Artikülasyon Bozukluğu

Artikülasyon Bozukluğunda kişi konuştuğu dile ait bazı sesleri uygun şekilde üretememesi olup tedavisi için dil ve konuşma terapileri kullanılmaktadır.

Artikülasyon Bozukluğu Nedir?

Konuşma seslerini dil, çene, dişler, dudaklar ve damak aracılığıyla çıkarma işlemine artikülasyon (sesletim-eklemleme) denir. Artikülasyon bozukluğu, konuşma bozukluğunun alt tiplerinden biridir. Kişinin kelimeleri yanlış veya eksik telaffuz etmesi durumu olarak açıklanabilir. Çocuklarda görülen konuşma bozuklukları içinde en sık görüleni artikülasyon bozukluğudur. Artikülasyon bozukluğu varlığından söz edebilmek için kişinin çıkaramadığı ya da yanlış çıkardığı seslerin akranları tarafından net bir şekilde çıkarılabiliyor olması gereklidir.

Seslerin çıkışında artikülatör dediğimiz organlar görev alır. Bunlar dil, çene, dişler, dudaklar ve damaktır.  Temel seslerin çıkışında bu artikülatör organların yanlış pozisyonlara girmesi veya bu organlardaki yapısal anomaliler artikülasyon bozukluğunu meydana getirir. Bozukluğun derecesi kişiden kişiye değişim gösterebilmektedir.

Artikülasyon bozukluğuna sahip hastaların genelde “r,s,ş” harflerinin telaffuzunda sorunlar yaşadığı görülmektedir. Örneğin kişi “sarı” yerine “sayı” der. Dolayısıyla bireyin etrafındakilerce anlaşılması zorlaşır. Bu gibi durumlar bireyin sosyal yaşamını ve dolayısıyla psikolojik durumunu oldukça etkilemektedir. Bu nedenle bu hastalarda artikülasyon bozukluğunun tedavisinin yanı sıra psikolojik destek alması da önerilir.

Artikülasyon Bozukluğu Belirtileri Nelerdir?

Artikülasyon bozukluğu kişinin konuşması esnasında kolaylıkla fark edilebilen bir durumdur. Artikülasyon bozukluğuna sahip kişilerin konuşmasında dört temel hata olduğu görülmüştür. Bu hatalar atlama, yerine koyma, ekleme ve çarpıtmadır.

Kısaca açıklayacak olursak;

  • Atlama, kelimenin içindeki bazı harflerin atlanarak telaffuz edilmesidir. Örneğin kişi “televizyon” yerine “telezon” der.
  • Yerine koyma, kelimenin içindeki herhangi bir harfin yerine başka bir harf kullanılarak telaffuz edilmesidir. Örneğin kişi “sepet” yerine “şepet” der.
  • Ekleme, kelimenin barındırmadığı bir harfi ekleyerek telaffuz edilmesidir. Örneğin kişi “pilav” yerine “pilyav” der.
  • Çarpıtma, kelimenin doğru olarak değil fakat doğrusuna yakın bir şekilde telaffuz edilmesidir. Örneğin kişi “ekmek” yerine “eppek” der.

Artikülasyon Bozukluğu Nedenleri Nelerdir?

Yapılan çalışmalar artikülasyon bozukluğunun konuşma organlarındaki yapısal bir bozukluktan kaynaklanabileceği gibi belirli bir fiziksel özür olmadan da gelişebildiğini göstermiştir. Artikülasyon bozukluğunun sebeplerini iki temel gruba ayıracak olursak bunlar yapısal ve işlevsel nedenler olacaktır.

Artikülasyon bozukluğuna sebep olan yapısal (organik) nedenlere değinecek olursak;

  • En sık görülen dudak yapısı bozukluğu üst dudak yarığıdır (tavşan dudak). Tavşan dudak anomalisine sahip bireylerin özellikle “p,b,m,v,f” seslerini yanlış çıkardıkları tespit edilmiştir.
  • Dudak yapısı normalden çok ince ya da çok kalın olan bireylerin de bazı sesleri hatalı çıkardığı görülmüştür.
  • Dişler artikülatör organların başında gelmektedir. Öyleyse dişlerin eksikliği, yapısal bozukluğu gibi durumlar da seslerin hatalı çıkmasına sebep olacaktır. Diş noksanlığı durumunda özellikle “s,ş,f” seslerinin hatalı çıktığı gözlenmiştir.   
  • Diğer bir artikülatör organ olan çenenin konumunun ve sağa, sola, yukarı, aşağı hareketlerinin sınırlı olmasının artikülasyon bozukluğuna sebep olduğu tespit edilmiştir.
  • Bireyin dilinin, dil yatağına ya da dil boşluğuna oranla daha büyük ya da daha küçük olmasının artikülasyon bozukluğu oluşmasına sebep olduğu tespit edilmiştir. Aynı zamanda dil bağının öne doğru çok uzanmış olması, dil kasları ve sinirlerinin bozukluğu, dil ucunun fazla küt olması ve dilde oluşan yaraların da artikülasyon bozukluğu oluşmasına neden olduğu görülmüştür.
  • Damak yapısının fazla düz olması ya da damağın olması gerekenden yukarı konumlanmış olması artikülasyon bozukluğuna sebep olan başka bir sebeptir. Yumuşak damak denen organın gereken yumuşaklıktan yoksun olması da bu duruma sebep olabilir.
  • Uvulanın (küçük dil) çok küçük olması, hatalı konumlanmış olması ve üzerinde oluşan yaraların da seslerin hatalı çıkasına sebep olduğu gözlenmiştir.
  • Yapılan çalışmalarda burun kemiğinin eğri veya kırık olmasının ve burun mukozasında (iç tabaka) et parçası olmasının da artikülasyon bozukluğuna sebep olabileceği tespit edilmiştir.

Artikülasyon bozukluğuna sebep olan işlevsel (fonksiyonel) nedenlere değinecek olursak;

  • İşitme engeline sahip kişilerde artikülasyon bozukluğu kaçınılmaz bir durumdur. İşitme engelinin türü ve derecesi ile artikülasyon bozukluğu paralellik gösterir.
  • Yapılan çalışmalarda zeka geriliğine sahip bireylerde özrün derecesine paralel olarak artan artikülasyon bozukluğu saptanmıştır. Öte yandan zeka seviyesi artikülasyon bozukluğunun tedavisinde de çok önemli yer kaplamaktadır.
  • Hiçbir özür varlığı olmadan, sadece yanlış öğrenmeye bağlı olarak da artikülasyon bozukluğu oluşabilir. Bu durum bireyin içinde bulunduğu ortamın sosyoekonomik düzeyine ve ailede konuşulan dile bağlı olarak gelişir.
  • Duygusal çatışma varlığında artikülasyon bozukluğu gelişebildiği saptanmıştır. Yapılan çalışmalar düzeltilmesi en zor artikülasyon bozukluğu türünün duygusal çatışma varlığı olduğunu kaydetmiştir. Bu tür olgularda sadece artikülasyon bozukluğuna yönelik değil ruhsal sağaltıma yönelik de tedavi uygulanmalıdır.

Artikülasyon Bozukluğu Teşhisi

Her dilin kendine ait ses birimleri vardır. Yapılan çalışmalar bu birimlerin edinim dönemlerinin farklı olduğunu göstermiştir. Çocuklukta içinde bulunulan ortamda konuşulan dil öğrenilmeye çalışılırken,  o dile ait ses birimlerinin çıkarılma şekli ve sırası çok önemlidir. Türkçede “b,d,m” gibi seslerin 2-3 yaş civarında çıkarılabildiği, “r,z” gibi zor seslerin ise daha ileri yaşlarda çıkarılabildiği tespit edilmiştir. Yapılan çalışmalar, Türkçede tüm seslerin 4-5 yaş civarında tamamen çıkarılabileceğini göstermiştir.

Artikülasyon bozukluğu varlığından söz edebilmek için kişinin çıkaramadığı ya da yanlış çıkardığı seslerin akranları tarafından net bir şekilde çıkarılabiliyor olması gereklidir. Konuşma bozukluğu olduğu düşünülen kişide artikülasyon bozukluğu tanısı artikülasyon bozukluğu testi ile konur. Artikülasyon bozukluğu teşhisi için birçok test oluşturulmuştur.

Bunlardan biri Ankara Artikülasyon Testi’dir (AAT). AAT’nin özelliklerinden bahsedecek olursak;

  • AAT 2-12 yaş grubundaki çocukların Türkçedeki sesleri doğru şekilde çıkarıp çıkaramadığının tespiti için üretilmiş ve standardize edilmiştir. Test, 2-12 yaş grubundaki yaklaşık 3000 çocuğa uygulanarak standardize edilmiştir.
  • Bu testte 47 resim ve bu resimlerden tanımlanacak 53 kelime bulunmaktadır. Bu kelimeler, tüm fonemleri (ses birimlerini) 5 ayrı pozisyonda içermektedir. Bu pozisyonlar sözcük başı, sonu ve sözcük içindeki 3 ayrı pozisyondur.
  • Test; resimli yüzü çocuklara, sorulacak sorular ve gerekli ipuçları testi yapan kişiye bakacak şekilde uygulanır.
  • Bu testin iki kullanılış amacı vardır: tarama ve çocuğun fonolojik (ses bilimi alakalı) gelişiminin ayrıntılı değerlendirilmesi.
  • Test uygulandıktan sonra çocuğun sesleri çıkarırken yaptığı bütün hatalar toplanır. Daha sonra kendi yaş grubundaki standart puanlara göre değerlendirilir. Sonuca göre uzman kişi tedaviyi nasıl yönlendireceğine karar verir.

Artikülasyon Bozukluğu Tedavisi

 Artikülasyon bozukluğu tespit edilen kişinin tedavi planı 3 ana aşamada toparlanabilir:

Bozukluğa sebep olan nedeni saptama: Artikülatör organlarda yapısal bir bozukluk söz konusuysa bozukluğu onarmaya yönelik bir tedavi uygulanır. Örneğin hastada tavşan dudak varsa Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi bölümü dudaktaki yarığı cerrahi yöntemle düzeltir. Hastada işitme engeli söz konusuysa, işitme cihazı kullanımı ile konuşmanın kişi tarafından duyularak daha doğru olması sağlanmaya çalışılır. Hastada zeka geriliği varsa tedavide zeka düzeyinden olabildiğince yararlanılmaya çalışılır ve terapi planı zeka düzeyine uygun olarak düzenlenir. Kişinin yaşadığı ortamda duygusal bir çatışma varlığı söz konusuysa Psikiyatri bölümüyle entegre bir çalışma yürütülür.

Hastanın bu durumun farkında olmasını sağlama: Kişiyi rencide etmeden, çocuksa özellikle dikkat ederek, bazı sesleri yanlış çıkardığı anlatılır. Hangi sesleri hatalı çıkardığının listesi yapılır. Hekim, terapist ve hastanın birlikte uyum içinde olması sağlanır.

Hatalı çıkarılan seslerin doğru çıkarılmasını sağlama: Hastanın hatalı çıkardığı sesleri düzeltmeye yönelik artikülasyon bozukluğu egzersizleri yapılır. Hastanın artikülatör organlarının gerektiği gibi çalışmadığı tespit edilirse bu sorunu düzeltmeye yönelik birtakım egzersizler uygulanır. Bunlar; üfleme, yalama, ıslık çalma, dil yuvarlama, dişleri birbirine vurma, sakız çiğneme, dudakları uzunlamasına ve enlemesine açıp kapama çalışmalarıdır. Bu çalışmalarla hastanın sesleri düzgün çıkarabilmesi için gerekli olan fizyolojik düzenek korunmuş olur. Daha sonra seslerin doğru çıkarılması için sürekli egzersiz yapılması planlanır. Örneğin hasta yanlış çıkardığı seslerin doğrularını sürekli dinlemeli, ayna karşısında sesleri doğru çıkarmaya çalışarak pratik yapmalı ve akıcı bir şekilde tekerleme söylemeye çalışmalıdır. 

Artikülasyon bozukluğu için tekerlemelere örnek verecek olursak:

  • Özellikle özerklik üzerine Özdemir’e özgü, özgün ve özgül özellikleri izleyen Özbekli Özkan’la, Özakman, Izgan, Uzken, Özülken, Ozanlara uzanarak ezeli üzüntülerini azalttılar, azalttılar; sonra da kuşları azat ederek yan gelip yattılar.
  • Uluborlulu utangaç Ulviye ile Urlalı uğursuz Ulvi uğraşa uğraşa Urfa’daki urgancılara uzun uzun, ulam ulam urgan sattılar.
  • Pınarbaşı’nın pimpirik pompacısı Pötgürgeli pazvantoğlu pusatçı, paskalyadan palaskasız pisbıyık paskal Pasin, pülümürlülere pülverizatörün Türkçesini satmış. Pülverizatörün Türkçesi mi ne? Püskürteç.

Artikülasyon Bozukluğu Tedavi Edilmezse

Bazı ebeveynler artikülasyon bozukluğunun zamanla ya da okuma yazmanın öğrenilmesiyle düzeleceği gibi büyük bir yanılgıya kapılırlar. Artikülasyon bozukluğu kendi kendine düzelen bir durum değildir. Mutlaka bir uzman kontrolünde tedavi edilmelidir. Erken yaşlarda fark edilmeyen, fark edildiği halde tedavi edilmeyen ya da tedavisi yarım bırakılan artikülasyon bozukluğu, kişinin hayatında hem sosyal hem psikolojik açıdan birçok açıdan olumsuzluklar oluşturur. Artikülasyon bozukluğu olan çocuk hastada konuşma kaygısı gelişir. Etrafındaki diğer çocukların tepkilerinden çekindiği için zamanla sosyal fobi ve okul fobisi de gelişebilir. Bu durum hem çocuğun kendisi hem ailesi için zor şartlar oluşmasına sebep olmaktadır.

Artikülasyon Bozukluğuna Neler İyi Gelir, Nelerden Kaçınılmalıdır?

Artikülasyon bozukluğu bir tür konuşma bozukluğu olduğu için hastaya doğru sesleri çıkarmaya yönelik egzersizler tavsiye edilir. Hastanın yukarıda bahsedilen bu egzersizleri düzenli olarak, yılmadan yapması gerekmektedir. Tedavi edilmediği takdirde düzelmeyen bir durum olduğu için tedavi asla yarım bırakılmamalıdır. Çocuğun ailesi ve öğretmenine de bu durumda büyük bir rol düşer. Çocukla özel olarak ilgilenilmeli, hatalı seslerin doğruları yanında sürekli telaffuz edilmeli ve gerekli egzersizler yaptırılmalı. Çocuk hastaya, gerekirse ailesiyle birlikte psikolojik destek alması da tavsiye edilir.

Artikülasyon Bozukluğunun Ameliyatı

Artikülasyon bozukluğunun tedavisinde spesifik olarak cerrahinin yeri yoktur. Ancak artikülatör organlardaki yapısal bir anomali varlığında bu durumu düzeltmeye yönelik cerrahi planlama yapılır. Daha sonra artikülasyon bozukluğunun esas tedavisi olan konuşma egzersizleri tedaviye eklenir.Yapısal anomaliler içinde en sık görüleni yarık dudaktır (tavşan dudak). Yarık dudak ameliyatının başarılı bir şekilde uygulanabilmesi için bebeğin en az 10 haftalık ve en az 5 kg ağırlığında olması gerekir. Ameliyat süresi 2-4 saat aralığında değişmekte olup, ameliyat genel anestezi altında uygulanır. Bebeğin ameliyattan sonra ellerini bir süre dudağına götürüp emmemesi gerekir. Ameliyat dikişleri yaranın durumuna göre 5-7 gün içinde alınır.

Yetişkinlerde Artikülasyon Bozukluğu

Yapılan çalışmalar çocukların 5 yaşına kadar ana dillerindeki tüm sesleri doğru çıkarabilmeleri gerektiğini göstermiştir. Anne-baba çocuğunun bazı sesleri doğru çıkaramadığını fark etmezse, fark ettiği halde zamanla düzelir düşüncesiyle gerekli ilgiyi göstermezse ya da herhangi bir sebeple tedavi yarım bırakılırsa bu durum düzelmez ve kişi yetişkin hale geldiğinde de bu durum varlığını sürdürür. Yani artikülasyon bozukluğu zaman içinde düzelen bir durum değildir.

Çocuklukta artikülasyon bozukluğu olmayıp daha sonra geçirilen bir travmaya bağlı olarak da artikülasyon bozukluğu gelişmiş olabilir. Artikülasyon bozukluğunun tedavisine mümkün olan en kısa sürede başlanılması gerekir. Bireyin düzenli olarak artikülasyon bozukluğuna yönelik oluşturulmuş egzersizleri yapması gerekir. Aksi takdirde bu durum düzelmez ve kişinin ruhsal ve psikolojik durumunu oldukça kötü yönde etkiler.

Artikülasyon Bozukluğunda Hangi Doktora Gidilmeli?

Konuşma bozukluğu olan bireyin öncelikle nörolojik muayenesinin yapılması için Nöroloji bölümüne başvurması gerekir. Nöroloji uzmanı, muayenesini tamamladıktan sonra gerekli gördüğü bölüme hastayı sevk eder. Yapısal bir sebep varlığında hastayı anomalinin düzeltilmesi için Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi veya Kulak Burun Boğaz bölümüne sevk eder. Artikülasyon bozukluğunun spesifik tedavisi ile Dil ve Konuşma Terapistliği bölümü ilgilenir. Duygusal çatışma, zeka geriliği gibi durumlarda ise Ruh Sağlığı ve Hastalıkları bölümü ile entegre bir çalışma yürütülür.

Makaleyi faydalı buldun mu?
0
0
Makeleyi Paylaşın

Artikülasyon Bozukluğu ile İlgili Sıkça Sorulan Sorular

Artikülasyon bozukluğu nasıl giderilir?

Artikülasyon bozukluğunun tedavisinde ilaç kullanımının bir rolü yoktur. Artikülasyon bozukluğuna sebep olan yapısal (organik) bir neden varlığında ise uzman hekimin gerekli gördüğü şekilde tedavi planlanır. Hastanın artikülatör organlarında yapısal bir anomali olması halinde bu durumun düzeltilmesi için cerrahi operasyonlar uygulanmalıdır.

Hastanın her halükarda artikülasyon bozukluğu için önerilen egzersizlere devam etmesi gerekmektedir. Hastanın konuşma kaygısı ve sosyal fobi gibi psikolojik sıkıntılar yaşaması halinde psikolojik destek alması da gerekir.

Dr. Ülkü Kılıç