Yemek Borusu Kanseri

Yiyeceklerin mideye ulaşmasını sağlayan kas tüplerinde oluşan Yemek Borusu Kanseri; cerrahi, kemoterapi, radyoterapi ve içeriden ışınlama tedavi yöntemleri uygulanmaktadır.

Yemek Borusu Kanseri Nedir?

Yemek borusu, ağız, boğaz ve mide arasında bulunan kas yapısında bir tüptür. Yiyecekler bu tüpten ağızdan mideye doğru kaymaktadır. Yemek borusu kanseri ise bu kas tüpünde oluşan malign (kötü huylu) bir tümördür. Farklı hücre tiplerinden kaynaklanan iki farklı özofagus kanseri türü vardır. Her iki kanser türünün tedavisi farklı olduğundan dolayı kanser türleri arası ayrım önemli olmaktadır.

Skuamöz hücreli karsinom: Yassı hücreli karsinom olarak da bilinmektedir. Kanserin kökeni yemek borusunu döşeyen yassı hücrelerinde bulunmaktadır. Yemek borusunun iç tabakasında bulunan bu hücreler değiştiğinde ve kontrol edilemediğinde ortaya çıkmaktadır. Bu tip kanser yemek borusunun tüm bölümlerinde gelişebilmektedir. Özofagus kanserlerinin yaklaşık yüzde 80'ini oluşturmakta ve en sık görülen tipidir. Ağır alkol tüketimi, sıcak içecekler, sigara ve mantar zehirleri bu kanser türü için önemli risk faktörleridir.

Adenokarsinom (Barret karsinomu): Bu kanser türünün yaklaşık %90’ı yemek borusunun alt kısmında ortaya çıkmaktadır. Bunun ana nedeni asidik mide içeriğinin tekrar tekrar yemek borusuna girdiği reflü hastalığı olarak bilinmektedir. Reflünün kronikleşmesi, yani uzun süreli devam etmesi sonucunda yemek borusunun hücreleri değişikliğe uğramaktadır. Değişikliğe uğrayan yemek borusu artık Barrett's özofagusu olarak adlandırılmaktadır. Barret’s özofagusun kanserleşme riski çok yüksektir. Son yıllarda adenokarsinom teşhisi koyulan hasta sayısı önemli derecede artmıştır.

Diğer kanser türlerine kıyasla yemek kanseri nadirdir. Ayrıca erkeklerde görülme sıklığı kadınlara kıyasla dört ila beş kat daha fazladır. Genelde geç belirti verdiğinden tanısı geç koyulmaktadır ve prognozu (gidişatı) kötüdür. 

Yemek borusunun kötü huylu tümörleri uluslararası TNM sistemine göre sınıflandırılmaktadır. Tümörün organ içindeki yayılımı, lenf düğümlerinin etkilenip etkilenmediği ve uzak metastazların (diğer organlara yayılım) olup olmadığını belirlemektedir.

T (tümör): Tümör ne kadar büyük ve yemek borusunun duvarına ne kadar derin nüfuz etmiş?

  • T1a tümörün sadece iç zar tabakasında sınırlı
  • T1b iç zar tabakası altındaki tabakaya da ulaşmış
  • T2 kas tabakası da etkilenmiş

T3 tümörün yemek borusunun dış tabakasına ulaştığını göstermektedir

  • T4 Trakea veya akciğer gibi komşu yapılar da etkilendiğinde

N aşaması lenf düğümlerinin etkilenip etkilenmediği ve lenf nodu tutulumunun derecesi hakkında bilgi sağlamaktadır:

  • N0: enfeksiyon yok
  • N1: etkilenen bir veya iki lenf nodu
  • N2: etkilenen üç ila altı lenf nodu
  • N3: altıdan fazla lenf nodu etkilenmiş

M harfi uzak metastazların yokluğunu (M0) veya varlığını (M1) belirtmektedir.

Derecelendirme 

Yemek borusu kanseri seyri için hücrelerin sağlıklı hücrelere ne kadar benzedikleri önemlidir. Tıpta buna derecelendirme denilmektedir. Örneğin G1’de tümör hücreleri normal hücrelere halen çok benzemekte, G4’te ise tümör hücreleri artık sağlıklı dokuya benzememektedir. Bir patolog uzmanı tümör hücrelerini mikroskop altında inceleyerek bu evrelemeyi yapabilmektedir. Ayrıca skuamöz hücreli karsinom veya adenokarsinom olup olmadığını da belirleyebilir.

Yemek Borusu Nedenleri Nelerdir?

Özofagus kanserinin nedenleri henüz ayrıntılı olarak açıklanmamıştır. Ancak bu kanser riskini arttırdığı bilinen bazı faktörler vardır. Her iki tür kanser için farklı risk faktörleri vardır. Ciddi bir risk faktörü olan sigara kullanımı her iki form için tehlikeyi arttırmaktadır. 

Skuamöz Hücreli Karsinom İçin Risk Faktörleri

  • Sigara içmek: Çalışmalar sigara içenlerin sigara içmeyenlere göre yassı hücreli karsinom geliştirme olasılığının üç ila altı kat daha fazla olduğunu göstermiştir. Eşzamanlı sigara ve alkol tüketimi hastalık olasılığını daha da artırmaktadır. Alkol kullanmayan sigara içmeyenlere kıyasla, hastalık riski 10 ila yaklaşık 24 kat artmış olarak bulunmuştur.
  • Alkol tüketimi risk faktörleri arasında kesinliği ispatlanmıştır ve ciddiye alınmalıdır. Bir kişi ne kadar alkol içerse risk o kadar büyümektedir.
  • Akalazya yemek borusunun nadir görülen bir işlev bozukluğudur. Yemek borusunu mideden ayıran kas gevşeyememekte ve genişleyememektedir. Sonuç olarak yemek borusunun alt bölümünde hareket bozukluğu vardır ve gıdalar yemek borusundan mideye taşınamaz hale gelmektedir. Bu hastalığın varlığı yemek borusu kanser riskini artırmaktadır.
  • Asit veya alkali yanıklar sonucu yemek borusunun daralması
  • Göğüs ve boyun bölgesinde daha önce alınan radyasyon tedavisi
  • Baş (burun, boğaz) ve boyun bölgesinde tümörler: Yaklaşık on kişiden birinde özofagus kanseri gelişmektedir.

Adenokarsinom İçin Risk Faktörleri

  • Sigara içmek
  • Aşırı kilo ve obeziteAlt yemek borusu bölümünde ve yemek borusundan mideye geçişte kanser daha yaygın olarak görülmektedir. Risk artan vücut kitle indeksi ile doğru orantılı artmaktadır. 25 ila 30 BMI aşırı kilolu, 30 ve üstü BMI obezite olarak kabul edilmektedir. Ancak karın yağlarının artması ve bel çevresinin genişlemesi de risk faktörleri olarak rol oynamaktadır.
  • Reflü hastalığıasidik mide içeriği yemek borusuna geri akmakta ve iltihabı tetiklemektedir. Uzun vadede reflü hastalığı yemek borusuna zarar verebilmekte (Barrett özofagus) ve sonunda kansere neden olabilmektedir.
  • Barrett özofagusu: Alt yemek borusunun iç katmanı hastalıklıdır. Kalıcı reflü hastalığı ile iç katmanı kaplayan hücreler değişime uğramaktadırlar. Barrett özofagusu kanser öncesi evre olarak da bilinmektedir.
  • Akalazya: Yemek borusunun işlev bozukluğu
  • Asit veya alkali yanıklar sonucu yemek borusunun daralması
  • Papillomavirus HPV 16 enfeksiyonu (rahim ağzı kanseri)
  • El ve ayak derisinde görülen genetik kalınlaşmalar (Tylosis palmaris et plantaris)
  • Plummer-Vinson sendromu: demir eksikliğinin neden olduğu nadir bir durum

Özofagus kanserinin listelenen olası nedenlerine ek olarak koruyucu faktörler de vardır. Çalışmalar uzun bir süre için steroidal olmayan ağrı kesiciler grubundan asetilsalisilik asit (Aspirin) veya diğer aktif maddeleri alan kişilerin özofagus kanseri geliştirme olasılığının daha düşük olduğunu göstermiştir. Bununla birlikte bu tür ilaçları önleyici bir önlem olarak almamalıdır. Bu ilaçların yanlış kullanımı mide ülseri gibi ciddi yan etkilere neden olabilmektedir.

Yemek Borusu Belirtileri Nelerdir?

Yemek borusu kanseri erken evrelerinde fark edilmeyebilir. Özofagus sıkı bir organ olduğundan, yutma bozuklukları genellikle yavaş yavaş gelişmekte ve sadece tümör büyüdüğünde birkaç ay sonra fark edilir hale gelmektedir. Yemek borusu kanserinin ilk ortaya çıkan belirtisi genellikle yemek borusunda bir tümörün aşırı büyümesinden kaynaklanan katı yiyeceklere karşı gelişen giderek zorlaşan yutma güçlüğüdür. Birkaç hafta sonra yumuşak yiyecekleri yutmakta zorlaşmakta ve sonunda sıvı gıdalar ve hastanın kendi tükürüğü bile sorun haline gelebilmektedir. Kilo kaybı kişi iyi yemeye devam etse bile oldukça yaygın görülmektedir. 

Ayrıca tümör yemek borusunu daralttığında ve buradaki gıda geçişinin engellenmesi sonucunda göğüs kemiğinin arkasında ve sırtta hissedilen ağrı gelişebilmektedir. Bu tür şikayetler genellikle sıvı veya yumuşak yiyecekler tüketildiği durumlarda daha az sıklıkla görülmektedir. Özofagus kanserinde yutma ağrısı nadirdir.

Kanser ilerledikçe tümör genellikle çeşitli sinirlerden, diğer doku ve organlardan yayılmaktadır. Tümör ses tellerini kontrol eden ve ses kısıklığına neden olan sinirleri sıkıştırabilir. Çevredeki sinirlerin sıkışması omurgada ağrıya, diyaframın felç olmasına ve hıçkırıklara neden olabilmektedir. Kanser sıklıkla akciğerlere ve karaciğere yayılım göstermektedir. Bu durumda akciğerlere yayılım sonucunda nefes darlığı, karaciğere yayılım sonucunda ise ateş ve karında şişme görülmektedir. Kemik metastazları (kanserin kemiklere yayılması) ağrılı olabilir. Beyindeki metastazlar baş ağrısı, bilinç bozuklukları ve nöbetlere neden olabilmektedir. Bağırsak metastazları kusmaya, dışkıda kan ve demir eksikliği anemisine yol açabilmektedir. Böbreklerdeki metastazlar genellikle herhangi bir belirtiye neden olmaz.

Geç evrelere ulaşmış kanser, gıdaların yemek borusundan geçişini tamamen engeller hale gelebilmektedir. Yutmak imkansız hale geldiğinden ağızda tükürük birikmektedir.

Yemek Borusu Kanseri Teşhisi

Muayene sırasında doktorunuz önce size mevcut belirtileriniz ve tıbbi geçmişiniz (anamnez) hakkında bazı sorular soracaktır. Temel olarak yemek borusu kanseri belirtileri sadece hastalığın ileri bir aşamasında ortaya çıkmaktadır. 

Muayene sırasında doktorunuz size aşağıda sıralanmış örnek sorulardan sorabilir:

  • Geçtiğimiz haftalarda ve aylarda istemsizce kilo kaybı oldu mu?
  • İştahsızlık ve mide bulantısı var mı?
  • Yutma sırasında ağrı var mı?
  • Yutma sırasında boğazda veya göğüs kemiğinin arkasında bir baskı hissi oluyor mu?
  • Yemek sonrası kusma oldu mu?
  • Düzenli kullanılan ilaçlar var mı?
  • Sigara içiyor musunuz? Ne zaman ve günde içilen miktarı?
  • Alkol tüketiminiz var mı? Ne sıklıkta ve ne kadar ?
  • Herhangi bir hastalık örneğin bir reflü hastalığı veya tümör var mı?
  • Yemek borunuzu daha önce hiç asit ile yanmış ve tahriş oldu mu?
  • Daha önce radyasyon tedavisi alındı mı?

Hastanın bu sorulara yanıtları doktora belirtilerin sebebi hakkında ilk ipuçlarını verecektir. Özofagus kanserinden şüphelenildiği durumlarda muayeneyi yapan hekim sizi sindirim sistemi hastalıklarında bir uzman hekime (gastroenterolog) yönlendirecektir. Daha sonra gastroenterolog uzmanı daha kapsamlı bir muayene yapacaktır. 

Tıbbi öykü aşamasını fizik muayene takip etmektedir. Doktorunuz lenf düğümlerinin genişleyip genişlemediğini veya başka bir yerde hissedilecek düğümler olup olmadığını kontrol edecektir. Özofagus yalnızca dışarıdan çok sınırlı bir ölçüde değerlendirilebildiğinden özofagus kanserinden şüphelenildiğinde genellikle daha fazla inceleme yapılması gerekmektedir.

Endoskopik İnceleme

Özofagus kanseri teşhisi için en önemli yöntem doktorların mide ve onikiparmak barsak aynı anda incelediği özofagoskopidir. İşlem sırasında doktor dikkatle ince ve esnek bir aleti (endoskopu) ağızdan yemek borusuna ve daha sonra mide ve onikiparmak bağırsağının içine itmektedir. Endoskop içeriden monitöre görüntü gönderen bir ışık kaynağı ve kamera ile donatılmıştır.

Bazen doktorlar bu bölgedeki değişiklikleri daha da iyi görmek için bazı alanları özel boyalarla (kromoendoskopi) boyarlar. Aynı zamanda şüpheli bölgelerden doku örnekleri (biyopsialabilirler. Patolog uzmanı biyopsi sonrası kötü huylu hücrelerinin varlığını belirlemek üzere mikroskop altında incelemektedir. Kanserin yassı hücreli kanser veya adenokarsinom olup olmadığı patolog uzmanının yaptığı incelemeler sonucunda belirlenmektedir.

Endoskopi sonrası yemek borusu tanısı yapıldıktan sonra tümörün evresini ve yayılmasını belirlemek için ileri tetkik yöntemleri kullanılmaktadır. 

Bunlar aşağıda sıralanmıştır:

Endosonografi (endoskopik ultrason): Endosonografi ultrason muayenesinin özel bir şeklidir. Endoskopi aletinin ucu bir ultrason cihazı takılmakta ve doktor böylece yemek borusunun iç kısmını inceleyebilmektedir. Endosonografi tümörün duvara ne kadar derinlikte içine girdiğini ve çevresindeki lenf düğümlerinin kanser hücrelerinden etkilenip etkilenmediğini göstermektedir.

Ultrason:  Örneğin karaciğer veya boyun lenf düğümlerine kanserin yayılımı ultrason kullanılarak tespit edilebilir.

Bilgisayarlı tomografi (BT): Bu görüntüleme yönteminde X-ışınları kullanılmaktadır. Kanserin yemek borusunun çevresine yayılıp yayılmadığını, lenf düğümlerinin veya diğer organların (örneğin akciğer veya karaciğer gibi) etkilenip etkilenmediğini göstermektedir. 

Manyetik rezonans görüntüleme (MR): Genellikle özofagus kanseri rutin tanı yöntemleri arasında bulunmamakla beraber, endosonografi ve BT'ye ek olarak bu yönteme başvurulabilinir. Doktorun tümörü sağlıklı dokudan çok iyi ayırt edebileceği bir görüntü muayenesidir. Kanserinin yemek borusu duvarı içinde ve çevresinde nasıl yayıldığını belirlenmesinde yardımcı olmaktadır.

Bronkoskopi: Genelde üst özofagus ileri evre tümörlerinde kullanılan bir yöntemdir. Hekimin nefes borusu ve büyük bronşlardaki değişiklikleri tanımasını ve gerekirse mikroskobik inceleme için doku örnekleri almasını sağlamaktadır. Ayrıca bu bölgede bir tümör sebep olduğu solunum güçlüğü varsa, bronkoskopi sırasında bu tümör kısmen çıkarılmakta ve böylece belirtiler hafiflemektedir.

Laparoskopi: Kanser bazı durumlarda örneğin yemek borusunun alt alanını etkilemekte ve mideye büyümektedir. Bu durumdan şüphelenildiği durumlarda laparoskopi işlemine başvurulabilir. Bu görüntüleme yöntemini kullanarak doktor kanserin karın boşluğunda ve orada bulunan lenf düğümlerinde başka tümör gelişimine yol açıp açmadığı değerlendirebilir. İşlem sırasında küçük doku örnekleri alınabilir.

Özofagus kanserinde kan değerleri sadece genel fiziksel durum hakkında bilgi vermektedir. Tümör belirteçlerinin belirlenmesi önerilmemektedir. Kan değerleri incelemesinde tümör belirteçlerinin artması kanseri gösterebilmektedir. Fakat iltihaplanma gibi diğer hastalıklarda da bu belirteçler artabilmektedir. Bu nedenle tümör belirteçlerinin kan değerleri incelemesi sırasında yemek borusu kanseri tanısı koymak veya izlemi için uygun olmamaktadır.

Yemek Borusu Kanseri Tedavisi

Yemek borusu kanseri tedavisinde çeşitli seçenekler bulunmaktadır. Tedavi seçimi hastalığın evresine ve tümörün tipine bağlıdır.

Özofagus kanseri için ana tedavi seçenekleri şunlardır:

  • Cerrahi (Ameliyat)
  • Kemoterapi
  • Radyasyon tedavisi

Tamamen iyileşme ancak tümör tamamen çıkarılabilirse mümkün olmaktadır. Genellikle cerrahi ve radyasyon tedavisi ile kemoterapi kombinasyonu (radyo-kemoterapi) yemek borusundaki tümörlerin tedavisinde kullanılmaktadır. Kanser artık yayılmışsa çoğu durumda tamamen iyileşme sağlayabilecek bir tedavi bulunmamaktadır. Bununla birlikte hastalığın ilerlemesi ilaç tedavileri veya radyoterapi ile ertelenebilir.

Cerrahi 

Cerrahi bir müdahalenin amacı tümörü tamamen çıkarmaktır. Tümörü çıkarırken çevresinde bulunan sağlam dokunun bir kısmı da çıkarılmaktadır. Bunun nedeni hiçbir tümör hücresinin kalmamasını sağlamak içindir. Bazı durumlarda tümör ameliyattan önce kombine bir radyo-kemoterapi ile azaltılabilmekte ve böylece ameliyat sırasında çıkartılması daha kolay hale gelmektedir.

Hastalığın evresine bağlı olarak yemek borusu kısmen veya tamamen çıkarılmaktadır (özofajektomi). Aynı zamanda komşu lenf düğümleri çıkarılmakta ve incelenmektedir. Yemek borusundan mideye geçişte bulunan veya midenin bazı kısımlarını etkileyen kanser varlığında, midenin kısmen veya tamamen çıkarılması (gastrektomi) da gerekebilmektedir. 

Yemek borusunun üst bölgesinde bulunan tümörler mümkünse ameliyat göğüs kafesinden bir kesi yapıp açılarak gerçekleşmektedir. Tümör alt bölgede ise karın boşluğundan bir müdahale yeterli olabilmektedir. Yemek borusunun göğüste veya boyunda kalan kısmı daha sonra tekrar mideye bağlanmaktadır. Bunu yapmak için mide yukarı çekilmekte ve bir tüpe dönüştürülmektedir. Mide bu prosedür için uygun olmadığı veya çıkarılması gerektiği durumlarda kalın veya kalın bağırsağın bir kısmı kullanılmaktadır.

Ameliyat Sonrası Diyet

Yemek borusunun kısmen çıkarılmasından sonra mide genellikle eskisinden daha yüksekte bulunmaktadır. Bu durum sindirimi etkileyebilmekte ve rahatsızlığa neden olabilmektedir. Sık görülen bir sonuç genellikle istenmeyen kilo kaybıdır. Bu yüzden ameliyat sonrası doğru beslenme hastalar için oldukça önemli olacaktır.

Endoskopik Mukozal Rezeksiyon (EMR)

Çok erken evrelerde bulunan bir tümör endoskopi sırasında çıkarılabilmektedir. 

Bu tedavi yöntemi ancak aşağıdaki kriterler karşılandığında mümkün olmaktadır:

  • Tümör yemek borusu iç tabakasının yüzeyinde sınırlı ise
  • Herhangi bir lenf nodu tümörde etkilenmemiş ise
  • Metastaz (yayılım) yok ise
  • Kanser hücrelerinin farklılaşma derecesi G2'den yüksek değil ise

Kemoterapi

Kemoterapi sitostatik ajanlar olarak adlandırılan hücrelere zarar veren veya büyümelerini engelleyen eden ilaçlarla gerçekleşen tedavi şeklidir. Sadece tümöre yönelik radyasyon tedavisinin aksine, ilaç kan dolaşımı yoluyla vücudun veya sistemin geniş bölgelerine ulaşmaktadır. Bu duruma tıpta sistemik etki denilmektedir.

Yemek borusu kanser hastalarına kemoterapi aşağıdaki durumlarda uygulanmaktadır:

  • Ameliyat öncesi tümörü küçültmek amaçlı
  • Ameliyat sonrası hala mevcut olan olası kanser hücrelerini yok etmek için

Duruma göre radyo-kemoterapi (kemoterapi ile kombine radyasyon tedavisi) kullanılabilir. Bu terapi hastaneye yatmayı gerektirebilmektedir. Antikor terapisi ile bir kombinasyon da mümkündür. Metastazlar oluşmuşsa tek kemoterapi palyatif tedavi olarak uygulanabilir. Buradaki amaç hastanın şikayetlerini hafifletmektir.

Sitostatik ilaçlar hızla büyüyen kanser hücrelerinin bölünmesini ve çoğalmasını önlemek için geliştirilmiştir. Böylece vücudun herhangi bir yerinde kalan tümör varsa, ortadan kaldırılabilir veya azaltılabilir. Sitostatikler ayrıca hastalığın ilerlemesi yavaşlatmakta ve metastazların büyümesi kısıtlamaktadır. Kemoterapi hızla büyüyen sağlıklı hücrelere de zarar vermektedir. Bunlar örneğin kan hücreleri, kemik iliği hücreleri, saç köklerinde bulunan hücreler, hızla yenilenen mukoza zarlarının hücreleri (ağız, mide, bağırsak, vajina) ve sperm veya yumurta hücreleridir. Bununla birlikte başlangıçta sağlıklı olan doku genellikle zamanla iyileşebilmektedir. Böylece istenmeyen etkiler tedaviden sonra azalmakta veya kaybolmaktadır.

Kansere ve tümör hücrelerinin özelliklerine bağlı olarak farklı sitostatikler kullanılır. Yemek borusu kanser tedavisinde sıklıkla iki veya daha fazla sitostatik birleştirilir.

İlaçlar birkaç gün ara vererek çoğunlukla bir infüzyon şeklinde (damardan) olmak üzere birkaç döngüde uygulanmaktadır. Bu sayede sağlıklı vücut hücreleri döngüler arasındaki aralarda iyileşebilme imkanına sahiptir.

Radyoterapi

Radyasyon tedavisi (radyoterapi) özellikle kanser hücrelerine zarar vermektedir. Böylece hücreler artık bölünememekte, çoğalamamakta ve ölmektedirler. Bununla birlikte ışınlar sağlıklı hücreleri de etkileyebilmekte ve geçici olarak rahatsızlığa neden olabilmektedir. Özofagus kanseri hastalarına radyasyon tedavisi genellikle kemoterapi ile birlikte uygulanmaktadır. Bu tedavi kombinasyonu ya ameliyattan önce tümör boyutunu küçültmek için ya da daha sonra mevcut kanser hücrelerini yok etmek için kullanılmaktadır. Tümörün ameliyat edilemediği durumlarda sadece radyasyon terapisi veya kemoterapi ile birlikte (radyo-kemoterapi) düşünülebilir.

Dıştan Radyoterapi Uygulaması

İşlem sırasında ışınlar deri üzerinden tümörden etkilenen dokuya ve çevresindeki lenf düğümlerine yönlendirilmektedir. Tedaviden önce radyasyon alanı bilgisayarlı tomografi kullanılarak ölçülmekte ve hastaya hangi radyasyon dozunun verilmesi gerektiği hesaplanmaktadır. Böylece akciğerler ve omurilik gibi çevre organlar büyük ölçüde korunabilir. Hekim tarafından hesaplanan gerekli radyasyon miktarı birkaç haftaya yayarak birkaç seansta verilmektedir. İşlem sadece birkaç dakika sürmekte ve sonrasında hasta evine gidebilmektedir.

İçerden Işınlama

Yemek borusu kanser hastalarına içerden radyoterapi uygulaması yapılabilmektedir. Burada yemek borusuna yerleştirilen ince bir prob kullanılarak, tümörün yakın çevresine bir radyasyon kaynağı yerleştirilmekte ve daha sonra radyoaktif olarak yüklenmektedir. Bu işlem kısa sürede, çevre dokulara çok yayılım göstermeden yüksek radyasyon dozu sağlamaktadır. Böylece ışınlar çevredeki dokulara ulaşamayacağından büyük ölçüde korunmaktadır. Işınlamadan sonra radyasyon kaynağı tekrar uzaklaştırılır.

Radyo Frekansı Ablasyonu (RFA)

Bu yöntemle termal enerji kullanılarak bir endoskop vasıtasıyla tümöre yönlendirilir. Daha küçük tümörler ısı ile parçalanmaktadır. Bazı hastalarda endoskopik mukozal rezeksiyondan sonra radyo frekans ablasyonu da yapılmaktadır. RFA işlemi ayrıca ileri aşamalarda var olan yutma güçlüğünü tedavi edebilmektedir. Ancak etkili sonuçlar almak için düzenli aralıklarla tekrarlanması gerekmektedir.

Fotodinamik Tedavi

Bu yöntemle kanser hücrelerinde biriken ve onları ışığa duyarlı hale getiren bir ilaç verilmektedir. Birkaç gün sonra tümör bir endoskop kullanılarak bir lazerle tedavi edilmektedir. Uygulanan ilacın yan etkisi olarak cilt ışığa geçici olarak daha duyarlı olmaktadır. Bu nedenle hastalar kendilerini birkaç haftaya kadar güneş ışığından ve güçlü ışık kaynaklarından koruması gerekmektedir.

Fotodinamik tedavi yemek borusu kanserinin çok erken evrelerinde cerrahiye olası bir alternatif tedavi seçeneği olabilir. İleri evrelerde ise yutma güçlüğü tedavisinde kullanılmaktadır.

Antikor Tedavisi

Kanser hücresi de dahil olmak üzere her hücre, büyümesi ve işlevi için belirli maddelere ihtiyaç duymaktadır. Bu mekanizma bozulursa hücre artık bölünemez ve ölür. Antikor tedavisi bu mekanizmaya dayanmaktadır. 

Yemek Borusu Kanseri Tedavi Edilmezse

Özofagus kanseri hızla çevredeki organ yapılarına doğru büyümektedir. İlk olarak yemek borusunun dış katmanlarına doğru genişlemektedir. Bununla birlikte tümör diğer organları etkilemeden önce, genellikle ilk olarak lenf düğümlerine yayılmaktadır. Kanser hücreleri kan damarları yoluyla yayılmakta ve ayrıca karaciğer, akciğerler, beyin veya kemiklere yerleşmektedir. Bu tür metastazlar özofagus kanserinde maalesef sıklıkla görülmektedir.

Bu tümör hastalığının yaşam beklentisi ve gidişatı genellikle iyi değildir. Bunun nedeni yemek borusu kanserinin genellikle tümörün artık çok fazla büyüdüğü ve lenf düğümlerine yayıldığı zaman tespit edilmesidir. Hastaların yüzde 90'ında kanser teşhisi geç evrelerde konulmaktadır. Hastalık ne kadar ilerlemiş ise, prognozu (gidişatı) da o kadar kötü olmaktadır. Çok erken evrelerde tümör endoskopi veya cerrahi ile çıkarılabilmekte ve iyileşme sağlanmaktadır.

Kanser yayılmışsa tümör tamamen cerrahi olarak çıkarılmış ve daha sonra kemoterapi veya radyasyon terapisi gerçekleşse bile, hastaların sadece yüzde 35'i ilk beş yıl hayatta kalmaktadır. Ameliyatın yapılmadığı ve sadece kemoterapi ve radyasyon uygulandığı durumlarda hastaların %30’u 3 yıl hayatta kalma şansları bulunmaktadır. Bu nedenle yüksek risk altındaki hastalar özofagus kanserini zamanında tanıyabilmesi için bir dahiliye uzmanı tarafından düzenli olarak muayene edilmelidir.

Yemek Borusu Kanserine Ne İyi Gelir?

Çok sayıda meyve, sebze ve düşük yağ içeren dengeli bir beslenme adenokarsinom gelişme riskini azaltabilmektedir. Reflü hastalığı olan kişiler kesinlikle tıbbi tedavi almalıdır. Barrett özofagusu olan hastalar endoskopi ile kontrol muayenelerine düzenli olarak gitmelidir. Ayrıca akalazya, kostik yanıklar veya boyun veya göğüste daha önce radyasyon tedavisi alınması durumunda endoskopi ile düzenli kontroller de tavsiye edilmektedir.

Yemek Borusu Kanserine Ne İyi Gelmez?

Meme veya kolon kanserinin aksine yemek borusu kanseri için özel erken teşhis önlemleri bulunmamaktadır. Tüm tümörler için genel kural genelde teşhis ne kadar erken gerçekleşirse iyileşme şansı o kadar artmaktadır. Bu nedenle yutma güçlüğü gibi özofagus kanserinin ilk belirtilerine dikkat edilmelidir. Belirtiler ciddiye alınmalı ve uzun süre beklenmemeli ve belirtilerin  giderilmesi için derhal bir doktor muayenesi önerilmektedir.

Aşağıda sıralanmış önlemler özofagus karsinomu riskini azaltmaya yardımcı olabilmektedir ancak kanser gelişimi yüzde 100 önlenemez:

  • Sigara içmeyin ve içiyorsanız sigarayı bırakmayı deneyin. Sigara içmek hem skuamöz hem de adenokarsinom riskini arttırmaktadır.
  • Alkol tüketiminize dikkat edin, çünkü alkol yassı hücreli karsinom olasılığını artırmaktadır. Özellikle alkol ile sigara tüketimi aynı anda varsa tehlikeli hale gelmektedir. O zaman risk daha fazla artmaktadır. Yemek borusunun tüm yassı hücreli karsinomlarının yaklaşık yüzde 75'i alkol ve nikotin tüketiminden kaynaklanmaktadır.
  • Obezite ve aşırı kilo adenokarsinom riskini arttırmaktadır. Birkaç kilo vermeye ve normal kiloya ulaşmaya çalışın. Kilo vermek için iyi bir önlem sağlıklı, dengeli bir diyettir (çok sayıda meyve, sebze ve kepekli tahıllar, az yağlı). Yeterli egzersiz ve hareket de sağlıklı kilonuzu korumanıza yardımcı olmaktadır. Buna yürüyüş, yüzme, bisiklete binme veya koşu gibi sporlar ve aynı zamanda kuvvet antrenmanı dahildir.
  • Kronik mide ekşimesinden (reflü hastalığı) kaçının: Barrett özofagus riskini artırmakta ve adenokarsinom ile ilişkilidir. Mide ekşimesinin olası bir nedeni yüksek yağ tüketimi ve bununla ilişkili olarak aşırı kilodur. Burada sağlıklı beslenme ve egzersizin önemi tekrardan vurgulanmalıdır.
  • Barrett özofagusu adenokarsinom için bir risk faktörüdür. Özofagus ve midenin düzenli endoskopik muayeneleri, özofagus kanserini zamanında tespit etmeye ve tedavi etmeye yardımcı olmaktadır.

Yemek Borusu Kanseri İlaçları 

Kemoterapi veya kemoradyasyon bazı durumlarda iyileşme şansını artırabilmektedir. 

İyileşme şansını artıran durumlar: 

  • Tümör cerrahi olarak çıkarılabilir
  • Kanseri ileri evrelerde (T2 - T4)
  • Metastaz (yayılma) yok

Kemoterapi sırasında sitostatik ajanlar kullanılmaktadır. Bunlar hücrelerin bölünmesini engellemektedirler. 

Kemoterapi sırasında kullanılabilen ilaçlar şunlardır: 

  • 5-floroürasil (5-FU)
  • Cisplatin
  • Kapesitapin
  • Cisplatin
  • Oxaliplatin
  • Carboplatin
  • Paklitaksel
  • Dosetaksel
  • Epirubicin
  • Irinotecan
  • Folik asit: Tümör hücrelerine karşı etkisi bulunmamakta, ancak 5-FU'nun tümör hücreleri üzerindeki etkisini artıran bir vitamindir.

Yemek Borusu Kanseri Ameliyatı

Tümör erken evrede ise ve başka risk faktörü yoksa endoskopi sırasında çıkarılabilir. Bu işlemlere tıpta endoskopik mukozal rezeksiyon (EMR) ve endoskopik submukozal diseksiyon (ESD) adı verilmektedir. Tüp şeklinde bir alet yemek borusundan tümöre ilerletilmekte ve çıkarılmaktadır.

Tümör yemek borusunun iç zarının ötesine büyümüşse çeşitli tedavi yöntemleri genellikle birbiriyle birleştirilir. Bunlar kemoterapi, radyasyon tedavisi ve cerrahiyi içermektedir. Tümör çok fazla ilerlememiş ise cerrahi yeterlidir. Aksi takdirde hasta ameliyattan önce bir tedavi olarak kombine radyasyon ve kemoterapi almaktadır.

Alternatif olarak adenokarsinomlu hastalarda perioperatif kemoterapi kullanılabilir yani kemoterapi ameliyattan önce ve sonra uygulanmaktadır. Skuamöz hücreli karsinomlu hastalarda cerrahi gerekli olmayabilir. Tedavi sadece radyasyon kemoterapisinden oluşmaktadır. Radyasyon kemoterapisi aynı zamanda cerrahinin seçenek olmadığı hastalar için de uygulanmaktadır.

Ameliyat sırasında genellikle tümör yemek borusunun sağlıklı bir bölümü ve tümöre yakın lenf düğümleri ile birlikte çıkarılmaktadır. Yiyeceklerin geçişini eski haline getirmek için yemek borusu genellikle tüp haline getirilmiş mideye bağlanmaktadır.

Yemek borusu ameliyatı hastalar için yüksek bir fiziksel yük olabileceğinden işlemden önce önemli organ fonksiyonları kontrol edilmelidir. Beslenme durumu da kontrol edilir. Bazı durumlarda hasta ameliyat öncesinde beslenme tedavisi almak zorunda kalabilmektedir.

Hastalığı iyileşmenin mümkün olmadığı kadar ilerlemiş olan hastalar örneğin organlara yayılım veya tümör hava yollarını kapattığı durumlarda palyatif tedavi önlemlerinden yararlanabilir. Palyatif tedavi hastanın belirtilerini hafifletmeyi ve yaşam kalitesini iyileştirmeyi amaçlamakta ve yaşam süresini uzatabilir. Kemoterapi hastalığın ilerlemesini geciktirmek için kullanılmaktadır.

Hamilelerde Yemek Borusu Kanseri

Hamilelikte yemek borusu kanseri çok nadir görülen bir durumdur. Belirtiler gebelikle ilgili şikayetlerle karıştırılabilmekte ve tanı gecikebilmektedir. Gebeliğe bağlı hafif sindirim sistemi belirtileri genellikle ilk 3 ayda görülmektedir. Yutma güçlüğü önemli bir belirti olarak düşünülmelidir ve doktora başvurulmalıdır. Üst sindirim sistemine endoskopi hamilelik sırasında güvenle yapılabilir. Ancak acil bir durum yoksa ikinci trimesterde ertelenmelidir.

Yemek Borusu Kanseri için Hangi Doktora Gidilir?

Yemek borusu kanseri ilk başta genellikle hiçbir belirti vermemektedir. Bu nedenle hastalık genellikle ilerleyene kadar fark edilmemektedir ve tanısı oldukça geç konulmaktadır. Özofagus kanseri belirtileri varlığında bir doktor tarafından muayene olmanız oldukça önemlidir. Giderek artan yutmada güçlük ve kilo kaybı gibi belirtiler ciddiye alınmalıdır. Bununla birlikte bu belirtiler genellikle geç ortaya çıktığından hekim özofagus kanseri tanısını koyduğunda kanser sıklıkla ilerlemiştir. Şüpheli özofagus kanseri için doğru temas sindirim sistemi hastalıkları konusunda uzmanlaşmış bir İç hastalıkları uzmanı (Gastroenterolog) olacaktır.

Makaleyi faydalı buldun mu?
1
0
Makeleyi Paylaşın

Yemek borusu kanseri ile İlgili Sıkça Sorulan Sorular

Yemek Borusu Kanseri Ne Kadar Yaşar?

Özofagus kanseri sıklıkla geç tespit edilmektedir. Tespit edildiğinde kanser çoktan diğer organlara ve lenf düğümlerine yayılmış vaziyettedir. Bu durumda hastalar için tedavi şansı çok azdır ve özofagus kanseri yaşam süresi sadece birkaç yıldır.

İleri evrelerde yemek borusu kanseri olan hastaların sadece yüzde 20'si beş yıllık bir süre içerisinde hayatta kalmaktadır. Bununla birlikte özellikle özofagus kanseri erken saptanabilir ve tamamen çıkarılabilirse tam iyileşme mümkün olabilir. Kanser başarıyla tedavi edilmişse, iyi takip bakımı özellikle önemlidir. Yemek borusu kanseri nüksünün olabildiğince çabuk tedavi edilebilmesi için hastaları özel kliniklerde düzenli olarak kontrol ettirmek en iyisidir.

Int. Dr. Sultan Çalış

Kemoterapi Yan Etkileri Nelerdir?

Sağlıklı hücrelere istenmeyen hasar, kemoterapinin istenmeyen etkilerinin ana nedenidir. Kemoterapinin yaygın yan etkileri aşağıda sıralanmıştır: 

  • Kanda değişiklikler (enfeksiyon veya kanama riskini artıran değişiklikler)
  • Yorgunluk
  • Bulantı ve kusma,
  • Gastrointestinal şikayetler (sindirim sistemi ile ilişkili)
  • Karıncalanma
  • Ağız kuruluğu
  • Duyusal bozukluklar (görme, duyma),
  • El-ayak sendromu (ellerin avuçlarında ve ayak tabanlarında ağrılı kızarıklık veya şişme, uyuşma),
  • Saç dökülmesi

Bu yan etkilerin çoğu geçici olmakta ve ilaç yardımı ile hafifletilebilmektedir. Bu yan etkilerin hangisi oluştuğu ilacın türüne ve ilaçların kombinasyonuna bağlıdır. Ayrıca ilaçların dozu ve bireysel duyarlılık da rol oynamaktadır.

Int. Dr. Sultan Çalış

Radyoterapi Olası Yan Etkileri Nelerdir ?

Radyasyon tedavisinin olası sonuçları şunlardır:

  • Işınlanmış ciltte kuruluk veya kızarıklık,
  • Ağız kuruluğu
  • Yutma güçlüğü
  • Zatürre

Bu yan etkilerin çoğu ilaçla hafifletilebilir.

Int. Dr. Sultan Çalış

Ameliyat Sonrası Nasıl Beslenmeli ?

Yemek borusunun çıkarılmasından sonra, ağızdan normal şekilde beslemek hemen mümkün olmayabilir. Bu nedenle gıda konsantreleri yerleştirilen bir tüp ile doğrudan bağırsağa verilmektedir (enteral beslenme). Uzmanlara göre enteral beslenme ameliyattan sonraki 24 saat içinde başlatılmalıdır. Birçok çalışma yemek yemeye erken başlayan hastaların daha az enfeksiyona yakalandıklarını, hastaneden daha hızlı taburcu edildiklerini ve daha az sıklıkta öldüklerini göstermiştir.

Int. Dr. Sultan Çalış