Antitrombin

Antitrombin 3, kanın pıhtılaşmasını düzenlemeye yardımcı olan ve karaciğer tarafından doğal olarak üretilen bir proteindir.

Antitrombin Nedir?

Antitrombin 3 (ATIII), kanın pıhtılaşmasını düzenlemeye yardımcı olan ve karaciğer tarafından doğal olarak üretilen bir proteindir. Doğal olarak üretilen bu protein, eritrosit, trombosit, fibrin ve lökosit gibi kan elemanlarının damarın iç yüzeyine bir pıhtı halinde yapışmasını (tromboz ) önemli ölçüde engeller. Aynı zamanda pıhtılaşmayı önler ve kan pıhtı oluşumunu sınırlar. Ayrıca pıhtılaşma sırasında oluşan diğer bileşenleri ve plazmini de aktive eder. Protein eksikliği, kan damarlarında pıhtı oluşmasına neden olan tromboza neden olur. En çok görülen sorunlar arasında pulmoner emboli (akciğer atardamarının tıkanması) ve bacaklarda pıhtı oluşumudur.

Antitrombin 3 eksikliği; erkekleri ve kadınları eşit derecede etkileyen ve genellikle kalıtsal olan genetik bir kan hastalığıdır. Bu yüzden eğer kişide bu hastalık öyküsü varsa, diğer bütün aile bireyleri de test edilmelidir. Sonradan edinilmiş antitrombin eksikliği ise farklı nedenler veya hastalıkların bir sonucu olarak ortaya çıkabilir. Örneğin; kemoterapi tedavisi alan bazı hastalarda, karaciğer hastalığı olanlarda veya doğum kontrol hapı kullanan kişilerde ortaya çıktığı rapor edilmiştir.

Antitrombin 3 Normal Değerleri Kaç Olmalı?

Bu proteinin başlıca etkisi, pıhtılaşmada aktif rol oynayan proteinlerin parçalanmasından sorumlu enzim grubunu etkisiz hale getirmektir. Bu proteinler yetersiz olursa, eğer bölgesel bir pıhtılaşma varsa, bu süreç bittikten sonra bu pıhtı kan dolaşımdan atılmayacağı için trombozun oluşumuna neden olur. Plazma glikoproteini olan antitrombin, olası bir yaralanma sonucu fazla kan akışını engelleyerek yarada oluşabilecek hasarın en aza indirgeyen önemli bir doğal proteindir ve buna koagülasyon sistemi denir.

Aktivite ve antijen seviyeleri ise yüzde olarak ifade edildiğinden normal aralıklar laboratuvardan laboratuvara farklılık gösterebilir. Ancak tipik olarak antitrombin 3 normal değerleri; yaklaşık 6 aylık dönemden sonra ve erişkinlerde %80 – %120 arasında veya 17-30 mg/dl olmalıdır. Bu yüzden %70’in altındaki değerler proteinin eksikliği olarak kabul edilir.

Antitrombin 3 Nasıl Ölçülür?

Bir hastada fonksiyonel veya genetik antitrombin eksikliğinin olup olmadığının belirlenmesi için antitrombin 3 aktivite testi uygulanır. Antitrombin antijen seviye testi ile kanda ne kadar protein bulunduğu belirlenirken, aynı zamanda aktivite seviyesi (fonksiyonel olarak da adlandırılır), mevcut antitrombinin gerçekten çalışıp çalışmadığı da belirlenir. Bununla birlikte bu testin uygulanması için kan inceltici ilaçlar test sonuçlarını etkileyebileceğinden dolayı test öncesi bırakılması gerekebilir. Ayrıca reçeteli ya da reçetesiz kullanılan bütün ilaçlar uzmana bildirilmelidir. Yapılacak testte antitrombin 3 seviyeleri belirlenmesi alınan bir tüp kan incelenmek üzere laboratuvara gönderilir.

Hamilelikte Antitrombin 3 Değerleri Nasıl Olmalı?

Antitrombin 3 eksikliği olan kadınlar, özellikle hamilelik sırasında ve doğumdan sonra pıhtı geliştirme açısından yüksek risk altındadır. Fakat hamilelik döneminde kan pıhtısı oluşma riskinin kesin olarak belirlenmesi imkânsızdır. Hamilelik sırasında kan pıhtılarını önlemek için deri altına heparin enjeksiyonları ile tedavi edilebilir. Hamile kadınların tam olarak nasıl tedavi edileceğine dair güçlü tavsiyeler veren iyi tasarlanmış klinik çalışmalar bulunmamaktadır. Heparin, kanama riskinin artmasına neden olabileceğinden dolayı, doğum sırasında heparinin kontrendike (sakıncalı) olabileceği durumlarda antitrombin replasman tedavisi uygulanabilir.  

AT eksikliği olan kadınlarda, hamileliğin erken (düşük) veya geç (ölü doğum) olmak üzere gebelik kaybı riski de artar. Bunun nedeni muhtemelen plasentada oluşan kan pıhtılarının, kan akışının tıkanmasına ve fetüse oksijen gitmesine yol açmasıdır. Antitrombin eksikliği olan kadınlarda, yaklaşık 6 gebelikten 1'i (% 17) erken fetal kayıpla, 40 gebelikten 1'i (%2-3) ise kan sulandırıcı verilmezse ölü doğumla sona erer. Gebelik boyunca uygulanan antitrombin içeren veya içermeyen heparin tedavisi muhtemelen bu riski azaltır.

Bebeklikte Antitrombin 3 Değerleri Nasıl Olmalı?

Antitrombin eksikliği olan çocuklarda kan pıhtıları nadir oluşur. Yirmi yaşına kadar vücut doğal olarak başka kan inceltici bileşenler içerir ve bu da çoğu çocuğu kan pıhtılarından korur. Antitrombin 3; sağlıklı olan 30-36 haftalık prematüre yenidoğanlarda ciddi olmayacak düzeyde düşük seviyelerdedir ve 180 günlük olduklarında değerler normale döner. Sağlıklı yenidoğanlar yaklaşık ≥ %35-40 arasında sınırda veya orta düzeyinden daha düşük seviyelere sahiptirler ancak doğumdan 90 gün sonra yavaş yavaş yetişkin düzeylerine ulaşırlar. Yeni doğan çocukların testleri yorumlanırken bunu akılda tutmak önemlidir. 

Antitrombin eksikliği olan çoğu yenidoğan bebeğin heparin veya antitrombin konsantresi ile önleyici tedaviye ihtiyacı yoktur ancak hidrasyona, böbrek ve dolaşım fonksiyonlarına özellikle dikkat edilmesi faydalı olabilir. Protein eksikliği olan çoğu çocuk, ameliyat, travma, kateter veya ciddi enfeksiyon gibi ek tetikleyici bir olay olmadıkça kan pıhtısı geliştirmez.  Ancak antitrombin eksikliği olduğu bilinen çocuklar, tetikleyici olaylar etrafında kan sulandırıcılarla önleyici tedavi edilmelidirler.

Çocuklarda edinilmiş antitrombin eksikliğine neden olan, tromboz riski nefrotik sendrom (böbrek bozukluğu), protein kaybettiren enteropati (bir bağırsak hastalığı) ve lösemi için L-asparaginaz kemoterapisi gibi altta yatan tıbbi durumlardan dolayı artar. Trombotik riskin ne kadarının protein eksikliğinden kaynaklandığı aslında net olmasa da bu tür kazanılmış eksiklik ile pıhtı geliştiren çocuklar, akut pıhtıyı tedavi etmek için antitrombin konsantresinden ve kan inceltici tedavilerden (antitrombin dahil) yararlanabilir.

Antitrombin 3 Düşüklüğüne Neden Olan Hastalıklar Nelerdir?

Antitrombin eksikliğinin genetik bir anormalliğe (mutasyon) bağlı kalıtsal ve başka bir hastalıktan kaynaklanan bir eksiklik olarak 2 ana nedeni vardır. Bir kişinin kan pıhtılaşma riski, eksikliğin derecesi ve türü, ailede pıhtı öyküsü ve diğer pıhtı risk faktörleri (gebelik veya östrojen tedavisi, ameliyat veya hareketsizlik, obezite, sigara kullanımı gibi) gibi bir dizi faktöre bağlıdır ve nadir görülen bir genetik bozukluktur.  Bu durum şayet ebeveynlerden birinde varsa, çocuğun hastalığa yakalanma şansı %50'dir. Bir kişi kusurlu (mutasyona uğramış) bir antitrombin genini miras almışsa, heterozigot, 2 kusurlu gen miras almışsa, homozigottur. 

Homozigot bireyler ise nadiren hayatta kalır ve fetüs genellikle doğumdan önce ölür yani bir düşükle sonuçlanır. Tip 1 ve tip 2 eksikliği sınıflandırması, farklı kalıtsal antitrombin eksikliği tiplerini ayırt eder. Tip 1 eksiklik veya kantitatif eksiklik kişi yeterli antitrombin üretmediğinde, antijen ve aktivite seviyeleri düşük olur. Bu ya kalıtsal bir gen kusurundan ya da karaciğerde daha az antitrombinin üretildiği veya idrarda antitrombinin kaybolduğu edinilmiş bir sorundan kaynaklanır.

Tip 2 eksikliğinde ise bazı kişiler normal miktarlarda antitrombin proteini üretir, ancak protein anormal bir yapıya sahiptir ve bu nedenle doğru çalışmaz. Kalıtsal bir kusurdan (mutasyon) kaynaklanan eksiklikte ise antijen seviyesi normal olsa da antitrombin 3 aktivitesi seviyesi düşük olur. Bu nedenle normal antitrombin antijen seviyesi, antitrombin eksikliğini asla tam olarak ortadan kaldırmaz. Eksikliğin tamamen ortadan kaldırılması için, her zaman bir antitrombin aktivite seviyesi elde edilmesi gerekir.

Tipik olarak, edinilmiş antitrombin eksikliği, kan pıhtılaşması riskinde artışa yol açmaz. Nedeni, bu koşullarda antitrombin dışındaki pıhtılaşma faktörlerinin de sıklıkla azalmasıdır. Bununla birlikte çeşitli koşullar antitrombin seviyelerini azaltabilir. Antitrombin 3 seviyeleri düşüklüğüne neden olan sebepler şu şekilde sıralanabilir:

  • Kemik iliği nakli,
  • Ağır travma,
  • Ciddi yanıklar
  • Karaciğer yetmezliği ve karaciğer sirozu,
  • Asparaginaz (enzim),
  • Böbrek yetmezliği,
  • Dissemine intravasküler koagülasyon (yaygın damar içi pıhtılaşma),
  • Yaygın (metastatik) tümörler,
  • Genetik antitrombin 3 eksikliği ve akut kan pıhtıları,
  • Nefrotik sendrom (albümin proteinin idrara çok fazla geçmesi),
  • Doğum kontrol hapları veya diğer ilaç kullanımları,
  • Hamilelik veya doğum sırasında oluşan komplikasyonlar,
  • Kanser ve bazı kemoterapi türleri,
  • Heparin tedavisi,
  • Yetersiz beslenme,
  • Gastrointestinal (sindirim sistemi) problemleri,

Antitrombin 3 Eksikliği Tedavisi

Antitrombin seviyeleri; akut pıhtı anında veya heparin kullanımlarında ölçüldüğünde, seviyeler geçici olarak düşük olabilir. Bununla birlikte, hasta bir hafta içinde akut pıhtıdan kurtulduktan sonra veya heparin kesildiğinde değerler tipik olarak normale döner. Düşük değerler tespit edildiğinde yanlış bir antitrombin eksikliği tanısından kaçınmak için bunu bilmek önemlidir. Bu yüzden bazı nedenlerden dolayı kalıtsal bir eksikliğin kesin teşhisi bazen zor olabilir. Düşük bir seviyeyi doğrulanması ve kesin bir tanı koyulması için test daha sonra tekrarlanmalıdır. 

Doğrulanmış antitrombin eksikliği olanlar ve akut kan pıhtısı yaşayan bireylerin süresiz olarak kan inceltici ilaç tedavisi almaları gerekir. Bir kişide eksiklik varsa ancak hiç kan pıhtısı olmadıysa, uzun süreli kan inceltici ilaç tedavisine başlayıp başlamayacağına karar vermek zordur. Bu tür durumlarda, diğer faktörler de göz önünde bulundurulmalıdır. Bu faktörler arasında obezite, sigara kullanımı, hareketsiz yaşam tarzı, ek bir pıhtılaşma bozukluğunun varlığı veya ailede kan pıhtısı öyküsünün veya kan pıhtıları için ek risk faktörlerin olup olmadığı yer alır. Ayrıca, AT eksikliğinin derecesi ve eksikliğin türü de hesaba katılmalıdır. 

Antitrombin 3 Eksikliği Tedavi Edilmezse Ne Olur?

Damarlarda pıhtı gelişme riski oldukça yüksek olabilir ancak bu aileden aileye ve kişiden kişiye değişir. Bu durum, antitrombin proteininde kalıtsal anormalliğin nerede olduğuna bağlıdır. Bazı kişilerde diğer pıhtılaşma bozukluklarının varlığı veya yokluğundan kaynaklanmaktadır. Genel olarak, antitrombin 3 eksikliği olan bireylerin yaklaşık %50'si yaşamları boyunca bir kan pıhtısı geliştirir. 

Önemli sayıda birey 30 yaşına gelmeden pıhtı geliştirirken bunun yanında pek çok bireyde pıhtılaşma yaşamadan yaşlanır. Protein eksikliği, arterlerdeki pıhtılar (inme veya kalp krizi) için bir risk faktörü olarak görülmemektedir. Ancak antitrombin 3 eksikliği tedavi edilmediği takdirde bazı hastalıklara yol açabilir. Oluşan hastalıklar şu şekilde sıralanabilir:

  • Tromboflebit (bacak ve toplardamarlarında oluşan hastalık),
  • Derin ven trombozu (alt ekstremitelerdeki toplardamar toplar damarların kan pıhtısıyla ani tıkanması),
  • Pulmoner emboli ( akciğer damarlarının pıhtı ile tıkanması),
  • Flebit (yüzeysel damarlarda pıhtı),
  • Kolda (üst ekstremite DVT), 
  • Bağırsak yolunda (portal ven trombozu, Budd-Chiari sendromu vb.) 
  • Beyin çevresinde (sinüs veya serebral ven trombozu) venöz pıhtıları, 

Antitrombin 3 Yüksekliği Nedenleri Nelerdir?

Antitrombin 3 antijeni yüksekliği kanda antitrombin 3 değerlerinin normal seviyelerin üzerine çıktığı bir durum olarak ifade edilir. Ancak tek başına klinik olarak bir önemi yoktur ve dolayısıyla bununla ilgili bir tedavi veya iyileştirilmesine yönelik bir çalışma yürütülmesine gerek görülmemektedir. Antitrombin 3 seviyelerinde yükselme nedenleri şu şekilde sıralanabilir:

  • Kanama zamanın uzun olması
  • Küçük ve büyük kan dolaşımında farklılıklar yaşanması (Küçük ve büyük kan dolaşımında hücre ve dokulara gerekli ve zamanında gerçekleşmeyen kan akışı)
  • TPZ (tromboplastin zamanı) hızlı olması 
  • Trombosit seviyeleri ile ilgili sorunlar 
  • Nadir safra veya böbrek hastalıkları tedavi döneminde,
  • İltihap
  • Enfeksiyon
  • Tümör
Makaleyi faydalı buldun mu?
3
0
Makeleyi Paylaşın

Antitrombin ile İlgili Sıkça Sorulan Sorular

Antitrombin 3 antijeni nedir?

Antitrombin 3 antijeni kanda doğal olarak bulunan ve kan pıhtısı oluşumunu engelleyen bir proteindir. Aynı zamanda bu proteinin eksikliği kalıtsal bir hastalıktır ve bu kan hastalığı olan anne veya babadan anormal kopya almış olan kişilerde ortaya çıkar. Bu da anormal gen antitrombin 3 düzeylerinin düşük olmasına neden olur.

Stj. Dr. Havva Küçük