Ağlama Krizi

Ağlama davranışlarını istedikleri anda durmuyorsa burada kontrol edilemeyen ağlama veya ağlama krizi söz konusu olabilir. Tedavisi altta yatan nedenlere göre değişmektedir.

Ağlama Krizi Nedir? 

Ağlamak evrensel bir deneyimdir ve insanlar bu deneyimi herhangi bir nedene bağlı olarak istedikleri zaman gerçekleştirebilirler. Hala ağlama deneyimi hakkında bilinmeyen çok şey var, buna karşın bilim insanları günlük dökülen göz yaşının gözleri koruyan özelliği hakkında olumlu sonuçlar elde etmektedirler. Kişiler, ağlama davranışlarını istedikleri anda durduramıyorsa burada kontrol edilemeyen ağlama veya ağlama krizi söz konusu olabilir

Bazen insanlar kendilerini sebepsiz yere her zamankinden daha fazla ağlarken bulabilirler. Her kişinin kendine ait bir ağlama kriteri olduğundan ağlamanın resmi bir standardı yoktur. Kişiler, ağlama alışkanlıklarına ve ağlama sırasında ne hissettiklerine dikkat ettiğinde kendilerinde var olan ağlama krizini anlamada faydalı sonuçlar almaktadırlar.  

Ağlama krizinin nedenlerini bulmada ya da ağlama krizini nasıl durdurulması gerektiği konusunda ciddi soru işaretleri vardır. Diğer zamanlarda kişiler ne kadar çok üzgün olduğunu ve ne kadar çok ağlama krizine maruz kaldığını fark edemeyebilir. Kişilerin ağlama krizleri gün geçtikçe artma eylemi gösterirken, artan ağlama krizlerinin kontrolü veya rahatlatılması zorlaşmaktadır.

Kişiler kontrol edilemeyen ağlama krizlerinin mümkün olan nedenlerini araştırdığında hem kendi sağlıklarını hem de bu konuda potansiyel yardımları bulmada daha etkin bir yol edinmiş olurlar. 

Ağlama Krizi Belirtileri 

Ağlama krizi, sınırlı bir kliniği ve kişiden kişiye değişen kısmi belirtileri olan bir durumdur. Ağlama krizinde görülebilecek belirtiler şunlardır:

• Kontrol edilemeyen ağlama atakları gün içinde sık olmaktadır 

• Ağlama krizi doğal veya belirgin bir tetikleyicisi olmadan gelişir

• Ağlama krizine belli bir üzüntü duygusu eşlik etmemektedir

• Kişiler gün içinde keyifli olunan anları kolayca ağlama krizine dönüştürebilmektedir

• Kişiler ağlama krizi ya da içlerindeki duygu dengesizlikleri nedeniyle insanlar ile iletişim kurmaktan kaçınabilmektedir

• Ağlama krizlerinin ne zaman başlayacağı tahmin edilemez

• Ağlama krizi kişilerin daha yavaş hareket etmesine ve bazen de daha az konuşmasına neden olur

• Kişiler daha az sosyal aktiviteye katılır veya hobi ve ilgi alanlarına kısıtlı vakit ayırırlar

• Gün boyunca hissedilen süren enerji eksikliği

• İştah veya kilo dengesinde değişiklikler ( genellikle azalır, ancak bazen artar)

• Kişiler ev, işyeri ve aile ortamına adapte olmakta zorluk çeker

Ağlama Krizi Nedenleri 

Ağlama krizinin nedenleri hakkında bilinmeyen çok şey var. Ağlama krizi üzerine yapılan büyük çaplı araştırmalar insanların kendi durumlarını rapor etmesine dayandığı için sonuç anlamında tutarlı olmaktan uzaklaşmaktadır. İyi bir şekilde ağlamanın duyguları tazeleyen veya kişileri rahatlatan bir durum olup olmadığı konusunda da araştırmalar bölünmüştür. Genel olarak ağlama krizi gelişiminde etkili olan nedenler şunlardır: 

Hormonlar: Kadınların erkelerden daha çok ağlama krizi atağı geçirdiklerinden dolayı hormonların insanlar arasında ağlama farklılıklarını etkilediği sağlam bir teoridir. Erkelerde  yüksek oranda bulunan testosteron hormonu ağlamayı önlerken, kadınlarda yüksek olan prolaktin hormonu ağlamaya teşvik etmektedir. Hormonların seviyelerindeki değişimler vücudun çalışma düzenini etkiler ve birçok belirtinin veya şikayetin ortaya çıkmasına neden olur. Özellikle bozuk uyku düzeni, devamlı stres ve sürekli birtakım ilaçlar içmek hormon düzeylerini etkilerken dolaylı yoldan da ağlama krizinin gelişmesini tetiklemektedir 

Anksiyete (kaygı bozukluğu) ve stres: Stres, yaşam içersinde gelişen günlük olaylara normal bir tepkidir. Aynı zamanda stres, vücut ve zihni çevrede neler olup bittiği konusunda uyarır. Bununla birlikte, sürekli stres bir anksiyete bozukluğunun işareti olabilir. Anksiyete yaşayan kişilerde ağlamanın kısmen yararlı lakin kontrol edilemez olduğu bilinmektedir. Bu nedenle anksiyete yaşayan kişiler sık sık veya kontrolsüz bir şekilde ağlama krizleri yaşayabilirler. 

Yorgunluk veya bitkinlik: Birçok insan yorgun olduğunda daha kolay ve hızlı bir şekilde ağladıklarını bildiriyor. Özellikle uyku düzensizlikleri yaşanılan bir dönemde ağlama krizleri görülme sıklığı artmaktadır.

Depresyon: Depresyon genellikle üzüntü, bitkinlik veya öfke atakları gibi görünen tıbbi bir durumdur. Açıklanamayan ağlama krizi ataklarının depresyonun bir işareti olabilir. Tüm depresyon vakalarının %80’ini tedaviye olumlu yanıt vermektedir.

Bipolar bozukluk (iki uçlu duygudurum bozukluğu): Manik depresyon tanımına uyan bipolar bozukluk ağlama krizlerinin en sık tetikleyen duygudurum bozukluğudur. Özellikle kişilerde gelişen keskin iniş-çıkışlara bağlı olarak aile, sosyal ve arkadaş ilişkilerinde problemler yaşamaktadır. 

Psödobulbar etki: Duygusal kararsızlık olarak da adlandırılan psödobulbar etki, ağlama krizine neden olabilmektedir. Bazen ağlama krizlerine gülme krizleri eşlik edebilir. Genelde beyin üzerindeki hasara bağlı olarak geliştiği düşünülmektedir. Kişilerde başka belirtiler olmadan sadece ağlama krizleri görülebilir.

Ağlama Krizi Teşhisi

Ağlama krizi teşhisinde önemli olan ağlama krizi ataklarının sıklığı ve süresidir. Genel olarak 2 haftadan uzun süren ağlama krizlerinde uzman bir doktor ile görüşmesi gereklidir. Kapsamlı bir şekilde alınan hasta öyküsü ile ağlama krizinin altta yatan nedeni bulunmaya çalışılır. Tanı koymada yardımcı olması için aşağıdaki kriterler kullanır:

• Geçirilen ağlama krizleri istemsiz olarak, aniden ve kişinin kontrolü olmadan mı gerçekleşiyor?

• Verilen duygusal tepkiler kişinin ruh hali ve içsel duygularıyla tutarlı veya orantılı mı?

• Ağlama krizleri sonrasında kişi rahatlama hissi yaşıyor mu?

• Ağlama krizleri kişinin hayatında önemli bir sıkıntı oluşturuyor mu ve sosyal alanlarda kişinin etkileşim yeteneğini kısıtlıyor mu?

• Ağlama krizleri başka bir psikiyatrik veya nörolojik bozukluktan mı kaynaklanıyor?

• Ağlama krizleri ilaç ya da maddeye bağlı mı? 

Ağlama krizi çeşitli hormonların seviyesindeki değişimden kaynaklı gelişiyor olabilir. Bu nedenler doktorlar hastalarından rutin olarak kullanılan bazal hormon tahlilleri isteyebilir. Özellikle kadınlarda prolaktin hormonunun seviyesi (normal değeri: 13-15 µg/L) artmışsa ağlama krizleri bu artış nedeniyle gelişmiş olabilir. 

Son olarak hastaların çalışma ve uyku periyotları ile ilgili bilgiler alınır. Özellikle yorgunluk, halsizlik ve uykusuzluk ağlama krizi gelişmesinden sorumlu tutulmaktadır. Eğer kişilerin uyku düzeninde düzensizlik var ise doktorlar kişilere normal uyku düzenini hakkında bilgiler verir. Özellikle yorgunluk veya uyku düzenindeki bozuklarından kaynaklı ağlama krizlerinin tedavisi hayat tarzındaki basit değişimler ile sağlanmış olur.

Ağlama Krizi Tedavisi 

Ağlama krizinin tedavisi altta yatan nedenlere göre değişmektedir. Ağlama krizine majör bir depresyon neden oluyor ise genellikle çeşitli terapiler ve ilaçlar yardımıyla depresyon tedavisi yapılır. Psödobulbar etki, ağlama krizinin nedeni ise hastaya düşük doz antidepresan ilaçlar ile selektif serotonin geri alım inhibitörleri (SSRI'lar) reçete edilir.  

Ayrıca ALS tedavisi için onay almayan bazı ilaçlar psödobulbar etki rahatsızlığı için onay almıştır. Meslek terapisi, psödobulbar etki rahatsızlığı olan kişilerin günlük yaşam ile nasıl başa çıkacaklarını göstererek yardımcı olmaktadır.

Adet öncesi disforik bozukluk (PMDD) ve adet öncesi sendromunun (PMS) nedenleri tam olarak bilinmediğinden tedavisi kesin değildir. Bu problemleri yaşayan kadınlarda görülen ağlama krizlerinin tedavisi de net olarak bilinmemektedir. Sıklıkla bu kişilere diyet, A, E, B6 vitaminleri ve egzersiz verilmektedir 

Ağlama Krizi Tedavi Edilmezse 

Ağlama krizinin tekil olarak belli bir komplikasyon geliştirme riski yoktur. Lakin ağlama krizinin temelinde yatan nedenlerin tedavi eksikliği kişilerde şu komplikasyonların oluşmasına neden olur: 

• Anksiyete (kaygı bozukluğu)

Uyku bozuklukları

• Sindirim sistemi rahatsızlıkları

• İş, aile ve sosyal çevre ile ilgili problemler 

• Sosyal izolasyon 

• Günlük aktiviteleri yerine getirememek 

• Şiddetli vakalarda intihar düşüncesi 

Ağlama Krizine Ne İyi Gelir?

• Kişiler, stresli veya ağlamaya uygun bir ortamda ise dikkatlerini endişe duyulan veya stres yaratan odaktan ayırmalı ve başka bir şey düşünmelidir (bir filmden komik bir sahne veya mutlu bir an gibi)

• Kişiler ağlayabileceğini düşündüklerinde gözyaşlarının kolay düşmemesi için göz kırpmayabilir

• Derin nefes almaya ve yavaşça nefes vermeye çalışılmalı. Böylece kişiler sakinleşir, genel stres durumları hafifler ve ağlama gelişim sıklığı azalır

• Kişiler duygularını net bir şekilde ifade etme kapasitesini artırarak, sakin ve kelimelerini dikkatli kullanarak ağlama krizinden uzaklaşabilir.

• Yüz kaslarını rahatlatmak ağlamayı önlemede yardımcı olmaktadır 

• Kişiler egzersiz yaparak halk arasındaki adıyla mutluluk hormonu olarak adlandırılan endorfinin salımını artırarak ağlama ataklarının süresini ve sayısını azaltabilir. 

Ağlama Krizine Ne İyi Gelmez?

• Kişilerin ağlama atakları sırasında yalnız kalmak istemesi 

• Ağlama krizi ataklarının altında yatan nedenlerinin tedavisindeki gecikmeler

• Kişilerin stresli ortamlarda sık bulunması

• Yoğun çalışma saatlerine ek olarak uyku düzensizlikleri 

• Alkol ve diğer uyuşturucu maddelerin kullanımı

• Kişilerde  tiroit bezi hastalıkları olması

• Gün boyunca sık sık kafeinli içecekleri tüketmek

• Aile, iş ve sosyal yaşam içerisinde gelişen olumsuzluklar

• Kişilerin devamlı olumsuz düşünceler veya umutsuzluk içinde olması

Ağlama Krizi İlaçları 

Selektif serotonin geri alım inhibitörleri (SSRI'lar): En sık reçete edilen antidepresan ilaçlarıdır. Bu ilaçlar beyindeki serotonin seviyelerini yükseltir, ayrıca depresyonu tedavi etmeye çalışarak kişilerin ağlama krizi ataklarının azalması sağlar. Fluoksetin, fluvoksamin, sertralin ve sitalopram hastalara reçete edilen ilaçlar arasında yer alır. 

Benzodiazepinler: Özellikle anksiyete bozukluğu nedeniyle ağlama krizi yaşayan kişilere reçete edilmektedir. Akut gelişen anksiyete ( kaygı bozukluğu) sırasında alınması ile kişiler kısa bir süre içinde rahatlama yaşarlar. Kısa etki süreleri ve bağımlılık tarafları güçlü olan bu ilaçları doktorlar nadiren reçete ederler. Klordiazepoksit, diazepam ve lorazepam bu grubun ilaçları arasındadır.

Gebelikte Ağlama Krizi 

Gebelik birçok değişime açık bir dönemdir. Hamilelik sırasında ağlamak yaygın bir durumdur. Hamilelik döneminde yaşanılan hem mutlu hem de üzgün duygular ağlama krizlerini tetikleyebilir. Hamilelikte gelişen ağlama krizlerinin nedenleri şunlardır: 

• Ciddi hormonal ve fiziksel değişimlerin getirdiği yorgunluk 

• Gebelikte artan depresyon gelişimi

• Bebek sahibi olmak için yapılan tüm hazırlıklardan bunalmışlık hissetmek 

Bu dönemde diğer hamile kadınlardan internet ya da yerel gruplar aracılığıyla destek alınabilir. Yeterli uyku düzeni, düzenli fiziksel aktiviteler ve dengeli/sağlıklı beslenme yine bu dönemde faydalı olmaktadır.  

Çocuklarda Ağlama Krizi 

Çocukların gelişim dönemleri içinde 2 yaş sendromunun (terrible two) önemli bir yeri vardır. 2 yaş sendromuna görülen ağlama krizleri hem çocuklar hem de aileler için yorucu olmaktadır. Çocuklar, bebeklik döneminden kopup bireyleşme içine girdiği bu dönemde anneden ayrı bir şekilde yaşamaya çalışır. Çocuklar kendini ispat çalışması içinde agresif davranışlar sergileyebilir, saldırgan olabilir ve inatçı bir karakter ortaya koyabilir. 

2 yaşında görülen ağlama krizlerinin veya 2 yaş sendromunun geçici bir süreç olduğu aileler tarafından bilinmeli ve buna göre bir davranış çocuklara gösterilmelidir. Özellikle çocuklar ile yüksek tonda veya otoriter bir şekilde iletişim kurmak veya çocukların her isteğine olumsuz yanıt vermek sadece olayları daha çetrefilli hale getirecektir.  

Ebeveynler, çocuklarının mantıksız veya doğru olmayan istekleri ile inatlaşmak yerine, çocukların dikkatini farklı merkeze çekmeleri daha faydalı olacaktır. Bu dönemde dış ortamda yapılacak oyunlar, piknikler ya da yürüyüşler hem çocukların enerjisini boşaltacak hem de çocukların daha farklı oyunlar keşfetmesine yardımcı olacaktır. Bu yorucu süreç genellikle 3.5 ila 4 yaş arasında sonlanmaktadır.  

Bebeklerde Ağlama Krizi

Bebeklerde ani ağlama krizi yaklaşık 2. haftadan itibaren başlar. Özellikle gün içinde yorgun ve rahatlayamamış bebeklerde akşamüstü sıklıkla ağlama atakları görülebilir. Bu ağlama periyotları 2 ila 3 saat sürebilir ve bebeklerin bu zaman diliminde daha fazla ilgiye ihtiyacı vardır. Anneler ne kadar yoğun bir şekilde bebeklerini desteklerse de bebeklerinin ağlamaya devam edeceğini bilmesi gerekir. Ağlama krizleri,bebeklerin sinir sistemi geliştikçe ve yenidoğanların ihtiyaçlarını anlaması ile kısalır. 

Bebelerde, 3 haftalıktan 4 aylığa kadarki dönemde gelişen ağlama türüne infantil kolik denir. Bebekler 1.5 aylıkken günde ortalama 2 saat 45 dakika ağlarken, bebekler 3 aylık olunca bu süre 1 saatin altına düşebilir. Bebekler ağlama krizleri arasında çok iyi görünürler. İnfantil kolik genellikle 4.üncü ayda son bulmaktadır. 

Bu dönemde yapılacak ise şunlardır: 

• Anneler gaz yapıcı gıdalar tüketmekten kaçınmalıdır

• Bebeklerin ağladığı sırada beslenmesi faydalı olmaktadır 

• Ağlama sırasında bebekler dik açı ile kucaklanmalı ve bebeklerin sırt bölgesine çok hafif ve ritmik şekilde darbeler vurularak rahatlama sağlanabilir

• Bebekler sessiz ve karanlık ortamda sakinleştirilmelidir

• Özellikle papatya çayı bu dönmede verilebilir

Ağlama Krizi için Hangi Doktora Gidilir? 

Ağlama krizi atakları yaşayan kişiler, hastanelerin psikiyatri ya da klinik psikoloji bölümünden randevu alarak psikiyatrist veya klinik psikolog ile görüşmesi gerekir.  

Genellikle ağlama krizi olan kişiler, ruh hallerinin ve davranışlarının kendi ve sevdiklerinin hayatlarını bozduğunun farkında olmayabilirler. Bu nedenle ağlama krizleri yaşayan kişiler genellikle ihtiyaç duydukları tıbbi desteği alamazlar.   

Depresyon veya ani duygu değişimleri yaşayan kişilerin profesyonel bir destek alması gereklidir. Bazen ağlama krizleri kendiliğinden düzelmez ve giderek artan bir karakter ortaya koyabilir. Psikiyatrist veya klinik psikolog desteği ağlama krizine ait şikayetlerin kontrol altına alınmasında etkili olmaktadır.

Makaleyi faydalı buldun mu?
17
1
Makeleyi Paylaşın

Ağlama Krizi ile İlgili Sıkça Sorulan Sorular

Ağlama krizi geçiren çocuğa nasıl davranmalı?

2 yaş sendromu yaşayan çocuklarda ağlama krizleri sık görülmektedir. Ebeveynlerin bilmesi gereken 2 yaş sendromunun bir hastalık olmadığıdır. Çocuklar, bu dönemde ilk bireyleşme isteklerini çevrelerine agresif veya sinirli bir şekilde göstermektedirler. Ebeveynlerin bu dönemde çocuklar ile üst perdeden veya otoriter tarzda konuşmaması gereklidir. Çocuklar tarafından istenilen her şeye olumsuz yanıt verilmemelidir. Çocukların ısrarcı istekleri oyun ya da daha farklı eğlenceli şeyler ile başka bir yere çekilmelidir. Çocuklar ile aynı boy hizasına gelinerek gerekli uyarılar yapılmalıdır. Hem çocuklar hem de aileler için yorucu olan bu dönem 3.5 yaş civarında sonlanmaktadır.

Dr. Erhan İncel