflığı ve eklem sorunları, denge kaybına katkıda bulunabilir. Ayrıca görme güçlüğü de dengesizliğe yol açabilir.
  • İlaçlar: Denge kaybı veya dengesizlik hissi, bazı ilaçların yan etkisi olarak görülebilmektedir. 
  • Belirli nörolojik durumlar: Bazı nörolojik durumlar sinirleri etkileyerek denge sorunlarına yol açabilmektedir. Bunlara örnek olarak servikalspondiloz ve parkinson hastalığı verilebilir. 

Denge Bozukluğu Teşhisi

Denge bozukluğunun olası birçok nedeni bulunmaktadır. Bunların teşhisi için öncelikle hekim kişiden ayrıntılı bir tıbbi öykü alır. Daha sonra da nörolojik muayene başta olmak üzere bir fizik muayene yapılır. Fizik muayene sonucunda bile genelde sürekli var olan denge problemleri direkt olarak görülebilir. Daha sonra denge bozukluğunun nedenini anlamak için aşağıdaki gibi birkaç denge bozukluğu testi tetkikleri yapılabilir:

  • İşitme testleri: İşitme ile ilgili zorluklar sıklıkla denge problemleriyle ilişkilendirilir. Bu yüzden hekim ihtiyaç halinde bazı işitme testleri yapabilir. 
  • Elektronistagmografi ve videonistagmografi: Elektronistagmografi ve videonistagmografi testleri, denge fonksiyonlarını tespit etmek için kullanılan testlerdir. Elektronistagmografi, göz hareketlerini kaydetmek için elektrotlar kullanır. Videonistagmografide ise göz hareketlerini kaydetmek için küçük kameralar kullanılır.
  • Döner sandalye testi: Her yerde her zaman uygulanmayan bir test olsa da döner sandalye testinde bir daire içinde yavaşça hareket eden bilgisayar kontrollü bir sandalyede otururken hastanın göz hareketleri incelenir.
  • Dix-Hallpike manevrası: Hekim bazı hareketlere bağlı olan baş dönmesi hissi veya denge kaybının olup olmadığını tespit etmek için, hastanın göz hareketlerini incelerken başını farklı yönlere çevirir.  
  • Vestibüler uyarılmış miyojenik potansiyel testi: Boyun, alın ve gözün altına takılan sensörpedleri, seslere tepki olarak kas kasılmalarındaki küçük değişiklikleri ölçer. Bunların sonucunda göre denge probleminin nedeni hakkında fikir elde edilebilir.
  • Görüntüleme testleri: Emar ve tomografi taramaları, denge kaybına neden olabilecek altta yatan bir durumun tespiti için kullanılabilmektedir. 
  • Kan basıncı ve kalp atış hızı testleri: Ortostatik hipotansiyon adı verilen denge kaybı nedenlerinden birinin tespiti için, kan basıncı öncelikle otururken ölçülür. Daha sonra ayakta iki ila üç dakika bekledikten sonra kan basıncınızda önemli bir düşüş olup olmadığı tespit edilir. 

Denge Bozukluğu Tedavisi

Denge bozukluğunun tedavisi, altta yatan duruma göre değişiklik gösterir. Bu yüzden öncelikle denge bozukluğunun nedeni hekim tarafından teşhis edilmelidir. Uygulanabilecek tedaviler şu şekilde sıralanabilir: 

  1. Denge bozukluğu egzersizleri (vestibüler rehabilitasyon): Denge problemleri konusunda eğitimli terapistler, hastaya özel bir denge eğitimi ve egzersiz programı tasarlar. Vestibüler rehabilitasyonlar sayesinde kişi denge sorunlarıyla daha kolay başa çıkacak bir hale gelir ve fiziksel aktivitelerini sürdürebilir. Ayrıca bu sırada düşmeleri engellemek için bazı denge yardımı aletlerinin kullanılması gerekebilir. 
  2. Manevralar: Benignparoksismalpozisyonelvertigoya sahip kişiler için iç kulaktaki maddelerin yerlerini değiştirebilen bazı manevralarla durum kontrol altına alınmaya çalışılır.  
  3.  Diyet ve yaşam tarzı değişiklikleri: Meniere hastalığı ve migren gibi hastalıklarda, hekim uygun görürse semptomları hafifletebilecek diyet değişiklikleri önerebilir. Tuz alımını sınırlamak ve kafein, alkol gibi belirli maddeleri içeren diyetlerden kaçınmak duruma iyi gelebilmektedir. Postüral hipotansiyon yaşayan kişilerin ise, daha fazla sıvı içmesi gerekebilmektedir. 
  4. İlaçlar saatler veya günler süren şiddetli baş dönmesi olan kişilerde veya kronik uzun süreli problemleri olan kişilerde baş dönmesini, denge bozukluklarını ve kusmayı kontrol altına alabilecek ilaçlar reçete edilebilir.
  5. Ameliyat: Meniere hastalığı veya akustik nöroma gibi denge bozukluğuna neden olan hastalıklarda, hekim ameliyat önerebilir. Stereotaktikradyocerrahi adı verilen prosedür akustik nöromalı bazı kişiler için bir seçenek olabilir. Bu prosedürde, tümöre radyasyon uygulanır.

Denge Bozukluğu Tedavi Edilmezse Ne Olur?

Denge bozukluğu durumları tedavi edilmediği takdirde bazı problemlere yol açabilmektedir. Bunlardan en önemlilerinden birisi, denge kaybına bağlı olarak gelişen düşmelere bağlı görülen travmalardır. Bu travmalar özellikle yaşlı insanlarda şiddetli olabilmekte ve büyük problemlere yol açabilmektedir. Bazı enfeksiyon ilişkili denge bozuklukları ise genelde kendi kendine düzelme eğilimi olsa da ilerleyip diğer sinirlere de yayılabilmektedir. 

Denge Bozukluklarına Ne İyi Gelmez?

Denge bozuklukları birçok duruma bağlı olarak görülebilmektedir. Bu nedenlere bağlı olarak bazı durumlar denge bozukluklarını arttırabilir ve duruma iyi gelmez. Vertigo gibi durumlarda ani yapılan baş hareketleri veya vücut hareketleri baş dönmesini arttıracaktır. Bu yüzden bu ani hareketlerden kaçınmak gerekir. 

Ortostatik hipotansiyon gibi nedenlerden kaynaklanan denge bozukluklarında, otururken veya yatarken aniden ayağa kalmak denge bozukluğunu arttıracak ve düşmelere neden olacaktır. Bu durumla karşı karşıya olan kişiler özellikle ayağa kalkarken yavaş davranmalıdır. Ayrıca bu durumun nedenlerinden biri yeterli sıvı alamamak olduğu için günlük yeterli miktarda sıvı alınmalıdır. 

Migren gibi durumlardan kaynaklanan denge bozukluklarında, migreni tetikleyen durumlar içinde bulunmak durumu kötüleştirecektir. Bu durumları genelde migren hastası olan kişi bilir ve buna göre davranır. Ayrıca migren dönemlerinde ayakta kalmaya çalışmak, iş yapmayadevam etmeye çalışmak, gürültülü ve ışıklı bir ortamda durmak belirtileri arttırır. 

Hamilelerde Denge Bozukluğu

Hamilelerde de denge bozuklukları görülebilmektedir. Bu nedenler normal erişkinlerde olduğu gibi benzerdir. Ancak hamilelik dönemin vücuttaki değişiklikler ve hormonal değişiklikler var olan denge sorunlarının şiddetlerini arttırabilir veya olmayan denge problemlerine yol açabilir. Hamilelik döneminde diğer insanlardan farklı olarak denge problemleri daha çok sersemlik gibi nedenlere bağlı olarak görülür. Baş dönmesi de sıklıkla görülür. Bu tür problemler yaşayan gebelerin hekimle durum hakkında konuşması ve nedeni ortaya koyması gerekir. 

İlk trimester yani ilk üç ayda bazı durumlar baş dönmesi ve denge problemlerine neden olabilmektedir. Bunlardan biri değişen hormonlara vücut adaptasyonu ve kan basıncındaki değişikliklerdir. Hamilelik döneminde hormonlar aniden vücuttaki kan miktarını arttırmaya yönelik çalışmaya başlar. Bunun nedeni bebeğe yeterli kanı ulaştırabilmektir.  

Hamilelik döneminde hiperemezisgravidarum olarak bilinen aşırı mide bulantısı ve kusma durumu ek olarak baş dönmesine de neden olabilmektedir. Bu durum da yine değişen hormon seviyeleriyle ilişkili bir durumdur. Bu rahatsızlıkta kişi yemek yiyemeyebilir ve su içemeyebilir. Bu yüzden kilo kaybı, sersemlik gibi durumlar görülür. 

Ektopik gebelik yani dış gebelik baş dönmesi ve denge kaybı yaratan ciddi nedenlerden biridir. Dış gebelik döllenmiş yumurtanın rahim dışında bir yerde yerleşmesiyle ortaya çıkar. Bu durumda ciddi kanamalar, karın ağrıları görülür. Bu gibi bir durumda acil müdahale gerekebilmektedir. Düşük tansiyon gibi baş dönmesi nedenleri ikinci trimester yani 3 ve 6. aylar arasında da denge problemlerine yol açabilir. 

Büyüyen rahmin bazı damarlara basınç yapmasıyla da baş dönmesi meydana gelebilir. Bu durum genelde 2 veya 3. trimesterde ve bebek normalde daha büyük olduğu durumlarda görülür. Gestasyonel diyabet yani hamilelik şekeri de kan şekeri düzenini etkileyerek denge bozukluklarına, sersemliğe dolaylı olarak neden olabilmektedir. Anemi yani kansızlık ve yeterli sıvı alamama ise hamilelik dönemi boyunca denge bozukluklarına ve sersemliğe neden olabilir. 

Çocuklarda Denge Bozukluğu

Denge bozuklukları tıpkı erişkinlerde olduğu gibi çocuklarda da görülebilmektedir. Altta yatan sorunlar benzer olsa da bazı durumlar çocuklarda daha sık olarak görülebilmektedir. Denge bozukluğunun türüne ve buna neyin sebep olduğuna bağlı olarak da semptomlar kişiden kişiye değişiklik gösterebilir. Bazı çocuklarda semptomlar çok ciddi olabilir ve hayatı etkileyebilir. Bazı durumlarda ise kısa süreli denge bozuklukları ve hafif bir şiddette oluşabilir.  

Genel olarak denge bozuklukları çocuklarda kendini ayağa kalkmada zorluk, yürümede zorluk, merdiven iner veya çıkarken düşme, sürekli bir şeylere takılıp düşme, sersemlik gibi belirtilerle gösterir. Bazı durumlarda da bacaklar birbirinden çok ayrık yürüme, karanlık ve düz olmayan yerlerde yürüyememe gibi durumlar da görülebilir. 

Denge probleminin diğer bir yaygın nedeni ve semptomu vertigodur. Vertigo yani bir çeşit baş dönmesi, çoğu kişi tarafından bulunan odanın dönmesi, otururken veya hareketsizken hareket ediyormuş gibi algılama gibi durumlarla tarif edilir. Çocuklar ise bunu sallanmak, havada süzülmek, uçmak gibi kelimelerle anlatabilmektedir. Denge bozuklukları çocuklarda görme sorunlarına neden olabilir. Özellikle çocuklar kafalarını hareket ettirdiklerinde sıçrayan veya bulanık görünen görüntüler görebilirler. Bu durum okul başarısını oldukça olumsuz etkiler. Bunlara ek olarak denge sorunlarının yanında kulak ağrısı, kulak çınlaması gibi belirtiler de görülebilmektedir. Bu tür denge ile ilgili semptomlar, çocuklar üzerinde fiziksel veya duygusal olarak olumsuz bir etki yaratabilir ve aşağıdaki gibi başka semptomlara neden olabilir:

a-) Sık sık baş ağrısı veya migren

b-) Mide bulantısı, kusma ve ishal

c-) Araç tutması

d-) Kalp atış hızı ve kan basıncındaki değişiklikler

e-) Yorgunluk

f-) Nöbetler

g-) Korku, kaygı veya panik yaşama

h-) Depresyon

Denge bozuklukları çocuklarda ve gençlerde erişkinlere göre daha az sıklıkta görülür. Bu yüzden teşhis edilmesi zor olabilir. Ancak çocuklarda en sık olarak görülen denge bozukluğu nedenleri şu şekilde sıralanabilir

a-) Benignparoksismal bebeklik tortikollisi: Tortikolis, kelimenin tam anlamıyla bükük boyun anlamına gelir ve çoğunlukla bebeklik döneminin ilk 6 ayında görülür. Bu hastalıkta çocuk, kafasına bir tarafa doğru eğik tutma eğilimindedir. Bu süreçte denge bozuklukları, sersemlik, baş ağrısı, terleme, garip konuşma gibi semptomlar da görülebilmektedir. 

b-) İyi huylu paroksismalvertigo: Bu tür vertigo yetişkinlerde görülmekle birlikte çocukluk çağında da oluşabilir. İç kulaktaki bir problemden dolayı, genellikle kafanın hızlı hareket ettirilmesiyle aniden ortaya çıkan  ve birkaç dakika içinde kaybolan baş dönmesi görülür. Çocuklar anlık olarak korkmuş ve dengesiz görünebilir ve ayrıca mide bulantısı, kusma, istemsiz göz hareketleri veya baş ağrısı yaşayabilir. Genellikle 2 ila 12 yaş arası çocukları etkileyen bu hastalık, yetişkinlik döneminde kaybolabilir veya farklı hastalık isimleriyle devamlılığını koruyabilir. 

c-) Vestibülernörit: Vestibüler sinirin iltihaplanması ile karakterize bir enfeksiyon olan vestibülernörit, ani bir baş dönmesi, mide bulantısı, kusma ve istemsiz göz hareketlerine neden olabilir.

d-) Labirentit: İç kulakta bulunan labirent adı verilen kısmın genelde virüs bazen de bakteri kaynaklı enfeksiyonu olan labirentit, çocuklarda ani baş dönmesi, kulak çınlaması ve geçici hafif işitme kaybına neden olabilmektedir.

Çocuklarda görülen bazı denge problemlerini yaratan durumlar, yaş ilerledikçe kendiliğinden kaybolma eğilimindedir. Örneğin, çocukluk çağı iyi huylu vertigosu ve bebeklik döneminin iyi huylu paroksismaltortikollisi, genelde çocuk 5 yaşına geldiğinde genellikle tedavi olmaksızın kaybolur. Vestibülernörit ve labirentit de genellikle enfeksiyon vücut tarafından kontrol alındığında kaybolur.

Ancak yine de, bu tür semptomları kontrol altına almak için hekim bazı tedaviler uygulayabilir. Bir terapist eşliğinde yapılan denge terapisi, denge becerilerini ve koordinasyonu güçlendirmeye yardımcı olan eğitim egzersizlerinden oluşur. Egzersizler, eğilmek, ayakta durmak veya gözler açıkken ve kapalı ilen yürümek, yüzmek veya çeşitli düz olmayan yüzeylerde çıplak ayakla yürümek gibi durumları içerir. Çocuklar genellikle vestibüler terapide çok başarılıdır çünkü denge sorunlarına yetişkinlere göre daha iyi uyum sağlayabilirler.

Denge Bozukluluğu İçin Hangi Doktora Gidilmelidir?

Denge bozukluğu genellikle nörolojik durumlardan kaynaklandığı için gidilmesi gereken bölüm nöroloji veya beyin cerrahisidir. Ancak daha nadir olarak kas ve eklem ile ilgili bir bozukluk söz konusu ise fizik tedavi bölümüne başvurulabilir. Kalp ve dolaşım sistemi ile ilgili oluşan problemlerde ise gidilmesi gereken bölüm kardiyolojidir. Vertigo gibi denge bozukluklarında kulak burun boğaz hastalıkları bölümüne başvurulabilir. Özellikle son dönemlerde oluşan denge bozukluklarında durumun teşhisi ve tedavisi için kesinlikle bir hekime başvurulmalıdır. Çünkü gecikmiş tedaviler geri dönüşsüz hasarlara neden olabilir.

Makaleyi faydalı buldun mu?
7
1
Makeleyi Paylaşın

Denge Bozukluğu ile İlgili Sıkça Sorulan Sorular

Denge bozukluğu nasıl geçer?

Denge bozukluğunun tedavisi altta yatan nedene bağlı olarak değişir. Kişideki denge bozukluğunu nedeni vertigo gibi bir durumsa, bazı manevralar ve ilaç tedavileri ile durum kontrol altına alınabilir. Bazı rehabilitasyon yöntemleri uygulanabilir. Neden ortostatik hipotansiyon gibi bir nedense yeterli miktarda su almak yeterli olabilir. Ayrıca neden kalp ve dolaşım sistemi ile alakalı ise bu durumun kardiyoloji hekimi tarafından incelenmesi gerekir. Vestibüler migren, meniere hastalığı gibi durumlarda da nöroloji hekimine başvurulabilir. Hekimin verdiği tedaviler dışında kafeini ve tuzu azaltmak gibi diyet değişiklikleri de işe yarayabilmektedir. Ancak bunlar yine hastanın tek başına alabileceği kararlar değildir. Öncelikle denge bozukluğunun nedeni bulunmalıdır.

 

Int. Dr. Ahmet Kerim Demirbaş