Enfarktüs

Herhangi bir nedenle kan sunumunun bir organa azalması ya da tamamen kesilmesi durumu olan Enfarktüs'ün tedavisi etkilenen organa göre değişiklik gösterir.

Enfarktüs kavramı tıbbi olarak klinik olmaktan ziyade patolojik bir terimdir. Herhangi bir nedenle kan sunumunun bir organa azalması ya da tamamen kesilmesi enfarktüs olarak isimlendirilir.

Enfarktüs halk arasında inme ile eş anlamlı gibi kullanılsa ve bilinse de inmeden daha geniş kapsamlı bir içeriği bulunur. İnme genelde beyin özelinde kullanılır iken enfarktüs herhangi bir organ için olabilir. Bu bağlamda enfarktüs daha geniş kapsamlı ve inmeden çok farklı bir tıbbi terimdir.

En sık bilinen miyokard enfarktüsü yani kalp damarlarının tıkanması olsa da beyin, bağırsak, dalak gibi birçok organın enfarktüs yaşaması olasıdır. Her bir organda enfarktüsün klinik bulguları ve oluşturduğu sonuçlar farklı olabilir. Bu nedenle genel bir enfarktüs bulgularından bahsetmektense ilgili organ özelinde bunu değerlendirmek daha doğru olacaktır.

Enfarktüs Belirtileri

Enfarktüs kan akımının bir organın kanlanmasına yetmeyişidir. Kanlanamayan organ fonksiyonlarını yitirir. Bu durum meydana geldiğinde ortaya çıkacak klinik bulgular hangi organın enfarktüs geçiriyor olduğuna göre farklılık göstermektedir. Enfarktüs belirtilerini ele alırken bunu akılda tutmak gerekir.

Örneğin kalp krizi yani miyokard enfarktüsü geçiren bir hastada tipik göğüs ağrısı beklenir iken bağırsak enfarktüsünde çok şiddetli bir karın ağrısı ve bu ağrının yemek ile şiddetlenme söz konusudur. Serebral enfarktüs yani beyin damarlarının tıkanıklığı söz konusu ise de tıkanan damarın beynin hangi bölgesini beslediği ile ilişkili olarak bazı klinik bulgular ortaya çıkar.

Miyokard enfarktüsü eğer tam bir tıkanıklık var ise ve erken dönemde müdahale edilmez ise ölümcül olabilir.

Serebral enfarktüste de hem beynin etkileniyor olması hem de erken müdahalenin çoğu zaman gerçekleşememesi nedeniyle mortalite yani ölüm oranları yüksektir.

Bağırsak ve diğer karın içi organlarının enfarktüslerinde yaygın bir karın ağrısı ve hastanın karnının tahta gibi sert oluşu önemlidir. Bu duruma akut batın ya da tahta karın denir.

Enfarktüsün Nedenleri

Enfarktüs patolojik bir terimdir. Enfarktüse neden olabilecek birçok patolojik zemin ya da bu duruma doğuştan ya da kazanılmış bir biçimde yatkınlık oluşturan durum ve hastalıklar var olabilir.

Bu noktada enfarktüse en sık neden olan durumlardan bazıları:

  • Kolesterol yüksekliği
  • Damar sertleşmesi
  • Yüksek eritrosit (kırmızı kan hücresi) oranları
  • Şeker hastalığı (Diyabet)
  • Tansiyon hastalığı

Kolesterol yüksekliği kanda bol miktarda bulunan kolesterolün zaman ile damar duvarına birikmesi ve bu şekilde o bölgede tıkanıklık yapması ile sonuçlanır. En nihayetinde ortaya çıkan durum kan akımının bozulması ve enfarktüstür.

Damar sertleşmesi olarak bilinen aterosklerozda da damar duvarına uzun bir süre zarfında biriken plakların bozulan kan akımı etkisi ile yerlerinden kopması ve damarı tıkaması söz konusudur. Tıkanan damarda kan akımı olmaz ya da sekteye uğrar, ortaya çıkan sonuç enfarktüstür.

Şeker hastalarında damarda plak oluşumu kolaylaşır. Ayrıca bu kişilerin metabolizma dengeleri de bozulmuştur ve enfarktüs gibi olaylara yatkınlıkları bu nedenle artmaktadır.

Tansiyon hastalığının enfarktüse neden olma mekanizması kan akışının bozulması ile ilgilidir. Bozulan kan akımı enfarktüse yatkınlık oluşturur.

Kandaki eritrosit yüksekliği bu hücrelerin küme oluşturarak damarı tıkaması ile sonuçlanabilir olması açısından enfarktüs için risk faktörleri arasında yer alır.

Enfarktüs Teşhisi

Enfarktüs teşhisinde de hangi organın etkilenmiş olduğu belirleyici olmaktadır.

En sık enfarktüse uğrayan organlardan bahsedersek miyokard enfarktüsü yani kalp damarlarının tıkanıklığı durumunda EKG ile şüphe edilir, kanda bakılan troponin seviyesi ile tanıda mesafe alınır ve kesin ve net olarak da hastaya anjiografi yapılarak ön tanı kesinleştirilir.

Kalp için durum bu iken beyin söz konusu olduğunda ilk yapılan bir difuzyon MR çekilmesidir.

Bağırsak iskemisi yani kanlanma bozukluğu durumunda ise ya anjiografi ya da bilgisayarlı tomografi ile tanı konur. Çoğu kez ilk yapılan tomografi iken tanı kesinleştirilmesi anjiografi ile olur.

Enfarktüs Tedavisi

Enfarktüste tedavide yine etkilenen organa göre değişiklik gösterir.

Sık etkilenen organlardan kalpte enfarktüs tedavisinde altın standart anjiografi yapılarak damarın açılması ve oraya stent konulmasıdır. Stent ilk tercih iken bazen damar stent için uygun olmayabilir. Bu durumda by-pass yapılır ve hastanın vücudunun herhangi başka bir yerinden ya da dışarıdan sentetik olarak temin edilen greft ilgili bölgede kan akımının idamesini sağlayacak şekilde yerleştirilirek hasta tedavi edilir.

Beyinde gelişmiş olan enfarktüslerde genelde girişimsel tedavilerden ziyade medikal tedaviler yani ilaç tedavileri tercih edilir. Bu noktada kan pıhtısını çözücü nitelikte fibrinolitik ilaçlar ya da yeni pıhtıların oluşmasını engelleyen antikoagülanlar kullanılır. Nadiren de olsa beyin cerrahı tarafından hastanın ameliyat edilmesi gerekebilir.

Bağırsak iskemisi yani tıkanıklığı durumunda da medikal tedavi önceliklidir. İlaçlar ile pıhtı eritilmeye çalışılır ancak çok geç ve artık bağırsak dokusu canlılığını yitirmiş ise ameliyat ile ölü bağırsak dokusu çıkarılır ve tekrar anatomik bütünlük ameliyat ile sağlanır.

Enfarktüs Tedavi Edilmezse

Enfarktüs tedavi edilmez ise ciddi sonuçlar ile karşılaşılır. Özellikle beyin ve kalp gibi dokularda tedavisiz bırakılan enfarktüs ölüm ile neticelenebilir.

Bağırsak veya dalak gibi karın içi organların enfarktüsü durumunda da ölüm ya da o organların tam ya da kısmi kaybı meydana gelebilir.

Enfarktüs asla ve asla tedavisiz bırakılacak bir tıbbi durum olmadığı gibi tanı ve tedavide gecikme dahi çok ciddi sonuçlara yol açacaktır.

Bu nedenle enfarktüs şüphesi oluşan durumlarda mutlaka ve mutlaka acil servis başvurusu hiç vakit kaybedilmeden yapılmalıdır. 

Enfarktüse Ne İyi Gelir? Ne İyi Gelmez?

Enfarktüse yatkınlık oluşturan durumlar edinsel ya da doğuştan olabilir. 

Doğuştan olanlarda hayat tarzına dikkat etmek ve bunların üstüne edinsel faktörlerin binmesine izin vermemek gerekmektedir. 

Bu bakış açısı ile enfarktüs riskini belirgin artıran ve kişiye iyi gelmeyecek olan durumlar:

  • Sigara kullanımı 
  • Yağlı diyet
  • Yüksek rakımda yaşamak 
  • Verilen tedavilere riayet etmemek olarak sayılabilir. 

Hareketli ve aktif bir yaşam süren, düzenli spor yapan, diyetine dikkat eden kişilerin enfarktüs geçirme ihtimali ise aksi yönde alışkanlıkları olanlara göre görece daha yüksektir. 

Enfarktüs İlaçları

Enfarktüste medikal tedavi zaman zaman başvurulan bir yöntemdir. Hem enfarktüs geliştikten sonra hem de risk faktörü varlığında önleyici olarak kullanılan ilaçlar mevcuttur. 

Bu bağlamda kullanılan bazı ilaçlar:

Antikoagülanlardan; Aspirin, klopidogrel, heparin, tansiyon ilaçlarıdır.

Fibrinolitik olarak bilinen ve fonksiyonu hali hazırda oluşmuş olan pıhtıyı çözmek olan ilaçlara bazı örnekler ise: Streptokinaz, alteplaz, reteplaz.

Kolesterol yüksekliğinde kullanılan ve kan yağ seviyelerini düşüren ilaçlara bazı örnekler ise: Atorvastatin, simvastatin.

Görüleceği üzere medikal tedavinin enfarktüs tedavisi ve önlenmesinde önemli bir yeri vardır. 

Enfarktüs Ameliyatı

Ameliyat enfarktüs durumunda sık kullanımı olan bir tedavi yöntemi değildir.

Çoğu zaman enfarktüs durumunda girişimsel yöntemlere başvurulabilse de bunlar az defa ameliyatlardır. Çoğu kez anjiografi gibi girişimsel yöntemler tercih edilir.

Bunda bunun daha kolay ve daha az komplikasyon ile sonuçlanabilir olması rol oynamaktadır. 

Enfarktüste ameliyatın yeri komplikasyonların önlenmesi amacıyla yapılan ameliyatlar ile enfarktüs sonucu kaybedilen dokunun çıkarılması (bağırsaklarda) gibi bazı alanlar ile sınırlıdır. 

Hamilelikte Enfarktüs

Hamilelik birçok açıdan fizyolojinin değiştiği bir dönemdir. Anne, kendi fizyolojisi ile hem kendi yaşamını hem de bebeğinin yaşamını idame ettirmektedir. Bu bağlamda normal fizyolojiye göre birçok farklılık hamilelik döneminde görülür. 

Hamilelikte yaşanan değişikliklerden birisi de pıhtı oluşumuna yatkınlığın artmasıdır. Hamilelikte oluşan bu durum doğal bir sonuç olarak enfarktüs riskini de yükseltir. 

Hamileler ve özellikle de yüksek riskli olarak değerlendirilen hamileler bu dönemde bu açıdan dikkat ile takip edilmelidir. 

Çocuklarda ve Bebeklerde Enfarktüs

Çocuklarda ve bebeklerde enfarktüs yetişkinlere göre daha nadirdir. 

Enfarktüse yol açan faktörlerin oluşumu uzun zaman alır ve bu nedenle yetişkinlerde çocuklara göre daha sık görülmeleri oldukça anlaşılır bir durumdur. 

Çocuk ve bebeklerde enfarktüs görüldüğü durumlarda mutlaka altta yatan bir kalıtsal faktör araştırılmalıdır. 

Enfarktüs için Hangi Doktora Gidilir?

Enfarktüste şu doktora gidilmelidir şeklinde bir yaklaşım çok gerçekçi olmayacaktır. Enfarktüsün patolojik bir terim olduğu, şikayetlerin oluşması ile başvuru yapılacak bölümün ise birbiri ile korele olması gerektiği göz önüne alındığında hangi organda enfarktüs ya da enfarktüs şüphesi varsa o organ ile ilgili tıp branşına gidilmesi gerekmektedir.

Şunu da belirtmek gerekir ki enfarktüs çoğu zaman acil bir durumdur ve hayatı ya da organın fonksiyonlarını tehdit eder. Bu nedenle acil servis herhangi bir enfarktüs şüphesinde ilk ve acilen başvuru yapılması gereken yerdir. Başvuruda gecikmemek enfarktüse maruz kalan organın fonksiyonlarının korunması açısından önemlidir.

Makaleyi faydalı buldun mu?
1
0
Makeleyi Paylaşın