Akciğer Enfeksiyonu

Pnömoni akciğer dokusunun genellikle bakteriler, virüsler ve mantarlar gibi mikroorganizmalar tarafından oluşturulan enfeksiyonudur. Genellikle antibiyotikler, ağrı kesiciler ve destek tedavisi uygulanır.

Akciğer Enfeksiyonu Nedir?

Akciğerlerimiz vücudumuz ile dış ortam arasında hava alışverişini yapan organlarımızdır. Bu sebeple dış ortamdan gelen hava ile sürekli temas halinde ve bu hava ile dışarıdan gelecek birçok etkene açıktır. Pnömoni akciğer dokusunun genellikle bakteriler, virüsler ve mantarlar gibi mikroorganizmalar tarafından oluşturulan enfeksiyonudur. Bu etkenler dışında asit veya alkali maddelerin solunmasıyla, vücuda alınan gıdaların soluk borusuna kaçması sonucu oluşan irritasyon ve enfeksiyon gibi dışarıdan başka fiziksel etmenlerin akciğer dokusu üzerinde oluşturduğu harabiyete bağlı gelişebilir. 

Akciğer enfeksiyonları her yaşta görülebilecek bir hastalıktır. Ancak bazı yaş gruplarında daha ağır seyreder. İki yaşın altındaki bebekler ve altmış yaşın üzerindeki erişkinler ağır seyrettiği grupları oluşturmaktadır. Aynı zamanda bu gruplarda ölüm riski yüksektir.

Dünya Sağlık Örgütü (WHO) 'nün verilerine göre ölüme sebebiyet hastalıklar arasında üçüncü sırada, ölüme sebebiyet veren enfeksiyon hastalıkları arasında ise birinci sırada yer almaktadır. Akciğerlerinde yapısal hastalıkları bulunan ve sigara kullanan bireyler arasında pnömoni daha yaygındır ve çok daha ağır seyreder.

Pnömoni; akciğer filmi (radyogram) bulgularına ve pnömoniye sebep olan etkene göre olmak üzere iki ayrı şekilde sınıflanır. Akciğer filmi bulgularına göre sınıflandığında lober, lobüler ve bronkopnömoni olarak 3 başlıkta incelenir. Ancak tedaviyi belirleyen ve yaygın kullanılan sınıflama etkene göre yapılan sınıflamadır. Pnömoniyi etkene göre sınıfladırıldığında viral, bakteriyel ve mantarlara bağlı pnömoniler olmak üzere 3 grupta incelenir.

Akciğer Enfeksiyonu Belirtileri Nelerdir?

Akciğer Enfeksiyonunda belirtiler hastanın yaşına, bağışıklık durumuna ve hastanın akciğerinde başka kronik bir hastalık olup olmamasına göre değişebilir. Pnömonili hastalar hastalığın ilk birkaç gününde soğuk algınlığına benzer semptomlar verirler. Halsizlik, yorgunluk, hafif ateş, boğaz ağrısı, baş ağrısı bu semptomlardandır. İlerleyen günlerde ateş yükselir ve 38 derecenin üzerine çıkar. Nefes darlığı, öksürük, ateşle birlikte titreme, terleme, eklem ve kas ağrıları, sarı yeşil renkli balgam çıkarma gibi belirtiler görülür. Hastalar hırıltılı solurlar. Vücutlarına yeterli oksijen alamadıklarından dudaklarında morarmalar oluşabilir. Nefes alırken burun kanatlarında hareketlenmeler olur. Ayrıca göğüs kafesi üzendeki kaslarda çekilmeler görülebilir. Buraya kadar saydığımız belirtiler tipik pnömonilerde gördüğümüz belirtilerdir. 

Atipik pnömonilerde ise karın ağrısı, bulantı, kusma, ishal, gözlerde kızarıklık, baş ağrısı gibi solunum sistemine ait olmayan bulgular görebiliriz. Bu hastalarda ateş genellikle yükselmez veya hafif yükselir. 

Akciğer Enfeksiyonu Nedenleri Nelerdir?

Pnömoninin temel sebebi solunum sistemimizin maruz kaldığı mikroorganizmaların oluşturduğu enfeksiyonlardır. Bunlar virüsler, bakteriler ve mantarlardır. Hastaların enfeksiyona sebep olan mikroorganizmayı ne şekilde aldığı hastalığın alt tiplerine ayrılmasında önemlidir. 

Bakteriyel Pnömoniler

Hasta pnömoni etkenini günlük yaşamında örneğin evinden, iş yerinden almış ise buna toplum kökenli pnömoni denir. Toplum kökenli pnömonilerde en sık etken pnömokok olarak isimlendirilen S. pneumonia bakterisidir.

Hastanın belirtilerinin ortaya çıkmasından 48 saat öncesinde hastaneye yatış öyküsü varsa veya hastaneye yatıştan 48 saat sonrasında hastada belirti görüldüyse hastane kökenli pnömoni denir. Hastane kökenli pnömonlerde en sık etken P. aeroginosa isimli bakteridir. 

Tipik pnömonilerde en sık bakteriyel etken S. pneumonia'dır. Atipik pnömonilerde sebep mikoplazma, ureoplazma, chlamidophila gibi bakterilerdir.

Viral Pnömoniler

Viral pnömonilerde etken virüslerdir. Beş yaş altındaki hastalarda oluşan pnömonilerin %90 'ı kadarı virüslerden kaynaklıdır. Bu nedenle çocukluk çağında pnömoni tanısı alan çocukların antibiyotik tedavisine büyük oranda ihtiyaç yoktur. Etken olan virüsler rhinovirüs, influenza, parainfluenza, coronavirüs ve adenovirüsler gibi solunum yolu virüsleridir. 

Fungal (Mantarların sebep olduğu) Pnömoniler

Bağışıklığı düşük veya diyabet, hipertansiyon gibi kronik hastalıkları bulunan hastalarda görülür. Etken Candida, Aspergillus, Aktinomiçes gibi mantarlardır. Yeni doğan ve ileri yaşlı hastalarda pnömoni oluşturma ihtimali daha yüksektir.  

Aspirasyon Pnömonisi

Tüketilen yiyecek ve içeceklerin soluk borusuna kaçması sonucu akciğerlerde oluşan enfeksiyona aspirasyon pnömonisi denir. Diğer pnömoni tiplerinde görülen bulgulara ek olarak gıdaların hava yolunu kapatmasına bağlı vücudun oksijensiz kalması ve cilt renginin mavi-mor renklerini alması da sık görülür. Aspirasyon pnömonileri bilinci bulanık hastalarda sık görülür. Bu sebeple uykuya meyile sebep olan ilaç kullananlarda, koma halinde bulunanlarda aspirasyon pnömonisi açısından dikkatli olunmalıdır.

Akciğer Enfeksiyonu Teşhisi

Hastalar hekime ilk başvurduklarında öncelikle detaylı bir anamnez alınır. Hastanın semptomlarının neler olduğu, ne zaman, nasıl başladığı ve nasıl ilerlediği konusunda bilgi alınır. Hastanın ailesinde ve yakın çevresinde benzer şikayetleri olan bireylerin olup olmadığı, hastanın astım, KOAH veya tüberküloz gibi akciğer hastalıklarının olup olmadığı detaylı olarak sorgulanır. Daha sonra hasta muayene edilir.

Hekim hastayı gözlemleyerek muayenesine başlar. Hastanın solumasıyla burun kanatlarının ve göğüs kafesi üzerinde hareketleri değerlendirir. Hastanın cilt renginde herhangi bir değişim olup olmadığını inceler. Muayenenin en önemli basamağı hastanın akciğer seslerinin stetoskop vasıtasıyla dinlenmesidir. Akciğer seslerinde meydana gelen değişme pnömoni tanısı için önemlidir.

Muayene sonrasında hastanın akciğer radyogramı değerlendirilir. Akciğer radyogramı pnömoni tanısı için en önemli basamaktır. Tipik pnömonilerde sadece radyogramla bile tanı koymak mümkündür. Akciğer radyogramında tipik bir görüntü oluşmamışsa veya hekim emin olmak isterse tomografi talebinde bulunabilir. Tomografi daha detaylı inceleme olanağı sunar. Ancak her hasta için gerekli değildir.

Her hastada istenmemekle birlikte hekim akciğer enfeksiyonu bulunan hastada kan örneğinde çalışılan enfeksiyon belirteci olarak kullandığımız tam kan tetkikinde beyaz kan hücresi (WBC) düzeyini ve biyokimya panelinde bulunan CRP, ESH gibi düzeylerini de değerlendirmek isteyebilir. Bu değerler genellikle hastanede tedavi edilen hastalarda değerlendirilir. 

Her hastada kullanımına gerek olmayan bir diğer yöntem ise bakteri kültürüdür. Tedaviye cevap vermeyen hastalarda bakterinin çeşidine karar vermek için kullanılan bir yöntemdir. Sonuç vermesi uzun sürdüğünden pek tercih edilmez. Ancak antibiyotiklere dirençli pnömonisi olan hastalarda değerlendirilir.

Akciğer Enfeksiyonu Tedavisi

Pnömoni tedavisi pnömoniye sebep olan mikroorganizmanın çeşidi, hastanın genel durumu, yaşı, hastada görülen belirtiler ve diğer hastalıkları göz önünde bulundurularak tedavi edilir. Bu değerlendirme yapılırken Pnömoni ağırlık indeksi ve CURB-65 skorlama sistemi kullanılır. 

Pnömoni ağırlık indeksi bu sistemlerden daha detaylı ve yaygın olarak kullanılanılıdır. Bu indekse göre hastanın solunum sayısı, nabzı, bilinç durumu, yaşı, kan basıncı; kanser, kalp yetmezliği, böbrek hastalığı ve karaciğer hastalığı gibi kronik hastalıklarının olup olmadığı değerlendirilir. Bu değerlendirmeler sonucunda hastanın tedavisinin nasıl ve nerede süreceğine karar verilir.

Daha sonra pnömoninin hastane kaynaklı olup olmadığı araştırılır. Toplum kökenli pnömonilerde genellikle penisilin türevi antibiyotikler yeterli olur. Hastane kökenli pnömonilerde etken mikroorganizma dirençli olduğundan penisilinler yeterli olmaz. Daha etkili bir ilaç grubu olan sefalosporinler kullanılır. Hastalara ağrı kesici ve ateş düşürücü ilaçlar da verilebilir.

Altmış beş yaşın üzerinde ve iki yaşın altındaki hastaların hastanede tedavisi daha uygundur. Hastaların oksijen değerlerinin düşmesi (oksijen saturasyonu) veya hastanın diğer yaşamsal bulgularının (ateş, nabız, solunum sayısı) kötüye gitmesi halinde yoğun bakım şartlarında ve solunum destek üniteleriyle tedavi edilmesi gerekebilir.

Viral pnömonilerde genellikle sadece destek tedavi (ateş düşürücü, ağrı kesici ve sıvı tedavisi) yeterli olur. Genel durumu bozuk hastalarda antiviral ilaçlar kullanılabilir. 

Akciğer Enfeksiyonu Tedavi Edilmezse

Bakteriyel pnömonilerde antibiyotik tedavisi şarttır. Antibiyotiklerin doktor kontrolünde ve düzenli olarak kullanılması gerekir. Düzensiz ve yetersiz dozda antibiyotik kullanımı pnömoniye sebep olan mikroorganizmanın direnç geliştirmesine sebep olabilir. Ayrıca tedavi edilmeyen bakteriyel pnömoniler sepsis değimiz yaygın enfeksiyon tablosuna ileri evrede ise şok tablosuna yol açtığından ölüm riski bulunur. 

Viral pömoniler hafif seyreden hastalarda sadece destek tedavi ve istirahatle iyileşebilir. Ancak ek hastalığı olan veya genel durumu bozuk hastalarda viral pnömonilerde öldürücü olabilir. 

Akciğer Enfeksiyonuna Ne İyi Gelir?

Hastaların bu dönemde yatak istirahinde olmaları iyileşmelerini hızlandırır. Tedavi süresince hastanın yeterli sıvı alması ve dengeli beslenmesi iyileşme sürecine büyük katkı sağlar. Ayrıca hastanın istirahat ettiği odanın sık sık havalandırılmalıdır.

Akciğer Enfeksiyonu İlaçları

Bakteriyel pnömonilerde antibiyotik ilaçlar kullanılır. Toplum kökenli pnömonilerde penisilin grubu antibiyotiklerden ampisilin, amoksisilin, metisilin kullanılabilir.  

Hastane kaynaklı pnömonilerde sefalosporinlerden seftriakson, sefotaksim, eftazidim; karbapenemlerden meropenem, ertapenem gibi daha güçlü antibiyotikler kullanılır. Hastanın ateşinin düşürülmesi ve ağrılarının dindirilmesi için parasetamol veya ibuprofen kullanılır. 

Hastanın öksürüğü ve balgamı için N-Asetil Sistein reçete edilebilir.

Hamilelikte Akciğer Enfeksiyonu

Hamilelik döneminde görülen pnömoni olgularında hastalığın seyri biraz daha ağır olabilir. Bu hastalara tanı koyarken kullandığımız akciğer radyogramı ve tomografi gebe hastalarda bebeğin gelişimine zarar verdiğinden kullanılmaz. Tanı genellikle hastanın anamnezi ve muayene bulguları ile konur. Ayrıca gebe hastalara diğer hastalara verdiğimiz ilaçlardan bazılarını yine bebeğin gelişimini etkilemesinden dolayı verilmez. Hekim hastaya ilaç verirken ilacın gebelik kategorisini de göz önünde bulundurur.

Çocuklarda Akciğer Enfeksiyonu

Çocuk hastalarda pnömoni bulguları erişkinlerdeki gibidir. Erişkinlerden farklı olarak çocuklarda etken genellikle virüslerdir. Bu sebeple her zaman öksürük, yüksek ateş, titreme gibi tipik pnömoni bulgularını göremeyebiliriz. Baş ağrısı, gözlerde kızarıklık, karın ağrısı, kusma gibi bulgular çocuklarda daha yaygındır. Çocuklar yetişkinlere göre daha hızlı solunum yaptığından yetişkinlerde 20'nin üzerindeki solunum sayısı şüpheli iken çocuklarda 40' ın üstündeki solunum sayıları şüphelidir. Burun kanatlarının solunuma katılması çocuklarda daha belirgindir.

Ateş düşük veya normal seyrediyorsa etkenin virüs olma ihtimali artar. Bu sebeple tedavide antibiyotikler ilk tercih değildir. Genellikle destek tedavi ve istirahat yeterlidir. Genel durumu bozuk ve tekrarlayan pnömoni atakları yaşamış çocuklar hastanede tedavi edilir. 

Bebeklerde Akciğer Enfeksiyonu

Yenidoğan dediğimiz yaşamının ilk bir ayında olan bebeklerde en çok doğum esnasında annenin doğum kanalında bulunan grup B streptokoklar ve gram negatif enterik bakterilerin sebep olduğu pnömoniler görülür. Bu bakteriler basit antibiyotiklere dirençlidir. Bu nedenle antibiyotikler ikili kombinasyonlar halinde kullanılır. En çok kullanılan kombinasyon aminoglikozitler+ampisilin şeklindeki kombinsayonlardır.

Yenidoğan bebeklerde akciğer enfeksiyonu her zaman hastanede çoğunlukla yenidoğan yoğun bakım ünitesinde tedavi edilir. Yenidoğanların bağışıklık sistemleri henüz yeterli gelişimi göstermediğinden hastalık ağır seyrederken belirti göstermeyebilir. Yenidoğan bebeklerde göğüs kafesi kaslarının çekilmesi, burun kanatlarının solunuma dahil olması ve dudaklarda, ağız içinde ve çevresinde oluşan mavi mor renklenme çok önemlidir bazen tek bulgu bunlar olabilir. Burada hekimin dikkati çok önemlidir. Bu hastalarda tanı konmak için akciğer radyogramı yerine tüm vücudu görüntüleyen babygram isimli radyogramı kullanılır.

Hastanın oksijen düzeyinin takibi çok önemlidir. Oksijen desteğine ihtiyaç duyabilir. Yenidoğan döneminde yeterli oksijen desteği olmayan bebeklerde motor ve mental gelişim bozuklukları görülebilir ve bu bozukluklar geri dönüşümsüzdür.

Yenidoğan bebeklerin akciğer enfeksiyolarına menenjit yani beyin zarı enfeksiyonu ve sepsiste eşlik edebilir. Bu sebeple hastaların nörolojik muayeneleri de mutlaka yapılmalıdır.

Yaşlılarda Akciğer Enfeksiyonu

Yaşlı Hastalarda vücudun bağışıklığının azalmasıyla dışarıdan aldığımız mikroorganizmalara karşı koyma gücü de azalır. Ayrıca kalp hastalıkları, karaciğer hastalıkları, akciğer hastalıkları, böbrek hastalıkları ve diyabet gibi birçok kronik hastalıkları da bulunduğundan yaşlıların enfeksiyon hastalıklarına yakalanma ve bu hastalıklardan ölüm riski genç yetişkinlerden daha fazladır. 

Yaşlılarda Akciğer enfeksiyonlarında azalmış bağışıklık yanıtından dolayı bütün belirtilere çok hafif seyreder. Ateş düşük seyreder veya normaldir. Öksürük genellikle olmaz veya çok hafiftir. Bu yüzden hastalığın farkına varmak zordur. Bakım veren kişinin hasta bireyi çok iyi gözlemlemesi gerekir.

Genç yetişkinlerden farklı olarak yaşlılarda pnömoni sınıflamasında bakım evi kökenli pnömoni diye üçüncü bir başlıkta eklenerek sınıflandırılır. Bakım evlerinde kalan yaşlı bireylerin pnömoniye yakalanma ihtimalleri diğer bireylere oranla üç kat fazladır. Ayrıca bakımevlerinde salgına dönüşme riskide çok yüksektir. 

Yaşlı hastalarda tedavi başarısı elde etmek çok güçtür. Bu sebeple yapılacak en iyi tedavi önlemektir. Bireylerin belirli aralıklarla açık havaya çıkmaları veya odalarını havalandırmaları, dengeli beslenmeleri, kronik hastalıklarının kontrol altında tutmalaları ve özellikle sigara gibi alışkanlarından uzaklaşmaları yaşlıları pnömoniden ve pnömoniye bağlı ölümden korunmaları için en uygulanabilir yöntemdir.

Akciğer Enfeksiyonu için Hangi Doktora Gidilir?

Akciğer hastalıklarının önemli bir kısmı Göğüs Hastalıkları kliniklerince takip ve tedavi edilir. Hasta ateş, titreme, halsizlik, yorgunluk, nefes darlığı, balgamlı öksürük gibi semptomları olduğunda Göğüs Hastalıkları hekimine başvurmalıdır.

Makaleyi faydalı buldun mu?
4
0
Makeleyi Paylaşın

Akciğer Enfeksiyonu ile İlgili Sıkça Sorulan Sorular

Akciğer enfeksiyonu nasıl temizlenir ?

Akciğer enfeksiyonu geçiren hastalar yeterli ve düzenli bir tedavi ile iyileşirler. Ancak hastalığı ağır atlatan veya tedavisi tamamlanmamış hastalarda kalıcı akciğer hasarı oluşabilir.  Bu noktada özellikle antibiyotik tedavisi alan hastanın ilaçlarına ve doktor kontrollerine hassasiyet göstermesi çok önemlidir.  

Dr. Emine Engin

Akciğer enfeksiyonları nelere yol açar?

Akciğer enfeksiyonlarının en önemli komplikasyonları; sepsis olarak adlandırılan yaygın enfeksiyon tablosu, solunum yetmezliği, kalıcı akciğer hasarı ve ölümdür. Akciğerinde hasar oluşan hastalarda enfeksiyon kronikleşebilir. Tekrarlayan enfeksiyonları hasta normal bireylere göre daha ağır atlatır.  

Dr. Emine Engin

Akciğer enfeksiyonu öldürür mü?

Akciğer enfeksiyonları solunum yetmezliğine ve yaygın vücut enfeksiyonuna sebep olarak ölümcül seyredebilir. Örneğin içinde bulunduğumuz pandeminin etken virüsü olan SARS-CoV-2 virüsünün oluşturduğu COVID-19 hastalığı akciğer enfeksiyonuna sebep olarak solunum yetmezliği oluşturabilir. Ölümcül seyredebilen hastalıktır.

Dr. Emine Engin

Akciğer enfeksiyonları bulaşıcı mıdır?

Akciğer enfeksiyonları bulaşıcıdır. Birden fazla yol ile bulaş söz konusu olabilir. Damlacık yoluyla, hava yoluyla veya hastanın balgam gibi vücut sıvıları yoluyla bulaşıcılık söz konusu olabilir. Bu sebeple hastaların tedavi süresince yaşadıkları ortamın havalandırılması ve bakım veren kişiler dışındaki insanlarla temas halinde olmaması çok önemlidir.

Dr. Emine Engin

Akciğer enfeksiyonları zatürre midir?

Zatürre halk arasında akciğerlerin iltihaplanması anlamında kullanılır. Tıp terminolojisindeki enfeksiyon kelimesinin tam karşılığı iltihaplanma değildir. Enfeksiyon iltihaplanmayı da kapsayan bir olaylar bütünüdür. İltihaplanmadan daha geniş bir kavramdır. Bu sebeple zatürre kelimesi akciğer enfeksiyonu ifadesini anlam olarak tam karşılamaz ancak toplumda yaygın kullanımı sebebiyle akciğer enfeksiyonu ifadesinin karşılığı olarak çoğu hekimin de diline pelesenk olmuştur.

Dr. Emine Engin