Cotard Sendromu

Cotard Sendromu, çok nadir karşılaşılan, kişinin kendisini ya da vücut organlarından birinin öldüğünü veya ölmek üzere olduğunu hissettiği bir psikiyatrik rahatsızlıktır. Semptomları iyileştirmeye yönelik Medikal Tedavi uygulaması yapılır.

Cotard Sendromu Nedir?

Cotard Sendromu; toplumda çok nadir karşılaşılan, kişinin kendisini ya da vücut organlarından birinin öldüğünü veya ölmek üzere olduğunu hissettiği bir psikiyatrik rahatsızlıktır. İlk kez 1880 yılında Jules Cotard adlı sendromda kişi iç organlarının bulunmadığını, var olan iç organlarının çürümeye başladığını veya kendisinin tümüyle ölü olduğunu ve bu yüzden gömülmek istediğini belirtir. Kişide yaşanan bu durum hem kendisi hem de etrafındaki insanlar için oldukça sıkıntı yaratıcıdır.

Cotard sendromuna sahip hastalarda yapılan incelemelerde beynin düşünme, yargılama, akıl yürütme, problem çözme, dikkati yönlendirme ve duyguları kontrol etme gibi görevleri olan frontal lob adlı bölgesinin aktivitesinde oldukça azalma saptanmıştır. Bu kişiler mantıklı düşünemez, duygularını kontrol edemez, toplumsal olayları yargılayamaz ve içe kapanık bir hal alırlar.

Cotard Sendromu Belirtileri Nelerdir?

Cotard sendromu toplumda oldukça nadir rastlanılan bir psikiyatrik hastalıktır. Hastada kendini ya da vücudunun belli bir bölümünü ölü olarak hissetme durumu yaygındır. Bu duruma eşlik eden belli başlı bazı belirtiler vardır. Bu belirtiler;

  • İçe Kapanıklıkİçe kapanıklık cotard sendromunun en yaygın belirtileri arasındadır. Hastalar düşüncelerini dile getirmez, insanların yoğun olarak bulunduğu etkinliklere katılmaz, çoğunlukla kendilerini bir odaya hapseder ve kimseyle görüşmek istemez.
  • Anhedoni: Anhedoni hayattan zevk almama olarak tanımlanabilir. Cotard sendromuna sahip kişiler yaptığı işten, yaşamaktan, ilgi ve sevgiden zevk almaz; aksine bu davranışlardan uzak bir yaşam sürmeye çalışırlar.
  • Öfori: Cotard Sendromuna sahip bazı kişilerde anhedoninin aksine öfori adlı fazla mutluluğun varolduğu klinik semptom görülebilir. Bu kişiler kendilerini ölmüş ve cezalandırılmamış olarak hissettikleri için konuşkan ve neşeli bir hal alırlar. Öforik hastaların klinik tedavisi anhedoniye sahip cotard sendromu hastalarından daha karmaşık ve zordur.
  • İntihara Meyil: Cotard sendromuna sahip hastalar kendilerini ölü hissettikleri için; yakınlarına onu gömmesi için telkinde bulunurlar. Yakınları bu durumu kabul etmeyince de kendilerince intihara teşebbüs ederler. Cotard sendromuna sahip hastalarda intihara teşebbüs konusunda çok dikkatli olunmalıdır.
  • Nihilistik HezeyanlarıHezeyan; gerçek dışı duygu ve düşünceler olarak tanımlanır. Nihilistik hezeyanlar ise kişinin kendini varsaymaması, dünyaya hiç gelmediğini dile getirmesi, aslında varolmadığını söylemesi gibi durumlardır. Bu duruma sahip hastalar çevrelerinden yeterince yakınlık görmediği durumlarda intihara teşebbüs edebilirler.
  • Kendisinin veya Dünyanın Varlığını İnkar Etme: Cotard sendromuna sahip bazı hastalarda nihilistik hezeyanlara ek olarak dünyanın varlığını inkar etme, kendisinin ve etrafındakilerin hiç var olmadığını belirtme gibi durumlar vardır.
  • Depresyon: Cotard sendromuna sahip hastalar düşünceleri hakkında çevrelerinden yeterince onay almadığı durumlarda kendilerini yalnız ve değersiz hissederler. Bu durum kişiyi depresyona iter.
  • Anksiyete: Cotard sendromuna sahip hastalar kendilerini ölü sanar ve bu yüzden etrafındaki insanları kendisini gömdürmek için zorlar. Bu kişilerden yanıt alamayan hasta görülmediği için vicdan azabı hisseder ve bu durum anksiyeteye sebebiyet verir.
  • Kilo Kaybı: Cotard sendromuna sahip hastalar kendilerini ölü hissettiği için beslenmek istemez. Bu durum belli bir süre sonra kilo kaybıyla sonuçlanır.
  • Öz Bakım Yetersizliği: Cotard sendromuna sahip hastalar kendilerini ölü hissettiği ve etrafındaki insanlara uzak hissettiği için öz bakımına önem vermez. Cotard sendromuna sahip hastalar aylarca banyo yapmadan ve diş fırçalamadan durabilir.

Cotard Sendromu Nedenleri Nelerdir?

Cotard sendromu vakalarına kesin olarak hangi etkenin yol açtığı bilinmemektedir. Ancak beynin genel yapısını ve işlevini etkileyecek her türlü durum cotard sendromuna yol açabilir. Bu durumlar;

Cotard sendromu toplumda çok nadir görülür, bu zamana kadar dünyada yaklaşık 100 kişiye bu hastalık tanısı konmuştur. Bu yüzden cotard sendromunun varlığı hekim tarafından iyi araştırılmalı ve buna yönelik tedavi uygulanmalıdır.

Cotard Sendromu Teşhisi

Cotard sendromuna sahip hastalar çoğunlukla hastaneye başvurmak istemez. Ailelerine ve etrafındaki insanlara aslında ölü olduklarını, vücudunun belli bölgelerinin ve iç organlarının çürümeye başladığından bahsederler. Bu durumda hastanın ailesi hastayı psikiyatri uzmanına getirir. Psikiyatri uzmanı hastalığın tanısını Anamnez ve Fizik Muayene ile koyar.

Anamnez hastanın hastalığı hakkında var olan şikayetlerini dile getirmesidir. Cotard sendromuna sahip hastalar hekimle iletişime geçmez. Bu yüzden hekim anamnezi hastanın ailesinden alır. Aileye hastanın ne kadar zamandır bu durumda olduğunu, yakın zamanda kendisini etkileyecek büyük bir olayın olup olmadığını, hastanın uyku düzenini ve yeme alışkanlıklarını sorgular. Ardından fizik muayeneye geçer.

Fizik muayenede hekim hastanın nörolojik muayenesini yapıp herhangi bir problem olup olmadığına bakar. Hastanın genel durumu hakkında fikir edinilir.

Bazen cotard sendromuna sahip hastalarda nörolojik anormallikler saptanabilir. Bu durumda hastada beyin kanaması, beyin tümörü ya da beyne giden bir emboliden(pıhtıdan) şüphelenilir. Bu hastalıkların belirtisi gözlemlendiğinde Manyetik Rezonans Görüntüleme yöntemi yapılır. Bu işlem manyetik alanın kullanılıp görüntü oluşumunu sağladığı bir görüntüleme yöntemidir.

Cotard Sendromu Tedavisi

Cotard sendromu toplumda çok nadir karşılaşıldığı için tanısı oldukça zor olan hastalıklardandır. Ancak tanı konulduğunda tedavi uygulanabilen bir hastalıktır. Cotard sendromunun tedavisinde hastada var olan nihilistik hezeyanlar, anhedoni, içe kapanıklık, intihara meyil, depresyon, anksiyete gibi semptomları iyileştirmeye yönelik Medikal Tedavi uygulaması yapılır. Medikal tedavi uygulamasında kullanılacak ilaçlar hastanın yaşına, genel durumuna ve ek hastalıklarına göre farklılık gösterir.

Medikal tedavi uygulanamayan ya da medikal tedaviye yanıt alınamayan hastalarda EKT (Elektrokonvülsif Tedavi) işlemi yapılır. Bu işlem halk arasında beyine elektrik uyarımı veya elektroşok tedavisi olarak da bilinmektedir.

Elektrokonvülsif tedavide hastaya kasları gevşetecek ve uykuya daldıracak anestezik ilaçlar verilir. Sonrasında kafa bölgesine bağlanan 2 elektrotla hastanın beynine birkaç saniye elektrik akımı verilir. Bu elektrik akımı beynin aktivitesini arttırır ve beyinden bazı kimyasalların salgılanmasını sağlar. Elektrokonvülsif tedavi yaklaşık 5 dakika süren bir işlemdir, yarım saat içinde hasta uyandırılmış olur.

Elektrokonvülsif tedavinin en önemli yan etkisi geçici hafıza kaybıdır. Ancak bu durum birkaç gün içerisinde düzelir.

Cotard Sendromu Tedavi Edilmezse Ne Gibi Komplikasyonlara Yol Açar?

Cotard sendromuna sahip hastalarda içe kapanıklık, mutsuzluk, depresyon, anksiyete, nihilistik hezeyanlar gibi semptomlar görülür. Ancak hastalarda en çok korkulan semptom intihara meyil durumudur. Bu hastalığa sahip hastalar tedavi edilmezse hayatlarında mutlaka bir kere intihara teşebbüs ederler. Bu durum hem hastanın kendisi hem de ailesi açısından oldukça üzücü bir durumdur. Bu yüzden cotard sendromundan şüphelenildiği durumlarda hasta mutlaka muayene edilmeli ve tedavi altına alınmalıdır.

Cotard Sendromuna Ne İyi Gelir? Ne İyi Gelmez?

Cotard sendromuna sahip hastalar yoğun depresyon, anksiyete, intihar düşünceleri, nihilistik hezeyanlar gibi semptomlara sahiptir. Bu hastalara uygulanacak bazı uygulamalar hastalığın daha kolay atlatılmasında mühimdir. Bu uygulamalar;

  • Cotard sendromuna sahip hastalar hayatlarının belli bir döneminde mutlaka intihara teşebbüs ederler. Bu hastaların yaralanmasını engellemek adına kesici ve delici aletler, haplar, sert nesneler ortalıkta bırakılmamalıdır.
  • Cotard sendromuna sahip hastaları intihar teşebbüsünden korumak adına yalnız bırakmamalı ve çevresindeki insanlar tarafından sevildiği hissettirilmelidir.
  • Cotard sendromuna sahip hastalar beslenme ve öz bakım konusunda oldukça kötüdür. Bu durumdaki hastaları rencide etmeden yemek yemeye zorlamalı ve kişisel bakımları yaptırılmalıdır.
  • Cotard sendromuna sahip hastalarda yaşanan nihilistik hezeyanlarla (kendini yada vücudunun bir bölümünü ölü hissetme durumuyla alakalı) dalga geçilmemelidir. Bu durum hastanın intihara teşebbüs riskini oldukça azaltır.

Cotard Sendromunda Kullanılan İlaçlar

Cotard sendromunun esas tedavisi medikal tedavi uygulamalarıdır. Medikal tedavide seçilecek ilaç türü hastanın yaşına, genel durumuna ve ek hastalıklarına göre belirlenir. Medikal tedavi uygulanamayan ya da medikal tedaviye yanıt alınamayan hastalarda elektrokonvülsif tedaviye başvurulur. Cotard sendromunun medikal tedavisinde kullanılan ilaçlar şunlardır:

  • Trisiklik Antidepresanlar: Bu ilaçlar hastada var olan nihilistik hezeyanlar, depresyon, anksiyete bozuklukları gibi durumlarda kullanılır. İçerik olarak amitriptilin, klomipramin, imipramin gibi maddeleri barındıran bu ilaçların en sık görülen yan etkisi ağız kuruluğu, idrara çıkamama, kabızlık, kilo artışı, cinsel isteksizlik, cilt kuruluğu ve tansiyon düşüklüğü gibi semptomlardır. Bu semptomlar hastanın tahammül edemeyeceği derecede ise hekimle irtibata geçilmelidir.
  • Selektif Serotonin Reuptake İnhibitörleri (SSRI): Bu ilaçlar hastada var olan anksiyete, anhedoni, içe kapanıklık gibi semptomların düzeltilmesinde rol oynar. İçerik olarak fluoksetin, essitolopram, paroksetin, fluvoksamin, sertralin gibi maddeleri barındıran bu ilaçların en sık görülen yan etkileri cinsel isteksizlik, bulantı, kusma, iştahsızlık gibi semptomlardır. Bu semptomlar kişiyi rahatsız edecek düzeye ulaşırsa hekime başvurulmalıdır.
  • Serotonin Noradrenalin Reuptake İnhibitörleri (SNRI): Bu ilaçlar da selektif serotonin reuptake inhibitörlerine benzer şekilde hastada var olan anhedoni, içe kapanıklık, depresyon gibi semptomlarını hafifletmek için kullanılır. İçerik olarak venlafaksin ve duloksetin gibi maddeler içeren bu ilaçların en sık görülen yan etkileri hipertansiyon (tansiyon yüksekliği) ve  cinsel iktidarsızlık gibi semptomlardır. Bu semptomlar hastayı rahatsız edecek düzeye ulaştığında hastaneye başvurulmalıdır.
  • Atipik Antidepresanlar: Bu ilaçlar da cotard sendromunda kullanılan diğer ilaçlara benzer şekilde kişide bulunan anhedoni, depresyon ve anksiyete belirtilerini düzeltmek için kullanılır. İçerik olarak trazedon, tioneptin gibi maddeleri barındıran bu ilaçların en sık görülen yan etkisi ağrılı ereksiyon (sertleşme) problemidir. Diğer antidepresan ilaçların aksine kilo artışı yapmaz.
  • Mono Amin Oksidaz (MAO) İnhibitörleri: Bu ilaçlar hastada var olan depresyon, nihilistik hezeyanlar ve anksiyetenin düzeltilmesinde kullanılır. İçerik olarak maklobemid adlı maddeyi barındıran bu ilaçlar peynir, bira gibi mayalanmış gıdalarla birlikte alınmamalıdır.

Cotard Sendromunda Hangi Doktora Gidilir?

Cotard sendromuna tanı koyan ve gerekli tedaviyi uygulayan bölüm Psikiyatri bölümüdür. Psikiyatri hekimi hastayı detaylıca muayene eder, hastanın kendisi ve ailesiyle görüşme sağlayıp hastaya tanı koyar ve tedaviye başlar.

Hastalar bazen intihara teşebbüs durumunda acil servise getirilebilirler. Acil servis hekimi hastaya ilk müdahaleyi yaptıktan sonra ailesiyle ve kendisiyle detaylıca konuşur. Psikiyatrik bir hastalıktan şüphelendiği durumda hastayı Psikiyatri bölümüne sevk eder.

Cotard sendromuna sahip hastalar kendilerini ölü gibi hissettikleri için hekime başvurmak istemezler. Bu durumda hastanın ailesi hastada içe kapanıklık, hayattan zevk almama, intihara teşebbüs, depresyon, anksiyete gibi belirtilerinin varlığında vakit kaybetmeden hekime başvurmalıdır.

Makaleyi faydalı buldun mu?
1
0
Makeleyi Paylaşın

Cotard Sendromu ile İlgili Sıkça Sorulan Sorular

Cotard sendromu kaç günde iyileşir?

Cotard sendromunun tedavisi medikal tedavi uygulamaları ile yapılır. Medikal tedavi uygulamalarına yanıt alınamayan veya medikal tedavi uygulanamayan kişilerde elektrokonvülsif tedavi uygulaması yapılır. Kişide bulunan semptomlar ve tedavinin düzeyine bağlı olarak 6 ay ile 1 yıl arasında bir sürede hastada ciddi bir düzelme beklenir.

Dr. Büşra Ular