Burun Akıntısı

Tıpta rinore ve rinit olarak bilinen Burun Akıntısı, altta yeten nedene bağlı olarak tedavi edilmektedir. 

Burun akıntısı, çeşitli nedenlerden kaynaklanan genelde ince, berrak ve yapışkan olabilen bir sıvının burundan gelmesi durumudur. Burun akıntısına neden olan duruma göre akıntının şekli, miktarı, rengi gibi özellikler değişiklik gösterebilmektedir. Burun akıntısı oluşması durumunda genelde her iki burun deliği de bu durumdan etkilenir. Ancak nadir ve özel durumlarda tek bir burunda da akıntı görülebilmektedir. 

Burun akıntısı bazen burunla alakalı bir durum ile ilişkili olsa bile boğaz bölgesine doğru olabilmektedir. Geniz bölgesinde akıntı hisseden kişilerde genellikle burun bölgesinde tıkanıklık ve akıntı da olmaktadır. Sabahları burun akıntısı gibi günün özel vaktinde görülen akıntılar olabilmekle birlikte gün içerisindeki her anda da akıntı görülebilir. Burun akıntısı sade olabileceği gibi kanlı burun akıntısı gibi durumlar da görülebilir. Böyle durumlarda kesinlikle bir hekimin durumu değerlendirmesi gerekir. Burun akıntısının bazı faydaları olduğu da söylenebilir. Bunlardan biri akıntı ile birlikte var olan bazı enfeksiyon etkenlerinin tutulup atılmasıdır.

Rinore ve rinit terimleri tıpta genelde burun akıntısı ile ilişkilendirilen terimlerdir. Rinore çoğunlukla rengi berrak, temiz, ince olan akıntılı için kullanılır. Halk arasında su gibi burun akıntısı da denmektedir. Rinit ise burun dokusundaki iltihaplanmayı ifade eder ve sarı burun akıntısı ve daha tıkayıcıdır bir akıntı görülür. Burun akıntısının birçok farklı nedeni olabilmektedir. Genellikle bu nedenler alerjik veya enfeksiyoz olsa da farklı sebeplerin var olabileceği akıldan çıkarılmamalı ve gerektiğinde bir hekim tarafından teşhis edilmelidir.

Burun akıntısı durdurma yöntemleri altta yatan duruma bağlı olarak değişiklik gösterir. Çoğu zaman burun akıntısı basit nedenlerle oluştuğu için hiçbir müdahale gerekmeden sürecin geçmesinin beklenmesi yeterlidir. Ancak akıntı çok aldığı durumlarda tuzlu suyun burna çekilmesi gibi yöntemlerle veya bazı ilaçlarla durum kontrol altına alınabilir. Burun akıntısını kesmek kişiyi çok rahatsız etmediği durumlarda çok gerekli değildir. 

Burun Akıntısı Nedenleri Nelerdir?

Burun akıntısının birçok farklı nedeni olabilmektedir. Bu nedenler genellikle hafif ve kolay tedavi edilebilir nedenlerdir. Burun akıntısı kısa bir süre için olabileceği gibi uzun süreler de devam edebilmektedir. Uzun süre devam ettiği yani geçmeyen burun akıntısı durumlarında kronik durumlar düşünülür ve buna uygun tanıların konması ve tedavi başlanması gerekir. Kronik burun akıntısı genelde tedavi edilmesi gereken bir duruma işaret eder. 

Alerjik Rinit

Alerjik rinit, polen, toz, küf veya bazı hayvanlardan deri pulları gibi kişinin hassas olduğu bir alerjen madde nedeniyle burun içi mukozasının yani dokusunun iltihaplanması durumudur. Alerjik rinit ülkemizde ve dünyada birçok kişiyi etkileyen, sık görülen bir hastalıktır. 

Alerjik rinitin belli başlı semptomları, sürekli hapşırma ve burun akıntısı, burunda kaşıntı ve burunda tıkanmadır. Bu yönüyle soğuk algınlığına benzer belirtiler gösterir. Ancak alerjik rinit, virüs kaynaklı değil, alerjen kaynaklı bir hastalıktır. Bu yüzden soğuk algınlığına göre daha sık olma eğilimindedir. Alerjik rinit semptomları genelde bir alerjene maruziyet sonrası hemen başlar.

Bazı hastalar sadece ağaç veya çimen poleni gibi mevsimsel alerjenlere duyarlı oldukları için yılda sadece birkaç ay alerjik rinit geçirirler. Ancak bazı hastalar ise tüm yıl boyunca alerjik rinit semptomlarını yaşarlar. Alerjik riniti olan çoğu insan, kolayca ve etkili bir şekilde tedavi edilebilen hafif semptomlara sahiptir. Ancak bazı kişiler için semptomlar şiddetli ve kalıcı olabilir, uyku sorunlarına neden olabilir ve günlük yaşamı etkileyebilir. Alerjik rinit semptomları dönem dönem azalıp artma eğilimi gösterebilir. Ancak durumun tamamen ortadan kaldırılması ve tekrarlamamasının sağlanması özel bazı teknikler dışında çok mümkün değildir. 

Soğuk Algınlığı

Soğuk algınlığı, üst solunum yolu olarak adlandırılan bölgelerde daha çok burun ve boğaz bölgesinde görülen bir viral enfeksiyon türüdür. Birçok virüs soğuk algınlığına neden olabilmektedir ve genelde çok büyük probleme yol açmadan düzelme eğilimindedir. 6 yaşından küçük çocuklar en yüksek soğuk algınlığı riski altındadır ancak sağlıklı yetişkinler de yılda iki veya üç kez soğuk algınlığı geçirebilir. Soğuk algınlığının belirtileri genellikle virüse maruz kaldıktan sonraki bir ila üç gün sonra ortaya çıkar. 

Kişiden kişiye değişebilen diğer belirtiler şunlardır:

a-) Burunda tıkanma 

b-) Boğaz ağrısı 

c-) Şeffaf burun akıntısı ve öksürük

d-) Hafif vücut ağrıları ve hafif baş ağrısı

e-) Hapşırma

f-) Düşük dereceli ateş

g-) Genel olarak kendini iyi hissetmeme (halsizlik)

Birçok virüs türü soğuk algınlığına neden olabilse de en yaygın suçlanan virüsler rinovirüslerdir. Soğuk algınlığına neden olan virüs vücuda ağızdan, gözden veya burundan girebilir. Virüs, hasta olan biri öksürdüğünde, hapşırdığında veya konuştuğunda havadaki damlacıklar yoluyla yayılır. Ayrıca soğuk algınlığı olan biriyle el ele temas yoluyla veya mutfak eşyaları, havlular, oyuncaklar, telefonlar gibi kontamine olmuş yani virüs bulaşmış nesnelerin paylaşılmasıyla da yayılır. 

Sinüzit

Sinüzit akut yani kısa süreli veya kronik yani uzun süreli görülebilmektedir. Akut sinüzit, yüz içerisinde bulunan sinüs denilen boşlukların iltihaplanması durumudur. Bu durumda mukus iletimi engellenir ve mukus birikerek burun akıntısı gibi durumlara neden olur.  Akut sinüzitte burundan nefes almak zor olabilmektedir. Gözlerin ve yüzün etrafındaki bölge şişme, basınç hissi ve baş ağrısı görülebilmektedir. Sinüzitte yeşil burun akıntısı görülebilir. 

Akut sinüzit çoğunlukla soğuk algınlığından kaynaklanmaktadır. Bakteriyel bir enfeksiyon gelişmedikçe, çoğu vaka bir hafta ila 10 gün içinde geçer ve bu süreç içerisinde bir ilaç tedavisi almaya gerek olmayabilir. İlaç tedavisine rağmen 12 haftadan fazla süren sinüzit, kronik sinüzit olarak adlandırılır. 

Sinüzitte görülebilecek diğer semptomlar şu şekilde sıralanabilir:

a-) Kulak içinde basınç hissi

b-) Koku ve tat alma duyusunda değişme

c-) Öksürük

d-) Ağız kokusu

e-) Yorgunluk

f-) Ateş

Septum Deviasyonu

Burnun tam ortasında 2 burun deliğini ve kısmını ayıran nazal septum adı verilen bir duvar bulunur. Bu duvarın bir tarafa doğru kaymasına septum deviasyonu yani burun kemiği eğriliği adı verilir. Burun kemiği eğriliğinin şiddetli olduğu durumlarda burnun bir tarafında tıkanıklık görülebilir. Bu durumda da kişinin nefes alması zorlaşır. Burun bölgesindeki akışın değişmesinden dolayı burunda akıntı da görülebilmektedir. 

Çoğu septum deviasyonu hiçbir belirti vermez ve kişi bunu farkına bile varmayabilir. 

Ancak özellikle şiddetli olan eğriliklerde aşağıdaki semptomlar görülebilmektedir:

a-) Burun deliklerinden birinin veya her ikisinin tıkanması: Septum deviasyonu sonucunda burun deliklerinde tıkanmalar görülebilmektedir. Bu tıkanıklıklar nefes alma problemleri yaratır. Bu tıkanıklıklar özellikle soğuk algınlığı gibi durumlarda daha da şiddetlenir ve kişi tarafından oldukça fark edilmeye başlar. Tek taraflı burun akıntısı görülebildiği gibi her iki tarafta da görülebilir. 

b-) Burun kanamaları: Burun kemiğinde eğrilik olduğu durumlarda bu kemik üzerindeki yüzeyde kuruma ve kanama görülebilmektedir.  

c-) Yüz ağrısı: Ciddi derecede sapmış olan burun kemiklerinde yüzün tek tarafında anormal basınç nedeniyle yüz ağrısı hissedilebilir. 

d-) Horlama: Septum deviasyonu nefes almayı değiştirerek horlamaya neden olabilmektedir. 

e-) Nazal döngü hakkında farkındalık: Burnun bir tarafının tıkanması, diğer tarafın açılması ve daha sonra bunun tam tersinin olması normal bir durumdur. Buna nazal döngü adı verilir. Ancak bu kişi tarafından farkına varılmaz. Bunun farkına varılması durumunda bir septum deviasyonu söz konusu olabilir. Ayrıca burunda tıkanıklığa neden olan diğer durumlar da bu döngünün fark edilmesine neden olur. 

Septum deviasyonu nedeni doğumsal olabilir. Yani daha doğumdan itibaren kişinin burun kemiğinde eğrilik vardır. Bununla birlikte herhangi bir yaralanma sonrasında da burun kemiğinde eğrilik olabilmektedir. Burun travması en çok temas sporları, güreş gibi sert oyunlar veya otomobil kazaları sırasında ortaya çıkar. Normal yaşlanma süreci nazal yapıları yani burundaki yapıları etkileyebilir ve zamanla septum deviasyonunu kötüleştirebilir. Burun boşluklarının veya sinüs boşluklarının şişmesi ve tahrişi, eğrilik olan burundan geçişi daha da daraltarak burun tıkanıklığına neden olabilir.

Nazal Polip

Nazal polipler, burun yolunda veya sinüslerin yüzeylerinde bulunan yumuşak, ağrısız, iyi huylu büyümelerdir. Nazal polipler genelde kronik enflamasyondan yani iltihabi durumlardan kaynaklanır ve astım, tekrarlayan enfeksiyonlar, alerjiler, ilaç duyarlılığı veya belirli bağışıklık bozuklukları ile ilişkilidirler.

Küçük nazal polipler semptomlara neden olmayabilir. Daha büyük olanlar ise burun geçişini tıkayabilir veya solunum problemlerine, koku alma duyusunun kaybolmasına ve sık enfeksiyonlara yol açabilir.

Nazal polipler herkesi etkileyebilmektedir. Ancak yetişkinlerde daha yaygındır. İlaçlar genellikle nazal polipleri küçültebilir veya ortadan kaldırabilir. Bazı durumlarda ise ameliyat ile çıkarmak gerekir. Başarılı bir tedaviden sonra bile nazal polipler sıklıkla geri dönme eğilimindedir. Nazal polipler sonucunda kronik sinüzit oluşma ihtimali yüksektir. 

Nazal polip ve buna bağlı kronik sinüzitte görülebilecek semptomlar şu şekilde sıralanabilir:

a-) Burun akıntısı

b-) Burunda kalıcı tıkanıklık

c-) Geniz akıntısı

d-) Azalmış veya yok koku alma duyusu

e-) Tat duyusu kaybı

f-) Burun akıntısı ve baş ağrısı

g-) Üst dişlerde ağrı

h-) Alın ve yüzde baskı hissi

ı-) Horlama

i-) Sık burun kanaması

Burun Akıntısı Teşhisi

Burun akıntısının teşhisi hekim tarafından yapılan basit bir öykü alma ve fizik muayene ile kolaylıkla yapılmaktadır. Burada önemli olan kısım burun akıntısına neden olan durumu saptayabilmektir. Bunun için öncelikle burun akıntısının şekli, miktarı, rengi ve var oluş süresi önem taşır. Bu bilgiler alındıktan sonra akıntıya neden olabilecek durumlar hekim tarafından değerlendirmeye başlar. Daha sonra olabilecek özel hastalıklar için bazı farklı tetkikler istenebilir.

Alerjik rinit hastalığı alınan basit bir öykü ve yapılan fizik muayene ile tanısı konabilen bir hastalıktır. Alerjik riniti olan hastalarda kişinin hangi maddelere alerjisi olduğunu belirlemek ve bunlardan uzak durmak adına bazı alerji testleri yapılabilmektedir. Soğuk algınlığında kişide görülen burun akıntısı, hafif ateş, halsizlik gibi semptomların varlığı ve bu belirtilerin yakın temasta olan diğer kişilerde de görülmesi tanı konması için yeterli olabilmektedir. 

Alınan tıbbi öykü ve yapılan fizik muayene sonucunda sinüzitte şüphelenilmesi durumunda uygulanabilecek tetkikler şu şekilde sıralanabilir:

Nazal endoskopi: Nazal endoskopi denilen yöntemde burun içerisinden sokulan ince, esnek bir tüp ile sinüslere ulaşılarak bu boşluklar değerlendirilir. 

Görüntüleme çalışmaları: Tomografi taraması, sinüslerin ve burun bölgesinin ayrıntılarını gösterir. Genellikle karmaşık olmayan akut sinüzit için tavsiye edilmez, ancak görüntüleme çalışmaları anormallikleri veya şüpheli komplikasyonları bulmaya yardımcı olabilir.

Alerji testi: Hekim alerjilerin akut sinüziti tetiklediğinden şüphelenirse, alerji deri testi önerebilir. Deri testi güvenli ve hızlıdır ve sinüziti tetikleyen nedenleri bulmada yardımcıdır. 

Burun akıntısına neden olabilen bir diğer neden olan septum deviasyonunda, hekim burun bölgesine incelemek için parlak bir ışık kullanır. Bu alet ile burun bölgesindeki duvar incelenebilir. Ayrıca daha derinleri görmek için ince bir tüp kullanılarak da burun içine bakılabilir.

Nazal polip teşhisinde öncelikle hasta aldığı öyküden durumdan şüphelenir. Daha sonra bir fizik muayene yapılabilir. Burun bölgesindeki polipler basit ışıklı bir alet yardımıyla hekim tarafından görülebilir. Ayrıca gerektiği takdirde ışıklı büyüteçli dar bir tüp veya minik kamera yani bir nazal endoskopi yardımıyla detaylı inceleme yapılabilir. Tomografi taramaları da daha ayrıntılı görüntüler için istenebilir. 

Burun Akıntısı Tedavisi

Burun akıntısının tedavisi altta yatan nedene bağlı olarak değişiklik gösterir. Ancak çoğu zaman tedavi oldukça kolay bir şekilde yapılmaktadır. Alerjik rinite neden olan maddeler kişinin duyarlı olduğu alerjenlerdir. Aslında en iyi tedavi bu alerjenlerden kaçınmaktır. Ancak bu maddelerde tamamen kaçınmak oldukça zor bir durumdur. Bu yüzden genelde alerjik rinit semptomlarının yoğun olduğu dönemlerde bazı ilaçlar kullanılır. 

Alerjik rinit semptomları hafifse, sedatif olmayan antihistaminikler adı verilen ilaç türleri ve yapılan tuzlu su solüsyonlarının buruna verilerek çekilmesi belirtileri kontrol altına almaya yardımcı olacaktır. Özellikle sürekli burun akıntısı ve hapşırma gibi semptomlar düzelecektir. Bu tür ilaçların işe yaramadığı durumlarda ve daha çok uzun süreli görülen alerjik rinitlerde kortikosteroid içeren burun spreyleri reçete edilmesi halinde kullanılabilmektedir. 

Soğuk algınlığında virüsü tamamen ortadan kaldıracak bir tedavi bulunmamaktadır. Soğuk algınlığı üstüne bakteriyel bir enfeksiyon binmedikçe antibiyotik kullanmak da gereksizdir. Bu süreçte sadece semptomları kontrol altına almaya yönelik ilaçlar kullanılır. Vücudunda aşırı ağrıları olan kişiler için soğuk algınlığına yönelik ilaçlar kullanılabilir. Ayrıca özellikle çocuklarda ateşin çok yükselmesi durumunda ateş düşürücü kullanılabilir. 

Dekonjestan adı verilen ve burundaki tıkanıklığı ve akıntıyı engellemeye yönelik kullanılan ilaçlar yetişkinlerde kullanılabilir. Çocuklarda kullanılması çok tercih edilmemektedir. Bu tür ilaçlar en fazla 5 gün kullanılmalıdır. Öksürük şikayeti yoğun olan kişilerde öksürük şurubu kullanılabilir. Ama normalde önerilmemektedir. Bu tür ilaç tedavileri dışında evde dinlenme, bol su alma gibi yöntemler de hastalığın yönetiminde işe yarayacak ve kişinin daha iyi hissetmesine neden olacaktır. 

Çoğu akut sinüzit vakası kendiliğinden iyileşir. Kişisel bakım teknikleri genellikle semptomları hafifletmek için ihtiyaç duyulan tek şeydir. Ancak bu süreç içerisinde semptomları hafifletmek adına uygulanabilecek tedaviler bulunur. Burun kanallarını temizlemek ve boşaltmak için günde birkaç kez tuzlu su spreyi kullanılabilir. Bunun işe yaramadığı durumlarda kortikosteroid içeren spreyler kullanılabilir. Bu burun spreyleri iltihabı önlemeye ve tedavi etmeye yardımcı olur. Ateş veya aşırı ağrı gibi durumlarda ağrı kesiciler kullanılabilir. 

Akut sinüziti tedavi ederken genellikle antibiyotiğe ihtiyaç duyulmaz ve durum tedavi olmasa bile kendiliğinden düzelebilir. Bununla birlikte, şiddetli, ilerleyici veya kalıcı semptomlar antibiyotik kullanmayı gerektirebilir. Bu gibi durumlarda sebebin bakteriyel olabileceği düşünülür. Antibiyotikler doktorun önerdiği şekilde ve miktarda kullanılmalıdır. Belirli alerjenler sonrasında sürekli sinüzit yaşayan kişilerde, bu alerjene karşı vücudun verdiği tepkiyi azaltmak adına immünoterapi uygulanabilir.

Septum deviasyonu tedavisinde 2 adımlı bir süreç izlenir. İlk başta amaç var olan semptomları azaltmaya yöneliktir. Daha sonra ise bozuk olan nazal septumu düzeltmeye yönelik ameliyatlar yapılabilir. Septum deviasyonunda görülen burun tıkanıklığını azaltmak için dekonjestan denilen ilaçlar kullanılabilir. Dekonjestanlar hap veya sprey şeklinde olabilmektedir. Ancak bunların uzun süre kullanılmaması gerekmektedir. Yoksa işe yaramaktan çok olan tıkanıklığı bile arttırabilmektedirler. Antihistaminikler ve nazal steroid spreyler de kullanılabilecek diğer ilaçlardır. 

Nazal polip tedavisi tıpkı septum deviasyonu gibi ilk öncelikle semptomlara yönelik olarak yapılır. Daha sonra ise gerektiğinde ameliyat uygulanır. Nazal poliplerde, hekim burun içindeki şişliği ve tahrişi azaltmak için muhtemel bir nazal kortikosteroid sprey reçete eder. Nazal kortikosteroid etkili değilse, hekim tek başına veya bir burun spreyi ile kombinasyon halinde prednizon gibi bir oral yani ağızdan alınan bir kortikosteroid tablet reçete edebilir. Tablet formunda alınan kortikosteroidler ciddi yan etkileri olabileceği için, genelde sınırlı sürelerde ve miktarlarda alınması gereklidir. Şiddetli olan poliplerde enjekte edilebilir steroidler bile kullanılabilmektedir.

Burun Akıntısı Tedavi Edilmezse Ne Olur?

Burun akıntısı genellikle basit ve tedavi edilebilir bir nedene bağlı olarak gözüktüğü için tedavi edilmediği takdirde çok büyük problemlere yol açmaz. Sadece hastalık dönemindeki semptomlar kişiyi rahatsız eder. Ancak bazı burun akıntısı nedenlerinde veya hastalığın uzun sürmesi durumunda bazı komplikasyonlar oluşabilmektedir. 

Bunlar şu şekilde sıralanabilir:

Nazal polipler: Özelikle alerjik rinit gibi sürekli burun akıntısı yapan durumlarda burun içerisinde veya sinüs denilen boşluklar içinde anormal ancak kanserli olmayan, iyi huylu sıvı keseleri oluşabilmektedir. Bunlara nazal polip adı verilmektedir. 

Sinüzit: Uzun süren burun akıntısı durumlarında, burun içerisinde mukusun boşalmasını önleyen burun iltihapları, şişlikler oluşabilir. Bu durumda da sinüsler iltihaplabilir ve sinüzit oluşur. 

Orta kulak enfeksiyonları: Burun akıntısına neden olan bazı durumlarda kulak zarının hemen arkasında bulunan kısım olan orta kulakta iltihap oluşabilmektedir.  

Astım atağı: Burun akıntısına neden olan hastalıklar, solunum sistemini etkilediği takdirde astım hastası olan bir kişinin astımının kötüleşmesine veya astım atağı geçirmesine neden olabilmektedir. 

Burun Akıntısı Ameliyatı

Septum deviasyonunda düzgün olmayan burun duvarını cerrahi ile düzeltmek gerekebilmektedir. Bu olaya septoplasti adı verilir. Septoplasti genelde ilaçlarla kontrol altına alınamayan semptomlara sahip kişilere uygulanır. Septoplasti sırasında, burun duvarı düzleştirilir ve burnun ortasına yeniden konumlandırılır. Bu süreçte gerekirse cerrahi bu duvarın bazı parçalarını çıkarabilir. Ameliyatla beklenen iyileşme seviyesi sapmanın ciddiyetine göre değişiklik gösterir. Özellikle burun tıkanıklığı gibi sapmış septumdan kaynaklanan semptomlar tamamen ortadan kalkabilir. Bununla birlikte, alerjiler gibi burnunuzu kaplayan dokuları etkileyen diğer burun veya sinüs rahatsızlıkları sadece ameliyatla iyileştirilemez.

Özellikle sık tekrarlayan ve büyük olan nazal poliplerde gerekli olduğu takdirde dupilumab adı verilen bir ilaç enjeksiyonu yapabilir. Bu ilaç burun poliplerinin boyutunu küçülterek tıkanıklığı azaltabilmektedir. İlaç tedavisi nazal polipleri küçültmezse veya ortadan kaldırmazsa, polipleri çıkarmak ve sinüslerdeki iltihaplanmayı ve polip gelişimine yatkın hale getiren sorunları düzeltmek için endoskopik ameliyata ihtiyaç duyulabilir.

Endoskopik cerrahide cerrah, ışıklı büyüteçli küçük bir tüpü veya burun deliklerine yerleştirir ve onu sinüs boşluklarınıza yönlendirir. Sinüslerden sıvı akışını engelleyen polipleri ve diğer maddeleri çıkarmak için küçük aletler kullanılır. Cerrah ayrıca sinüslerden burun geçişlerine giden açıklıkları büyütebilir. Ameliyattan sonra, nazal poliplerin nüksetmesini önlemeye yardımcı olması için muhtemel bir kortikosteroid burun spreyi reçete edilir. 

Hamilelerde Burun Akıntısı

Hamilelikte burun akıntısı görülebilen bir durumdur. Bu burun akıntılarına normal dönemlerde de görülebilen soğuk algınlığı, alerjik rinit gibi durumların sebep olabilir. Ancak bazen bunlardan hiçbiri olmamasına rağmen gebe kişilerde burun akıntıları oluşabilir. Buna hamilelik nezlesi veya riniti adı verilmektedir. 

Hamilelik nezlesi kendini beyaz burun akıntısı, burun kaşıntısı, burun tıkanıklığı, hapşırma gibi semptomlarla gösterir. Gebeler kendilerini bir soğuk algınlığına yakalanmış gibi hissetse de durumun herhangi bir viral veya bakteriyel bir enfeksiyonla ilişkisi yoktur. Bu nedenle hiçbir bulaşıcılığı da bulunmamaktadır.

Hamilelik nezlesinin nedeni tam olarak ortaya konamamıştır. Ancak yapılan bazı araştırmalara göre gebelikle birlikte artan kan hacminin ve hormonal değişimlerin duruma neden olabileceği düşünülmektedir. Sigara içmenin hamilelik riniti ile ilişkili olabileceği düşünülmektedir. 

Gebelik riniti, enfeksiyonlar gibi diğer durumlardan ayırt edilmelidir. Bunun içinde hekim gerek duyduğu takdirde bazı kan testleri ve görüntüleme testleri isteyebilir. Gebelik riniti önemli solunum problemlerine neden olmamalıdır. Kişi yeterince hava alamadığını hissediyorsa, göğüste sıkışma hissi varsa bir doktora başvurmalıdır. 

Gebelik riniti hamilelik sırasında herhangi bir zamanda ortaya çıkabilse de, en sık ilk trimesterde yani ilk 3 ay görülür. Semptomlar çoğunlukla ortalama 2 hafta sürer. Hamilelik döneminde görülen nezlerde burun akıntısı için tuzlu su solüsyonları kullanılabilir. 

Çocuklarda Burun Akıntısı

Çocuklarda ve bebeklerde burun akıntısı oldukça sık görülen bir belirtidir. Çocuklarda görülen burun akıntısı tıpkı yetişkinlerdeki nedenlerden dolayı görülebilmektedir. Ancak burun akıntısı nedenlerinden bazıları çocuklarda daha sık görülmektedir. Çocuklardaki burun akıntısı soğuk algınlığı veya alerji gibi basit bir neden kaynaklı olabileceği gibi sinüs enfeksiyonu gibi daha ciddi bir durum kaynaklı da olabilir. Bebeklerde yeşil burun akıntısı genelde sinüslerin dolu olması lehine değerlendirilir.

Alerjik rinit veya saman nezlesiçocuklarda burun akıntısının yaygın bir nedenidir. Alerji semptomları genellikle kendini burun kaşıntısı, berrak bir burun akıntısı, burun tıkanması, hapşırma gibi semptomlarla gösterir. Alerjiler kötüleştikçe veya ilerledikçe çocuklarda boğaz ağrısı ve burun akıntısı, baş ağrısı ve öksürük gelişebilir ve alerjileri uykularını etkileyerek gündüz asabiyetine neden olabilir. 

Bu alerji belirtilerine ek olarak, alerjisi olan çocukların gözlerinin altında genellikle koyu halkalar vardır ve burunlarını çok fazla ovuşturmaktan burunlarının dibine yakın kısımda bir kırışıklık (alerjik kırışıklık) olabilir. Buna alerjik selam ismi verilir.

Çocuğun astımı olması durumunda, kontrolsüz alerjiler de astım semptomlarını tetikleyerek öksürmeye, hırıltıya ve nefes almada zorluğa yol açabilir. Komplike olmayan alerjisi olan çocuklarda genellikle ateş veya aşırı halsizlik gibi belirtiler görülmez.

Enfeksiyonlar, özellikle küçük çocuklarda çok yaygın bir burun akıntısı nedenidir. Enfeksiyonları çoğu çocuklarda viral üst solunum yolu enfeksiyonları yani soğuk algınlığı şeklindedir. Semptomlar, belirgin şekilde başlayan burun akıntısı, burun tıkanıklığı, öksürük, boğaz ağrısı, baş ağrısı veya ateş şeklinde kendini gösterir.

Çocuklardaki soğuk algınlığı semptomları 10 günden fazla sürdüğünde veya semptomlar şiddetli olduğunda antibiyotik gerektiren bir sinüs enfeksiyonu durumun nedeni olabilir. Bu durumda antibiyotik gibi ilaçlar kullanılabilir. Gripte de burun akıntısı görülebilir. Genelde grip semptomları soğuk algınlığı semptomlarından daha şiddetli olur. Yüksek ateş, vücut ağrıları ve şiddetli yorgunluk görülür. Bebeklerde burun akıntısı için şurup tedavileri uygulanabilir. 

Burun akıntısı olan çoğu çocuğun alerjisi veya enfeksiyonu olmasına rağmen, burun akıntısının daha az yaygın olan bazı başka nedenleri vardır. Bu nedenler ancak bir doktor tarafından teşhis edilebilir. Ancak bu nedenler çocuklarda çok daha nadir olarak görülmektedir.

Bu nedenler şu şekilde sıralanabilir:

  1. Burun içerisinde görülen yumuşak iyi huylu bir oluşum olan nazal polipler
  2. Dumana, kokulara, yiyeceklere maruz kalma veya sıcaklık ve nemdeki değişikliklerle tetiklenen burun akıntısı türü olan vazomotor rinit
  3. Uzun süre dekonjenstan ilaçların kullanılması ile oluşan burun akıntısı

Çocukta görülen burun akıntısını durdurmak içi öncelikle altta yatan neden ortaya konmalıdır. Daha sonra genelde basit nedenler saptanacağı için tedavi bile gerekmeden hastalık kendiliğinden düzelebilmektedir. Tedaviler, tıkalı bir burnu açmaya ve tıkanıklığı gidermeye yardımcı olabilecek oral veya topikal dekonjestanlar ile yapılabilir. Topikal dekonjestanlar yani burana uygulanan dekonjestanlar genellikle 12 yaşın altındaki çocuklarda kullanılmamalı ve gençlerde yalnızca birkaç gün kullanılmalıdır.

Tuzlu su ile burun yıkamaları tıkanıklığı giderebilir ve sinüs enfeksiyonlarını önleyebilir. Ayrıca antihistaminikler, alerjilerin neden olduğu burun akıntısı ve hapşırmayı durdurur. Lökotrien antagonistleri adı verilen ilaç türleri de, alerjilerin neden olduğu burun akıntısını, tıkanıklığı ve hapşırmayı azaltabilir.

Burun Akıntısı İçin Hangi Doktora Gidilir?

Burun akıntısı için gidilmesi gereken bölüm altta yatan neden bağlı olarak değişiklik gösterir. Burun akıntısının nedeni soğuk algınlığı gibi bir durumsa bir enfeksiyon hastalıkları hekimine veya acil, dahiliye gibi herhangi bir bölüme de başvurulabilir. Ancak çoğu zaman doktora gitmeye bile gerek kalmaz. Neden alerjik rinit gibi bir durumsa ve sürekli tekrarlıyorsa, immünoloji bölümüne başvurulmalıdır. Septum deviasyonu, nazal polip gibi durumlarda ise KBB hastalıkları bölümüne başvurulmalıdır.

Burun akıntısı çoğu zaman hekime başvurmayı gerektirmeyecek ve kendi kendine geçebilen basit nedenlere bağlı oluşur. Ancak burun akıntısının çok uzun sürdüğü durumlarda, ateşin 39-40 dereceyi aştığı durumlarda, ek olarak farklı ve şiddetli başka semptomlar varlığında bir hekime başvurmak gerekmektedir. 

Makaleyi faydalı buldun mu?
1
0
Makeleyi Paylaşın

Burun Akıntısı ile İlgili Sıkça Sorulan Sorular

Burun akıntısı nasıl önlenir?

Burun akıntısını önlemek için öncelikle akıntıya neden olan durum tespit edilmelidir. Daha sonra bu süreçte yapılabilecek olanlar doktor tarafından önerilir. Eğer burun akıntısı sürekli olarak alerjik bir nedene bağlı olarak oluşuyorsa, duyarlı olunan alerjen maddeden kaçınmak burun akıntısını önleyecektir. Ayrıca immünoterapi gibi yöntemlerle de alerji önlenebilir. Burun akıntısı soğuk algınlığı gibi durumlardan kaynaklanıyorsa, burun içine tuzlu su çekip sümkürmek iyi gelecektir. Ayrıca bazı dekonjestan denen ilaç türleri de akıntıyı durdurabilmektedir. Ancak bunların hepsi için öncelikle hekim teşhis koymalıdır.

Int. Dr. Ahmet Kerim Demirbaş

Burun akıntısı nasıl oluşur?

Burun akıntısının oluşum mekanizması altta yatan duruma bağlı olarak değişiklik gösterebilir. Burun akıntısı nedeni alerji ise, vücuda giren alerjen madde sonucunda burunda bir inflamasyon oluşur. Bu inflamasyon sonucunda tepki olarak burunda aşırı mukus üretilmeye başlar. Böylelikle burun akıntısı oluşur. Nazal polip gibi tıkanıklığa neden olan durumlarda ise burun üzerindeki akıntının bozulması sonucunda aşırı mukus oluşur ve yine burun akıntısı meydana gelir.

Int. Dr. Ahmet Kerim Demirbaş

Bebeklerde diş çıkarırken burun akıntısı olur mu?

Bebeklerde diş çıkarma sırasında vücutta birçok değişiklik oluşabilmektedir. Bunların arasında burun akıntısı ve burun tıkanıklığı da vardır. Bunun sebebi diş çıkarma sırasında vücutta gerçekleşen değişikliklerdir. Diş çıkarma sırasında oluşan burun akıntısında herhangi bir müdahaleye gerek yoktur. Diş çıkarma süreci sona erdiğinde durum zaten düzelecektir. Ancak burun tıkanıklığı aşırı bir hale gelirse, hekim kontrolünde bazı ilaçların kullanılması gerekebilir.

Int. Dr. Ahmet Kerim Demirbaş